‘Ömer bin Abdulaziz’ olarak etiketlenmiş yazılar

Kelehke şeh Atman mağarasi (Nusaybin)

Ömer bin Abdülaziz (Radiayllah-u anh)- 7

Halife Ömer bin Abdülaziz (r.a.) devrin meşhûr âlimlerinden ve sofiye-i aliyye’den hasan-i Basri Hazretleri (r.a.), Amr el-Sahi (r.a.) yi de Küfe kadılığına ta’yin etti.

Vali’lerinin yanına fıkıh âlimi de verdiği olurdu. Kufe valisi Abdulhamid’in yanına , fıkıh âlimi Ebû Zinad (r.a.) katib olarak vazifeliydi.

Fakat, Hazreti Ömer bin Abdülaziz her yerde bizzat kendisini mes’ul hisediyordu. Kalbinde yer eden gâye; otoriterinin fazlalaştırılmasından ziyade, hak ve hukukun tesisi idi.

Müslim ve gayr-i Müslim teb’asına çok âdil davranıp, yaptığı işlerde adâleti yaygınlaştırdı. Ehl-i Beyt’e dil uzatanların çirkin haraket ve sözlerine mâni olup, son verdi.

Ehl-i Beyt’e çok saygı gösterir ve yardım ederdi. Peygamberimiz (a.s.v.) in vakıf ettiklerinden ‘FEDEK BAHÇESİNİ’ Tekrar Ehl-i Beyt’ten Muhammed bakır (r.a.) a iâde etti. TOPRAK HUKUKU VE MALİYE ALANLARINDA PEYGAMBER EFENDİMİZ (s.a.v.) İN EMİRLERİNİ YERİNE GETİRDİ.

Müslüman olan gayr-i Müslim’lerden cizye vergisini kaldırdı. Her tarafta Müslüman olanların sayısı arttı. Doğu’da ve Batı’da miyonlarca gayr-i Müslim Müslüman oldu.

İslam orduları doğu ve batıda fetihlere girişti. MALATYA ŞEHRİ, RUMLAR’DAN YÜZBİN ESİR KARŞILIĞI SATIN ALDI. Preneler aşılıp fransa’ya girildi. Narbonne ele geçirildi. Burada güçlü üsler kuruldu.

Afrika’da bütün BERBERİLER O’NUN ZAMANINDA MÜSLÜMAN OLDU. Müsevi, hiristiyan, ateşperestlere gösterdiği yapıcı siyaset karşısında, onların arasında İSLAMİYET GENİŞ ÖLÇÜDE YAYILDI.

Müslüman ve Gayr-i Müslim bütün teb’ası tarafından sevildi. Hak ve adâletin yayılmasında ve zulmün kalkmasında çok hizmet etti. ZAMANINDA KURT İLE KUZU BERABER YAŞADI.

Devrinin âlim ve velilerinden Mâlik bin Dinar hazretleri (r.a.) anlatır;

-“Ömer bin Abdülaziz halife olduğunda bir çobanın şöyle dediği işitildi”
(-“Acaba bu temiz, âdil halife kimdir?)

Çobana;

-“Böyle olduğunu nereden bildin?” diye sorulduğunda;

Vazifesi dağ bayır demeyip koyun otlatan, çeşitli yırtıcı hayvanların tehlikesini pek iyi bilen çoban, sâfiyetle bulduğu teşhisiyle şu cevabı verdi;

-“Âdil bir halife başa geçince ‘KURTLAR KUZULARA SALDIRMAZ.” Oradan anladım.

<<<Ömer bin Abdülaziz (r.a.) başka bir yazsı>>>

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer Bin Abdülaziz (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Möjdank mevki-i (Nusaybin)

Ömer bin Abdülaziz (Radiyallah-u anh)- 8

Halife Ömer bin Abdülaziz (r.a.) hergün âlimleri çağırır, onlarla ölüm ve kıyamet hallerinden konuşurlardı. Konuşmalar onlara o kadar te’sir ederdi ki, sanki içlerinden bir vefat etmiş gibi ağlarlardı.

Ömer bin Abdülaziz Hazretleri (r.a.), Allah-u Teâlâ’nın emir ve yasaklarını yerine getirmede ve halka bildirmede çok dikkatliydi.

Ömer bin Abdülaziz (r.a.) in devrinde halk dahi ibadet ve taât yoluna girdi.

Meclislerinde;

-“Bu gece ne okudun? Kur’an-i kerim’den kaç ayet ezberledin? Bu ay kaç gün oruç tuttun?” gibi sözler söylenmeye başlandı.

Hazreti Ömer bin Abdülaziz (r.a.) dine sokulan bid’atlari ortadan kaldırıp, unutulmuş sünnetleri meydana çıkarmaya çalıştı.

Hadis-i Şerifleri toplatıp, kitap haline getirdi.

Mezhepler hakkında,

-“Eshab-i kiram’ın (r.a.) ictihadlari farklı olmasaydı, dinde ruhsat, kolaylık olmazdı.” Buyurdu.

Hazreti Ali (r.a.) ile ictihad ayrılığından muharabe edenler için buyurdu ki;

-“Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.), ellerimizi bu kanlara bulaşmaktan koruduğu gibi, biz de dilimizi tutup, bulaştırmayalım!”

İmâm-i Şafi-i hazretleri (r.a.) de böyle buyurmuştur.

Ömer bin Abdülaziz (r.a.) Evzâi (r.a.) ye yazdığı bir mektubta;

-“Biliniz ki, ölümü çok hatırlayan kimse, az bir dünyalık ile iktifa eder, konuştuğu kelimelerin hesabını vereceğini düşünen kimse çok az konuşur, ancak lüzümlü sözleri söyler.” Buyurdu.

Yine Ömer bin Anbdülaziz (r.a.) buyurdu ki;

-“Kendimi överim korkusu ile bir çok sözleri söylemekten kaçınırım.”

Meymûn bin Mihran (r.a.) diyor ki;

-“Ömer bin Abdülaziz (r.a.) ile beraber bir kabristana uğradık.”

O kabirleri görünce ağladı;

-“Ey Meymûn! Şu gördüğün kabristanda yatanlar, babalarım Emevilerdir. Bunların hepsi gelip geçtiler. Lakin şimdi sanki dünyaya hiç gelmemişler, dünya lezzetlerini hiç tatmamışlardır. Şu anda toprak altında yatıyorlar ve cesedlerini kurtlar yemektedir.”

Meymûn (r.a.);

-“Ömer bin Abdülaziz (r.a.) hem böyle söyliyor, hemde ağlamağa devam ediyordu.”

Sonra buyurdu ki;

-“Vallahi burada, kimin azabda olduğunu, kimin Allah-u Teâlâ’nın azabından emin olduğunu bilemiyorum.”

>>>Ömer bin Abdülaziz (r.a.) nın bir başka yazısı>>>

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer Bin Abdülaziz (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Girnavas şelalesi (Nusaybin)

Ömer bin Abdülaziz (Radiyallah-u anh)- 10

Yezid-i Rekkası (r.a.),Ömer bin Abdülaziz (r.a.) in huzuruna geldi.

Ömer bin Abdülaziz (r.a.) yezid (r.a.) e;

-“Bana nasihat et.” Dedi.

Yezid-i Rekkasi (r.a.);

-“Ey Müslümanların emiri! Senden önceki halifeler öldüğü gibi sen de öleceksin.” Dedi.

Ömer (r.a.) bunu duyunca ağladı

Ve;

-“Devam et.” Dedi.

Yezid (r.a.);

-“Âdem (a.s.) den sana gelinceye hiçbir baban hayatta değildir. Hepsi vefat ettiler.” Dedi.

Ömer (r.a.) ağlayarak;

-“Yine devam et.” Dedi.

Yezid (r.a.);

-“Öldükten sonra Cennet ile Cehennemden başka gidileceke yer yoktur.”

Halife Ömer (r.a.) bunu duyunca düşüp bayıldı.

Ömer bin Abdülaziz (r.a.) in câriyesi yanına geldi. Selam verdi ve namaz kılınan odaya geçti. İki rek’at namaz kıldı. Sonra uyuya kaldı. Biraz sonra kalktı,

Ve halife’ye;

-“Ey Emir-ül Mü’minin tuhaf bir rü’ya gördüm.” Dedi.

Halife ömer (r.a.),

-“Ne gördün anlat.” Dedi.

Cariye;

-“Rü’yamda cehennemi gördüm. Cehennemlik olanların üzerine kükreyip duruyordu. Sonra cehennem üzerinde SIRAT KÖPRÜSÜ Kuruldu. Abdülmelik bin Mervan geldi, köprüye girdi. Birkaç adım attı, sonra devam edemeyip Cehennem’e düştü. Sonra Süleyman bin Abdülmelik geldi. O da aynı şekilde Cehennem’e düştü.” Dedi.,

Halife Ömer (r.a.);

-“Devam et.” Dedi.

Cariye;

-“Sonra da seni getirdiler.” Der demez, Ömer bin Abdülaziz (r.a.), bir AH çekti, düştü ve kendinden geçti.

Cariye Yüksek sesle;

-“Vallahi senin selametle Sırat köprüsünü geçtiğini gördüm.” Dedi ise de Halife Ömer (r.a.) bunu duymuyor, yerde çırpınıp duruyordu.

<<<Ömer bin Abdülaziz (r.a.) nın bir başka yazısı>>>

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer Bin Abdülaziz (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Aşke keşe (Baverne yolu) Nusaybin

Ömer bin Abdülaziz (Radiyallah-u anh)- 11

Ömer bin Abdülaziz (r.a.) yanına birisi gelerek;

-“Falanca kimse, sizin için şöyle şöyle söyliyor.” Dedi.

Ömer (r.a.);

-“İsresen bu işi araştıralım. Eğer yalancı isen, hucurât sûresinin 6. âyet-i kerimesinin hükmüne göre mes’ûl olursun. Söylediğin yanlış ise, Kalem sûresi 11. ayet-i kerimesinin hükmüne göre mes’ûl olursun. Her iki halde de Mes’ûl olursun. İSTERSEN ÜÇÜNCÜ HÂLİ TERCİH EDİP, SENİ AFFEDELİM. VE BU MES’ELEYİ KAPATALIM.” Dedi.

Bunun üzerine o kimse tövbe edip, bir daha böyle bir şey yapmam dedi.

Bir kimse, Ömer bin Abdülaziz hazretlerine gelip, birinin kendisine zulmettiğini söyledi.

Gelen kimseye;

-“O kimseden hakkını almış olarak, Allah-u Teâlâ’nın huzuruna gitmktense, O kimsede hakkın olarak Allah-u Teâl’nın huzuruna gitmen daha iyidir.” Buyurdu.

Ömer bin Abdülaziz (r.a.), bir Cum’a namazını kıldırtıktan sonra, insanların arasına oturdu. Sırtındaki elbisenin iki tarafı da yamalı idi.

Birisi kendinse dedi ki;

-“Ey Mü’minlerin emiri! İmkanlarınız var. Daha kıymetli elbise giyseniz olmaz mı?” dedi.

Ömr (r.a.) Bir müddet düşündü ve başını kaldırıp;

-“Varlıklı halde iken iktisad etmek ve hakkını almaya gücü yettiği halde affetmek, hakkını helâl etmek çok makbul ve çok faziletlidir.” Buyurdu.

Ömer bin Abdülaziz hazretleri (r.a.) bir sarhoşu gördü. Onu yakalayıp cezalandırmak istedi. Ama sarhoş, O’na hakaret etti. O da sarhoşu bıraktı. Cezalandırmaktan vaz geçti.

-“Niçin, size hakaret edince bıraktınız?” dediler.

Buna cevaben buyurdu ki;

-“O hakaret etmekle beni öfkelendirdi. Eğer ona ceza verseydim, kendim için ceza vermiş olurdum, kendi şahsım için bir müslümanı cezalandıramam.”

Ömer bin Abdülaziz (r.a.) Buyurdu ki;

Allah-u Teâlâşu üç kimseyi çok sever.”

-“1-Gücü yettiği halde affedeni,”
-“2-Hiddetli anında öfkesine hâkim olanı,”
-“3-Allah-u Teâlâ’nın kullarına şefkatlı olanı.”

<<<Ömer bin Abdülaziz (r.a.) nın bir başka yazısı>>>

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer Bin Abdülaziz (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Girnavas şelalesi (Nusaybin)

Ömer bin Abdüaziz (Radiyallah-u anh)- 12

İnsanlara olduğu gibi hayvanlara da merhametliydi. Bir katırı vardı. Bunu pazarda çalıştırır, gelen parayla da ihtiyaçlarını temin ederdi.

Katırı çalıştıran işçisi, bir gün normaldan fazla para getirince;

-“Neden böyle fazla para geldi?” dedi.

İşçi;

-“Pazar kalabalık ve bereketliydi.” Cevaba karşılık,

Halife Ömer bin Abdülaziz (r.a.);

-“Hayır, böyle değil. Sen katırı çok çalıştırıp, yordun. Katırı, üç gün dinlendir.”emrini verdi.

Bir gece O’na misafir geldi. O bir şey yazıyordu. Misafiri da yanında oturuyordu. Lambanın yağı azaldı. Sönecek gibi oldu.

Misafir;

-“Ya Emir-ül-mü’minin! Kalkıp lambaya yağ koyayım mı?” deyince,

Halife Ömer bin Abdüzlaziz (r.a.);

-“Misafirine iş gördürmek, insanın mürüvvetine yakışmaz.” Buyurdu.

Misafir;

-“O halde hizmetçiği kaldırayım mı?”

Ömer bin Abdülaziz (r.a.);

-“O da olmaz, daha akşamın ilk uykusundadır.”

Ömer bin Abdülaiziz (r.a.) kalkıp, lambaya yağ doldurdu.

Misafir bu hali görünce hayretle;

-“Ama bu işi kendin yaptın, neden?” deyince

Halife ömer bin Abdülaziz (r.a.) Buyurdu ki;

-“Ömer’dim. Yaptım, bitirdim, yine Ömer’im. İNSANLARIN ALLAH KATINDA HAYIRLISI TEVAZU SAHİBİ OLANLARIDIR.”

Halife Ömer bin Abdülaziz (r.a.) bir gün hanımına;

-“Bir dirhemin var mı? Biraz üzüm alalım.” Dedi.

Hanımı;

-“Senin gibi bir Sultanın bir dirhemi olmazsa, benim olur mu?” deyince

Ömer (r.a.) hanımına;

-“Doğru söyliyorsun ey Fatima! Fakat böyle olması, Cehennemde kızgın zincirleri boğazımda taşımadan iyidir.” Dedi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer Bin Abdülaziz (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Girnavas şelalesi (Nusaybin)

Ömer bin Abdüaziz (Radiyallah-u anh)- 14

Tekrar şöyle seslendi;

(-“Ey Ömer bin Abdülaziz! Bana o dostlarının mafsallarını ne yaptığını hiç sormuyorsun.”) deyince

Ona;

-“Ne yaptın?” diye sordum.

Bana;

(-“Onların ellerini kollarından ayırdım. Kollarını pazularından, pazularını omuzlarından, kalçalarını uyluklarından, uyluklarını dizlerinden, dizlerini ökçelerinden, ökçelerini ayaklarından ayırdım.” Dedi.

Kabirden bu sözleri naklettikten sonra, Ömer bin Abdülaziz (r.a.), ağlamaya başladı ve şöyle buyurdu;

-“Dünya ne kadar aldatıcı. Dünyada üstün ve kıymetli makam ve mevki sahibi olmak, hiç faide vermiyor. GENÇ OLAN İHTİYARLIYOR. HER CANLI SONUNDA ÖLÜYOR. Geçici ve aldatıcı olduğunu bildiğiniz halde sakın dünya lezzetleri ve zevkleri sizi aldatmasın. Birkaç günlük dünya hayatındeki geçici lezzetlere sarılıp, ahireti unutan, aldanmıştır.”

-“Hani nerede bizden önce bu dünyada yaşayanlar. Hani onlar, büyük ve modern şehirler kurmuşlardı. Büyük ve derin kanallar kazmışlar ve barajlar yapmışlardı. Onlar, bir göz açıp kapama denecek kadar, az bir müddet dünyada kaldılar. Burada, sıhhatlerine güç ve kuvvetlerine aldandılar. Bu yüzden günahlar işlediler.”

-“Halbuki, herkes onlara mallarının çokluğundan dolayı, ‘keşke, onun serveti gibi bizim de olsa’ diyorlardı. Şimdi onların hali ne oldu. Toprak onların bedenlerini yedi. Kemikleri kurtlara azık oldu. Fakat onlar, dünyada iken, kuvvetli bir aile içerisinde idi. EVLERİ, GÜZEL EŞYALARLA DÖŞELİ VE HİZMETÇİLERİ VARDI. Herkes kendisine ikramda bulunuyor, aciz kaldığı işlerde kendisine yardımcı oluyorlardı.”

Kabir yine Ömer bin Abdülaziz (r.a.) şöyle dedi;

-“Sen kabirlere uğradığın zaman, dünyada iken zengin olanlara, ‘ZENGİNLİĞİNİZDEN NE KALDI’, Fakirlere de, ‘FAKİRLİĞİNİZDEN NE KALDI’ diye sor. Yine onlara, dünyada kendileriyle güzel güzel konuştukları dillerini sor. ‘NE OLDU KONUŞAN DİLLERE? NİÇİN SUSUYORLAR.’ O dünya güzelliklerini kendileriyle seyretikleri gözlerine de sor. NİÇİN ŞİMDİ BAKMIYORLAR? Hani nerede o nazik tenleri, nerede o güzel yüzleri. Bu çukurun kurtları onlara ne yaptı. Hani burada yatanların o güzelim renkleri, etlerine ne oldu. Niçin o yüzler toprak olmuş. Nerede o güzellikler. İşte onların uzuvları tamamen ortaya çıkmış, paramparça olmuş. Halbuki dünyada güzel bir hayatları vardı.

-“Dünyaya dalıp, Salih amel yapmadılar. Ahretti unuttular. Onun için hazırlık yapmadılar. FAKAT ÖLÜM KENDİLERİNİ YAKALAYIVERDİ. Dostlarından ayrıldılar. Burada şu sesiz sedasiz, yere geldiler. Vucutları çürüdü. Başları boyunlarından ayrıldı, a’zaları parça parça oldu. Gözbebekleri yanaklarına akıp gitti. Ağızları kan ve irinle doldu. Haşareler, kurtlar, böcekler, bedenleri üzerinde gezer oldu. Bir müddet sonra, kemikleri de çürüdü. Onlar, dünyadaki rahatlıklarını bırakıp, bu dar yere geldiler. Arkalarında bıraktıkları, hanımları başkalarıyla evlendi. Çocukları yetim kaldı. Yollarda, şurada, burada kimsesiz, sahipsiz dolaşır oldu.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer Bin Abdülaziz (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Girnavas Civarı (Nusaybin)

Ömer bin Abdülaziz (Radiyallah-u anh)- 15

Kabir Hazreti Ömer (r.a.) şöyle dedi;

-“ÖYLEYSE, EY YARIN BU KABİRLERİN SÂKİNİ OLACAK İNSAN! Seni şu fani dünyada aldatan nedir? Sen dünyada kalacağını biliyor musun? ELİNDE BİR SENEDİN VAR MI? Görmüyor musun, ölüm her gün birisine geliyor. Yoksa susuzluktan, terlere boğan o korkudan sana rahatlık ve teselli veren bir şey mi var? Keşke sen o sert toprak üzerindeki halini bilseydim.”

-“Ey insan! Rü’yada çeşit çeşit lezzetlere ve zvklere kavuşan bir insan gibi, dünyanın şu geçici faideleriyle seviniyor, küçük ve basit işlerle uğraşıyorsun. EY ALDANMA İÇERİSİNDE BULUNAN İNSAN! Gündüzün yanılma ve gaflet, gecen uyku içinde geçiyor. Sonunda pişman olacağın işleri yapıyorsun. HAYVANLAR DA DÜNYADA BÖYLE YAŞAR.”

Ömer bin Abdülaziz (r.a.) oradan ayrılıp gitti. Aradan bir Cum’a geçti ve vefat etti.

SON CUM’A HUTBESİ ŞÖYLE İDİ;

-“Ey Muhterem Müslümanlar!”

-“Şunu iyi biliniz ki, lüzümsüz bir hiç olarak yaratılmadığınız gibi, yaptığınız işlerden de sorgu ve sorumsuz kalacak değilsiniz. Gelmiş ve nihayete kadar gelecek insanların toplanacağı BİR MAHŞER VE ORADA ADÂLET TERÂZİLERİNİN KURULACAĞI BİR MAHKEME VARDIR Kİ, ONUN TEK HÂKİMİ, AZAMET VE KİBRİYE SÂHİBİ YÜCE ALLAH’TIR. Ahiret korkunç bir gündür. Yürekleri parçalayan, çocukları ihtiyar yapan, kişiyi kardeş, evlâd ve ıyâlinden kaçıran, Peygamberleri, melekleri titreten bir gündür. Cenab-i Hakkın celâl ve azametiyle tecelli edeceği o günde, kimde kuvvet ve tahammül kalır. Bununla beraber Allah’ın rahmetinden de ümid keserek hüsrâna düşmeyiniz.”

-“Ey muhterem cemaat!”

-“Muhakkak biliniz ki; mahşer gününde emniyet ve korkusuzluk, bugünden o günü düşünüp de Allah’tan korkan, küfür ve günahtan sakınan ve bu fani âlemi bekâ âlemi olan ahirete üstün tutarak, şehvani hislerinin esiri olmayanlar içindir. Bunun aksi harakette bulunanlar muhakkak aldanır. Hayat ve ömür sermayesini haksızlık ve yolsuzluk arkasında tüketen eli boş ve nedamet (pişmanlık) içinde kalır.”

-“BUGÜN SİZ, SİZDEN ÖNCEKİLERİN YERİNİ TUTUYORSUNUZ. FAKAT ELBETTE SİZİN DE YERİNİZİ TUTACAKLAR VAR. GÖRÜYORSUNUZ Kİ, GELENLER DURMUYOR, GİDENLER GERİ DÖNMÜYOR. İster istemez gideceğimiz bu mahal, her şeye sâhib olan Cenab-i Hakkın huzûrudur.”

-“Ahret âlemine gidenleri her gün uğurluyor ve götürdüğünüz kabirlerde kara toprak altında yataksız, yastıksız tek ve tenha bırakıp dönüyorsunuz. Ölümün acısını duyan o fânilerin hâli ne kadar merhameti çeker ve ibrete değer. TANIMADIKLARI BİR ÂLEME SEFER ETMİŞTİR. Sevdiklerinden ayrılmışlar. Gelip geçici emanet bir hayatın gaflet uykusundan uyanmışlar, ama iş işten geçmiş, telâfi imkanı elden çıkmış, naz ve ni’met içinde beslenmişlerken yatak ve yastıkları kuru toprak olmuş, terk ettikleri dünya malından istifadeleri yok. Yaptıkları incir çekirdeği kadar da olsa, bir hayrın imdadını bekliyorlar. Düşünmeye değer bu hallerden ibret almaz mısınız?”

-“Ey muhterem Cemaat!”

-“Zanetmeyin ki, kendimde bir büyüklük gördüğüm için size böyle nasihat ediyorum, İçinizde belki benden daha ziyade Allah-u Teâlâ’nın rahmet ve mağfiretine muhtaç kimse yoktur. Ben hem kendim, hem de sizin için rahmet ve mağfiret diliyorm. Yüce Allah’ın kitabını, Peygamber (a.s.v.) nin güzel ahlakını kendinize örnek yapınız, ancak selamet bundadır.” Buyurduktan sonra gözyaşlarını tutamadı. Bu O’nun son hutbesiydi. Aynı zamanda evine de son gidişiydi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer Bin Abdülaziz (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Bor-e Beşire Mecido (Girnavas mevki-i) Nusaybin

Ömer bin Abdülaziz (Radiyallah-u anh)- 16

Hazreti Ömer bin Abdülaziz (r.a.) sulh, sükün idaresini çekemiyenler vardı. Bunlar Ehl-i bid’attan HARİCİLER VE MENFAATI ZEDELENENLERDİ. Halifenin hayatına kıymak için çareler aradılar. Nihayet hizmetçi kölesini BİN ALTINLA kandırarak, bu mubarek zatı zehirlettiler.

Ömer bin Abdülaziz (r.a.) zehirlendiğini anlayınca kölesini çağırdı;

-“Ben sana bir fenalık yapmadığım halde bu ihaneti bana niçin yaptın? Doğru söyle, seni affedeyim.” Deyince,

Köle yaptığı bu çirkin harakete pek pişman olup, üzüldü. Köle ağlayarak yerlere kapandı, yalvararak;

-“Ya Emir-el-mü’minin! Bana BİN ALTIN vermek suretiyle bu ihaneti yaptırdılar.” Dedi.

Halife Ömer bin Abdülaziz (r.a.) altınları getirterek, devlet hazinesine gönderdi. KÖLEYİ AFFETİ.

Hasta halındeyken, kayın biraderi Mesleme bin Abdülmelik ziyaretine geldi. Hazreti Ömer bin Abdülaziz (r.a.) in üzerinde bir gömlek vardı.

Kızkardeşi fatima (r.anha) ya;

-“Emir-ül-mümininin elbisesini yıkayınız.” Dedi.

Tekrar geldiğinde gömleyin yıkanmamış olduğunu görerek kardeşi Fatima (r.anha) ya;

-“Ben size gömleği yıkayınız, diye emretmedim mi?” deyince (Bütün teb’asının hayat seviyesini yükseltip, İKİBÜÇÜK YIL bile sürmeyen hilafetinin sonunda yirmi beş yıl zekat verilecek kimse bulanamamış olmasına rağmen) aldığı cevab hayret vericidir.

Fatima (r.anha);

-“VALLAHİ BAŞKA GÖMLEĞİ YOK Kİ, ONU GİYDİRELİM DE, BUNU YIKAYALIM.”

Yine yakınları dediler ki;

-“Beyt-ül mal’dan âilene bir şeyler vasiyet et, senden sonra onlar sıkıntıya düşmemeli.”

Ömer bin Abdülaziz (r.a.) nın cevabı akıllara durgunluk, tüyleri ürpertecek kadar müthiştir.

-“ÇOCUKLARIM ŞU İKİ TİP İNSANLARDAN BİRİSİ OLACAKTIR. İYİ, SALİH İNSAN VEYA KÖTÜ ŞERİR İNSAN. SALİH İNSAN OLURLARSA, KUR’AN-İ KERİM’İN A’RAF SURESİ, YÜZDOKSANALTINCI (196) ÂYET-İ KERİMESİNDE BUYURULAN;

(-“Ey Resulum! Müşriklere de ki; size karşı benim yardımcım, Kur’an-i kerim’i indiren Allah’tır ve O bütün Salihlere de yardımcıdır.” AYETİ YETİŞİR. KÖTÜ İNSAN OLURLARSA, O TAKDİRDE BEN ONLARI, GÜNAH İŞLEMELERİ İÇİN GÜÇLENDİREMEM.”

Çocuklarına dönerek;

-“Evlatlarım! İki ihtimal var. Ya sizi zengin edeceğim; o takdirde babanız Cehennemi boylayacak. Yahut da fakir kalacaksınız; babanız Cennete gidecek. Babanızın Cennete girmesi şartıyla fakir kalmanızı, O’nun Cehennemi boylaması şartıyla zengin olmayı tercih edin. Şimdi yanımdan ayrılın ve benden sonra SAKIN BEYT-ÜL MAL MES’ULLERİNİ TA’CİZ ETMEYİN. ŞUNU İYİ BİLİN Kİ, SİZE VERİLMESİNİ VASİYET ETTİĞİM PARA MİKTARI SADECE Yirmibir DİNÂRDIR.”

Hazreti Ömer bin Abdülaziz (r.a.) nin hastalığı ağırlaşınca tabib çağırdılar.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Girnavas Kış Manzarası (Nusyabin)

Ömer bin Abdülaziz (Radiyallah-u anh)- 17

Hazreti Ömer bin Abdülaziz (r.a.) nın hastalığı ağırlaşınca tabib çağırdılar;

Tabib;

-“Bu zehir içimiştir. Ben bunun hayatı hakkında teminat veremem.” Dedi.

Halife Ömer bin Abdülaziz (r.a.);

-“Sâde bana değil, zehir içmemiş olanların hayatı hakkında da teminat verme.” Buyurdu.

Tabib;

-“Zehir içtiğin farkında mısın?” Dedi.

Halife ömer bin Abdülaziz (r.a.);

-“Evet mideme inince anladım.” Buyurdu.

Tabib;

-“Tedaviye hemen başlıyalım.” Dedi.

Halife Ömer bin Abdülaziz (r.a.);

-“Hayır. İlacı, kulağımın arkasında olsa uzanıp onu almam. Rabbime kavuşmam, benim için daha güzeldir.” Buyurdu.

Ölüm döşeğinde, bir ara ağlamağa başladı.

Kendisine;

-“Niçin ağlıyorsun. Allah-u Teâlâ’nın yardımı ile nice sünnetleri ihya ettin. Adaletin ise çok yüksek idi.” Dediler.

Halife Ömer bin Abdülaziz (r.a.) bunlara cevaben buyurdu ki;

-“Ben Allah-u Teâlâ’nın huzuruna bütün milletin hesabını vermek üzere çıkacak değil miyim? Herkese âdil olarak davranabildiğimden emin değilim. Yaptığım kusurlar da ayrı. Tabi ki ben bundan dolayı korkuyorum ve ağlıyorum.”

Bir ara;

-“Beni oturtun.” Buyurdu.

Oturttular.

-“Allahım! Ben o kimseyim ki bana emirlik verdin. Ben kusur ettim. Yanlış işleri yapmaktan beni nehyettin. Ben ise isyan ettim.” Diye üç defa söyledi.

Sonra da;

-“Lâ ilâhe illallah. İbadete layık olan ancak Allah-u Teâlâdır.” Dedi ve başını göklere çevirip dikkatla baktı

Ve;

-“BEN ÖYLE KİMSELERİ GÖRÜYORUM Kİ ONLAR NE İNSAN NE DE CİNDİR.” Dedi.

Ve biraz sonra rûhunu teslim etti.

101 senesinde Recep ayının sonuna beş gün kala ya’ni 9 şubat 720 de Şam yakınlarındaki Hunasi’den cenazesi alınıp, Humus yakınlarındeki Deyr es-Sim’an mevkiine defnedildi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer Bin Abdülaziz (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Girnavas Şelalesi (KIŞ MANZARASI) Nusaybin

Ömer bin Abdülaziz (Radiyallah-u anh)- 18

Ve;

-“BEN ÖYLE KİMSELERİ GÖRÜYORUM Kİ ONLAR NE İNSAN NE DE CİNDİR.” Dedi.

Ve biraz sonra rûhunu teslim etti.

101 senesinde Recep ayının sonuna beş gün kala ya’ni 9 şubat 720 de Şam yakınlarındaki Hunasi’den cenazesi alınıp, Humus yakınlarındeki Deyr es-Sim’an mevkiine defnedildi.

Vefatından önce şöyle vasiyet etti;

-“Ey Meymûn bin Mihran! Velid mezara konduğunda oradaydım. Yüzünü açıp baktım, yüzü simsiyahtı. Ben de mezara konduğum zaman yüzümü açık bakınız.”

Vefat edince vasiyeti gereği yüzünü açıp baktılar, YÜZÜ EN GENÇ GÜNLERİNDEN DAHA PARLAK, DAHA AYDINLIK İDİ.

Ömer bin Abdülaziz (r.a.) beyaz, ince ve nâzik yüzlü, za’if, güzel sakallı, tatlı ve sevimli idi. Halife olmadan önce çok gürbüz iken, halifeliğinde çok zayıfladı.

Vefat edince zamanın âlimleri ta’ziyede bulunmak için hanımının yanına gittiler. Halifenin vefatiyle Müslümanların büyük kayba uğradığını ve bu sebeple üzüntülerinin çok fazla olduğunu bildirdiler.

Ve hanımına;

-“Ömer binAbdülaziz (r.a.) hakkında bize ma’lumat ver. Çünkü onu fazla tanıyan sizsiniz.” Dediler.

O mubarek hatun Fatima (r.a.) şöyle anlattı.;

-“O da sizin gibi ibadet ederdi. Lakin bir hususiyeti vardı ki, o da, Allah korkusunun çok fazla olması idi. Öyle ki, Allah korkusundan onun kadar titreyen birini daha görmedim. O her şeyini, insanlara hizmette harcadı. Halkın ihtiyaçlarını karşılamak, sıkıntılarını gidermek için bütün gün vazife başında kalırdı. Akşam olduğu halde, bazı kimselerin işleri bitmezse, gece de devam ederdi.”

-“Eve girince, kendini namazgahına atar, durmadan ağlardı. Gözleri şişerdi. Sonra baygın düşerdi. Her geceki hali buydu. Bir gece, halkın ihtiyaçlarını, işlerini bitirdi. Sonra kendi şahsı malından olan kandili istedi. Sonra iki rekat namaz kıldı. Namazdan sonra elini çenesine dayayıp tefekküre daldı. Göz yaşları yanaklarından akıyordu. Sabaha kadar bu şekilde ağladı. Şafak sökünce oruca niyet etti.”

Kendisine dedim ki;

-“Ey mü’minlerin emiri! Sizde bir hal var. SİZİ BU GECEKİ GİBİ HİÇ GÖRMEMİŞTİM.”

Bana cevab olarak dedi ki;

-“Ben düşünüyorum ki, bu milletin beyazına siyahına halife oldum. Fakir, garip, kanâatkar kendi halindeki biçareleri, muhtaçları, zorla tutulan esirleri, memleketin dört köşesindeki nice dertli ve kederlileri düşünmüyorum ve anlıyorum ki, Allah-u Teâlâ onların hepsinin hesabını benden soracak ve Muhammed aleyhis selam da onların lehine ve benim aleyhime şahidlik yapacak. Bu hâlde olan birinin sonunun ne olacağını düşünüyorum ve çok korkuyorum.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer Bin Abdülaziz (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu