‘Medine devri’ olarak etiketlenmiş yazılar

Revda-i Şerif (Medine-i Münevvere)

Muhammed (Aleyhis selam)- 64

Herkes Peygamber efendimiz (s.a.v.) e;

-“Bize buyurun, ya Resulallah.” Diyerek evlerine da’vet ediyorlardı.

Resul-i Ekrem efendimiz (s.a.v.) devesini serbest bıraktı. Deve ilk defa yetime ait bir arsaya çöktü ve sonra durmadan kalktı. Biraz yürüdükten sonra ikinci olarak başka bir yere çöktü. Burası Peygamber efendimiz (s.a.v.) in dayıları olan Neccar oğullarından Ebû Eyyûb-i Ensarı (r.a.) hazretlerinin evine en yakındı.

Peygamber efendimiz (s.a.v.), bu zata misafir oldu. Ensar (Medineli Müslümanlar) dini için vatanını terk eden Muhacir kardeşlerini barındırdı, evlerine misafir etti, iş buldu, mülklerinden yer verdi ve her yardımı yaptı. Bu çeşit fedâkârlık ancak İslam kardeşliğinde vardır.

Nitekim Allah-u Teâlâ hazretleri;

-“Ancak mü’minler kardeştirler.” Buyurarak, gerçek ve sevgi samimiyetin maddi menfaatle değil, iman ve inançla var olabileceğini buyurmuştur.

Bu da bu derecede açıkça Ensar ve Muhacirlerin arasında görülmektedir.

Medine’ye hicretin, islâm tarihinde büyük önemi vardır. Hicretten sonra Müslümanlığın kolayca ve süratle yayılması sağlanmış, islâm dinin merkezi Mekke’den Medine’ye nakledilmiş oldu.

Ensar ve Muhacirin (r.anhüm) bu yeni İslâm merkezinde el ele vererek İslâm dininin kuvvetlenmesi için her fedakârlığa katlanıyorlar. Resulullah (s.a.v.) ın etrafında toplanarak ve İslâm dininin esaslarına uyarak yeni bir nizam ve mes’ud bir hayat kuruyorlardı.

Eski sıkıntılı ve korkulu günler arkada kalmış, inançlarından dolayı insanlara işkence yapan müşriklerin ezâ ve cefâ veren ellerinin uzanamayacağı Medine’de hürriyet ve emniyet havası içinde sakin, tatlı bir hayat başlamıştı.

Müslümanlar bir Devlet olmuşlardı. Cihad emri, burada geldi. Medine’deki kabileler arasındaki kin ve düşmanlık kalktı.

Medine devri;

Peygamberimiz (s.a.v.) in Bi’settin onuncu yılında 12 Rebilevvelinde, miladi 622 senesinde Medine’ye Hicret ile on sene süren Medine devri başladı.

Bu sırada Medine’de Yemen’den gelip yerleşmiş olan Evs ve Hazrec kabileleri ve Beni Kaynuka, Beni Nadir, Beni Kureyza adında üç Yahudi kabilesi bulunuyordu.

Mekkeli Müslümanların gelip Medine’de bulunan Müslümanlarla her bakımından yardımlaşmak üzere kardeşlik kurmaları ile Medine’nin havası değişmişti.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

DSC09618  Fuad Yusufoğlu Ashab-i Suffa (r.anhüm) ın kaldığı mekan

Eshab-i Suffa (r.anhüm) in kaldığı mekan

Muhammed (Aleyhis selam)- 65

İlk zamanlarda Medine’de bir mescid olmadığı için Peygamberimiz (s.a.v.) in bulunduğu her yerde cemaatla namaz kılınıyordu. Daha sonra Resulullah (s.a.v.) ın Medine’ye ilk geldikleri gün devesinin çöktüğü arsa satın alınarak oraya bir mescid, Resulullah (s.a.v.) için de bu mescid’e bitiştik odalar yapıldı.

Peygamberimiz (s.a.v.) kalmakta olduğu Eshab-i kirâm’dan Ebû Eyyub-i Ensari, Halid bin Zeyd (r.anhüm) evinden mescidin bitişiğinde yapılan bu odalara taşındı. (Bakınız Ebû Eyyub-i Ensar)

Yine bu sırada Peygamberimiz (s.a.v.) mallarını, mülklerini Mekke’ de bırakarak hicret eden Müslümanlar ile Medineli müslümanlarla kardeşlik kurdu. Her Medineli Müslüman, Mekke’ den gelen Müslümanlardan birini evine aldı, malına ortak etti.

Evi, ailesi olmayan yetmişden fazla müslüman da meclisin avlusunda yapılan sofada ikamet ettiler, bütün ihtiyaçları burada karşılandı. Bunlara “Eshab-ı Suffa” denildi. Bunlar Peygamberimiz (s.a.v.) in yanından ayrılmaz, söylediklerini ezberler, İslamiyyeti iyice öğrenirlerdi.

Mekke dışındaki yerlere İslamiyyeti öğretmek üzere bunlardan öğreticiler gönderildi.

Hicretin birinci yılında Medine’de mescid yapıldıktan sonra günde beş vakit ezân okunmaya başlandı. Yine bu sene Peygamberimiz (s.a.v.) Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) in kızı Hazreti Âişe (r.anha) ile evlendi.

Müslümanlar Medine’ ye hicret ettikten sonra da müşrikler düşmanlıklarını devam ettirdiler. Her sene hac mevsiminde çevreden Ka’bedeki putlara tapmak için gelen Arap kabilelerinden kazanç sağlayan müşrikler bu kazancın ellerinden kaçması endişesine kapıldılar.

Ayrıca Mekkeli müşriklerin Şam ticaret yolu Medine yakınından geçiyordu. Bu yolunda kapanmasından korkan müşrikler, yeni çareler arıyorlardı.

Hicretten sonra Medine’de birleşen Müslümanların karşısında; Mekkeli müşrikler Medinede ve çevresinde bulunan Yahudiler ve münafıklar olmak üzere üç düşmanları vardı. Bu bakımdan tehlike daha çok artmıştı. Böylesine mühim ve tehlikeli bir durum karşısında peygamberimiz (s.a.v.) tarafından yeni tedbirler alındı.

Medine’de bulunan Evs ve Hazreç kabileleri arasındaki anlaşmazlıkları düzeltip onları birbirlerine dost yaptı. Yahudi kabileleri ile de bir anlaşma yapıldı. Bu anlaşmaya göre; Yahudiler kendi dinlerinde serbest kalacak, ancak Medine’ye dışarıdan yapılacak her türlü düşman saldırısına karşı müslümanlarla birlikte vatanlarını müdafaa edeceklerdi.

Yahudilerle Müslümanlar arsında bir anlaşmazlık çıkarsa, Resûlullah’ın hakemliğini kabul edeceklerdi. Bundan başka Mekke civarında bulunan diğer kabileler ile sulh antlaşması yaptı. Mekkelilerin Şam ticaret yolu kapatıldı.

Medine’de bulunan müslümanların ilk nüfus sayımı yapılıp bin beş yüz civarında bulunan müslümanlar için nüfus defteri tutuldu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Mescid-i Kıbleteyn (Medine-i Münevvere)

Mescid-i Kıbleteyn (Medine-i Münevvere)

Muhammed (Aleyhis selam)- 66

Peygamberimiz (s.a.v.) Medine’nin asayişini korumak, düşmanların durumunu kontrol etmek için de devriyeler tertipledi. Muhtemel düşman saldırılarına karşı nöbet tutuluyordu. Düşman hücum etmedikçe ve tecavüze uğramadıkça savaş yapmamak üzere hazırlanan kollarına (seriyye) denir.

Beş yüz ile dört yüz kişi arasında değişen bu seriyyeler Hazret-i Hamza (r.a.) nın, Hz. Ubeydetübni Haris (r.a.) in, Hz. Sa’d bin Ebi Vakkas (r.a.) ın komuta ettiği seriye olmak üzere üç seriye hazırlanmıştı.

Hicretin ikinci yılında cıhanda, düşmanla harbe izin verildi. Önce yalnız müdafaa etmek suretiyle izin verilmesi üzerine ilk gazâlar yapılmaya başlandı.

Peygamber efendimiz (s.a.v.) in bizzat idare ettiği savaşlara “Gazâ”, başında bulunmadığı askeri harekâta da “Seriye” adı verildi.

Medine devrinde yapılan gazâların sayısı yirmidir. Seriyyeler ise, daha fazladır. Cihade izin verilmesi Kur’an-i Kerim’de Hıcr suresi 39-41 ayetlerinde, Hac suresi 39. âyetinde, Bakara suresi 190, 192 ve 193 ayetlerinde bildirilmektedir.

Hicretin ikinci yılı olaylarından müdafaa için cihada izin verilmesinin yanında bir diğer hadise de daha önce Kudüs’e karşı namaz kılınmakta iken Allah-u Teâlâ’nın Kâ’be’ye yönelerek namaz kılmayı emretmesi ile kıble değişti.

Kıblenin değiştiğini, Kâ’be’ye yönelerek namaz kılmasını emreden Bakara suresi 144. ayeti nazil olunca, Müslümanların kıblesi Kâ’be oldu. Kıblenin Kâ’be olmasından bir ay ve hicretten 18 ay sonra Şaban ayının 10. günü Bedir gazâsından bir ay önce oruç farz oldu.

Yine bu sene Ramazan ayında teravih namazı kılınmaya başlandı ve sadakayı fıtr vermek vacip oldu. Hicretin ikinci senesinde Ramazan ayında zekat vermek de farz oldu. Hicretin ikinci yılında Zilhicce ayında da kurban kesmek ve bayram namazı kılmak vacip oldu.

Bedir savaşı;

Muhammed Aleyhis selam, Medine’ye hicret ettikten sonra, Medine’de bütün işleri ve münasebetleri belli bir tertibe koyup Müslümanları güçlü bir duruma getirdi. Böylece İslamiyet her geçen gün yayılıyor ve Müslümanlar da kuvvetleniyordu.

Diğer taraftan Mekke’li müşrikler ise Müslümanlar üzerine saldırmak için devamlı hazırlık yapıyorlar ve savaş için bahaneler arıyorlardı.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu