‘kerametler’ olarak etiketlenmiş yazılar

Çağ-çağ Baraji (Sonbahar mevsimi) Nusaybin

Hâtim-i Esâm (Radiyallah-u anh)- 7

-“Ve şu ayeti kerimeyi düşündüm;”

-“Sizin düşmanınız şeytandır. Ya’ni sizi Allah yolundan, Müslümanlıktan ayırmak için uğraşanlardır. Bunları düşman biliniz.”

-“Kur’an-i Kerim’in doğru söylediğini bildim ve şeytanı ve onun müslümanlarla uğraşanları düşman bilip, sözlerine aldanmadım. Onlara uymadım.”

-“Onların tapındıklarına tapınmadım. Allah-u Teâlâ’nın emirlerine itaat ettim. Ehl-i sünnet âlimlerinin gösterdiği yoldan ayrılmadım. Kurtuluş yolunun, doğru yolun, yalnız EHL-İ SÜNNET YOLU olduğuna inandım.”

-“Nitekim, Allah-u Teâlâ;”

-“Ey Aademoğulları! Şeytana tapmayınız. O SİZİN EN BELLİ DÜŞMANINIZDIR! diye sizden söz almadım mı idi, bana itaat, ibadet ediniz! Kurtuluş yolu, ancak budur.”

-“Onun için Müslümanları aldatmağa uğraşanları dinlemedim. Muhammed aleyhis selam’ın yolunu gösteren EHL-İ SÜNNET ALİMLERİNİN Kitablarından ayrılmadım.” Deyince

Şakik-i Belhi (r.a);

-“Ne güzel yapmışsın ve ne güzel söyliyorsun, yedinci faydayı da söyle.” Buyurdu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Tasavvuf ehli veli kulların şefaatına nail eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Çağ-Çağ baraji Sonbahar manzarası (Nusaybin)

Hâtim-i Esâm (Radiyallah-u anh)- 8

Hâtim (r.a.) dedi ki;

-“Ey hocam!”

-“Yedinci faydam;”

-“İnsanlara baktım. Gördüm ki, herkes yiyip içmek, para kazanmak için uğraşıyor. Bu yüzden haram ve şübheli şeyleri de alıyorlar ve zillete, hakâretlere katlanıyorlar.”

-“Şu ayet-i Kerimeyi düşündüm;”

-“Allah-u Teâlâ tarafından rızkı gönderilmeyen yeryüzünde bir canlı yoktur.”

-“Kur’an-i kerimin Allah kelâmi olduğunu ve elbette doğru olduğunu ve o canlılardan biri olduğumu bildim. Rızkımı göndereceğine söz verdiğine, elbette göndereceğine güvenerek, O’nun emrettiği gibi çalıştım .” deyince

Şakik-i Belh-i (r.a.);

-“Ya Hâtim! Ne iyi yapmışsın ve ne iyi söyliyorsun. Sekizinci faydayı da söyle!” dedi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Tasavvuf ehli veli kulların şefaatına nail eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Çağ-Çağ baraji Sonbahar mevsimi) Nusaybin

Hâtim-i Esâm (Radiyallah-u anh)- 9

Hâtim (r.a.) dedi ki;

-“Ey hocam!”

-“Sekizinci faydam;”

-“İnsanlara baktım. Herkesin, bir kimseye veya bir şeye güvendiğini, sırtını ona dayadığını gördüm.”

-“Bazıları altınlarına, mal ve mülküne ba’zıları san’atına ve kazancına, bazıları mevki ve rütbelerine, ba’zıları da kendi gibi insana güveniyor.”

-“Sonra şu ayet-i kerimeyi düşündüm;”

-“Allah-u Teâlâ, yalnız kendisine güvenenlerin her zaman imdadına yetişir.”

-“Her zaman ve her işimde yalnız Allah-u Teâlâ’ya güvendim. O emrettiği için çalıştım, sebeplere yapıştım. Fakat yalnız O’na güvendim. Ondan istedim ve O’ndan bekledim.” Deyince

Şakik-i Belhi (r.a.) bu sözleri işitince;

-“Ya Hâtim! Allah-u Teâlâ, her işinde imdadına yetişsin! Hazreti Musa aleyhisselamin Tevrat’ına, Hazreti İsa Aleyhisselamin İncil’ine, Hazreti Davud Aleyhisselamin Zebûr’una ve Hazreti Muhammed (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın Kur’an-i Kerim’ine baktım.”

-“Bu dört kitabın bu sekiz temel üzerinde bulunduğunu gördüm. Bu sekiz esâsı ezberleyip bunlara uyanlar, hayatlarını bunların üzerine kuranlar, bu dört kitaba uymuş, emirleri yapmış olurlar.” Buyurdu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlaâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Tasavvuf ehli olan sevgili veli kullar hürmetine Dünyada sıhhat ve afiyet üzere Salih amelli uzun bir ömür, insanlara faydası çok dokunan kullarından eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Çağ-Çağ baraji (Sonbahar manzarası) Nusaybin

Çağ-çağ barajı (Yaz mevsimi) Nusaybin

Hâtim-i Esâm (Radiyallah-u anh)- 10

Rebah bin el-Hirevi (r.a.) şöyle anlatır;

-“İsa bin Yusuf (r.a.) bir mecliste konuşan Hâtim-i Esâm’a uğradı ve şöyle sordu;”

-“Ey Hâtim! Sen namazını güzel kılıyor musun?”

Hâtim-i Esâm (r.a.);

-“Evet.” Dedi

İsa bin Yusuf (r.a.);

-“Nasıl kılıyorsun?” diye sordu.

Hâtim-i Esâm (r.a.) şöyle buyurdu;

-“Emre uyuyorum, korku ile yürüyorum, niyetle giriyorum, büyük bilip tekbir alıyorum, tertil ve tefekkürle okuyorum, huşû ile rükü ediyorum, tevazu ile secde ediyorum, tam teşehhüd içinde oturuyorum, sünnete göre selam veriyorum ve selamı Allah’a has kılarak veriyorum. Namazımın kabul olunmayacağından korkarak, korkuyla nefsime dönüyorum. Ölmek kadar onu muhafaza ediciğim.”

Bununn üzerine İsa bin Yusuf (r.a.);

-“Sen namazını güzel kılıyorsun.” Buyurdu.

Bir adam Hâtim-i Esâm (r.a.) e tevekkül hakkında sordu;

Hâtim (r.a.) de

-“Tevekkül’ün dört hasletten ibaret.” Olduğunu söyledi.

-“Rızkımı, başkasının yemiyeceğini bildim ve nefsim buna mutmain oldu. Allah-u Teâlâ’nın her şeyi gördüğünü bildim ve onun için devamlı haya ettim.”

Hâtim-i Esâm (r.a.) Birgün Belh’deki meclisinde;

-“YA RABBİ! BU MECLİSTEKİLERDEN BUGÜN KİM GÜNAH İŞLEMİŞ, KİMİN DEFTERİ SİYAH OLMUŞ, KİM GÜNAHA CESARET ETMİŞ İSE ONU BAĞIŞLA.” Dedi.

O mecliste mezar açıp, devamlı kefenleri soyan birisi vardı. Gece olunca eskisi gibi kabristana gitti. Bir mezarı açarken mezarın içinden;

-“Utanmaz mısın ki, Esâm’ın huzurunda bağışlandın ve şimdi aynı günahı işlersin.” Sesini duydu. Kalktı ve Hâtim’in huzuruna geldi. Başından geçenleri anlattı ve tevbe etti.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Tasavvuf ehli veli kulların şefaatına nail eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Bor-e Gündük çağ-çağ deresi (Nusaybin)

Hâtim-i Esâm (Radiyallah-u anh)- 11

Muhammed razi (r.a.) anlatır;

-“Senelerce Hâtim-i Esâm (r.a.) ın hizmetinde bulundum. Sadece bir kere hariç, hiç kızdığını görmedim. O da pazardan geçerken bir bakkal talebesini yakalamış;”

-“(Malimi alıp yedin parasını ver.)” Diyordu.

Hâtim (r.a.) bunu görünce;

-“Ey Efendi! Biraz yardımcı ol, borcunu ödemesi için biraz mühlet tanı.” Dedi.

Fakat bakkal;

-“(Olmaz.)” Diye dayattı.

Bunun üzerine çok sinirlenen Hâtim-i Esâm (r.a.) yanında taşıdığı havlusunu yere vurdu. Bir anda pazarın ortası altınla doldu.

Hâtim-i Esâm (r.a.) bakkala;

-“Alacağın ne kadarsa onu al, fazlasını alma, sonra elin kurur.” Buyurdu.

Bakkal alacağını aldı fakat para hırsından biraz daha almaya kalkınca derhal eli kurudu ve çolak oldu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Tasavvuf ehli veli kulların şefaatına nail eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Çağ-Çağ baraji Sonbahar manzarasi (Nusaybin)

Hâtim-i Esâm (Radiyallah-u anh)- 12

Hâtim-i Esâm (r.a.) şöyle anlatır;

-“Her sabah şeytan (Aleyhil’lanet) bana vesvese verip şöyle diyor;

-“(Bu gün ne yiyeceksin?)”

Ben de ona;

-“Ölümü.” Diyorum

Bana ;

-“(Ne giyeceksin?) diyor

Ben de ona;

-“Kefeni.” Diyorum

Bana ;

-“(Nerede yatacaksın?)” diyor

Ben de;

-“Mezarda.” Diye cevab verince, bana;

-“(Sen hiç hoş bir adam değilsin.)” Diyor ve depolup gidiyor

Birisi Hâtim-i Esâm (r.a.) a;

-“Nasıl namaz kılarsın?” diye sordu

Hâtim-i Seâm (r.a.) şöyle buyurdu;

-“Namaz vakti gelince temiz bir kalb ile niyet ederek abdest alırım. Abdest uzuvlarımı yıkar, kalbden de tevbe ederim.”

-“Sonra Camiye giderim. Mescid-i Harâm’i gözümün önüne getirir, makamı İbrahim (aleyhis selam) i iki kaş arasında tutar, cenneti sağımda, Cehennemi solumda, sıratı ayaklarımın altında, can alıcı meleği arkamda düşünür, kalbimi Allah-u Teâlâ’ya ısmarlar, sonra ta’zimle Allah-u Ekber der, hürmetle kıyam, heybetle kiraat, tevâzuyla rükü, tazarru ile (kendini alçaltarak) secde, hilm ile cülüs (tehiyattaki oturuş), şükürle selamı yerine getiririm. Benim namazım böyledir.”

Devam edecek…

İslâm âlimleri ansşiklopedisi

Allah-u Teâlaâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Tasavvuf ehli olan sevgili veli kullar hürmetine Dünyada sıhhat ve afiyet üzere Salih amelli uzun bir ömür, insanlara faydası çok dokunan kullarından eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Çağ-Çağ baraji (Sonbahar mevsimi) Nusaybin

Hâtim-i Esâm (Radiyallah-u anh)- 13

Hâtim-i Esâm (r.a.) israf konusunda çok titiz idi. Bir âlimin çok israf ettiğini duydu. Onun evine giderek;

-“Ben Acemli bir kimseyim, bana dinimi öğret.” Dedi

Âlim ona;

-“Önce ne öğrenmek istiyorsun?” diye sorunca,

Hâtim-i Esâm (r.a.);

-“Bana abdest almayı öğret.” Dedi.

O zat bütün uzuvlarını sırayla ve üç defa yıkadı. Abdesti tamamlayınca;

Hâtim-i Esâm (r.a.);

-“Ben senin huzurunda bir abdest alayım da benim yanlışlarımı düzelt”dedi.

Hâtim-i Esâm (r.a.) abdest alırken kollarına gelince “dörder” defa yıkadı.

Bunun üzerine o zat;

-“Suyu israf ettin.” Deyince

Hâtim-i esâm (r.a.);

-“Ben nerede israf ettim?” dedi.

O zat da;

-“Kolunu üç kere yıkayacağın yerde dört defa yıkadın.”dedi.

Hâtim-i Esâm (r.a.) da;

-“Ben bir avuç suyu israf ettim. Sen ise çok ve güzel şeyleri istaf ediyorsun.” Dedi.

O zat anladı ki Hâtim-i Esâm (r.a.) dini bilgi öğrenmeye değil, ders vermeye gelmiş. Evine girdi ve kırk gün kimsenin yüzüne bakmadı.

Hâtim-i Esâm (r.a.) buyurdular ki;

-“Kim dört şey’i doğru olarak yaparsa, Allah’ın rızasına kavuşur;

-“1-Allah’a bağlılık.”
-“2-Tevekkül.”
-“3-İhlas.”
-“4-Ma’rifet.”

Hâtim-i Esâm (r.a.) buyurdular ki;

-“Tövbe; gafletten uyanmak, gübahı hatırlamak, Allah-u Teâlâ’nın lütfunu, hükmünü zikretmektir.”

Yine Hâtim-i Esâm (r.a.) buyurdu;

-“Tövbekar dört şey’i yapar. Lisanını Giybetten, yalandan, hassed’den, boş sözden korur. Kötü arkadaşlardan ayrılır. Günahını hatırladığı zaman Allah-u Teâlâ’dan haya eder. Ölüme hazırlanır. Böyle olup da Allah’ın rızası dışında iş yapmayan kimseyi, ALLAH-U TEÂLÂ SEVER. ŞEYTANDAN KORUR VE CEHENNEMDEN EMİN KILAR.”

Hâtimi Esâm (r.a.) buyurdu ki;

-“Tâatın aslı üçtür.”
-“1-Korku.”
-“2-Recâ.”
-“3-Sevgi.”

-“Günahın aslı üçtür.”
-“1-Kibir.”
-“2-Hırs.”
-“3-Hased.”

Hâtim-i Esâm (r.a.) şöyle buyrudu ki;

-“Her söz için doğruluk, her doğruluk için iş, her iş için de Sabır gerekir.”

Hâtim-i Esâm (r.a.) buyurdular ki;

-“Nefsinden dört şey iste.”

-“1-Riyasız olarak iyi bir iş yapmayı,”
-“2 Tamahsız olarak almayı,”
-“3 -Başa kakmadan vermeyi,
-“4 –Cimrilik yapmadan yardım etmeyi.”

İslâm âlimleri ansşiklopedisi

Allah-u Teâlaâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Tasavvuf ehli olan sevgili veli kullar hürmetine Dünyada sıhhat ve afiyet üzere Salih amelli uzun bir ömür, insanlara faydası çok dokunan kullarından eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

 

Girnavas Şelalesi (Nusaybin)

Yahya bin Mu’az (r.a.) buyuruyor ki;

-“Bir gece Bayezîd-i Bıstamı (r.a.) gördüm. Akşam ve yatsı namazlarını kıldıktan sonra sabaha kadar iki ayağının üzerine oturdu. Tabanı yerden kesilmiş, ayaklarının ucuna basıyor, gözü dalgın ve hayran bir halde kaldı.”

-“Sonunda, uzun bir secde etti, başını kaldırdı ve “ Ya Rabbi, bir çok kimseler seni aradı; onlara su üstünde yürümek ve havada uçmak kerâmetlerini verdin. Ben bunlardan sana sığınıyorum. Bazısına yeryüzündeki hazineleri verdin. Bazısına bir gecede uzak mesafelere gitmeyi ve buna sevinmeyi verdin. Ben bunlardan sana sığınıyorum.” Dedi.

Sonra geri dönüp beni gördü.

-“Ya Yahya, burada mısın? Dedi.

Ben:

-“Evet.” Dedim.

Bayezîd-i Bıstamı ( r.a.):

-“Ne zamandan beri.”dedi

Ben:

-“Çok oluyor.” Dedim.

Bunun üzerine;

-“Bu hallerden bana bir şeyler anlat.” Dedim.

Bayezîd-ı Bıstami (r.a.);

-“Sana uygun olanları söyliyeyim.” Dedi.

Devamla Bayezîd-i Bıstamı (r.a.):

-“Beni en yüksek ve en alçak melekûtta dolaştırdılar. Arş, Kürsi, gökler ve bütün cennetleri gezdirdiler ve,

-“Bunlardan hangisini istersen iste verelim .”dediler.

–“Bunlardan hiç birini istemem. dedim.

Bunun üzerine Allah-u Teala (c.c.):

-“Sen benim hakiki kulumsun.” Buyurdu.

Ebu Türâb-i Nahşebi (r.a.) nin hallere gömülmüş bir mürîdi vardı. Bir gün Ebu Turab (r.a.) kendisine

-“Bayezîdi Bıstamı (r.a.) yı görsen iyi olur.” Dedi.

Mürîdi:

-“Ben Bayezîd’den çok meşgülüm.”Dedi.

Devam edecek…..

Kimya-yı Saadet (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teala Hazterleri (c.c.) bizleri ve sizleri hakiki kulları olan Bayezîd-i Bistam-i Hazretleri (r.a.) nin yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. AMİN…

Fuad Yusufoğlu

Çağ-Çağ deresi (Nusaybin)

Bayezîd (r.a.) in kendinden bahseden bir arkadaşı vardı. Bayezîd (r.a.) e

Dedi ki;

-“Otuz senedir geceleri namaz kılar, gündüzleri oruç tutarım. Fakat sizin bu söylediklerinizden bende bir şey hasil olmuyor.”

Bayezîd (r.a.):

Üç yüz sene böyle yapsan yine bir şey hasil olmaz.” Buyurdu.

Adam:

-“Niçin?” deyince

Bayezîd (r.a.):

-“Sen kendini seviyorsun.” Buyurdu.

Adam:

-“Bundan kurtuluş çaresi nedir?” dedi.

Bayezîd (r.a.):

-“Yapamazsın.” Buyurdu.

Adam:

-“Buyurun yapacağım.” Deyince,

Bayezîd (r.a.);

-“Yapamazsın .buyurdu.

Adam:

-“Söyleyin yaparım.” Deyince:

Bayezîd (r.a.):

-“Git sakalını kestir, elbiselerini çıkar, üstüne bir örtü al, bir ceviz tablesini boynuna as ve pazarda, hangi çocuk boynuma bir tokat vurursa ona şu kadar ceviz vereceğim diye bağır. Bu halde Kadı ve sultanın yanına git.” Buyurdu.

O kimse:

-“Subhanallah! Neler söyliyorsunuz,” dedi.

Bayezîd (r.a.) : buyurdu ki;

-“Bu söz ile şirke düştün. Subhanallah dedin. Bunu, kendini beğendiğin için söyledin.”

Adam:

-“Başka bir şey söyle bunu yapamam.” Dedi.

Bayezîd (r.a.);

-“Birinci ilaç budur.” Buyurdu.

Adam:

-“Bu elimden gelmez.” Dedi.

Bayezîd (r.a.):

-“Ben de sana yapamazsın dememiş mi idim?” buyurdu.

Ona böyle buyurmasının sebebi kibir ve makam isteme ile meşgül olduğunu ve bu arzulara esir olduğunu, bunlardan kurtulmak için çârenin bu yolla elde edileceğini bildiği için idi.

Devam edecek…

Kimya-yı Saadet (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teala Hazterleri (c.c.) bizleri ve sizleri hakiki kulları hatırına günahlarımızı afv eylesin. AMİN

Fuad Yusufoğlu

Çağ-Çağ Barajı (Nusaybin)

Feth-i Musuli (Radiyallah-u anh);

Evliyanın büyüklerinden, Künyesi Ebu Muhammed olup, İsmi Feth bin Sa’id el-Musuli’dir. Bişr-i Hafi (r.a.) nın arkadaşıdır. Musul alimlerindendir.

Derecesi Bişr-i Hafi (r.a.) ile aynı idi. Bişr-i Hafi ‘den yedi yıl önce 220 (Miladi 835) yılında vefat etmiştir.

Haram ve şübhelilerden kaçması kuvvetli, nefsle mücadelesi çok idi. Devamlı hüzün ve Allah korkusu içine bulunurdu. Halktan kopup bir köşeye çekilmişti. Halktan devamlı kaçardı.

Hatta kendisini tanımasınlar diye, tüccarmış gibi yanında bir deste anahtar taşırdı. Her gittiği yerde bunları seccadenin önüne koyardı.

Bir Âlim ona;

-“Bu anahtarlarla heybet gösterme kapısına kilit vurmuş oluyorsun.” Dedi.

Evliyalardan birine;

-“Feth-i Musuli (r.a.) nin hiç ilmi var mı?” diye sorduklarında;

-“Dünyadan tamamiyle el-etek çekmiş olması, ona ilim olarak yeterlidir.” Dedi.

Bir gün Feth-i Musuli (r.a.) yi gözlerinden oluk gibi yaş akarken gördüler;

-“Ey Feth! Neden böyle ağliyorsun” dediklerinde;

Feth-i Musuli (r.a.);

-“Günahlarımı hatırladıkça, gözlerimden yaş akmakta, ağlamam ihlassız ve riya ile olmasın diye de böyle ağlamaktayım!” cevabını verdi.

Feth-i Musuli (r.a.) buyurdu ki;

-“Büyük evliyalardan otuzu ile sohbet ettim. Hepsi de bu yolun büyüklerinden idi. Hepsi -halk ile sohbetten- kaçın dediler. Ve hepsi -az yemeği- emir buyurdular.”

Feth-i Musuli (r.a.) bir gün Bişr-i Hafi (r.a.) nin evine misafir olarak gitti. Bişr-i Hafi (r.a.) talebelerinden birine bir miktar para vererek;

-“‘(İyi ve tatlı bir şeyler alıp gel)’” buyurdu.

Bişr-i Hafi (r.a.) o zamana kadar böyle şeyler aldırdığı görülmemişti. Beraberce talebenin getirdiklerini yediler. Feth-i Musuli (r.a.) giderken artan yemekleri aldı. Talebeleri bu duruma şaştılar.

Bişr-i Hafi (r.a.) Talebelerine şöyle dedi;

-“Feth-i Musuli (r.a.) bize, tevekkülü sağlam olana, gıda saklamanın zarar vermiyeceğini gösterdi.”

Bir gün Feth-i Musuli (r.a.) ye;

-“Sıdk nedir?” diye sorulunca;

İçinde demir bulunan bir ocağa elini sokup, kızgın bir demir parçasını çıkarıp elinde tuttu ve;

-“İşte sıdk budur.” Dedi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Evliyaların büyüklerinden olan Feth-i Musuli hazretlerinin yüzü suyu hürmetine Dünyada sıhhat, afiyet ve huzur içinde imanla ahrete intikal etneyi nasıb eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu