Bayezed-i Bistam-i (Radiyallah-u anh)- 3

23 Haziran 2008 Pazartesi

Navale Reş (Nusaybin)

Hocası:

-“Bunca zamandır buraya gelip gidiyorsun. Dershânede oturduğun yerin üstüneki rafı diyorum.” Deyince,

Hazreti Bayezid-i Bıstamı (r.a.);

-“Efendim, mubarek sohbetinizi dinlemekteki dikkat ve edebe riayetten dolayı şu ana kadar başımı kaldırıp etrafa bakmış değilim.” Diye cevab verdi.

Hocası bu söz karşısında:

-“Madem ki durum böyledir senin işin tamamdır. Şimdi artık Bistam’a dönebilirsin ve bizden öğrendiklerini başkalarına öğretebilirsin.” Buyurdu.

Bir gün kendisine:

-“Murşidin kimdir?” diye sordular.

Bayezid-i Bıstami (r.a.):

-“ Bir kadın.” Dedi.

-“Bu nasıl olur?” dediler.

Bayezid-i bıstami (r.a.) cevabında şöyle buyurdu:

-“Bir gün Allah-u Teâlâ’nın sevgisi ile, kendimden geçmiş olarak yolda yürüyordum. Bir kadın gördüm. Elinde bulunan bir çuval unu, taşımam için bana ricada bulundu. Gücüm yetmez diye düşündüm.
Orada kafes içinde bulunan bir arslana işaret ettim. Kafes açılıp, arslan geldi. Un çuvalını yükledim.

Fakat açıktan keramet göstermiş olduğum için de çok korktum. Ve mahcup oldum.

Kadının beni tanıyıp tanımadığını öğrenmek için;

-“Pazara varınca kimi gördüm diyeceksin?” dedim.

Kadın:

-“Zalim Bayezid-i Bıstam (r.a.) ı gördüm diyeceğim.” Dedi.

Ben hayretle:

-“Neden?” diye sordum.

Kadın şöyle cevab verdi;

-“Allah-u teâlâ hazretleri (c.c.) bu aslanı yük taşımak için yaratmadığı halde, sen niçin yük yükledin? Bu zülüm değil de nedir? Bunu, insanlar sana kerâmet sahibi desinler diye yapmış isen çok fena.”

Bunun üzerine çok ağlayıp istiğfar ettim. Bundan sonra benden fevkalâde bir hal meydana gelse,

-“Lailâhe illallah Muhammedün resûlullah, Nuh neciyullah, İbrahim Halilullah, Musa kelimullah, İsa Ruhullah, yazısını veya bir nur görüyorum. Böylece, benden meydana gelen hallerin doğru olduklarının, Allah-u Teâlâ tarafından tasdik olunduğunu anliyorum.”

Hazreti Bayezid-i Bıstamı (r.a.) Allah-u Teâlâ’nın aşkı ile öyle bir halde idi ki, O’ndan başka hiçbir şeyi tanımazdı.

Yırmı yıl yanında bulunan ve hiç ayrılmayan talebesine her çağırdığında;

-“Yavrum ismin nedir?” diye sorardı.

Bir defasında, o talebe dedi ki;

-“Efendim. Yirmi yıldır hiç ayrılmadan, hizmetinizde bulunmakla şerefleniyorum. Lâkin her defasında ismimi sormanızın hikmetini amlıyamadım.”

Hazreti Bayezid Bistani (r.a.);

-“Evladım kusura bakma her defasında ismini soruyorum. Allah-u Teâlâ’nın muhabbeti kalbime gelince, beni öğle bir hal kaplıyor ki, O’ndan başka her şeyi unutuyorum. Senin ismini de hatırımda tutmaya çalışıyorum. Fakat böyle hal olunca unutuyorum. Sen hiç üzülme.” Buyurup talebesinin gönlünü aldı.

Devam edecek…

İslâm âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri Bizleri ve sizleri Sultan-ül Arifin Bayezid-i Bistamı (r.a.) nın yüzü suyu hürmetine İbadetle geçen Huzur dolu günler ihsan eylesin. Amin…

Fuad Yusufoğlu

“Bayezed-i Bistam-i (Radiyallah-u anh)- 3” için 1 Yorum

  1. Bayezid-i Bistami (Radiyallah-u anh)- 5 | Allahın veli kulları diyor ki:

    [...] Muta’ hazretleri (Radiyallah-u anh); « Bayezed-i Bistam-i (Radiyallah-u anh)- 4 Bayezed-i Bistam-i (Radiyallah-u anh)- 6 [...]

Yorum Yapın