‘On iki İmâm’ olarak etiketlenmiş yazılar

Çağ-Çağ barajı (Sonbahar manzarası) Nusaybin

Ca’fer-i Sadık (Radiyallah-u anh)- 11

Süfyan-i Servi (r.a.);

-“Bana bir hadis-i şerif nakletmedikçe buradan ayrılmıyacağım, Ey İmâm! Senden nasihat alacak bir hadis-i şerif işitip gideyim.” Dedi.

İmâm-i Ca’fer-i sadık (r.a.);

-“ÇÜNKÜ SÖZÜN SANA FAYDASI YOKTUR. Ben babamdan, o da babasından, dedem de babasından rivayet ederek CEDDİM Resulullah (a.s.v.) dan bildirilen üç şey’i anlattı.”

-“Allah-u Teâlâ’nın ni’metine kavuşan ve bu ni’metin devamlı olmasını isteyen kimse, Allah’a HAMD VE ŞÜKRÜNÜ ÇOĞALTSIN! Zira Allah-u Teâlâ Kur’an-i Kerim’de İbrahim Suresi onuncu ayetinde;”Nimetlerimin kıymetini bilir, emrettiğim gibi kullanırsanız, onarlı artırırım. Kıymetini bilmez, bunları beğenmezseniz, elinizden alır, şiddetli azap ederim.” Buyurdu

-“Bir kimse, rızkı azaldığı zaman çok tevbe ve istiğfar etsin! Zira Allah-u Teâlâ Nuh suresinde tevbe ve istiğfar edenlerin, günahlarını bağışlayacağını ve rızıklarını artıracağını va’dediyor.”

-“Bir kimse Sultandan veya herhangi şeyden bir sıkıntı görürse ve bir belaya düçar olursa;-“La havle vela kuvvete illa billahil-aliyyil-azim” desin!”

Bunun üzerine Süfyan-i Servi (r.a.) İmâm-i ca’fer-i Sadık (r.a.) in elini tuttu

Ve O’na dedi ki;

-“Hepsi bu üçü müdür?”

İmâm-i Ca’fer-i Sadık (r.a.);

-“Ey Süfyan! Bunları iyi anla! Allah-u Teâlâ’ya yemin ederek söyliyorum ki, bunları yaparsan çok ihsanlara, iyiliklere kavuşursun.” Buyurdu.

Birgün Ca’fer-i Sadık (r.a.) a sordular;

-”Allah-u Teâlâ faizi niçin haram kılmıştır?”

Ca’fer-i Sadık (r.a.) Buyurdu ki;

-“İnsanların birbirlerine iyilik yapmaları, ihsanda bulunmaları için, Allah-u Teâlâ onu haram etti. Faiz haram olmasaydı, birbirine karşılıksız iyilik yapan kalmazdı. Yapılan her iyiliğin karşılığı olarak dünyada menfaat bekleyen çok olurdu.”

İmâm-i Ca’fer-i sadık (r.a.) hazretleri duâsı makbul olanlardandı. Allah-u Teâlâ’dan bir şey istediğinde daha sözü bitmeden isteği verilirdi.

Bir gün yalnız başına yolda gidiyordu.Kendisini sevenlerden biri de arkasından yürüyordu.

Bir ara Ca’fer-i Sadık (r.a.) hazretleri;

-“Ya Rabbi! Elbisem yoktur, bana elbise gönder.” Buyurdu.

Aniden bir paket içinde iblise geldi. Arkadan takib eden zat evlerine kadar geldi.

Hazreti İmâm-i Ca’fer-i sadık (r.a.) a;

-“Ya efendim siz dua ederken ben de amin dedim. Eski elbiselerinizi bana verin” dedi.

Bu söz Hazreti İmâm-i Ca’fer-i sadık (r.a.) ın hoşuna gitti ve elbiselerini ona verdi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ca’fer-i Sadık hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Çağ-Çağ barajı (Sonbahar manzarası) Nusaybin

Ca’fer-i Sadık (Radiyallah-u anh)- 12

Bir şahıs, imâm-i Ca’fer-i Sadık (r.a.) den Allah-u Teâlâ’nın kendisine çok mal verip, çok hac yapması için dua buyurmasını istedi;

Ca’fer-i sadık (r.a.);

-“Ya Rabbi! Buna “elli” hac yapacak kadar mal ver!” diye dua etti.

O şahıs “elli”hac yaptı. Ellibirinci hac için Cüfe denilen yerde gusül edecekti. Sel geldi ve orada vefat etti.

Hakem bin Abbas-i kelbi (r.a.) Buyururyor ki;

-“Benim Zeyd isminde bir amcam var idi. O Ca’fer-i Sadık hazretleri (r.a.) ne çok itirazda bulunurdu.
Bir gün bir hurma mevzusu açıldı. O anda çok itirazda bulundu

Ve dedi ki;

-“Ca’fer-i sadık nerde, böyle işler nerde?”

Ca’fer-i sadık (r.a.) ın bu işden haberi oldu ve şöyle buyurdu;

-“Ya Zeyd-i Kelbi, eğer böyle bir şey varsa, Allah-u teâlâ sana, KELB BÜYÜKLÜĞÜNDE BİR HAYVAN MUSALLET ETSİN Kİ O HAYVAN SENİ HELAK ETSİN.”

Birgün Zeyd-i Kelbi bir yere giderken, yolda köpek büyüklüğünde bir arslan saldırdı ve onu öldürüp çiğerlerini söktü. Bu olaydan sonra kimse Ca’feri Sadık (r.a.) a itirazda bulunmadı.

İmâm-i Ca’fer-i Sadık hazretleri (r.a.), Ehl-i Beyt’in en büyüklerindendir. Nurlu kalbine akıp gelen ilmin ve feyzin çokluğu akıl ve dil ile anlatılamaz. İnce ma’rifetleri bildiren sözler, nükte ve latifeleri çok meşhurdur. Sayılmayacak kadar hikmetli sözleri vardır.

Ca’fer-i sadık (r.a.) Buyurdu lar ki;

-”Beş kimsenin sohbetinden, yani beş kimse ile beraber bulunmaktan sakın;”

-“1-Yalan söylayanden sakın. Çünkü ona daima aldanırsın. Çünkü sana iyilik yapayım derken, kötülük yapar.”
-“2-Cimriden sakın.”
-“3-Ahmaktan ya’ni aklı az olandan sakın. Çünkü en çok işine yarıyacağı zaman, seni bırakır.”
-“4-Kötü kalbli kimseden sakın. Çünkü işin bozulunca (düşünce) seni harcar.”
-“5-Fasıktan Ya’ni günah işlemekten utanmayan kimseden sakın! Çünkü, seni bir lokma ekmeye satar.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ca’fer-i Sadık hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Çağ-çağ Barajı (Sonbahar manzarası) Nusaybin

Ca’fer-i Sadık (Radiyallah-u anh)- 13

Ca’fer-i sadık Hazretleri (r.a.) buyurdular ki;

-“Bir mü’min kardeşine ait hoş olmayan bir iş duyarsan, birden yetmişe kadar özür kapısını araştır. Bulamazsan belki benim anlamadığım bir özür kapısı vardır de ve kapa.”

Yine Ca’fer-i sadık (r.a.) buyurdu ki;

-“Müslüman kardeşinizden ma’nasını anlamadığınız bir söz duyarsanız, iyiye yorunuz. Daha iyisi kâbil olmayacak kadar iyiye yorumlayınız. Anlayamamaktan dolayı kendinizi ayıplayın.”

Yine Buyurdu ki;

-“Bir hata işlediğiniz zaman istiğfar edin, hatada ısrar helak olmaya sebeptir. Bir kimse geçim darlığı çekiyorsa istiğfare devam etsin.”

Ca’fer-i Sadık (r.a.) anlatıyor;

-“Allah-u Teâlâ, dünyaya emretti ki; Ey dünya, bana hizmet edene, sen hizmetçi ol! Senin peşinde koşana da zahmet, sıkıntı ver!”

Ca’fer-i sadık (r.a.) yine buyurdu;

-“Bu dört şey’i, her şerefli kimsenin yapması gerekir. Yapmaması ona yakışmaz;

-“1-Bulunduğu meclise babası gelirse ayağa kalkmak,”
-“2-Misafire hizmet etmek.”
-“3-Yüz tane hizmetçi olsa, muhtaç olmadığı zaman bineğine yardım istemeden binmek.”
-“4-İlim eğrendiği hocasına hizmet etmek.”

Ca’fer-i sadık (r.a.) buyuruyor ki;

-“Bir kimse, sevdiği bir malının elinde devamlı kalmasını isterse, ona baktıkça, “Maşallah, la havle vela kuvvete illa billah (Ya’ni, Allah’ın dilediği olur, kuvvet O’nundur.) desin.

Yine Buyurdu;

-“Malı ve evladı çok olmasını isteyen nebati (sebze) yemek çok yesin.”

Ca’fer-i sadık (r.a.) buyurdu ki;

-“Din âlimleri (fakıhler) sultanların devlet adamlarının kapısına gidip, onlara yaltaklanmadıkça Peygamberlerin vekilleridi.”

Ca’fer-i Sadık (r.a.) buyurdu ki;

-“Namaz, her takva sahibi için yakınlıktır. Hac, her güçsüzün cihadıdır. Bedenin zekati oruçtur. Amel (İbadet, hayırlı iş) yapmadan karşılık bekleyen, yaysız ok atana benzer.”

Ca’feri sadık (r.a.) buyurdu ki;

-“Sadaka vererek rızkınızı çoğaltınız. Zekat vererek mallarınızı koruyunuz. İktisat eden, tasarrufa riayet eden aldanmaz. Tedbirli, düzenli yaşamak, geçimin yarısıdır. İnsanlarla iyi geçinmek, aklın yarısıdır.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ca’fer-i Sadık hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Çağ-çağ barajı (sonbahar manzarası) Nusaybin

Ca’fer-i Sadık (Radiyallah-u anh)- 14

Ca’fer-i Sadık (r.a.) in hikmetli sözleri;

Buyurdu ki;

-“Ana-babasını üzen, onlara isyan etmiş olur. Musibet zamanında dizini döven, sevabından mahrum olur. Allah-u Teâlâ sabrı, musibet miktarınca indirir.”

-“Takvadan (Allah-u Teâlâ’dan korkup, haramlardan, sakınmaktan) daha üstün azık yoktur. Susmaktan güzel şey yoktur. Bilgisizlikten zararlı düşman yoktur. Yalandan büyük hastalık yoktur.”

Ca’fer-i sadık (r.a.) buyurdu ki;

-“İyilik üç şeyle tamam olur.”

-“1-O iyiliği yapmakta acele etmek.”
-“2-Yaptığı iyiliği gözünde büyütmemek, daima küçük görmek.”
-“3-İyiliği yaparken, gizlice yapmak.”

Yine Buyurdu ki;

-“Günahlara tevbe etmeyi geciktirmek. Allah-u teâlâ’ya karşı mağrur olmak, kibirli olmaktır.”

-“Kız evletlar, ana-babası için hayır ve hasanettirlar. Oğlanlar ise, Ni’mettirler. Hasenat sahibi olanlar sevap kazanır. Ni’metlerden ise hesaba çekilir, sual sorulur.”

-“Bir kimse, kusur, günah işlediği zaman utanmıyorsa, yaşlandığı zaman pişmanlık duyup kötü işlerinden vazgeçmezse ve tenha bir yerde olduğu zaman Allah-u teâlâ’dan korkmazsa, onda hayır yoktur.”

Yine Buyurdu ki;

-“Üç şey vardır ki, Müslümanları çok aziz eder;”

-“1-Kendisine zulüm edeni afv etmek,”
-“2-Kendisine bir şey vermeyene, iyilikte bulunmak.”
-“3-Kendisni aramayanları, arayıp hallerini sormak.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ca’fer-i Sadık hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

çağ-çağ barajı (Sonbahar manzarası) Nusaybin

Ca’fer-i Sadık (Radiyallah-u anh)- 15

Hazret-i Ca’fer-i Sadık (Radiyallah-u anh) ın oğlu Musa Kazım için olan nasihati pek meşhurdur;

Oğluna buyurdu ki;

-“EY OĞLUM!”

-“Kendi rızkına razı ol! Kendi rızkına razı olan, kimseye muhtaç olmaz. Gözü başkasının malında olan, fakir olarak ölür. Allah-u Teâlâ’nın taksim ettiği rızka razı olmayan, O’nu kazâ ve kaderinde, dilediğini yaratmakta töhmet altında tutmuştur. Kendi kusurlarını küçük gören, başkasınınkilerini büyütmüş olur. Her zaman kendi kusurlarını büyük gör.”

-”EY OĞLUM!”

-“Başkasının gizli bir şeyini açığa vuranın, evindeki gizli şeyler herkesçe bilinir. Kardeşi için kuyu kazan, o kuyuya kendisi düşer. Ahmaklar arasında bulunan horlanır, âlimler arasında bulunan hürmet görür.”

-“EY OĞLUM!”

-“İnsanlara kızmaktan sakın. Yoksa sana da kızarlar. Boş iş ve söze karışmaktan sakın, sonra aşağılanırsın.”

-“EY OĞLUM!”

-“Lehinde veya aleyhinde de olsa, hakkı, doğruyu söyle! Böyle yaparsan herkes seninle istişare eder (danışır, fikrini alır).”

-“EY OĞLUM!”

-“Arkadaşlık yaptığın, ziyaretine gittiğin kimse, iyi ahlak sahibi olsun. Kötü ahlaklı olanlarla arkadaşlık etme, onlarla görüşme! Çünkü onlar, suyu olmayan çöl, dalları yeşermiyen ağaç, ot bitmeyen topraktırlar.”

-“EY OĞLUM!”

-“Allah-u Teâlâ’nın kitabını okuyucu, iyilikleri emredici, kötülüğü nehyedici, sana gelmeyene sen gidici, seninle konuşmayanla konuşucu ol! İsteyene ver, Gıybet’ten, koğuculuktan sakın. Çünkü söz taşımak, insanların kalbinde düşmanlığı artırır. İnsanların ayıplarını gören, onların hedefi olur.”

Ca’fer-i sadık Hazretleri (r.a.) nin rivayet ettiği hadis-i şeriflerden bazıları şunlardır.

Peygamber Efendimiz (Sallallah-u Aleyhi ve selem) buyurdu ki;

-“Allah-u Teâlâ’nın ni’metlerine kavuşan, bu ni’mete hamd ve şükür etsin! Rızkı azalan kimse, çok tevbe ve istiğfar yapsın. Sıkıntıya düşen, bir musibete yakalanan kimse de ”La havle vela kuvvet illâ billah” desin.

-“Allah-u Teâlâ’nın hidayete kavuşturduğu kimse saptıramaz. Allah-u Teâlâ’nın hidayet vermediğini, kimse hidayete erdiremez. Sözlerin en iyisi, Allah-u teâlâ’nın kitabıdır. YOLARIN EN İYİSİ, Muhammed Aleyhis selam’ın gösterdiği yoldur. İşlerin en kötüsü, bu yolda yapılan değişikliklerdir. Bid’atların hepsi, delalettir, sapıklıktır.”

-“İlim hazinedir. Anahtarı, sorup üğrenmektir. İlmi isteyiniz ki, Allah-u Teâlâ size merhamet etsin. İlim öğrenmekte dört kişiye sevab vardır. Talebeye, Hocaya, Dinlayenlere ve onlara icabet edenlere.”

