‘adaletle hüküm etmek’ olarak etiketlenmiş yazılar

Kaşe Akbe Civarı (Midyat)

Ömer bin Abdülaziz (Radiyallah-u anh)- 20

Mâlik bin Dinâr (r.a.) buyurdu ki;

-“Dili dönen, zahidim deyip duruyor. Zahid, Ömer bin Abdülaziz (r.a.) gibi olur ki, dünya ayağına geldiği halde onu rededer.”

Hazreti Ömer bin Abdülaziz (r.a.) den rivayet olunur ki;

Bir kimse;

-“Ya Rabbi! Bana, şeytanın insan vücudundeki yerini göster.” Diye yalvardı.

Ru’yasında bir insan cesedi gördü. O ceset öyle şefaf idi ki, insanın iç kısmı tamamen görünüyordu. Şeytanı o cesedin sol koltuğu üzerinde, omuz ile kulak arasında kurbağa şeklinde oturuyor gördü. İncecik bir hortumu vardı. Hortomu, o insanın kalbine sokmuş öylece VESVESE VERİYORDU. O insan Allah-u Teâlâ’yı hatırlayınca oradan uzaklaşıyordu.

Hazreti Ömer bin Abdülaziz (r.a.), Ka’be’nin fazileti ile alakalı olarak, Allah-u Teâlâ’nın Musa (a.s.) ya vahyini şöyle anlatıyor;

Musa Alayhi selam, Allah-u Teâlâ’ya;

-“Ya Rabbi! Hac, Ka’be nadir?” diye sordu.

Allah-u teâlâ buyurdu ki;

-“Bir beytimdir ki (evimdir ki) onu bütün beytlere tercih ettim. O HÜRMET EDİLEN BİR YERDİR. Halilim (Dostum) İbrahim (a.s.) onu öyle yaptı. Yer yüzünün her tarafından onu ziyarete gelirler. Aynen kölelerin, hizmetçilerin efendisine LEBBEYK (Emrine geldim) dediği gibi TEHLİL ederek, Telbiye okurlar.”

Musa Aleyhis selam sordu ki;

-“Ya rabbi! Onlara verilecek sevab nedir?”

Allah-u Teâlâ buyurdu ki;

-“Onları affedeceğim. Hatta onların komşuları ve yakınları için ŞEFATÇİ KILACAĞIM.”

Musa Aleyhis selam sordu;

-“Ya Rabbi! Onların içinde Hac yaparken harcadığı malı şüpheli olanlar ve kalbi temiz olmayanlar varsa onların durumu ne olacak?”

Bunun üzerine Allah-u teâlâ buyurdu ki;

-“Onların İYİLERİ HURMETİNE KÖTÜLERİNİ BAĞIŞLAYACAĞIM.”

Ömer bin Abdülaziz (r.a.) bir gece namaz kıldı.

Namazda;

-“Boyunlarında demirden la’leler ve zincirler bulunduğu zaman, bu vaziyette sıcak suyun içinde sürüklenecekler, sonra ateşte yakılacaklar.” El-Mü’min suresi Ayet 71-72 Mealındeki ayet-i kerime’yi okudu. Namazdan sonra bu ayet-i kerime’yi tekrar tekrar okudu ve çok ağladı.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer Bin Abdülaziz (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Bor-e Veysike (Çağ-çağ) deresi Nusaybin

Ömer bin Abdülaziz (Radiyallah-u anh)- 23

-“Ey insanlar! Allah’tan korkun. Çünkü Allah’tan korkmak (takva) her şeyin yerine geçer ve hiçbir şey onun yerine geçemez.

-“Bizden önce helak olanlar, hakkı engellemek ve zulüm yapmak yüzünden mahv oldular. Hak onlardan satın alınırdı ve zulümden korunmak için de fidye verilirdi.”

-“Şüphe halinde had cezalarının yerine getirmekten kaçının. Çünkü idarecilerin af ederek hataya düşmesi, zulüm ederek, ceza çektirerek hataya düşmesinden hayırlıdır.”

-“Müslümanlardan bir söz işittiğinde bir hayra yor, sakın şerre yorma”

Bir valisine yazdı:

-“Ellerini Müslümanların kanından, mideni malından, dilini ırzından uzak tut! Böyle yaparsan sana zeval yoktur.”

-“Namaz, senin yolun yarısına; oruç, tam Melik kapısına iletir. Sadaka ile Melik’in huzuruna çıkarır.”

-“Allah-u Teâlâ bir kuluna verdiği bir nimeti alıp da karşılığında sabrı nasib ederse, nimete mukabil verdiği o nimetin daha efaldir.

-“Ölümü çok hatırla. Eğer geçim rahatlığı içindeysen bu sana darlık, ürperti getirecek; geçim darlığı içindeysen genişilik, ferahlık kazandıracak.”

-“Siz seferdesiniz. Yüklerinizin bağlarını bu diyarın dışında bir yerde çözeceksiniz. Siz, üzerinden çağlar geçmiş bir kökün dallarısınız. Kökleri yok olup gitmiş bir dalın hayatından ne çıkar ki?”

-“Ey insanlar! Allah mahlukları yarattı ve onları uyuttu. Sonra onları uykularından uyandırıp, diriltecek. Her biri ya cennete, yada cehenneme sevk edilecek. Allah a yemin ederim ki, biz eğer bu hakikatı tasdik etmiş isek, buna uygun yaşamadığımız için ahmağız. Eğer bu gerçeği inkar eiyor isek, o takdirde hepimiz helaktayız.”

-“Her yolculuğun kendine has bir ağızı, hazırlığı vardır. Ahret yolculuğu için de takvayı azık edinin. Allah teâlâ’nın vereceği ni’metleri görmüş gibi sevenin ve vereceği cezayı, azabı da görmüş gibi korkunuz. TÛL-İ EMEL’E KAPILMAYIN, ZİRA TÛL-İ EMEL (Bitmeyen istek, hiç ölmiyecekmiş gibi dünyaya dalmak) KALBİNİZİ KATILAŞTIRIR. Düşmanınız olan dünyaya aldanmış nice insanlar gördük. Huzur ve saâdet, ancak Allah’ın azabından emin olanlar içindir. Neş’e ve sevinç de kıyametin zorluğunu anlatanlar içindir. KIYAMET GÜNÜ ZENGİN, FAKİR HERKESİN AMELİ MEYDANA ÇIKAR VE HESAB VERİRKEN ÖYLE BİR MÜŞKİLAT İLE KARŞILAŞIRSINIZ Kİ, EĞER YILDIZLAR BUNUNLA KARŞILAŞIRSA KARARIP DÖKÜLÜR, DAĞLAR DAYANMAZ ERİRDİ. Cennet ve Cehennemden başka bir yer bulunmadığını ve bunlardan birine mutlaka gideceğinizi de biliyorsunuz. O halde ona göre hazırlanın…”

-“Allah’tan korkun ve aşırı şakadan kaçının; ZIRA AŞIRI ŞAKA, KİN TUTMAĞA, KİN DE KÖTÜLÜKLERE SEBEP OLUR.”

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer Bin Abdülaziz (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Danyal aleyhis selam kabri-i şerif (Tarsus)

Hazreti Ömer-ül Faruk (Radiyallah-u anhu)- 12

Hazret-i Ömer (r.a.) çok âdil, âbid, çok merhametli, aşağı gönüllü olup, fakirlerle yaşar idi. Diğer bir hizmeti de Müslümanların artmasıyla küçük gelmeye başlayan Mescid-i Haram’ı ve Mescid-i Nebevi’yi genişletip tamir ettirmesidir. Mescid-i Haram etrafın ada duvar çektirdi.

Hazret-i Eslami (r.a.), Beyt-ül mala bakmağa memur etmişti. Eslemi (r.a.) den,

-“Hazret-i Ömer (r.a.) beyt-ül mal’dan bir şeyler alıyor mu?” diye sordular.

Hazret-i Eslami (r.a.),

-“İhtiyacı olduğu zaman borç alır, eline geçince öder.” Dedi.

Hazret-i Ömer (r.a.), kuru arpa ekmeği yer, kalın kumaşlardan elbise giyerdi. Zamanında çok fetihler oldu. O’nun zamanında sekiz bin cami’de Cuma namazı kılınıyordu. Her nereye asker gönderse, zafer bulup, sağ salim olarak ganimetle dönerdi.

Çünkü çok hazırlıklı, tedbirli ve adaletli haraket ederdi. Bu şanı, şöhreti O’nun yemesini içmesini değiştirmedi. Sonu üzüntü, pişmanlık olan iş yapmadı.

Kudus’a giderken deveye kölesi ile nöbetleşe biniyordu. Şehre girerken deveye binme sırası kölesine geldiği için devenin önünde yürüyordu. Kuvveti, adaleti, askerleri üç kıtayı titreten İslâm halifesini görmeye gelenleri hayrette bırakmıştı.

Kudus’a geldiğinde orada bir hutbe okudu ve buyurdu ki;

-“Hamd ve senâ Allah-u Teâlâ’ya mahsustur. O her şeye kadirdir, dilediğini yapar. Allah-u teâlâ, bizi İslâm dini ile şerefli kıldı. Muhammed (aleyhis selam) ile doğru yolu gösterdi. Bizden dalâleti, sapıklığı kaldırdı. Buğz ve adavetten, ayrılık ve tefrikadan uzaklaştırdı.”

-“Ey Müslümanlar! Bu büyük ni’mete hamd ediniz. Zira böyle yapmamız, ni’metin artmasına sebep olur. Allah-u Teâlâ, Kur’an-i kerim’de buyuruyor ki;

-“(Ni’metlerimin kıymetini bilir, emrettiğim gibi kullanırsanız, onları artırırım. Kıymetini bilmez, bunları beğenmezseniz, elinizden alır, şiddetle azab ederim.”)

Yine Buyurdu;

-“(Allah’ın hidayet ettiği kimse, o doğru yol üzeredir. Şaşırtığı kimse için de asla doğru yol gösterici bir yardımcı bulamazsın.”) Kehf suresi ayet 17

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer-ül-Faruk (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Beyaz su başı -Ava sipi- (Nusaybin)

Hazreti Ömer-ül Faruk (Radiyallah-u anhu)- 14

Haret-i Ömer (r.a.) kendinden sonra halife olacak kimsenin tayını için Eshab-i Kiram (r.anhum) den, Cennet ile müjdelenenlerden altı kişiyi seçti.

Bunlar;

Hazret-i Osman, Hazret-i Ali, Zübeyr, Talha, Sa’d İbni Ebi Vakkas ve Abdurrahman bin Avf (Radiayallah-u Anhüm) idi.

Bundan sonra oğlu Abdullah (r.a.) a;

-“Mü’minlerin annesi Hazret-i Aişe (r.anha) ya git ve ona Ömer ibni Hattab’ın selamını söyle, mü’minlerin emiri deme, ben bugün mü’minlerin emiri değilim. Ona Ömer, sahibinin yanına defnedilmek için izin istiyor de!” Buyurdu.

Abdullah (r.a.) bunu Hazret-i Aişe (r.anha) ye söyleyince,

Hazret-i Aişe (r.anha);

-“O yeri kendim için ayırmıştım, fakat gönül hoşluğu ile orayı Ömer (r.a.) e veriyorum.” Dedi.

Hazret-i Ömer (r.a.) bu haberi duyunca;

-“Bu benim en büyük dileğimdi” Buyurarak çok memnun oldu.

Yaralandıktan yirmidört saat sonra vefat etti.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) yanına defn edildi. Şehid olduğunda 63 yaşında idi.

Her haliyle dost ve düşmanın hayran kaldığı adaleti dillere destan olan Hazret-i Ömer (r.a.) in vefatı Eshab-i Kiram (r.anhüm) ı ve diğer Müslümanları son derece üzdü, mahzun etti.

Hazret-i Ömer (r.a.) şehid olunca, Abdullah İbn-i Ömer (r.a.), sahabe-i Kiram (r.anhüm) e dedi ki;

-“İlmin onda dokuzu, ömer (r.a.) ile beraber öldü.”

Bazılarını bu sözü anlamayarak durakladıklarını görünce;

-“İlimden maksadım Allah-u teâlâ’yı bilmektir. Diğer bilgiler değildir.” Dedi.

Peygamberlerden sonra insanların en üstünü Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) dir. Ondan sonra Hazret-i Ömer (r.a.) dır

Hadis-i şerifte buyuruldu ki;

-“Cebrail aleyhis selam bana gelip dedi ki;”

-“Ömer’in ölümü üzerine bütün İslâm âlemi ağlayacatır.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer-ül-Faruk (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Beyaz su’yun çıktığı dağ (Nusaybin)

Hazreti Ömer-ül Faruk (Radiyallah-u anhu)- 15

Hazret-i Ömer (r.a.) çeşitli Hadis-i Şeriflerle methedildi;

-“Ben peygamberlerin sonuncusuyum. Benden sonra Peygamber gelmiyecektir. Eğer benden sonra Peygamber gelseydi, Ömer elbette Peygamber olurdu.”

Hadis-i Şerifi yüksekliğini anlatmaya yetişir. Faziletini, üstünlüğünü ve kıymetini bildirmek için hakkında din âlimleri ve Müslüman olmayan kimseler tarafından ciltlerle kitab yazıldı.

Hazret-i Ömer (r.a.) metheden hadis-i şeriflerin çoğunu Hazret-i Ali (r.a.) bildirmiştir.

Onu metheden hadis-i şeriflerden bir kısmı şunlardır;

Hazret-i ömer (r.a.) Umre için Resulullah (a.s.v.) tan izin isteyince;

Raulullah (Sallallahu aleyhi ve selem);

-“Ya Ahi! (Ey kardeşim) duanda bizi de unutma!” buyurdu.

Hazret-i Ömer (r.a.) iman ettiği gün Cebrail aleyhis selam geldi ve;

-“Melekler birbirlerine Ömer’in Müslüman olduğunu müjdelediler.” Dedi.

Hazret-i Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) buyurdu;

-“Ömer, Cennet ehlinin ışığı ve İslâm’ın nurudur.”

-“Allah-u Teâlâ hakkı Ömer’in dilinde ve kalbine yerleştirmiştir.”

-“Şeytan, Ömer ibn-i Hattab’ı gördüğü zaman, heybetinden yüz üstü yere düşer.”

-“Şu dört kişiyi ancak munafık olan kimse sevmez; Ebû Bekir, Ömer, Osman, Ali.”

Hazret-i Ömer (r.a.) halifeliği zamnaında Bizans İmparatorluğuna elçi gönderip dine davet etti. Bizans elçisi Medine-i Münevvere’ye geldi. Hazret-i Ömer (r.a.) ihtiyar bir kadının duvarını yaptırıyordu. Elçinin geldiğini haber verdiler.

Hazret-i Ömer (r.a.);

-“Buraya gelsin.” Buyurdu.

Eshab-i Kiram;

-“Efendim!, ellerinizi yıkayıp bir yere otursanız nasıl olur?” dediler.

Kabul buyurmadı. Elçiyi çağırdılar.

Elçi;

-“Arap padişahı bu mudur? Böyle olduğunu bilsem gelmezdim ve Bizans İmparatoru da beni göndermezdi.”dedi.

Hazret-i Ömer (r.a.) çamurlu mubarek iki parmağı ile işaret ederek;

-“Eğer İmparatorun elçi göndermeseydi, onun iki gözünü çıkarırdım.” Buyurdu.

Hazret-i Ömer (r.a.), parmağı ile işaret edince, iki çamurlu parmak, gelip Bizans İmparatorunun gözlerini kör eyledi. Parmakların çamuru gözlerinin üzerinde kaldı. Silmek mümkün olmadı. Bir zaman sonra elçi dönünce İmparatorun gözlerinin kör olduğunu gördü. Sebebini araştırdı. Hazret-i Ömer ile geçen hadiseyi de anlatınca hepsi hayret etiler.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer-ül-Faruk (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Beyaz su’yun çıktığı dağ (Nusaybin)

Hazreti Ömer-ül Faruk (Radiyallah-u anhu)- 16

İran’a gönderdiği orduya kumandan tayin ettiği Hazret-i Sariye (r.a.) ordusu ile mağlup olmak üzere idi. Bu sırada Hazret-i Ömer (r.a.) Medine’de Cuma’ hutbesi okuyordu.

Hutbe arasında;

-“Dağa yaslan ya Sariye, dağa yaslan ya Sariye!” diye bağırdı.

Sariye (r.a.) Hazret-i Ömer (r.a.) in sesini işitip ordusunu dağa çekti. Arkasını dağa verip bir cepheden düşman ile karşılaşmak suretiyle zafere ulaştı. Hazret-i Ömer (r.a.) bu hadiseyi görmesi ve sesini duyurması onun kerametlerinden biridir.

Hazret-i Ömer (r.a.) in ordusunun İran’i fethettiği gece Hazret-i Osman (r.a.) huzuruna girip selam vermişti. Hazret-i Ömer (r.a.) acele mektub yazıyordu. Mektubu yazıp bitirince yanmakta olan lambayı söndürüp, başka bir lamda yaktı.

Hazret-i Osman (r.a.) nın selamına cevap verip konuşmaya başladıktan sonra, Hazret-i Osman lambayı söndürüp, başka bir lamba yakmasının sebbeini sorunca,

Hazret-i Ömer (r.a.);

-“Söndürdüğüm lamba Beyt-ül malındır. Bana ait değildir. Onu Müslümanların işini görmek için yakmıştım, onların işini görmek için yazdığım mektub bitti. Şimdi seninle şahsi işim için konuşuyoruz, bunun için de kendime ait lambayı yaktım.” Buyurdu.

Hazret-i Ömer (r.a.), birkaç bin askeri harbe göndermişti. Harbe gidenlerin evlerine adam gönderip, hallerini sorması ve geceleri kendisinin şehri gezmesi adeti idi.

Bir gece şehri dolaşıyordu. Bir evin önünden geçerken, ağlayan bir kadın sesi duydu.

Kulak verdi.

Kadın;

-“Halife Kocamı harbe gönderdi. Biz burada aç-susuz kaldık. Yarın çocukları götürüp halifenin kapısına bırakacağım.” Diyordu.

Hazret-i Ömer dayanamadı. Gidip bir miktar yağ ve bir çuval unu sırtına alıp, kadının evine getirdi. Ateş yakıp yemek pişirdi. Çocukları uyandırıp yedirdi.

Sonra kadından özür diledi;

-“Şimdiye kadar sizin halinizi bilmiyordum. İhtiyacınız olursa, hemen bize bildirin.” Diyerek ayrıldı.

Kadın, Hazret-i Ömer (r.a.) in akıllara hayret veren tavazu ve adaleti karşısında mahcup olup, hayır duâlar etti.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer-ül-Faruk (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Beyaz su başı (Nusaybin)

Hazreti Ömer-ül Faruk (Radiyallah-u anhu)- 19

Kocakarı evinde otururken; genç yatsı namazını kılmış, evine dönüyordu. Yol üzerinde bulunan kocakarının evinin önünden geçerken,

Kocakarı;

-“Bana yardım edene, Hâk Teâlâ yardım etsin.” Diye feryad etti. Genç bu feryadı duyunca. Kocakarıdan feryadının sebebini sordu.

Kocakarı;

-“Bir koyun kaçırdım tutamıyorum, bana yardım et.” Dedi.

Genç bu söze inanıp evden içeri girdi. Genc’e aşık olan kadın, kapıyı kilitleyip genc’in ayaklarına sarılarak yalvarmağa başladı;

-“Ne zamandan beri senin derdinle yanıyorum, bana hiç vefa etmiyorsun. Sana ancak bu hileyi yaparak kavuştum.” Diyerek genc’i kuvvetle tuttu.

Genç yine kadına iltifat etmedi, yüzüne bakmadı. Kadın genc’i çok övdüğü halde, genç yine kadının yüzüne bakmiyordu.

Kadın;

-“Ya bana yaklaş arzumu yerine getir veya feryad eder bütün mahalle halkını buraya toplarım, rüsvay olursun.” dedi.

Genç;

-“Ahirette rüsvay olacağıma burada olurum.” Dedi. Genc’i hiçbir yolla aldatmıyan kadın, feryad etmeğe başladı. Bütün mahalle halkı evin etrafına toplandılar.

Kadın;

-“Bu gece kapımı kilitleyip yatarken, bu adam gelip bana tecavüz etmek istedi. onun için sizi çağırdım.” Dedi.

Mahalle halkı içeri girip, genc’i dövüp, hatta başını birkaç yerden yarıp, ellerini bağlayarak, hazret-i Ömer (r.a.) in huzuruna getirdiler.

Hazret-i Ömer (r.a.), sabah namazını kıldıktan sonra, o genci görememişti. Acaba hasta mı oldu, yoksa başka bir şey mi oldu diye düşünürken Birtakım insanların arasında genc’i gördü.

Kadın da oraya gelmişi feryadı ayyuka çıkıyordu. Genç hazret-i Ömer (r.a.) in heybetinden çok korktu.

Hazret-i Ömer (r.a.) gadaba gelince vucudundakı kıllar dikilirdi. Fakat bu gadabı din için İslâm gayreti içindi. Dünya işlerinde gadaplanmaz, mübarek kalbini dünyaya bağlamazdı. Varlık onun yanında yoklukla bir, hatta yokluk daha kıymetli idi.

Hazret-i Ömer (r.a.) genc’i o halde görünce;

-“Ya Rabbi! Bu genc’e hüsn-i zannım vardır. Resulünün (a.s.v.) hürmeti için beni zannımdan döndürme.!” Diye dua’da bulundu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer-ül-Faruk (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu