‘Namaz’da kıyam’ olarak etiketlenmiş yazılar

Kıyam (ayakta durmak)

06 Kasım 2008

Çağ-Çağ deresi (bor) Nusaybin

Manası, bedenle Allah ü Teâlâ’ nın huzurunda köle gibi, boynu eğik bir vaziyette durmaktır. Hakikati, kalbin bütün harekat ve sekanattan kesilip, tazim inkisar (kırıklık) yolu ile hizmete hazır olmasıdır.

Bu zamanda kıyamette kendi makamında, Allah ü Teâlâ (c.c.) nın huzurunda olduğunu hatırlamalıdır. Evet, o zaman bütün sırlar, gizli şeyler açığa vuracaktır, kendisine gösterilecektir. O gizli işlerin şimdi Allah ü Teala tarafından bilindiğini bilmelidir. Kalbinde, eskiden onları ve şimdi bulunanları biliyor. Dışını da, içine götürüyor.

Şuna şaşılır ki, bir kimse namaz kılarken bir alimin veya velinin, kendisine baktığını, namazı nasıl kıldığına dikkat görse, bütün azuvları edebli olur. Hiçbir tarafa bakmaz. Namazda acele etmekten, bir tarafa bakmaktan utanır. Halbuki. Allah ü Teala nın kendini gördüğünü bilir. Fakat ondan utanmaz haya etmez!

Elinde hiçbir şey olmayan zavallı bir kuldan utanır ve onun görmesiyle dikkat eder de, mülkün hakiki sahibi olan Allah ü Teala nın görmesinden utanmaz, haya etmez ve gevşek namaz kılar. Bundan büyük cahillik olurmu?

Bunun için Ebu hureyre (r.a) dedi ki :

-“Ya Resulullah, Allah u Teala dan nasıl utanmak lazımdır?”

Resulullah Aleyhissalatu ve sellem buyurdu ki :

-“Takva sahibinden ehl-i beytinin utanması gibi, ondan utanmalıdırlar.” “Bunun sebebi tazimi bildirmektir.

Çünkü;

Ashab-ı Kiramdan bir gurup vardı, namazda öyle sessiz, haraketsiz dururlardı ki, kuşlar bile onlardan kaçmazdı. Cansız zanederlerdi.

Allah-u Teâlâ nın azametinden kalbine yerleştiği kimse Allah-u teâlâ hazretleri (c.c.) nın kendisine baktığını bilir ve bütün vucudu huşu’içinde olur ve haraketsiz durur.

Bunun içinPeygamberimiz (sallallahu aleyhi ve selem) namazda elini sakalına getiren birisini görünce;

-“Kalbinde huş’ olsaydı, eli de kalbı gibi olurdu.” Buyurdu.

RÜKÛ’ VE SECDELER:

Görünüşü bedenle tevazudur. Bundan maksat da kalbın tevazusudur. Âzaların en kıymetlisi olan yüzünü, şeylerin en aşağısı olan toprağa koymak olduğunu bilirse ve böylece kendisinin topraktan olduğunu ve tekrar toprağa döneceğini anlarsa; gururu kırılır ve kendini zavalı, muhtaç olduğunu bilir.

Bunun gibi, her işte bir sır ve hakikat vardır. Bundan gafil olursa o işten sûrete kavuşmaktan başka bir şey elde etmez.

Devam edecek…

Kimyay-i Saadet (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri namazı dosdoğru kılan ve ruk’u ve secdelere riayet eden kullarından eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu