-Riyazus-Salihin; Hadis- 65

23 Ekim 2008 Perşembe

Bor-e Veysike (Haci latif bahçesi) Nusaybin

Hadis; 65

65- السَّادِسُ : عَنْ أبي هُريْرَةَ رضي اللَّه عنه أَنَّهُ سمِع النَّبِيَّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم يَقُولُ : « إِنَّ ثَلاَثَةً مِنْ بَنِي إِسْرائيلَ : أَبْرَصَ ، وأَقْرَعَ ، وأَعْمَى ، أَرَادَ اللَّهُ أَنْ يَبْتَليَهُمْ فَبَعث إِلَيْهِمْ مَلَكاً ، فأَتَى الأَبْرَصَ فَقَالَ : أَيُّ شَيْءٍ أَحبُّ إِلَيْكَ ؟ قَالَ : لَوْنٌ حسنٌ، وَجِلْدٌ حَسَنٌ ، ويُذْهَبُ عنِّي الَّذي قَدْ قَذَرنِي النَّاسُ ، فَمَسَحهُ فذَهَب عنهُ قذرهُ وَأُعْطِيَ لَوْناً حَسناً . قَالَ : فَأَيُّ الْمالِ أَحَبُّ إِلَيْكَ ؟ قال : الإِبلُ أَوْ قَالَ الْبَقَرُ شَكَّ الرَّاوِي فأُعْطِيَ نَاقَةً عُشرَاءَ ، فَقَالَ : بارَك اللَّهُ لَكَ فِيها .
فأَتَى الأَقْرعَ فَقَالَ : أَيُّ شَيْءٍ أَحب إِلَيْكَ ؟ قال : شَعْرٌ حسنٌ ، ويذْهبُ عنِّي هَذَا الَّذي قَذِرَني النَّاسُ ، فَمسحهُ عنْهُ . أُعْطِيَ شَعراً حسناً . قال فَأَيُّ الْمَالِ . أَحبُّ إِلَيْكَ ؟ قال : الْبَقرُ ، فأُعِطيَ بقرةً حامِلاً ، وقَالَ : بَارَكَ اللَّهُ لَكَ فِيهَا .

فَأَتَى الأَعْمَى فَقَالَ : أَيُّ شَيْءٍ أَحَبُّ إِلَيْكَ ؟ قال : أَنْ يرُدَّ اللَّهُ إِلَيَّ بَصَري فَأُبْصِرَ النَّاسَ فَمَسَحَهُ فَرَدَّ اللَّهُ إِلَيْهِ بصَرَهُ . قال : فَأَيُّ الْمَالِ أَحَبُّ إِليْكَ ؟ قال : الْغنمُ فَأُعْطِيَ شَاةً والِداً فَأَنْتجَ هذَانِ وَولَّدَ هَذا ، فكَانَ لِهَذَا وَادٍ مِنَ الإِبِلِ ، ولَهَذَا وَادٍ مِنَ الْبَقَرِ ، وَلَهَذَا وَادٍ مِنَ الْغَنَم .
ثُمَّ إِنَّهُ أتَى الأْبرص في صورَتِهِ وَهَيْئتِهِ ، فَقَالَ : رَجُلٌ مِسْكينٌ قدِ انقَطعتْ بِيَ الْحِبَالُ في سَفَرِي ، فَلا بَلاغَ لِيَ الْيَوْمَ إِلاَّ باللَّهِ ثُمَّ بِكَ ، أَسْأَلُكَ بِالَّذي أَعْطَاكَ اللَّوْنَ الْحَسَنَ ، والْجِلْدَ الْحَسَنَ ، والْمَالَ ، بَعيِراً أَتبلَّغُ بِهِ في سفَرِي ، فقالَ : الحقُوقُ كَثِيرةٌ . فقال : كَأَنِّي أَعْرفُكُ أَلَمْ تَكُنْ أَبْرصَ يَقْذُرُكَ النَّاسُ ، فَقيراً ، فَأَعْطَاكَ اللَّهُ ، فقالَ : إِنَّما وَرثْتُ هَذا المالَ كَابراً عَنْ كابِرٍ ، فقالَ : إِنْ كُنْتَ كَاذِباً فَصَيَّركَ اللَّهُ إِلى مَا كُنْتَ .
وأَتَى الأَقْرَع في صورتهِ وهيئَتِهِ ، فَقَالَ لَهُ مِـثْلَ ما قَالَ لهذَا ، وَرَدَّ عَلَيْه مِثْلَ مَاردَّ هَذَّا ، فَقَالَ : إِنْ كُنْتَ كَاذِباً فَصَيّرَكَ اللهُ إِليَ مَاكُنْتَ .
وأَتَى الأَعْمَى في صُورتِهِ وهَيْئَتِهِ ، فقالَ : رَجُلٌ مِسْكينٌ وابْنُ سَبِيلٍ انْقَطَعَتْ بِيَ الْحِبَالُ في سَفَرِي ، فَلا بَلاغَ لِيَ اليَوْمَ إِلاَّ بِاللَّهِ ثُمَّ بِكَ ، أَسْأَلُكَ بالَّذي رَدَّ عَلَيْكَ بصرَكَ شَاةً أَتَبَلَّغُ بِهَا في سَفَرِي ؟ فقالَ : قَدْ كُنْتُ أَعْمَى فَرَدَّ اللَّهُ إِلَيَّ بَصري ، فَخُذْ مَا شِئْتَ وَدعْ مَا شِئْتَ فَوَاللَّهِ ما أَجْهَدُكَ الْيَوْمَ بِشْيءٍ أَخَذْتَهُ للَّهِ عزَّ وجلَّ . فقالَ : أَمْسِكْ مالَكَ فَإِنَّمَا ابْتُلِيتُمْ فَقَدْ رضيَ اللَّهُ عنك ، وَسَخَطَ عَلَى صَاحِبَيْكَ » متفقٌ عليه .
« وَالنَّاقةُ الْعُشَرَاءُ » بِضم العينِ وبالمدِّ : هِيَ الحامِلُ . قولُهُ : « أَنْتجَ » وفي روايةٍ : «فَنَتَجَ » معْنَاهُ : تَوَلَّى نِتَاجَهَا ، والنَّاتجُ للنَّاقةِ كالْقَابِلَةِ لَلْمَرْأَةِ . وقولُهُ: « ولَّدَ هَذا » هُوَ بِتشْدِيدِ اللام : أَيْ : تَولَّى وِلادَتهَا ، وهُوَ بمَعْنَى نَتَجَ في النَّاقَةِ . فالمْوَلِّدُ ، والناتجُ ، والقَابِلَةُ بمَعْنى ، لَكِنْ هَذا للْحَيَوانِ وذاكَ لِغَيْرِهِ . وقولُهُ : « انْقَطَعَتْ بِي الحِبالُ » هُوَ بالحاءِ المهملة والباءِ الموحدة : أَي الأَسْبَاب . وقولُه : « لا أَجهَدُكَ » معناهُ : لا أَشَقُّ عليْك في رَدِّ شَيْءٍ تَأْخُذُهُ أَوْ تَطْلُبُهُ مِنْ مَالِي . وفي رواية البخاري : « لا أَحْمَدُكَ » بالحاءِ المهملة والميمِ ، ومعناهُ : لا أَحْمَدُكَ بِتَرْك شَيْءٍ تَحتاجُ إِلَيْهِ ، كما قالُوا : لَيْسَ
عَلَى طُولِ الحياةِ نَدَمٌ أَيْ عَلَى فَوَاتِ طُولِهَا .

Hadis: 65-

Ebu Hüreyre radiayllah-u anh’den rivayet edildiğine göre, Peygamber Alayhis-Selam’in şöyle dediğini işittim, demiştir.

-“Beni İsrail’de ala tenli, kel ve kör üç kimse vardı.

Allah-u teâlâ bunları sınamak (yani mahiyetlerini kendilerine göstermek) istedi. Bunlara bir melek gönderdi.

Ferişte, ala tenliye geldi;

-“En ziyade ne istiyorsunuz?” diye sordu.

Ala tenli;

-“Güzel renk ve güzel deri, beni insanlara iğrenç gösteren şey’in benden giderilmesini isterim.” Dedi

Melek hemen onu sıvaladı, iğrenç hal ondan gitti ve rengi güzelleşti.

Melek ona;

-“Hangi malı en çok seviyorsun?” dedi.

Ala tenli adam;

-“Deveyi yahud ineği.” Dedi.(Bunun hangisini söylediğini hakkında râvi’nin şübhesi vardır.)

Ona on aylık bir gebe dişi deve verildi.

Ve melek;

-“Allah bunları senin için bereketli kılsın!” dedi.

Sonra kelin yanına gitti ve;

-“En ziyade arzuladığın şey nedir?” diye sordu.

Kel de;

-“Güzel saç ve insanları benden iğrendiren bu şey’in benden giderilmesi.” Dedi

Melek hemen onu sıvadı, iğrenç hal ondan gitti ve güzel saç bitti.

Sonra melek ona;

-“Hangi malı çok seviyorsun?” dedi.

Kel;

-“İneği çok seviyorum.” Dedi

Ona gebe bir inek verildi. Melek;

-“Allah bunu senin için bereketli kılsın.” Dedi

Melek sonra körün yanına geldi

Ve;

-“En ziyade ne arzu ediyorsun?” diya sordu.

Kör;

-“Cenab-ı Hak benim gözlerimi iade etsin de, insanları göreyim.” Dedi

Bunun üzerine melek bunun gözünü sıvadı, Allah-u Teâlâ körün gözünü iade etti.

Melek;

-“En ziyade HANGİ MALI SEVİYORSUN?” dedi

Kör;

-“En ziyade koyunu seviyorum.” Dedi

Bunun üzerine kendisine döllü koyun verildi.

Bu hayvanlardan deve ile inek yavruladı, koyun kuzuladı. Bu üç kimseden birinin bir vadiyi dolduran devesi, öbürünün bir vadiyi dolduran ineği ve diğerinin bir vadiyi dolduran koyunu oldu.

Sonra Melek tekrar dönüp ala tenli’nin eski kiyafetine bürünerek onun yanına geldi

Ve;

-“Fakir adamım, yoluma devam etmek imkanları kalmadı, binaenaleyh bugün ulaşmak istediğim yere, ancak Allah’ın sonra senin yardımın sayesinde varabileceğim. Rengini ve cildini güzelleştiren Zat’ın hakkı için senden bir deve istiyorum ki, onunla seferimi sonuna erdireyim.” Dedi

Ala tenli adam;

-“Verilmesi lazımgelen yer çok,” dedi.

Bunun üzerine Melek;

-“Ben seni tanır gibi oluyorum. Sen ala tenli idin, insanlar senden iğrenirlerdi; fakirdin, Allah sana mal verdi, değil mi?”dedi

Ala tenli adam;

-“Mal bana dededen, babadan miras olarak intikal etti.” Dedi

Melek;

-“Eğer yalan söyliyorsan, Allah seni evvelki kalına koysun.” Dedi

Melek sonra kelin kılık ve kıyafetine girerek onun yanına geldi, Buna da ötekine söylediği gibi söyledi.

Bu da öteki gibi cevab verdi

Melek buna da;

-“Eğer yalan söyliyorsan, Allah seni evvelki haline iade etsin.” Dedi.

Sonra Melek körün kılık ve kiyafetine girerek onun yanına geldi.

Ve;

-“Yolcu ve fakir bir adamım, seferimi devam ettirmek çareleri kalmadı. Bu gün ancak Allah’ın, sonra senin sayende maksada varabileceğim. Senin gözlerini iade eden Zat hakki için senden bir koyun isterim ki, onunla seferimi devam ettireyim.” Dedi

Bunun üzerine kör şöyle dedi;

-“Ben kördüm, Cenab-i Allah gözlerimi iade etti. Binaenaleyh istediğini al, istediğini bırak. Allah’a kasem ederim ki, Allah için aldığın hiçbir şeyde sana müşkülât çıkarmıyacağım.”dedi

Melek;

-“Malın senin olsun, bu sizin için bir imtihandır. Allah senden razı oldu ve arkadaşlarına gazâb etti.” Dedi.

(Hadisi, Buhâri ve Müslim rivayet etmişlerdir.)

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLERİ

Devam edecek…

“-Riyazus-Salihin; Hadis- 65” için 1 Yorum

  1. -Riyazus-Salihin; Hadis- 64 « بسم الله الرحمن الرحيم diyor ki:

    [...] doğum – 7Hazret-i Reyhâne (Radiyallah-u anha); « -Riyazus-Salihin; Hadis- 63 -Riyazus-Salihin; Hadis- 65 [...]

Yorum Yapın