‘Medine’ye hicret’ olarak etiketlenmiş yazılar

Naval reş yolu  GİDİŞ  (Nusaybin)

Abdullah bin Mes’ud (Radiyallah-u Anhu);

Eshab-ı Kiram meşhurlarından. İslam’a gelenlerin altıncısıdır. Genç iken İman etti. Kur’an-i Kerim ve Hadis-i şerif ezberledi. İki kere Habeşistan’a ve Medine’ye hicret etti. Bütün gazâlarda ve Yermük muharebesinde bulundu. Cennetle müjdelendi.

Babası Mes’ud, annesi Ümmü Abdullah olup, Sahabeiyye (r.anha) dir. ‘İbn-i Mes’ud ve İbni Ümmi Abd’ isimleriyle meşhurdur.

Künyesi Ebû Abdurrahman veya (Ebû Abdullah) dır. Kısa boylu, hafif esmer, ince ve zayıf bir bünyeye sahipti.

Abdullah İbn-i Mes’ud (r.a.), Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) in has müşaviri, ve hizmetçisi olup, her zaman Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) in huzurunda hatta evine girmeye izin verilmiş, Eshabın seçilmişlerinden idi. Her zaman Resulullah (s.a.v.) in yanında bulunarak Kur’an-i Kerimi iyi öğrendiği gibi pek çok Hadis-i Şerif de dinlemiş ve ezberlemiştir.

İbn-i Mes’ud (r.a.) gençliğinde fakir idi. Bundan dolayı Ukbe bin Ebi Huayf’ın koyunlarını güderdi. Bir gün koyun güderken Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) ve Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) ile karşılaştı.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve selem);

-“Ey genç, içmemiz için sütün var mı?” diye sordular.

Olmadığı cevabını alınca;

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) hiç yavrulamamış bir koyunun memesini mübarek elleri ile sıvazladı ve bir duâ okudu. Koyunun memeleri derhal süt ile doldu.

Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) derince bir toprak çanak getirdi. Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) onun içerisine süt sağdı. Kendisi içti, sonra Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) içti, sonra İbn-i Mes’ud (r.a.) içti.

Sonra Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve selem);

-“Çekil, büzül. Buyurdular.

Koyunun memeleri büzüldü, eski halini aldı.

Bundan sonra Abdullah bin Mes’ud (r.a.) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) in yanına geldi;

-“Ya Muhammed o söylediğin sözden bana da öğretir misin?” dedi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) İbn-i Mes’ud (r.a.) un başını sıvazladı

Ve;

-“Allah-u teâlâ sana rahmet eylesin. Sen (hakkı) öğrenebilecek bir çocuksun.” Buyurdu.

Abdullah bin Mes’ud (r.a.) hemen orada Müslüman oldu. Böylece altıncı müslüman olarak iman etmiş ve ‘Sâbikûn-el evvelin’ (ilk Müslüman olanlardan) olmuştur.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abdullah bin Mes’ud (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Kabe’-i Şerif

Mikdâd bin Esved (Radiyallah-u anh)- 2

Müşriklerin bu ağır işkenceleri artarak devam etti. Müslümanları her gördükleri yerde yakalayıp hapsediyorlar, akla ve hayale gelmedik işkenceler yapıyorlardı.

Sonunda dayanılmaz bir hal alınca, diğer Müslümanlarla beraber Habeşistan’a hicret etmelerine izin verildi.

Hazret-i Mikdâd bin Esved (r.a.) de Habeşistan’a hicret eden kafilenin içinde yer aldı. Peygamberimiz (s.a.v.) in Medine’ye hicretine kadar orada kaldı. Bu hicretten sonra Medine’ye döndü.

Mikdâd bin Esved (r.a.) Medine’ye gelince, Resulullah (s.a.v.) onu Mekke’ye gönderdi. Çünkü Peygamberimiz (s.a.v.) Mekke’de müşriklerin durumunu araştırıp, Müslümanlar için ne düşündüklerini öğrenmek istiyordu.

Nitekim daha önce Hazret-i Utbe bin Cezvan (r.a.) da, bu maksatla Mekke’ye gönderilmişti. İşte bu sıralarda müşrikler, birkaç koldan Medine’ye akın için hazırlanmışlar, keşfe çıkmışlardı.

Hazret-i Mikdâd (r.a.) ile Hazret-i Utbe (r.a.) de bunların arasına sokularak beraberce ilerlediler.

Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) de tam bu sırada Ubeyde bin Hâris (r.a.) i keşif için göndermiş olduğundan, bunların ikisi hemen on iltihak ederek Medine’ye döndüler.

Hazret-i Mikdâd bin Esved (r.a.), Medine’ye gelince Gülsüm binti Hed (r.amha) in evine misafir olmuştu. Medineli Müslümanlarla (Ensar ile) Mekkeli Müslümanları (Muhacirleri) onar kişilik guruplara ayırarak aralarında kardeşlik sözleşmesi yapılmıştı.

Hazret-i Mikdâd bin Esved (r.a.) de Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın bulunduğu gurupta idi. Hepsinin bir tane keçileri vardı. Hergün onu sağarak sütünü içip karınlarını doyuruyorlardı.

Daha sonra Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem), Hazret-i Mikdâd bin Esved (r.a.) e Medine’nin Beni Adile mahallesinde bir miktar arazı tahsiz etmeyi isteyince, Ensar’dan Hazret-i Ubeyde bin Ka’b (r.a.) ı çağırmış ve O’nun vasıtasıyle Hazret-i Mikdâd (r.a.) a bir miktar arazının ayrılmasını temin buyurmuştu.

Müşrikler, hicretin ikinci senesinden itibaren, Medine’deki Müslümanlar üzerine saldırmak hazırlığına giriştiler.

Bu sebeple onlarla yapılan muharebelerin hepsinde Mikdâd bin Esved (r.a.) da hazır bulunmuştur.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Mikdâd bin Esved (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Mescid-ül Haram

Suheyb-i Rum-i (Radiyallah-u Anhu)- 3

Hazret-i Suheyb (r.a.), Mekke’de kendi gayretleriyle büyük bir bir servet elde edip haylı zengin oldu.

Mdine-i Münevvere’ye hicret edeceği müşrikler tarafından haber alınınca yolu kesildi.

-“Sen Mekke’ye fakir olarak geldin. Çok mal ve servete kavuştun. Şimdi hem kendin gideceksin, hem de bunca malı götüreceksin buna izin vermeyiz.” Dediler.

Hazret-i Suheyb (r.a.) Müşriklere buyurdu ki;

-“EY Müşrikler, Beni iyi tanırsınız ki, çok iyi ok atarım. Eğer üzerime gelirseniz. Çantamdaki okların hepsini size atarım ve sonra kılıcımı çekerim. Bunlardan biri elimde bulundukça bana bir şey yapamazsınız kendiniz bilirsiniz.”

Bunun üezrine müşrkler korkarak geri çekildiler.

Fakat Hazret-i Suheyb (r.a.) in, Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) e olan muhabbeti, bağlılığı ve O’NA KAVUŞMAK ARZUSU ve Medine-i Münevvere’ye gidip ibadetlerini rahatça edâ edebilmek isteği o kadar çoktu ki, yanında bulunan bütün mallarının ve alacaklarının, peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in SEVGİSİ yanında hiç kıymeti yoktu.

Bu sebeple hiç vakit kayıbetmemek, bunlarla oyalanmamak için onlara;

-“Yanımdaki ve Mekke’de bulunan mallarımı size versem önümden çekilir misiniz, yolumu açar mısınız? “ diye sordu.

Hak ve hakikatlerden nasibi olmayan müşriklerin de arzusu buydu.

Hemen;

-“Olur.” Dediler.

Hazret-i Suheyb (r.a.) yanında bulunan bütün malını verdi. Mekke’deki varlığının da yerini tarif edip müşriklerin elinden kurtuldu ve hiç parasız olarak yoluna devam etti.

Mekke ve Medine arasındaki yolda BİNBİR ZAHMET, tahammülü mümkün olmayan güçlüklerle karşılaştılar. Fakat Sevgili Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) e kavuşmanın heyecanı ile bütün sıkıntılardan zevk alarak yol aldılar.

Peygamberimiz Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem), beraberlerinde Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) ve Hazret-i Ömer (r.a.) olduğu halde Hazret-i Gülsüm binti Herm (r.anha) in hanesine misafir olduklarında,

Hazret-i Ömer (r.a.);

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Suheyb-i Rumi (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Mescid-i Nebevvi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)

Suheyb-i Rum-i (Radiyallah-u Anhu)- 4

Hazret-i Ömer (r.a.);

-“Ya Resulallah! Suheyb (r.a.) i göremiyoruz. Acaba nerede kaldı?” diye arz edince

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) durumu tahkik ettirdi. Yolda karşılaştığı şiddetli, açlık ve susuzluk ve diğer müşkülatdan dolayı, Kuba’ya zamanından çok sonra gelebildiği ve Hzret-i Sa’d bin Hayseme (r.a.) tarafından misafir edildiği anlaşıldı.

Hazret-i Suheyb (r.a.) Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in huzuruna gelince;

-“Ya Resulallah, Mekke’den, Medine’ye hicret etmek için yola çıktığım zaman, müşrikler beni yakaladılar. Onlara bütün servetimi teklif ettim. Onlar da kabul ettiler. Bütün malımı vererek kendimi ve ailemi kurtararak huzurunuza geldim.” Deyince,

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“Suheyb kazandı, Suheyb kazandı.” Buyurdular.

Hazret-i Suheyb (r.a.) hakkında nazil olan;

-“İnsanlardan bir kısmı, Allah-u Teâlâ’nın rızasını isteyerek O’na ibadet yolunda canlarını sarfederler.” Bakara suresi ayet; 207 okudular.

Hazret-i Peygamber efendimiz (s.a.v.), Hazret-i Suheyb (r.a.) ile Hazret-i Haris bin Samme (r.a.) arasında DİN KARDEŞLİĞİ ilan etti.

Güzel huyları ve faziletleri kendisinde toplamış olan, hazır cevablılığı ve latifeleri ile tanınan kamil bir zat idi.

Bir defasında Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in de bulunduğu bir mecliste, hazır bulunanlara taze hurma ikram edilmişti. Herkes taze hurmalardan yemeğe başladı.

Peygamber efendimiz Hazret-i Suheyb (r.a.) e latife ile;

-“Gözlerinde rahatsızlık var, yine de hurma yiyiyorsun.” Buyurdu.

Hazret-i Suheyb (r.a.) de cevaben;

-“Ya Resulallah. Gözümün birisinin yarısı sağlamdır. O’nun hakkını yiyiyorum.” Deyince

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve orada bulunanlar bu cevab hoşlarına gittiğinden tebessüm etiler.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Suheyb-i Rumi (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Akabe biat’ının yapıldığı yerde inşa edilen Bey’ mescidi

Muhammed (Aleyhis selam)- 59

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem)

-“Allah’dan başka İlah olmadığına benim O’nun Resulü olduğuma iman ederek dinin emirlerini yerine getireceğinize, bana itaat edeceğinize hiçbir şeyden çekinmeden Allah yolunda Allah için hakkı söyleyeceğinize, kendi nefsinizi ve namusunuzu koruduğunuz gibi bana yardımcı olacağınıza söz veriyor musunuz?” buyurdu.

Bunu seve seve kabul ettiklerini bildiren Medineliler;

-“Ya Resulallah, senin uğrunda ölürsek bize ne var?” diye sordular.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Cennet var.” Buyurunca,

Resulullah (s.a.v.) ın elini tutarak biat ettiler. Peygamberimiz (s.a.v.) bu biat edenler içinde okuma yazma bilen 12 kişiyi Temsilci olarak seçti. Bunlar Medine’nin ileri gelenlerinden idi.

Bu temsilciler;

-“Allah’a hamd olsun ki; bizi Muhammed Aleyhis selam’ın sevgisiyle ve O’na iman etmekle şereflendirdi. Allah’ın ve Resulünün davetini kabul ettik, dinledik ve boyun eğdik…” diyerek sevinçlerini ve teslimiyetlerini ifade ettiler.

Hicret;

Son Akabe biatıyla Medine Müslümanlar için rahat edecekleri ve sığınacakları bir yer olmuştu. İkinci Akabe biat’ını duyan Mekkeli müşriklerin Müslümanlara tutumları çok şiddetli ve pek tehlikeli bir hal almıştı. Müslümanlar için Mekke’de kalmak tahammül edilmeyecek derecede güçleşmişti.

Peygamberimiz (s.a.v.) e durumlarını arz ederek, Mekke’den hicret için müsaade istediler.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Sizin hicret edeceğiniz yurdun, iki kara taşlık arasında hurmalık bir şehir olduğu bana gösterildi.” Buyurdu.

Aradan bir müddet geçmişti. Bir gün Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) sevinçli bir halde Eshab-i Kiram (r.anhüm) ın yanına gelip;

-“Sizin hicret edeceğiniz yer bana bildirildi. Orası “Yesrib” (Medine) dir. Oraya hicret ediniz.”

Ve

–“Orada Müslüman kardeşlerinizle birleşin. Allah-u Teâlâ Onları size kardeş yaptı. Yesrib (Medine’yi) i size emniyet ve huzur bulacağınız bir yurt yaptı.” Buyurdu.

Resulullah (s.a.v.) ın izin vermesi ve tavsiye etmesi üzerine Müslümanlar Medine’ye peyderpey Hicret etmeye başladılar. Resulullah (s.a.v.), hicret edenlere son derece ihtiyatlı ve tedbirli davranmalarını sıkı sıkı tenbih ediyordu. Müslümanlar, müşriklerin dikkatini çekmemek için küçük guruplar halinde yola çıkıyor, mümkün olduğu kadar gizli hareket ediyorlardı.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu