‘Namaz’ olarak etiketlenmiş yazılar

Taharet

04 Kasım 2008

Girnavas (cin tepesi) Mevki-i Nusaybin

TAHARET

Allah-u Teâlâ buyuruyor ki;

-“Muhakkak ki Allah, çok tevbe edenleri ve temiz olanları sever.” Bakara suresi Ayet 222.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) de buyuryor ki;

-“Temizlik, Müslümanlığın yarısıdır.” Taharet

Resulullah (sallallahu aleyhi ve selem) buyuruyor;

-“Müslümanlık temizlik üzerine kurulmuştur.”

O halde;

Temizliğin bütün bu fazileti ve büyüklüğü yalnız beden ve elbisedeki su ile olan temizlikte zan edilmesin.

Temizlik dört derecedir;

Birinci derece;

Kalbin özünün Allah-u Teâlâ’dan gayri her şeyden temizlenmesidir. Hususan Allah-u teâlâ buyuryor;

-“…Allah de, ve onları kendi oyunlarına bırak.” Enam suresi ayet 91

Bundan maksat şudur;

Kalb Allah-u Teâlâ’nın gayrisinden boşalırsa Allah-u teâlâ ile meşgül olur.

Ona dalar. Bu da, ‘La ilaha İllallah’ kelimesinin hakikatıdır. Bu, sıdıkların iman derecesidir. Allah-u teâlâ’dan gayri şeylerden temizlenmek, arınmak imanın bir yarısıdır. Allah-u teâlâ’dan gayri olanlardan temizlenmeyince, Hak Teâlâ’nın zikriyle süzlenmiş olamaz.

İkinci derece;

Kalbin dışının; hased, kibir, riya, hırs, düşmanlık gösteriş için süslenmek ve buna benzer kötü ahlaklardan temizlenmeidir. Ancak böylece, tevazu, Kanaat, tevbe, Sabır, korku, Ümid, muhabbet ve buna benzer sıfatlarla ahlaklanabilir.

Bu mütteki olanların iman derecesidir. Kötü ahlaktan temizlenmek de, İmandan bir yarımdır.

Devam edecek…

Kimyay-ı Saadet (İmam-i Ğazali)

Allah-u teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri taharetten temizlenen ve temizliği seven ve amellerini temiz yapan kullarından eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Taharet- 2

04 Kasım 2008

Çağ-Çağ deresi (BOR)

TAHARET- 2

Üçüncü derece:

Bedenin uzuvlarının; gıybet,, yalan, haram yemek, hiyanet etmek, nâmahreme bakmak ve bunun gibi günahlardan temizlenmesidir. Böylece, her işte edebli ve emre amade olur. Bu Zahidlerin iman derecesidir. Bedenin bütün uzûvlarını haramdan korumak da imanın bir yarısıdır.

Dördüncü derece:

Elbisenin ve bedenin necasetten temizlenmesidir. Ancak böylece beden, ruku, secde ve namazın diğer şartlariyle süslenir, ziynetlenir.

Bu bir müslümanın temizlik derecesidir. Kafir ile Müslüman arasındaki fark buna riayet etmektir. Bu da imanın bir yarısıdır.

O halde;

Buradan, her derecede temizliğin imanın yarısı olduğu anlaşılıyor. En öncekinin de yarısı olduğu için, “Müslümanlık temizlik üzerine kurulmuştur.” Buyuruldu.

Herkesin temizlik denince aklına geldiği ve herkesin buna gayret ettiği beden ve elbise temizliği, taharetin, temizliğin en sonuncusudur.

Fakat bu, kolay olduğu için ve nefsin de bunda payı bulunduğu içindir. Çünkü nefis temizliği sever, onda rahat eder, herkes onu görür ve onun zahidliğini bununla bilir. Bunun için insanlara kolay gelir.

Fakat kalbi hased, kibir, riya, dünya sevgisinden kötülük ve günahlardan temizlemekte, nefsin hiçbir payı yoktur. İnsanların gözleri de bunu görmez. Bu insanlığın değil, Allah-u Teâlâ (c.c.) nın nazargahıdır. Bunun için herkes buna rağbet etmz.

Devam edecek…

Kimyay-ı Saadet (İmam-i Ğazali)

Allah-u teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri taharetten temizlenen ve temizliği seven ve amellerini temiz yapan kullarından eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Taharet- 3

04 Kasım 2008

Çağ-Çağ nehri Uzaktan görünen bir şelale

ZAHİRİ TAHARETTİN KISIMLARI

Zahiri temizliğin, batını temizlikten ne kadarı olduğu anlaşıldı.