-“Rivayet ettiği hadis-i kudsi’de;-“La ilâhe İllallah Kal’amdır. Bunu okuyan Kal’aya girmiş olur. KAL’AMA GİREN DE, AZABIMDAN KURTULUR.” Buyurdu.

İmâm-i Ahmed bin Hanbel hazretleri (r.a.) Müsned’inde buyuryor ki; CEBRAİL (a.s.) Allah-u Teâlâ’dan naklen, Peygamber efendimiz (s.a.v.) e; -“La ilahe illallah hısnı, men dehale hısnı, emine min azabi. Şeklindeki dua’yı her kim rivayet edenlerin isimleriyle, inanarak ihlasla bir deliye veya hastaya okursa şifa bulur.

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ca’fer-i Sadık hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Ravda-i Mutahhara (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Bab-üs Selam kapısı

Hasan bin Ali (Radiayallah-u anh);

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın torunu, İslâm halifelerinin beşincisi. On iki imâm’ın da İKİNCİSİ, Ehli beytin DÖRDÜNCÜSÜ. Hazret-i Ali (r.a.) nin oğlu olup, Hazret-i Muhammed (s.a.v.) in kızı Fatima-tüz Zehra (r.anha) annesidir.

Künyesi ebu Muhammed olup, lakabı MÜCTEBÂ’dır.

Medine’de 3 (M. 625) senesinin ramazan ayı ortasında doğdu. Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kulağına ezan ve ikamet okuyup, ismini “Hasan” koydu.

Yedinci günü ‘akika’ olarak, iki koç kesti. Sünnet ettirip, saçını da kestirip, ağırlığınca gümüş sadaka verildi.

Medine’de 49 (M. 669) senesinde vefat etti.

Hazret-i Hasan (r.a.), âlemlere rahmet olarak yaratılan, Hazret-i Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in terbiyesiyle yetiştirilip, büyüdü. Bu çok az kimseye nasib olan, fakat çok büyük ŞEREF VE SAADETTİ. Mükemmel bir tahsil ve terbiye gördü.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tarafından pek çok Hadis-i Şerif ile iltifata MAZHAR OLDU.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hazret-i Hasan (r.a.) ı çok sever, O’na şefkatle muamele ederdi.

Hazret-i Hasan (r.a.) ve kardeşi Hazret-i Hüseyin (r.a.), Resulullah (s.a.v.) huzurunda güreşiyorlardı.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hazret-i Hasan (r.a.) ı teşvik buyurdu. Hazret-i Fatima-tüz Zehra (r.anha) babasına;

-“Ya Resulallah! Hazret-i Hasan büyüktür, hep O’nun tarafını tutuyorsunuz. Halbuki, küçüğe yardımcı olmak daha uygun değil mi?” deyince.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“Ya Fatima! Cebrail Aleyhis Selam Hüseyin’e yardım ediyor.” Buyurdular.

Ebû Eyyub-i Ensari (r.a.) anlatıyor;

-“Bir gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) huzuruna girmiştim. Hasan ile Hüseyin (r.anhüm) önünde oynuyorlardı.

Ben;

-“Ya Resulallah! Sen bunları çok mu seviyorsun?” Dedim.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“Nasıl sevmem. Bunlar benim dünyada öpüp, kokladığım iki reyhanımdır!” buyurdu.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Hasan bin Ali (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

DSC06899  Fuad Yusufoğlu Baki' kabristanı (Zeynel Âbidin radiyallah-u anhu medfun olduğu yer)

Baki’ kabristanı (Zeynal Âbidin radiyallah-u nun medfun olduğu mekan)

Zeynel Âbidin (Radiyallah-u anhu);

Tâbiinin büyüklerinden ve oniki İmâm’ın dördüncüsü, İsmi, Ali bin Hüseyin bin Ali bin Ebi Talib (r.a.) dır.

Künyesi, Ebû Muhammed ve Eb’ûl-Hasen’dir. Lakabı, Şeccad ve Zeynel Âbidin (r.a.) dir. Hazret-i Hüseyin (r.a.) in oğludur.

Annesi Acem padişahının kızı Şehr-i Bânû Ğazâle’dir. 46 (M. 666) senesinde Medine-i Münevvere’de doğdu. 94 (M. 713) senesi Muharrem ayının onsekizinde yine doğum yerinde şehid edildi. Baki’ kabristanında amcası Hasan (r.a.) ın yanında defn edildi.

İmâmlığı, yani tasavvuf’ta insanlara feyz vermesi, doğru yola kavuşturması otuzdört sene sürmüştür. Hadis, fıkıh ve tasavvuf ilminde âlimdir. Eshab-i Kiram’dan çoğunu görmüştür.

Hazret-i Abdullah ibn-i Abbas, Hazret-i Ebû Hüreyre, Hazret-i Âişe (r.anha), babası Hazret-i Hüseyin, amcası hazret-i Hasan, Hazret-i Ümmi Seleme (r.anhüm) ve diğerlerinden hadis-i şerifler işitip rivayet etmiştir. Rivayet ettiği bazı hadis-i şerifler, Küttüb-i Sitte adı verilen altı hadis kitabında yazılıdır.

Zeynel Âbidin (r.a.) den kendi oğulları, Muhammed Bâkır, Zeyd bin Ali, Abdullah bin Ali, Ömer bin Âmr, Ebû Seleme bin Abdurrahman, Tavus bin Keysan, Yahya bin Said, Eb’uz-Zinad (r.anhüm) ve diğerleri hadis-i şerif rivayet etmişlerdir.

İmâm-i Zühri (r.a.);

-“Ondan daha üstün fıkıh âlimi görmedim.” Demiştir.

Tasavvuf ilmindeki yüksek derecesi ve halleri medhedilmiştir. Hergün ve gecede bin Rek’at namaz kıldığı ve buna ölünceye kadar devam ettiği nakledilmiştir.

Hazret-i Ömer (r.a.) in hilafeti zamanında Eshab-i kiram’ın ordusu İran’a gidip, Yezdicürd’ün memleketini feth ettiler. Oradan çok gamimet ile köle getirdiler. Kölelerin arasında padişahın üç kızı da vardı. Medine-i münevvere’ye geldikelrinde hepsini Halife Ömer (r.a.) e teslim ettiler.

Hazret-i Ali (r.a.) bu kızları satın aldı. Bunlardan Şehr-i Banû Ğazale’yi oğlu Hazret-i Hüseyin (r.a.) e nikah etti. (Zeynel Âbidin radiyallah-u anhu bundan oldu). Birisini Hazret-i Abdullah bin Ömer (r.a.) e, diğerini de Hazret-i Muhammed bin Ebû Bekir (r.a.) e nikah ederek verdi.

Hazret-i Zeynel Abİdin (r.a.), her abdest aldığında yüzü sararır, vücudu titrerdi.

Sebebini sorduklarında;

-“Kimin huzuruna çıkacağımı biliyor musunuz?” buyururdu.

Bir gece teheccüd namazı kılıyordu. Şeytan ejderha şekline girip, kendisini meşgül etmek istedi. Fakat o hiç aldırış etmeyince, ayak parmağını ısırdı. Namaz’dan sonra Ejderhanın şeytan olduğunu anlayınca ona vurup;

-“Defol ey mel’un.” Dedi.

İbadetlerini tamamlamak için kalktığında gaybdan bir ses üç kere;

-“Sen Zeynel Âbidin’sin (Yani ibadet edenleri süsüsün.)” dedi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Zeynel Ağabeydin hazretleri (Radiyallah-u anhu) nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

DSC06898   Fuad Yusufoğlu Muhammed Bâkır Radiyallah-u anhu'nun mübarek kabirleri (Baki' kabristanı)

Muhammed Bâkır Baki’ kabristanı (Radiyallah-u anhunun medfun olduğu yer)

Muhammed-ül-Bakır (Radiyallah-u anhu);

Ehl-i beyt’ten olan on iki İmâm’ın “beşincisi.” Hazret-i Hüseyin (r.a.) in torunu ve İmâm-i Zeynel Âbidin (r.a.) ın oğludur. 57 (m. 676) Senesinde Medine’de doğdu. 113 (M. 731) de orada vefât etti.

Medine’deki Bâki’ kabristanında babasının yanına defnedildi. Ca’fer-i Sâdık (r.a.) ın babasıdır. Künyesi Ebû Ca’fer’dir.

Muhamed Bâkır (r.a.) Medine’nin büyük fıkıh âlimlerindendir. Eshab-i Kiram’dan Hazret-i Cabir ve Hazret-i Enes (r.anhüm) ve ayrıca Tabiinden olan büyük zatlardan hadis-i şerifler rivayet etti.

Ebû İskah es-Sebil, Atâ bin Ebi Rebah, Âmir bin Dinar, İbn-i Şihabez-Zühri, Reb’i bin Heysem, Haccac bin Ertad, Mekhul eş-Şami, İmâm-i Evzâi, İmâm-i A’meş, Kâsım bin el-Fadl ve İbn-i Cüreyc, İmâm-i Buhari ile İmâm-i Müslim (r.anhüm) ve başka âlimler de kendisinden hadis-i şerif rivayet ettiler.

Zamanında, bütün dünyadaki evliyanın feyz kaynağı olup, evliyalık yolunda olanlara feyz, bunun vasıtası ile verildi.

İmâmlığı ondokuz sene sürdü. Bütün ilimlere vâkıf olduğu için kendisine, ilimden ve fazilette üstün ma’nasına “Bâkır” denilmiştir.

Hazret-i Ebû Bekir ve Hazret-i Ömer (r.anhüm) ü çok severdi. Zamanında ba’zı kimselerin bunlara düşmanlıkta bulunduklarını ve bunu da Ehl-i beyte olan sevgilerinden yaptıklarını iddia ettiklerini duyunca çok üzüldü.

Buyurdu ki;

-“Ben Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) le, Hazret-i Ömer (r.a.) e düşmanlık eden kimselerden uzağım. Onlar da benden uzaktırlar.”

Muhammed Bâkır (r.a.) ın ilim ve hikmet dolu sözleri çoktur;

-“Bir gün, sohbet esnasında, Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) den rivayetle bir hadis-i şerif okudular.”

Orada bulunanlardan birisi dedi ki;

-“Hayır, bu hadis-i şerifin râvisi, Hazret-i Ebû Bekir değil, başka bir zattır.”

Bunun üzerine Hazret-i İmâm;

-“Bu hadis’in ravisi Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) dir.” Buyurdu.

O kimse ikna olmayıp, i’tiraza devam edince, İmâm-i Muhammed Bâkır (r.a.) toparlandı, ellerini dizlerine koydu ve;

-“Ey Hazret-i Ebû Bekir! Bu hadis-i şerifin râvisi siz değil misiniz?” dedi.

Bunun üzerine;

-“Evet, ya Muhammed bin Ali, doğru söyliyorsun. O hadis-i şerifin benim.” Sesi duyuldu ki, herkes bu sesi işitti.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Muhammed-ül-Bakır hazretleri (Radiyallah-u anhu) nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

DSC_0692  Fuad Yusufoğlu Ravda-i Mutahhara

Ravda-i Mutahhara şerif (Medine)

Mûsâ Kâzım (Radiyallah-u anhu);

Eshab-i Kiram’ın sohbetinde bulunmakla şereflenen Tabiin devrinin yüksek âlimlerinden ve evliyanın büyüklerinden. On iki İmâm’ın yedincisidir. Ca’fer-i Sadık (r.a.) ın oğlu, İmâm-i Ali Rıza (r.a.) nın babasıdır.

Resulullah efendimiz (s.a.v.) ın torunu olup, Hazret-i Ali (r.a.) ile Hazret-i Fâtima (r.anha) ın evlatlarındandır. Hazret-i Hüseyin (r.a.) in çocuklarından olduğu için “Seyyid” dir.

Asıl adı, Musa bin Ca’fer-i Sadık bin Muhammed Bâkır bin Ali Zeynel Abidin bin Hüseyin bin Ali bin ebi Tâlib’dir.

Künyesi, “Ebül-Hasan” ve “Ebû İbrahim’dir. Kâzım, Sabır, Sâlih, Emin… gibi birçok lakabları vardır. En meşhuru “Kâzım”dır. Hilminin (yumuşaklığının) çocukluğundan, kendisine kötülük yapanlara dahi kızmayıp bağışladığından, gazabına hâkim olduğundan “Kâzım” lakabı verilmiştir.

İmâmlığı yirmibeş sene üç ay sürmüştür. Erkek çocukları, Ali Rıza, Zeyd, İbrahim, Ukeyl, Hârun, Hasan, Hüseyin, Abdullah Ekber, Abdullah Asgar, Muhammed, Ahmed, Ca’fer, Yahya, İshak, Abbas, Ebül Kâsım, Hamza, Abdurrahman Kâsım, Ca’fer-i Ekber, Ca’fer-i asgar (r.anhüm) dır.

Kızları ise onsekizdir. Her biri zamanın en çok ibadet edenleri ve kerimeleri idiler.

Annesi cariye idi. Adı; “Humeyde-i Berberiyye” dir. Mekke ve Medine arasında bulunan “ Ebvâ” denilen yerde 128 (M. 745) senesinde Safer ayının yirmiüçüncü Pazar günü doğmuştur. 186 (M. 802) senesinde, Bağdad’da hapishânede iken vefat etti. Bağdad’ın on kilometre kuzeybatısında “Kazimiyye” mahallesinde defin olunmuştur.

Bu mahalle Dicle nehrinden beş kilometre içerdedir. Büyük ve çok süslü bir türbesi ve hemen yanında büyük bir cami vardır. Müslümanların en çok ziyaret ettiği türbelerden biridir. İmâm-i A’zam hazretleri (r.a.) nin türbesi de Dicle kenarındadır.

Mûsa Kâzım hazretleri yüksek bir âlim ve büyük bir evliyadır. Din bilgilerinde ictihad derecesine yükselmişti. Her ilimde imâm, üstâd, büyük bir rehberdi. Çok ibadet ederdi. Geceyi hep namazla geçirirdi. Bu hallerinden dolayı, kendisine “Salih kul” adını verilmişlerdi.

Tasavvuf ilminde, ehl-i sünnet’in gözbebeğidir. Bu ilme ait ma’rifetleri, isyteyen müslümanların kalblerine akıtan bir kaynaktır.

Resulullah efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in üç vazifelerinden biri de, Tasavvuf ma’rifetlerini bilgilerini öğretmek ve kalblere yerleştirmekti.

Bu vazifeyi;

Kendisinden sonra dört halifesi tam olarak yerine getirdiler. Dört halifeden sonra İslamiyet her yere yayılmış ve Müslümanların sayısı çoğalmıştı. İslâm âlimleri, Resulullah (s.a.v.) ın vazifelerini yerine getirmekte aralarında vazife taksimi yaptılar.

Kelâm (akaid, imân) bilgilerini “mütekellimin” adı verilen âlimler yaydılar, öğrettiler. Fıkıf ya’ni amel, ibadetleri ve işleri öğreten âlimlere “Fukaha” denildi. Tasavvuf bilgilerini de on iki imâm ve diğer tasavvuf âlimleri öğretip kalblere akıttılar.

On iki İmâm’ın her biri, ehl-i sünnet i’tikadındaki Müslümanların gözbebeği olmuştur. Onları ve bu aileye mensub olanların hepsini sevmeyi, dünya ve ahret saâdetlerinin sermayesi bilmişlerdir.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Mûsâ Kâzım hazretleri (Radiyallah-u anhu) nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu