İmâm-ı Rabbânı (Radiyallah-u anhu) – 9

23 Haziran 2008 Pazartesi

İmâm-i Rabbâni (r.a.) kabirlerinin yakından görünüşü (Serhend)

İmâm-ı Rabbânı (Radiyallah-u anhu) – 9

İmâm-i Rabbâni hazretleri (r.a.) Muhammed Bâki-billah hazretleri (r.a.) nin sohbetlerinde bulunup kısa zamanda tam bir nisbet ile icâzet alıp, Serhend’e döndükten sonra, Kâdiri târikatının büyüklerinden olan Şâh Kemâl Kâdiri (r.a.) nin ruhaniyetinden de icâzet almakla şereflendi.

Bu icâzeti ve nisbeti alması şöyle vuku bulmuştur;

Bir sabah İmâm-i Rabbâni hazretleri (r.a.) talebeleri ile murâkabe hâlinde iken, Şâh Kemâl (r.a.) ın torunu ve onun bütün kemâlatinin vekili olan Şâh İskender, Kehtel’den gelip, Şâh Kemâl’ın bereketli hırkasını İmâm-i Rabbâni hazretleri (r.a.) nin mübarek omzuna koydu. İmâm-i Rabbâni hazretleri (r.a.) gözlerini açınca, Şâh İskender’i gördü. Tam bir tevazu ile boyunlarına sarıldı.

Şâh İskender (r.a.) şöyle dedi;

-“Birkaç zamandır, hâl ve rüyamde dedem Şâh Kemâl (r.a.) i görüyorum. Bana, hırkasını size vermemi emrediyordu. Fakat bana, onların bu bereketli hırkasını evden çıkarıp, bir başkasına vermek çok ağır geliyordu. Ama tekrar tekrar emredince emirlerine uymak lazım oldu.”

İmâm-i Rabbâni hazretleri (r.a.), o hırkayı giyip hususi odasına gitti.

Bir müddet sonra odasından çıkınca, en yakın sırdaşlarına, mahremelerine şöyle söyledi;

-“Hazret-i Şâh Kemâl (r.a.) in hırkasını giydikten sonra, şaşılacak çok garip hâl zâhir oldu. Şöyle ki; hırkayı giydiğim zaman, insanların ve cinlerin seyidi Abdulkâdir-i Geylâni (r.a.) yi, Hazret-i Şâh Kemâl (r.a.) e kadar devam eden bütün halifeleriyle yanımda gördüm. Hazret-i Gavs-i Rabbani Abdülkâdir-i Geylâni kalbimi kendi tasarruflarına aldı ve hususi nisbetlerinin ve yollarının nurları ve esrâri beni kapladı. Ben de o hâllerin ve nurların denizinde gömüldüm. O denizin dalgıcı oldum.”

Bir müddet bu hâlde kaldım, o hallerin beni kapladığı zamanda kalbime;

-“Beni Ahrâriyye büyükleri terbiye ettiler ve işimin esâsı bu büyüklerin yolunda olmaktır, şimdi başka oluyor.” Diye geldi.

-“Böyle düşünürken, Ahrâriyye yolunun büyüklerinin Hâce cihân Hâce Abdulhâlık-ı Göncdüvân (r.a.) den Hocam Bâki-billah (r.a.) a kadar olan bütün halifelerinin geldiğini gördüm. Benim işim ve icraatım hakkında konuşmaya başladılar.”

Ahrâriyye büyükleri (r.anhüm) şöyle dediler;

-“Bunu biz terbiye ettik. Bizim terbiyemizle zevke, hâle ve kemâle erişti. Siz ona ne hakla karışabilirsiniz?”

Kâdir-i büyükleri (r.anhüm) dediler ki;

-“Daha çocukluğunda bizim ona teveccühümüz vardır. Bizim ni’met soframızdan tad almıştır. Şimdi de bizim hırkamızı giymektedir.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri “Silsile-i âliyye” denilen büyük âlim ve velilerin Yirmiüçüncüsü olan Ahmed Faruk-i serhendi İmâm-ı Rabbânı (Radiyallah-u anhu) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

“İmâm-ı Rabbânı (Radiyallah-u anhu) – 9” için 1 Yorum

  1. İmâm-ı Rabbânı (Radiyallah-u anhu) – 8 « بسم الله الرحمن الرحيم diyor ki:

    [...] anh)- 6Ebüdderdâ (Radiyallah-u Anh)- 5 « İmâm-ı Rabbânı (Radiyallah-u anhu) – 7 İmâm-ı Rabbânı (Radiyallah-u anhu) – 9 [...]

Yorum Yapın