Batını taharet üçtür:

1-Âzaları günahtan temizlemek,
2-Kalbi fena ahlaktan temizlemek,
3-Kalbin özünü (sırrı) Allah’tan gayrı her şey’den temizlemek.

Zahiri taharet üç kısımdır:

1-Necasetten taharet, abdestlikten ve cenabetlikten taharet (Namaz ve boy abdesti almak)
3-Tırnak, kıl, kir ve buna benzer bedendeki uzayan kısımları temizlemek.

Birinci kısım:

NECASETTEN TAHARET

Allah-u teâlâ (c.c.) nın cemâdattan (taş, toprak ve bitkiler; yani cansız ve haraketsiz şeyler.) yarattığı her şey temizdir. Yalnız şarap –ki sarhoş yapar- azı da, çoğu da NECİSTİR. Pistir.

Hayvanların hepsi temizdir. Yalnız köpek ve domuz temiz değildir.

AÇIKLAMA:

Köpek, İmam-i Ğazali (r.a.) nın ve İmam-i Şafi-i (r.a.) nın ictihadına göre pistir. Hanefi (r.a.) ve Maliki (r.a.) mezheblerinde temizdir. Fıkıhla alakalı mes’elelerin bazılarında ictihad ayrılığı vardır.

Bu kitabtaki Amel’e ve Muamelat’a ait bilgiler İmam-i Şafi-i (r.a.) nin ictihadına göredir. Okuyanların bunu, bu bahislerde gözönünde bulundurmlarını rica ederiz. (Mütercim)

Ölen canlılar necistir. Yalnız dört tanesi değildir:

İnsan,
Balık,
Çekirge,
Ve vucutlarında kan dolaşmayan hayvanlar.
Sinek,
Arı,
Akrep,
Ve yemeğe düşen böcek gibi.

Canlılar içinde, iç azalarında bozulan ve değişen şeylerin hepsi necistir. Ancak canlıların kendinden olanlar böyle değildir.

Meni,
Kuş yumurtası,
İpek böceği,
Ter ve gözyaşı gibi değişmeyen şeyler temizdir.

Necis (pis) olan bir şey’le namaz kılınmaz. Ancak zorluk sebebiyle beş şey afvedilmiştir.

1-Üç defa taş ile temizlendikten sonra kalan necasetin eseri. Bu da, necaset, etrafa yayılmamış olması şartiyladır.

2-Her ne kadar necis olduğu bilinse de, ana yollardaki çamur necis sayılmaz. Fakat kendini bundan koruyamiyacak kadarı afvedilmiştir. Ancak bir kimse düşer, yahud elbisesini bir binek hayvanı berbet ederse bununla namaz olmaz. Bu ise seyrek bir şey’dir. Afvedilmemiştir.

3-Çizmenin üzerinde, saklanılmayacak kadar necaset afvedilmiştir. Çizmeyi yere sürdükten sonra onunla namaz kılar.

4-Az olsun, çok olsun pire kanı, ister ensin elbisende, ister başkasınınkinde olsun afvedilmiştir. Ter ona karışırsa da böyledir.

5-Derideki yaralardan çıkan su, renkli sıvı, insanın vucudunda her zaman bulunur. Ama yara büyük olur ve içinden cerahet çıkarsa temiz değildir. Bu da büyük çıbandır ve nadir olur. Bunu yıkamak farzdır.
Yıkıdıktan sonra bir şey kalırsa, ümid ederiz ki, afvolunur. Fakat bir kimsenin bir yeri kesilse, yahud yarası aksa, kanını yıkaması lazımdır. Bundan sonra, bir şey kalır da, yıkaması zararlı ise, namazınıkaza etmesi lazımdır. Çünkü bu nadir vuku’ ulanbir özürdür.

Devam edecek…

Kimyay-ı Saadet (İmam-i Ğazali)

Allah-u teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri taharetten temizlenen ve temizliği seven ve amellerini temiz yapan kullarından eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Çağ-Çağ deresi Uzaktan görünen bir şelale

FASIL

Temiz ve temiz olmayan sular:

Necis olan bir yer, bir defa yıkamakla temiz olur. Fakat kaba necastin bulunduğu yeri necaset yok oluncaya kadar yıkamalıdır. EĞER YIKAMAYIP, OĞARSA VE TIRNAKLARI İLE BİR İKİ DEFA ÇİTİLER YAHUD KAZIRSA, BUNDAN SONRA RENK VE KOKUSU KALSA DA TEMİZ OLUR.

Allah-u Teâlâ (c.c.) nın yarattığı her su temizdir vetemizleyicidir. Yalnız dört su değildir.

1-Abdest alırken bir defa kullanılan su temizdir, fakat temizleyici değildir. (Hanefi’lere göre temiz olduğunda ihtilaf vardır.)
2-Necaset temizlemekte kullanılan su, temizleyici değildir. Ama necaset sebebi ile kokusu, rengi ve tadı değişmediyse temizdir. (Hanefi’lere göre necistir.)
3-İki yüz elli menden (batman) az olan ve içine necaset düşen su, Şafi-i mechebine göre necistir. Ama su, iki yüz elli batmandan fazla olursa, necaset düşmekle de değişmiyorsa, necis olmaz.
4-Temiz bir şey suya düşer ve rengini, kokusunu,tadını değiştirirse,-Zaferan, sabun ve sedir ağacı kabuğu gibi şeyler- o su temizdir, fakat temizleyici değildir. Ama değişme az olursa (renk, tad, koku pek fark edilmezse) temizleyici de olur.

İKİNCİ KISIM

Hadesten Taharet

Bunda beş şey bildirilir:

1-Abdest bozmanın (helâya girmenin) edebleri.
2-Kazâ-yı hâcetten sonra temizlemek.
3-Abdest,
4-Gusûl.
5-Teyemmüm.

Devam edecek…

Kimyay-ı Saadet (İmam-i Ğazali)

Allah-u teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri taharetten temizlenen ve temizliği seven ve amellerini temiz yapan kullarından eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

BİRİNCİ FASIL:

Kazâ-yı hâcetin edebleri;

Eğer açık arazide ise insanların gözünden uzaklaşası lazımdır. Mümkünse bir duvarın, yüksek bir yerin arkasına gitmelidir. Oturmadan avret yerini açmamalıdır.

Yüzünü güneşe ve aya dönmemelidir. Kıbleye arkasını çevirmemeli, yüzü de kıbleye gelmemelidir. Ancak bir binada olursa câizdir. Fakat en iyisi kıbleyi sola veya sağ tarafa almaktır.

İnsanların toplandıkları yerde abdest bozmamalıdır. Durgun suya su dökmemelidir. Meyva ağacının altında abdest bozmamalıdır. Hiçbir oluğa küçük ve büyük abdest bozmamalıdır.

Sert toprağa, rüzgara karşı su dökmemelidir. Çünkü kendi üserine sıçrar. Özürsüz ayakta su dökmemelidir. Otururuken sol ayağına dayanmalıdır.

Abdest ve gusûl abdesti alınan yere küçük abdest bozmamalıdır. Helâya girerken sol ayakla, çıkarken sağ ayakla başlamalıdır. Üzerinde Allah-u teâlâ’nın ismi yazılı hiçbir şey’i açıkta bulundurmamalıdır. Başı açık helâya girmemelidir.

Helâya girerken şu duayı okumalı:

-“Eûzü billahi mine’r-ricsi’n-necsil habisi’-muhbisi, mineş-şeytanırracim.” (Maddi ve manevi pisliklerden ve şeytandan Allah’a sığınırım.)

Çıkarken de :

-“Elhamdülillahillezi ezhebe annî yu’zını ve ebkâ aleyye mâ yenfeûnı.” (Yarayışlı maddeleri laıkoyup, yaramayanları benden uzaklaştırmak lutfunu bahşeden Allah’a hamd ederim.) duasını okumalıdır.

Devam edecek…

Kimyay-ı Saadet (İmam-i Ğazali)

Allah-u teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri taharetten temizlenen ve temizliği seven ve amellerini temiz yapan kullarından eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Kasyan gölü (Navala sipi)

BİRİNCİ FASIL:

İstincadan sonra, ağzını misvaklar. Misvaka çok ehemmiyet verilmelidir.

Hadisi şerifte; Resulullah sallallahu aleyhi ve selem ;

-“Misvaklarla kılınan namaz misvaksız kılınan yetmiş namazla aynıdır.” Buyuruldu.

Abdesti bozulduğu zaman, abdestsiz durmamalıdır. Çünkü Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) böyle yapardı.

Her abdest alışında da misvak kullanılmalıdır. Abdesti olmayıp, ağzında bir değişiklik olduğunu anlarsa, mesele uyumuşsa yahut kokulu bir şey yemişse misvak kullanılması sünnet olur.

Bundan sonra yüksekçe bir yere yüzü kıbleye karşı oturur, her iki elini üçer defa yıkar, Sonra namaz için abdest almaya, yahud abdestsizlikten kurtulmaya niyet eder. Ve yüzünü yıkayıncaya kadar bu niyeti muhafeze eder.

Sonra üç defa ağzına su verir. Suyu damağına ulaştırır (gargara eder gibi) Oruçlu ise mübalağa yapmaz.

Sonra üç defa burnuna su verir, sonra üç defa yüzünü yıkar. Yüzünde olan kılların dibine su ulaşmalıdır.

Ancak çok sık olan sakal hariçtir. Sakalın üzrini su ile sıvazlar ve hilâllar, yani parmaklarını aralarına sokar. Hilâllamek buna denir. Yüzün etrafında olan her şey kulağın ucundan, alnında saç biten yere kadar yüzün sınırına girerler.

Sonra üç defa sağ kolunu yıkar dirsekleri de yıkar. Dirseyi ne kadar geçerse o kadar iyi olur. Sonra bunun gibi sol kolunu da yıkar. Altına su girmesi için de yüzüğünü oynatır.

Sonra iki elini ıslatır ve parmak uçlarını birbiri üzerine getirir ve başın önünden başlayıp arkaya kadar iki el birlikte mesh eder. Sonra başladığı yere getirir. Bu suretle saçların her iki tarafı da ıslanır. Bunu bir defa da yapar. (Hanefi mezhebinde de en iyisi böyle olup, yalnız bir kere yapılır) Aynı şekilde üç defa bütün başı böyle mesh eder.

Sonra her iki kulağını üçer defa mesh eder. Sonra boynunu mesh eder. Sonra üç defa sağ ayağını yıkar

Baldırının yarısına kadar yıkar, parmakların arasını hilâller

Sonra da sol ayağını aynı şekilde yıkar.

Hadisi şerifte bildirildi ki; Resulullah sallallahu aleyhi ve selem;

-“Abdest alıp, Allah-u Teâlâ’yı hatırlayanın bütün âzaları, işledikleri günahlardan temizlenmiş olur. Allah-u teâlâ’yı anmazsa, suyun ulaşmadığı yer temizlenmez.”

Abdest bozmamışsa da her namaza yeniden abdest almalıdır.

Çünkü Hadisi şerifte Resulullah Sallallahu aleyhi ve sellem:

-“Abdestini tazeleyenin, Allah-u Teâlâ imanını tazeler.” Buyuruldu.

Abdesti bitirince insanların gördüğü yerleri temizlediğini bilmelidir. Allah-u Teâlâ’nın nazargahı olan kalbi kötü ahlaklardan tevbe ile temizlenmezse; padişah sarayında misafir etmek isteyen kimsenin, dışarıları temizleyip, padişahı oturtacağı hususi odayı kirli ve pis bırakılmasına benzer.

Devam edecek…

Kimyay-ı Saadet (İmam-i Ğazali)

Allah-u teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri taharetten temizlenen ve temizliği seven ve amellerini temiz yapan kullarından eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Bahçemden bir görünüş (Nusaybin)

Abdestte altı şey mekrutir;

1-Konuşmak
2-Suyu yüzüne çarpmak,
3-Elini silmek,
4-Güneşte ısınmış sudan abdest almak,
5-Çok su kullanmak,
6-Üç def’adan fazla bir uzvu yıkamak….

Toz yapışmasın niyetiyle yüzünü kurulamak, yahut ibadetin eseri devam etsin diye kurulamamak caizdir, denilmiştir. Her ikisi de yapılabilir.

Niyet böyle olursa, ikisi de faziletli olur. Testiden abdest almak daha iyidir. İbrikten ve tastan daha çok tevazuya yakındır.

Gusul abdesti;

Cima’ eden yahut uykuda veya ayanıklıkta kendisinden meni gelene gusül farz olur.

Farzı;

Bütün bedeni yıkamak, suyu kılların dibine ulaştırmak ve cenabetlikten temizlenmeye niyet etmektir.

Sünnetleri:

Önce besmele okumak, üç defa ellerini yıkamak, bedeninde necaset olan yerleri yıkamak, sonra anlattığımız şekilde sünnetleri ile beraber abdest almak, ayaklarını yıkamaya en sonuna bırakmak, sonra üç defa sağ tarafına, sonra üç defa sol tarafına, sonra da üç defa başına su dökmek, elinin ulaşılbildiği yerleri oğmak, katlı yerlerine suyu ulaştırmaya gayret etmek – ki farzdır- ve avret yerini örtmek.

Devam edecek…

Kimyay-ı Saadet (İmam-i Ğazali)

Allah-u teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri taharetten temizlenen ve temizliği seven ve amellerini temiz yapan kullarından eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Teyemmüm

04 Kasım 2008

Bahçemde yetişen ŞAPERZEN Üzümü

Fazla su yanında olmazsa, yahut yolda yırtıcı hayvanlar bulunursa, yahut bir kimseden (hırsızdan) korkarsa, yahut başkasında su olur da fahiş fiyatla satarsa, yahut hasta olup su kullanınca hastalığı artacaksa, yahut hastalıktan, ölmekten Bir kimse su bulamzsa, yahut arkadaşlariyle beraber içecek kadar sudan korkuyorsa, namaz vaktinin sonuna kadar bekler,

Temiz toprak bulunan bir yer arar, iki elini toz olacak şeklinde toprağa vurur. Parmaklarını açar, namaz için teyemmüme diye niyet eder, iki eliyle bütün yüzünü mesh eder, toprağın kıllar arasına girmesine uğraşmaz. Sonra yüzüğünü çıkarır, ikinci defa iki elini yere vurur, parmaklarını birbirinen ayırır, sağ elinin parmaklarının arkasını sol elin parmaklarının içine koyar.

Sonra sol elin parmaklarını sağ kolun üzerinden kaydırır. Sol elin avuç içi ile sağ kolu dirsekten parmaklara doğru içten getirir. Sol baş parmağı sağ elin baş parmağı üzerine getirir. Sonra da sağ eli anlattığımız şekilde sol elle tatbik eder.

Sonra avuç içlerini birbirine sürer. Sonra parmaklarını diğer elinin parmakları arasına sokar ve oğar. Böyle yapınca bir kere yere vurmak kafi gelir (Yalnız eller ve kollar için) Eğer bunu yapmazsa birden fazla yere vurması caizdir. Ancak, dirseklere kadar her yere toz temas etmelidir.

Bu teyemmüm ile bir farzı edâ edince, istediği kadar sünnet kılabilir. Ama bir sonraki farzı için ayrıca
teyemmüm eder.

Devam edecek…

Kimyay-ı Saadet (İmam-i Ğazali)

Allah-u teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri taharetten temizlenen ve temizliği seven ve amellerini temiz yapan kullarından eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Namaz

04 Kasım 2008

Veysike’den Nusaybin’in görünüşü

Namaz;

İslam dininin direği ve temelidir. Bütün ibadetlerin rehberidir. Bu beş vakit namazı şartlarına uyarak, vaktinde kılanlar için, hıfz ve emânında bulunduğu Allah-u Teâlâ (c.c.) büyük günahlardan el çekmesi sebebiyle, o kulun işlediği diğer günahları da afv eder.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) buyurdu ki;

-“Bu beş vakit namaz, bir kimsenin evinin önünde akan berrak bir su gibidir. O kimse günde beş defa bu suya girse, üzerinde kirden eser kalır mı?”

Ashab-i Kiram (Rıdvanıllahı Teâlâ Ecmain);

-“Hayır, kalmaz ya Resûlallah” dediler.

Tekrar Resûlullah (Sallallahu aleyhi ve selem) buyurdu;

-“İşte beş vakit namaz da suyun kiri temizlediği gibi günahları temizler.”

Yine Resulullah (sallallahu aleyhi ve selem) buyurdu;

-“Namaz dinin direğidir, namaz kılmayan, dinini yıkmış olur.”

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) e;

-“Amellerin, işlerin kıymetlisi, faziletlisi hangisidr?” diye sordular

Resulullah (sallallahu aleyhi ve selem) cevabında;

-“Namazı vaktinde kılmak.” Buyurdu.

Resulullah (sallallahu aleyhi ve selem buyurdu ki;

-“Cennetin anahtarı namazdır.”

Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) yine buyurdu;

-“Allah-u teâlâ kullarına tevhidden yâni imandan sonra kendi indinde namazdan daha sevgili bir farz eylemedi. Eğer bundan daha çok sevdiği bir şey olsaydı, meleklerine o işi yaptırırdı. Halbuki onların hepsi namazdadır. Bir kısmı rükû’da, bir kısmı secdede, bir kısmı ayakta, bir kısmı da oturur vaziyettedir.”

Namazı, kasten, bile bile terk eden kâfir olur. Yani, imamın gitmesi yaklaştı demektir. Bâhusus, sahrada suyunu kayıb edene öldü derler. Yani, ölüm ve tehlike yaklaştı demektir.

Peygamber Efendimi (Sallallahu aleyhi ve selem) buyurdu ki;

-“Kıyamet günü İmandan sonra, ilk soru namazdandır. Eğer namazları tamamsa ve şartlarına uygunsa kabul ederler. Diğer ameller de, ondan sonra, ona göre kabûl edilirler. Eğer namaz eksik, kusurlu olmuşsa, diğer bütün amelleri ile beraber, yüzüne çarparlar.”

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) yine buyurdu;

-“İyi bir abdest alıp, namazı vaktinde kılan, ruku’ ve secdelerini güzelce yrine getiren, kalbden de huşu’ ve alçak gönüllük içerisinde bulunanın namazı, beyaz ve nurlu olarak ARŞ’A kadar yükselir.

Ve derki;

-“Beni koruduğun gibi, Allah-u Teâlâ da seni korusun.”

Namazı vaktinde kılmayıp, abdesti iyi almaz, rükû’ ve secdelerini hudû’ ve huşûunu yerine getirmezse, namazı siyah ve karanlık olarak göğe çıkar ve;

-“Beni zayi ettiğin gibi, Allah-u Teâlâ da seni zayi etsin.” Der.

Allah-u Teâlâ’nın dilediği zamana kadar, onun bu namazını eski bir bez gibi toplayıp yüzüne vururlar.”

Yine Peygamber (Sallallahu aleyhi ve selem) buyurdu;

-“Hırsızların en kötüsü namazından çalanlardır.”

Devam edecek…

Kimyay-ı Saadet (İmam-i Ğazali)

Allah-u teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Namazlarını huşu içinde kılan ve temizliği seven ve amellerini temiz yapan kullarından eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Kasyan gölü (Navala sipi)

Namazın dışı beden gibidir. Bir de, hakikati ve özü vardır ki, buna namazın ruhu denir. Biz önce namazın zahirini, dış görünüşünü anlatacağız.

En önce yapılacak şey, bedenini ve elbisesini temizledikten, yâni abdest aldıktan ve avret yerini örtükten sonra, temiz bir yerde durmak,yüzünü kıblaya çevirmek, iki ayak arasında dört parmak kadar bir aralık bulundurmak, sırtını dik tutmak, başını önüne eğmek ve gözünü secde edeceği yerden ayırmamaktır.

Ayakta durunca, “Kul euzü birabbın-nasi… “ suresini okur. Bunu okumaktan maksad şeytanı kendinden uzaklaştırmaktır. Sonra kendisine bir kimsenin uyması mümkün olacaksa, ezan okunur. Yoksa kâmet getirir.

Kalbden niyetle hazırlanır ve kalb ile der ki;

Allah rızası için bugünün öğle namazının farzını eda ediyorum. Kalbinde bu mana hazır olunca, elini kulaklarına kadar kaldırır. Parmak uçları kulak hizsasına gelir ve baş parmağın ucunu kulağının yumuşaklığına değdirir. Avucu omuzlar hizasına getirir. Bu halde iken Allah-u Ekber der.

Sonra ellerini göğsünün altında bağlar. (Hanefi mezhebinde eller göbek altında bağlnır). Sağ eli, sol elin üzerine koyar. Şahadet ve orta parmağını, sol elin bileğinin üstüne koyup, diğer parmakları ile bileği kavrar.

Ellerini kendi halina bırakmayıp göğse, yanı göğsün altına getirir. Doğrusu da budur. Kollarını yanlara salıvermez, taşırmaz ve bir tarafa getirmez.

Allah-ü Ekber derken, mübalağa etmez.

Şöyle ki;

Allah kelimesinden sonra bir vav(u) ekber kelimesinde be’den sonra bir elif (a) söylememelidir. Yoksa Allah-u Ekber söylemiş olur. Bütün bunlar vesvese edenlerin ve cahillerin işidir. Namaz dışında, mübalağasız ve kendini sıkmadan söylediği gibi, namazda söylemelidir.

Devam edecek…

Kimyay-ı Saadet (İmam-i Ğazali)

Allah-u teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri taharetten temizlenen ve temizliği seven ve amellerini temiz yapan kullarından eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu