Behâeddin Muhammed bin Muhammed Buhari (Şah-i Nakşibend Kaddasallahu sirreh)- 21

23 Haziran 2008 Pazartesi

DSC04966  Hevsel bahçeleri Diyarbakır surlarının dışardan görüntüsü (Dünyanın en uzun ikinci surları)

Diyare Rabia’nın on gözlü köprüden “Hevsel” bahçelerinin görüntüsü

Behâeddin Muhammed bin Muhammed Buhari (Şah-i Nakşibend Kaddasallahu sirreh)- 21

Nakledilir ki;

-“Şeyh Şâdi adında bir zat, Kasr-ı ârifan’a gelip, Behâeddin Buhâri hazretleri (k.s.) nin huzuruna girerek, ziyaretlerine gelmekte kusur ettiğini söyleyip affetmelerini istedi.”

Behâeddin Buhâri hazretleri (k.s.) ona şaka yaparak;

-“Bedâva özür kabul edilmez.” Buyurdu.

Gelen zat;

-“Bir öküzüm vardır, onu size vereyim.” Dedi.

Behâeddin Buhâri hazretleri (r.a.);

-“Onu kabul etmeyiz, köyünde uzun zamandan beri biriktirip, duvar arasında bir kap içinde gizlediğin kırk altının var, onları getirirsen kabul edilir.” Buyurdu.

Şeyh Şadi;

-“Sakladığım altınları benden başka kimse bilmiyordu. Nasıl bildiler?” diye hayretler içinde kaldı.

Sonra köyüne gidip altınlarını getirdi.. Behâeddin Buhâri hazretleri (r.a.) önüne koydu. Behâedin Buhâri hazretleri (r.a.) altınları sayıp, içinden bir tanesini ayırdı. Diğerlerini zatâ geri verdi.

-“Bunlarla öküz satın alıp çiftçilik yap, kaldırdığın mahsulü Allah-u Teâlânın kullarına dağıt.” Buyurdu.

Sonra ayırdığı bir altını göstererek;

-“Bu altın haramdır.” Buyurdu.

Daha sonra  o zatâ;

-“Hâce hazretlerinin ayırdığı o bir altını nereden almıştın?” dediler.

Behâeddin Buhâri hazretleri (r.a.) ni tanıyıp, ona talebe olmadan önce bir kumarda kazanmıştım.” Dedi.

Behâeddin Buhâri hazretleri (r.a.), talebelerinden birini, bir iş için bir yere göndermişti. Talebesi işi görüp dönerken, yolda havanın çok sıcak olması sebebiyle, dinlenmek için bir ağacın gölgesinde oturdu. Dinlenirken  uykusu gelip, ağacın gölgesinde uyudu. Uyur uyumaz rü’yasında hocası Behâeddin  Buhâri (r.a.) yi gördü. Elinde bir asa ile yanına yaklaşıp;

-“Uyan, kalk, burası uyuyacak yer değildir.” Dedi.

Bunun üzerine hemen uyanıp gözlerini açtı ve ayağa kalktı. Bir de gördü ki, iki kurt kendisine doğru yaklaşmış, hücûm etmek üzeredirler. Hemen oradan uzaklaşıp yoluna devam etti.

Kasr-i ârifan’a varınca,

Behâeddin Buhâri hazretleri (r.a.) nin yola çıkmış, kendisini karşılamakta olduğunu gördü.

Yanına yaklaşınca;

-“Hiç öyle korkulu ve tehlikeli yerlerde istirahat edilir mi?” buyurdu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Silsile-i Âliye’nin ondördüncüsü olan Allah-u teâlâ’nın sevgisini kalblere nakşettiği için “Nakşibend” de denilen Behâeddin Muhammed bin Muhammed Buhâri (Şah-i Nakşibend Kadasallah-u sirrehu) nin yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Yorum Yapın