‘Hazret-i Talha (r.a.) Vefatında çeşitli rivayetler’ olarak etiketlenmiş yazılar

Uhud şehidliği Okçular (Aynen) tepesinin yakından görünüşü

Talha el-Ensari (Zeyd bin Sehl) Radiyallah-u anhu – 5

Ayet-i kerimesi gelince, şecaat ve kahramanlık damarı kabarıp;

-“Rabbim beni gerek gençliğimde, gerekse ihtiyarlığımda kafirler ile harbe ve cihada davet ediyor. Çabuk beni harp için techiz ediniz ve yolculuk için lazım olacak şeyleri hazılayınız. Harbe gideyim” dedi.

Oğulları da;

-“Ey babacığım! Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ile birlikte, O Ahrette göç edinceye kadar cihad’da bulundun. Sonra Ebû Bekir ile Hazret-i Ömer (r.anhüm) zamanlarında harblere katıldın. ŞİMDİ HARB ETMEK SIRASI BİZİMDİR. Sen otur, biz gidelim.” Dediler ise de,

Hazret-i Ebû Talha (r.a.);

-“Hayır , hayır! Ben gideceğim!” diyerek evelki sözünden vazgeçmemiştir.

Hicretin 24 (M. 654) senesinde, bir DENİZ HARBİ için hazırlanan orduya katılmış, fakat gemiye bindikten ve denize açıldıktan bir müddet sonra vefat etmiştir.

Vefatından 7 (Yedi) gün kara parçası bulunamadığı için defn edilmemiş, bu kadar uzun süre DIŞARDA KALMASINA RAĞMEN SANKİ HAYATTA İMİŞ GİBİ MÜBAREK CESEDİNİN BOZLMADIĞI GÖRÜLMÜŞTÜR. Gemi sahile yanaşıncaya kadar KARADA bir yere defnedilmiştir.

Vefat tarihi ve yeri hakkındaki rivayetler değişiktir. Medine’de iken vefat ettiği, Cenaza namazını Hazret-i Osman (r.a.) ın kıldırdığı da bildirilmektedir. 51 (M. 671) yılında vefat ettiği de rivayet edilmektedir.

Hazret-i Talha (r.a.), Resulullah (s.a.v.) in vefatından sonra tam kırk yıl oruç tuttuğunu Hazret-i Enes bin Mâlik (r.a.) rivayet etmektedir. Bir rivayete göre, hicretin 50 veya 51.nci senesinde vefat ettiği anlaşılmaktadır.

Çünkü Ebû Talha (r.a.), Peygamberimiz (s.a.v.) in zamanında ömrünün çoğunu harplerde geçirmiş olup, oruçlarını tutamamış olması sebebiyle kaçırdıklarını telafi için devamlı Haram günler haricinde 40 yıl oruç tutmuştur.

Bu rivayet, hadis âlimlerinin itirazlarına uğramamış ve sahih bulunmuştur.

Hazret-i Ebû Talha (r.a.) nın fazileti, üstünlüğü ve kemâli çoktu. Resul-i Ekrem (Sallallahau aleyhi ve sellem) ın yanında HUSUSİ BİR YERİ VARDI. Ona bağlılığı ve muhabbeti ile tanınmıştı.

Resulullah (s.a.v.) ın uğrunda katlanmayacağı hiçbir fedakarlık yoktu. Bütün harblerde, gözü ile Resulullah (s.a.v.) ı takib ederdi. O’n bir zarara gelmemesi için, en sıkışık anlarda O’nun yanına koşar ve vucudu ile O’na siper olmaya çalışırdı.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Talha el-Ensari (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu