‘Lokman’ aleyhisselam’ın oğluna vasiyeti’ olarak etiketlenmiş yazılar

Kesb (Helal kazanç)

01 Temmuz 2008

dsc02188-girnavas-fuadyusufoglu.JPG

Girnavas (cin tepesi) nusaybin

KESB: (helal para kazanmak);

Dünya, ahiret yolunun konağı olunca ve insan bu yolda yemeye, içmeye ve giymeye muhtaç olunca, bu da insanın çalışıp kazanması olmadan mümkün olmayınca, kesbin (çalışıp kazanmanın) edeblerini bilmek lüzumu doğuyor.

Zira bütün gücünü dünya meşgüliyetine veren, büyük ziyandadır. Bütün varlığını ahrete veren de, büyük kazançtadır. Fakat ikisinin ortası, en uygunu, hem dünyaya hem de ahrette çalışmaktır. Niyet ahiret için olmalıdır. Dünyada çalışma, ahiret işini rahatlıkla yapmak için olmalıdır. Kesbin bildireceğimiz hüküm ve edeblerini beş kısımda anlatacağız inşallah-ü Teâlâ

1-KESBİN FAZİLETİ VE SEVABI:

Kendini ve çoluk çocuğunu kimseye muhtaç etmemek, onların ihtiyacını HELAL’den kazanmak, dinde cihad sayılan şeylerdendir. Çok ibadet etmekten daha üstündür.

Bir gün Peygamber Efendimiz (Seallalh-u Aleyhi vesselem) eshabi ile oturuyordu. Sabah erkenden bir genç hızlı hızlı, yanlarından geçti ve dükkanına gitti.

Sahabe (r.a.);

-“Yazık, keşke bu erken vakitte din işine baksaydı.” Deyince

Resulullah (Aleyhisselat-u Vesselalam) buyurdu:

-“Öyle söylemeyiniz. Eğer başkalarına muhtaç olmamak için, yahut babasını, annesini, çocuklarını veya hanımını kimseye muhtaç etmemek için gidiyorsa, Allah yolundadır. Övünmek için, desinler için, ve zengin olmak için gidiyorsa, şeytanın yolundadır.”

Ve yine (a.s.v.) buyurdu:

-“İnsanlara muhtaç olmayıp, dünyalığını HELAL’den kazanan veya komşularına ve akrabalarına iyilik yapan, kıyamet günü yüzü ondördüncü gecedeki ay gibi olur.”

Ve yine (a.s.v.) buyurdu:

-“Doğru sözlü tüccarlar, kıyamet’te, sıdıklar ve şehidlerle beraber kalkarlar.”

Ve yine (a.s.v. buyurdu):

-“Ticaretle uğraşınız. Zira insanların rızkının onda dokuzu ticarettedir.”

Ve yine (a.s.v.) buyurdu:

-“Dilencilik kapısını kendine açana , Allah-u Teala (c.c.) yetmiş fakirlik kapısı açar.”

İsa (Aleyhis selam), bir adam görüp,

-“Ne iş yaparsın.” Dedi.

Adam:

-“İbadet ederim.”dedi.

İsa (a.s.):

-“Yemeğin nereden gelir” buyurdu.

Adam:

-“Benim bir kardeşim var yemeğimi o verir.”dedi.

İsa (a.s):

-“Kardeşin senden daha çok ibadet ediyor” buyurdu.

Hazret Ömer (Radiyallah-u anhu) buyruyor:

-“Helal kazanmaktan elinizi çekmeyiniz ve Allah-u Teala rızkımızı versin demeyiniz. Allah-u Teala (c.c.) gökten altın ve gümüş göndermez.”

Lokman (a.s.) oğluna vasiyet etti ve dedi ki;

-“Helal kazanmaktan el çekme; Fakir ve insanlara muhtaç olan kimsenin dini az, aklı zayıf ve mürüvveti yok olur. İnsanlar ona hakaret gözü ile bakarlar.”

Büyüklerden birine sordular:

-“Çok ibadet eden mi, yoksa emniyet olunan tüccar mı, daha üstündür?”

-“Emniyet edilen tüccar üstündür. Çünkü o cihatdedir. Terazı ile alışveriş yaparken şeytan onu aldatmak ister. O şeytanın dediğini yapmaz.” Buyurdu.

Hazreti Ömer (r.a.) buyuruyor:

-“Çarşıda çoluk çocuğum için HELAL kazanırken ölümün bana gelmesini istemekten, ölümü daha çok istemediğim yer yoktur.”

Ahmet bin Hanbel (r.a.) e sordular:

-“Camide ibadetle meşgül olup, Allah-u Teala (c.c.) rızkı verir, diyen hakkında ne buyrurursunuz?”

Ahmed Bin Hanbel (r.a.) Buyurdu:

-“O cahil bir kimsedir, şeriatı bilmiyor, Çünkü;”

Peygamber efendimiz (Aleyhisselat-u Vesselam):

-“Allau Teala (c.c.) benim rızkımı kılıcımın gölgesi altına bağlamıştır. Yanı Allah (c.c.) yolunda harb etmeğe bağlamıştır.” Buyurdu.

Evza-i (r.a.), İbrahim Edhem (r.a.) ı gördü, boynunda hurma torbası vardı.

-“Senin bu kazancın ne zamana kadar devam edecek? Arkadaşların sana lazım olanı verirler.” Dedi.

İbrahim Bin Edhem (r.a.) Buyurdu:

-“Öğle söyleme. Çünkü hadisi şerif’te (a.s.v.) Helal kazanmak için, beğenilmeyen bir yerde bulunana cennet vacip olur.”buyurdu.

Devam edecek…

Kimya-yi Saadet (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teala (c.c.) Bizlere ve sizlere Helal rızık peşinde koşan ve helal kazanç sağlayan kullarından eylesin. AMİN…..

Fuad Yusufoğlu

dsc06614-baverne-koyu-nusaybinfuadyusufoglu.JPG

Baverne köyü (Nusaybin)

ALTINCİ İHTİYAT:

Şüpheli şey’lerden kaçınmalıdır. Harama yaklaşan zaten ASİ ve fasık olur. Şüpheli olduğu bir şey’de müftülere değil, KALBİNE DANIŞMALIDIR. Tabiî ki kendisi gönül sahiplerinden ise, bu çok kıymetlidir.

Kalbinin beğenmediği bir şey’i yememelidir. Zalimlerle, hile ve hiyanet edenlerle, yemin ile satanlarla, dükkanında haram şey satanlarla alişveriş etmemelidir. Zalimlere veresiye satmamalıdır. Çünkü öldükleri zaman üzülür. Halbuki zalimler ölünce üzülmek günahtır. Onların zenginliklerine sevinmemelidir.

Zulma yardım edeceğini bildiği halde onlara bir şey satmak, o zulümde ona ortak olmaktır.

Mesele;

İslamiyetin aleyhinde çalışanlara kağıt satmak günahtır.

Velhasıl herkesle muamele etmemelidir. Doğru insan aramalıdır. Demişlerdir ki:

Bir zaman vardı, pazara çıkan herkes

-“Kiminle alişveriş edeyim? derdi.

-“Kiminle istersen et, herkes ihtiyatlara DİKKAT ediyor, alışveriş ilmini biliyor.” derlerdi.

Sonraları öyle zamanlar geldi ki, şundan şundan başkası ile alışveriş etmeyin derlerdi. Bir zaman gelmek korkusu vardır ki, alışveriş edecek kimse bulunmayacaktır.

Bunu çok zaman önce söylemişlerdi. Bizler belki de, büyüklerimizin korktuğu o zamana kaldık. Kiminle olursa olsun, alışveriş edilmektedir. İlimden, dinden haberi olmayanlardan duyup,

-“Bugün dünyanın her tarafı böyle oldu. Hepsinden haram vardır.” Diyorlar

Bu söz çok yanlıştır. Hiç de dedikleri gibi değildir. Bunu bundan sonra anlatacağız İnşaalah-u Teala.

YEDİNCİ İHTİYAT:

Alışveriş yaptığı kimse ile olan sözlerini, haraketlerini, aldığını, verdiğini, muamelesini iyi ve doğru hesap etmelidir. Kiyamette bunların hepsinden hesap vereceğini bilmelidir. Herkesten, yaptığı adalet sorulacaktır.

Büyüklerden biri, bir tüccarı ru’yada görüp;

-“Allah-u Teala (c.c.) sana ne yaptı?”dedi.

-“Önüme elli bin sahife koydular: Ya Rabbi bu sahifeler kimlerindir? dedim.

Buyuruldu:

Elli bin kişi ile alişveriş yapmışsın;

Her sahife bunların birisi ile olan muameleini göstermektedir. dediler. Baktım, her sahifede bir kimse ile olan muamelemin inceden inceye yazılmış olduğunu gördüm” dedi.

Bir kuruş hile yapan, bir kuruş hak yiyen, cezasını çekecektir ve hiçbir şeyin yardımı olmayacaktır.

İşte buraya kadar, büyüklerimizin hallerini ve şeriatimizin yolunu göstermiş oluyoruz. Bu gün bu yol unutulmuş, bilen de kalmamıştır. Bu gün bunlardan birisini yapana çok SEVAB verilir.

Resulullah (a.s.v.) buyurdu ki;

-“Bir zaman gelir ki, o zamanın Müslümanları, bugün sizin gösterdiğiniz ihtiyatın onda birini yaparsa, ahrette azaptan kurtulur.”

Sebebini sorduklarında;

Peygamber Efendimiz (a.s.v.) Buyrudu ki;

-“Çünkü sizler hayır işlemeye çok yardımcı buluyorsunuz. İşleriniz bu sebeple kolay oluyor. Onlar yardımcı bulamiyacakları gibi, gafiller arasında da yabancı kalacaklardır. Cahiller arasında garip kalacaklardır.”

Bu hadisi şerifi bildirmekten maksadımız, müslumanların, zamanın halını görüp, ümitsizliğe düşmemeleri içindir. O halde, bu zamanda yukarıda yazılanların hepsini, kim yapabilir diyerek ye’se düşmek doğru değildir.

Ne kadar yapabilirse o kadar kâr eder. Ahretin dünyadan daha iyi olduğuna inanan kimse, bunların hepsini de yapabilir. Bunların hepsini gözetmek, yapsa yapsa, insanı fakir yapar. Sonsuz saadete sebep olacak bir fakirliğe de katlanılabilir.

Bahusus bir çok kimse, birkaç şey kazanmak için nice fırtınalı havalarda sıkıntı yolculuklara, bir rütbeye kavuşmak için nice mahrumiyetlere katlanıyor. Halbuki, ölüm gelince, bütün elindekiler gidecektir. Boşuna didinmiş olacaktır.

BİR KİMSE EBEDİ SAADETİ İÇİN ÇALIŞIYORSA, KENDİSİNE YAPILDIĞI ZAMAN SEVMEDİĞİ BİR MUAMELEYİ, BAŞKALARINA DA YAPMASIN.

Kimya-yi Saadet (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teala (c.c.) Hazretleri Bizleri ve sizleri Alişverişlerinde kimseyi aldatmayan HELAL Rızık için evinden çıkan ve Helal rızık ile evine dönen kullarından eylesin. AMİN….

Fuad Yusufoğlu