‘Dünya sevgisi’ olarak etiketlenmiş yazılar

Havf ve Reca- 4

13 Temmuz 2008

dsc08300-fuadyusufoglu-girnavas.JPG

Girnavas -Cin tepesi- (Nusaybin)

Allah (c.c.) yolunda ilerleyen için havf ve reca iki kanattır. Yüksek ve beğenilen makamlara bu kuvvetlerle kavuşur.

Çünkü:
Allah-u Teâla (c.c.) ya kavuşmaya engel olan geçitler çok yüksektir. Gerçek bir ümid ve Allah-u Teala (c.c.) yı görmekten lezzet alan göz olmadıkça bu geçitler aşılmaz.

Cehennem yoluna sürükleyen şehvet ve arzular galibtir, hilecidir ve çekip götürmektir. Bunun tuzağı, düşeni yakalar ve çok çetindir. Kalbinde korku hakim olmayınca, ondan sakınamaz. Bunun için havf ve recanın fazileti büyüktür.

Reca (ümid) kulu çeken yular gibidir. Havf (korku) ise kendisini kamçılayan kamçı gibidir. Biz önce reca’yı, sonra Havf’ı anlatacağız.

Havf:

Allah-u Tealadan korkmak,

Reca,

Allah-u Teâla (c.c.) dan istemek , beklemek, ümid etmek demektir.

Bil ki:

Kerem ve fazilet ümidiyle Allah-u Teâla (c.c.) ya ibadet etmek, cezasından korkarak yapılan ibadetten daha iyidir.

Zira:

Ümid’den muhabbet doğar. Muhabbet makamında ise, yüksek makam yoktur. Korkudan, ürkeklik ve çekingenlik doğar.

Bunun için Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem):

-“Herkes ölürken, Allah-u Teâla (c.c.) ya hüsn-i zan ederek ölür. Buyurdu.

Allah-u Teâla (c.c.) Yakub (aleyhisselam) a vahiy gönderdi:

-“Yusuf (aleyhisselam) u niçin senden ayırdığımı biliyormusun? Sen dedin ki, korkarım onu kurt yer. Kurttan korktun ve bana güvenmedin, ümid etmedin. Kardeşlerinin dalgınlığından korktun, benim korumamı aklına getirmedin.”Yusuf Suresi Ayet: 13

Hazreti Ali (r.a.) günahlarının çokluğu sebebiyle ümidsiz olan birini gördü:

-“Ümidsiz olma, O (c.c.) nun rahmeti, senin günahından büyüktür.” buyurdu.

Resulüllah (a.s.v.) bir gün buyurdu:

-“Benim bildiğimi siz bilseniz, az güler, çok ağlardınız. Sahraya çıkar, elinizle göğsünüze vurur, inlerdiniz.”

Bunun üzerine Cebrail (a.s.) geldi ve Allah-u Teâla (c.c.) buyuruyor ki;

-“Kullarımı, rahmetimden niçin ümidsiz ediyorsun.” Dedi.

Tekrar dışarı çıktı ve Allah-u Teâla (c.c.) nın rahmet Ve fazlınden uzun uzun bahs etti. İnsanlara ümid verdi.

Yahya bin Eksem (r.a.) i ru’yada gördüler.

-“Allah-u Teâla hazrtleri (c.c.) sana ne yaptı?”dediler.

Yahya bin Eksemi (r.a.) dedi ki;

-“Beni suale çekti. ’Ey şeyh, sen böyle böyle yaptın, buyurdu. Çok korktum ve:

-“Ya Rabbi Bana seni böyle tanıtmadılar.” Dedim.

Allah-u Teâla (c.c.):

-“Nasıl tanıttılar.”buyurdu.

Dedim ki:
Devam edecek…
Kimya-yı Saadet (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teâla hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri her zaman Havf ve reca yı gözeterek ibadet eden kullarından eylesin. AMİN……..

Fuad Yusufoğlu

Fakr ve zühd

14 Temmuz 2008

dsc02199-fuadyusufoglu.JPG

Girnavas Mevki-i (Nusaybin)

Din yolunun esasi, müslümanlık unvanında söylediğimiz gibi dört asıl üzeredir:

Nefs,
Allah-u Teala (c.c.):
Dünya:
Ahiret:

Bu dört şeyin ikisinden kaçılarak diğer ikisi aranır. Nefisten yüz çevirerek Allah-u Tela (c.c.), dünyadan yüz çevirerek de ahiret aranır.

Sabır, korku ve tövbe hepsi bunun makamlarıdır.

Dünya sevgisi helake götürücüdür. Bundan kurtulmanın ilacinı anlatmıştık.

Dünyayı sevmemek, dünyadan kesilmek ise münciyet kısmındadır.

Şimdi bunu anlatacağız.

Bu da fakr ve zühd den ibarettir. O halde önce faziletini ve hakikatini anlatalım.

Fakrın ve zühdün hakikati:

Fakir;

Kendisine lazım olan şey, yanında ve elinde olmayana denir. İnsanın en önce kendi varlığına ihtiyacı vardır. Sonra devamlılığına, sonra gıdasına, malına ve daha bir çok şeylere ihtiyacı vardır.

Halbuki bunlardan hiç biri onun elinde değildir. O bütün bunlara muhtaçtır.

Gani (Zengin):

Başkasına ihtiyacı olmayandır. Bu da Allah-u Teala (c.c.) dan başkası değildir. O’n dan başka insan, cin. Melek, şeytan ve yaratılanların hepsinin varlığı ve varlıkta durması kendilerinden değildir. O halde aslında hepsi fakirdir.

Bunun için Allah-u Teâla(c.c.):

-“İhtiyaçsız olan Allah’tır, siz hepiniz fakirsınız.” Buyurdu. Muhammed Sure’si Ayet 38.

İsa (Aleyhis selam) fakiri böyle tarıf eyledi ve:

-“Ben amellerimin rehiniyim. Amellerimin, işlerimin anahtarı başkasının elindedir. Bende daha fakir olan kim vardır.” Buyurdu.

Biz mal para bakımından fakiri anlatacağız. İnsanın muhtaç olduğu binlerce şeyden dolayı fakir adedildiklerinden biri olan malı beyan edeceğiz.

O halde, insanın elinde mal bulunmamasına, ya istiyerek ondan el çekmesi, yahut elde edilmemesi sebebiyledir. Elini çekmişse, Zühd denir. Elde edemiyorsa, fakir denir.

Fakirin üç halı vardır:

Birincisi;

Malı olmaması fakat elinden geldiği kadar istemesidir. Buna Haris fakir denir.

İkincisi:

Ne ister, ne de verilince red eder. Verilirse alır, vermezlerse kanaat eder. Buna kanaat sahibi fakir denir.

Üçüncüsü:

İstemez ve verirlerse de almaz. Almayı kötü görür. Buna zahid derler.

Biz önce fakirin, sonra zühdün faziletini bildireceğiz. Çünkü insan mala haris olsa da, malın bulunmaması da bir fazilettir.
Devam edecek……

Kimya-yı Saadet (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teala hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri dünyaya Haris olmayan kullarından eylesin. AMİN…

Fuad Yusufoğlu

Mescid-i Kuba (Medine-i Münevvere)

Ebû Musa’l Eş’ari (Radiyallah-u Anh)- 6

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;

-“Ümmetim, rahmet olunmuş, bir Ümmettir. ahrette onlar için azab yoktur. Allah-u Tâlâ onların cezalarını, zelzele ve kargaşalıklar gibi şeylerle, acele olarak dünyada verir. Kıyamet günü olduğu vakit ümmetimden her birinin yerine Yahudilerden biri getirilir ve Cehenneme atılır.”

Birgün Peygamberimiz (s.a.v.) Ebû Musa el-Eşâri (r.a.) ye;

-“Cennet hazinelerinden (ve diğer rivayette) arşın altındaki hazinelerden bir hazineye seni irşad edeyim mi?”

Ebû Musa el-Eşâri (r.a.);

-“Evet Ya Resulallah irşad buyur.” Demesi üzerine

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“La havle vela kuvvete illa billah de” diye buyurdu.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;

-“Allah-u Teâlâ gece günah işleyene sabaha kadar gündüz günah işleyene de, tevbe etmesi için akşama kadar, mühlet verir. Güneş batıdan doğuncaya kadar böyle devam eder.”

Yine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;

-“Dünyayı seven ahretine zarar verir, ahretini seven dünyasını zararlandırır. Bu böyle olunca, siz bâkiyi fâni üzerine tercih ediniz.”

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;

-“Her kim Allahın rızasına kazanmak için bir mescid binâ ederse, Allah-u Teâlâ da ona Cennet’te onun gibi bir ev bina eder.”

-“Mü’minler birbirini bağlayıp destekleyen bir binanın taşları gibidir.”

-“Sizden birisi bir cenazeye rastlarsa, ayağa kalksın. Bu kalkması cenaze için olmayıp, cenaze ile beraber bulunan melekler içindir.”

-“KIRK GÜN HELÂL YİYENİN kalbini Allah-u Teâlâ nurlandırır ve hikmet sözlerini kalbinden lisanına akıtır.”

-“Kişi sevdiği ile beraberdr.”

-”Kıyamete yakın ilim kalkar, cehalet hertarafı kaplar ve öldürme olayları artar.”

-“Yaşlılara saygı göstermek, Allah-u Teâlâ’yı tazimdendir.”

-“Kötü arkadaş, demircilerin körükleri gibidir. Şayet üflediği ateş kıvılcımları seni yakmazsa, kokusu sana bulaşır.”

-“Dirinin ağlamasıyla muhakkak ölü azab olunur.”

Peygamber Efendimiz ipeği sağına altını soluna koydu ve;

-“Bu ikisi Ümmetiminkadınlarına hlal, erkeklerine haramdır.”

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Musa’l Eş’ari (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu