‘Resulullah (s.a.v.) uhud savaşında yaralanması’ olarak etiketlenmiş yazılar

Okçular tepesinin arka taraftan görünüşü (Uhud Dağı)

Ebû Dücâne (Radiyallahu anhu)- 6

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın sancağını Mus’ab bin Umeyr (r.a.) taşıyordu.

Hazret-i Mus’ab (r.a.), Resulullah (s.a.v.) a giydiği zırhtan dolayı çok benzeyen bir sahabiydi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) yanından hiç ayrılmıyordu.

Bir ara İbni Kâmia kafiri atlı olarak Peygamberimiz (s.a.v.) e yaklaştı. Önünde Hazret-i Mus’ab (r.a.) ve bazı Sahabe ile Nüseybe (Nesibe) hatun çıktılar. Ümmü Ümâre (r.anha) hatun da İbn-i Kâmia’nın üzerine atıldı. BİR ÇOK KILIÇ VURDU İSE DE AZILI KAFİRİN ÜZRİNDE İKİ KAT ZIRH olduğu için TE’SİR ETTİREMEDİ.

İbn-i Kâmia kafiri Nesib (r.anha) hatunun omzunu parçalayıp, Hazret-i Mus’ab (r.a.) ın üzerine atıldı. Ve sağ elini kesti.

Mus’ab (r.a.) göğsüne bastırdı. İbn-i Kâmia kafiri bunun üzrine Hazret-i Mus’ab (r.a.) ı mızrakladı. Hazret-i Mus’ab (r.a.) yıkıldı.

Sancak düştü.

Bir melek sancağı hemen aldı.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) bunun üzerine sancağı Hazret-i Ali (r.a.) ye verdi.

İbn-i Kâmia bunun üzerine Hazret-i Mus’ab (r.a.) ı şehid edince Hazret-i peygamber (s.a.v.) i öldürdüğünü zanetti.

Müşriklerin yanına gidip;

-“Hazret-i Muhammed (s.a.v.) i öldürdüm.” Diye bağırınca

Müşrikler sevinç içerisinde; Müslümanlar ise kan ağlıyordu. Herkes ne yaptığını bilmez bir halde, bazıları geri dönmüş, bazıları çökmüş oturmuş, bazıları dağa doğru kaçışıyor.

Fakat her güzel huyun en üstün derecesi kendisine verilmiş Peygamber (Sallallalahu aleyhi ve sellem) bir an yerinden ayrılmamaış ve geri gitmemişti.

Yanında yedisi Muhacirlerden yedisi de Ensar (r.anhüm) lardan olmak üzere ÖNDÖRT SAHAB-İ KİRAM ile sabır ve sebât üzere harb ediyorlardı.

Bu yedi ensar (r.anhüm) den biri de Ebû Dücâne (r.a.) idi. AYNI ZAMANDA Ebû Dücâne (r.a.) ölmek ve ayrılmamak üzere üçü mühacirlerden beşi ensar (r.anhüm) dan sekiz sahabi’den birisi olarak Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) bi’at etmişti.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Dücâne (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Uhud dağından Okçular tepesinin görünüşü (Medine-i Münevvere)

Ebû Dücâne (Radiyallahu anhu)- 7

Bu sekiz Sahabi’den hiç biri Uhud’da şehid olmadı, Çünkü bunlara Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) duâ etmiş idi.

Müşrikler Peygamberimiz (s.a.v.) i ok yağmuruna tutmuş idiler. Müşriklerin en keskin nişancı olanlarından Malik bin Züheyr, Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) enişan alıp bir ok attı.

Talha bin Ubeydullah (r.a.) bu okun Resulullah (s.a.v.) a isabet edeceğini anlayınca elini o oka karşı tuttu.

Ok elini parçaladı. Şehadet parmağı hariç diğer parmakları çolak kaldı.

Hazret-i Talha (r.a.) Uhud’da altmış altı yerinden yara almıştı.

İşte Hazret-i Talha (r.a.) gibi Resulullah (s.a.v.) ı oklara karşı koruyan ve vucudunu siper eden bir zat da Ebû Dücâne (r.a.) idi.

Ebû Dücâne (r.a.) Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in üzerine eğilip atılan oklara karşı O’nu vücuduyla korumakta ve atılan oklar sırtına çarpıp düşmekte idi.

Müşriklerin azlılarından Abdullah bin Hüneyd kafiri, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) i görünce atını mahmuzladi Kendisi tepeden tırnağa silahlı ve zırhlar içerisinde olup, başında da miğfer vardı.

-“Ben Züheyr’in oğluyum. Bana Muhammed (s.a.v.) i gösteriniz. Ya ben O’nu öldürürüm yahut O’nun yanında ölürüm.” Diye haykırıyordu.

Ebû Dücâne hazretleri (r.a.) hemen onun karşısına çıktı.

-“Gel yanıma! Ben vucudumla Muhammed Resulullah (s.a.v.) ın vucudunu koruyan kişiyim.” Dedi.

Abdullah bin Hüneyd’in atının bacaklarına bir kılıç çaldı, atın ayakları çökünce kılıcını kaldırıp;

-“Al bunu da Hareşe’nin oğlundan” deyip

Bir vuruşta onu cehennem’e gönderdi.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) bu olanları görüyordu ve;

-“Allah’ım Hareşe’nin oğlundan (Ebû Dücâne’den -r.a.-) den BEN NASIL RAZI İSEM, SEN DE RAZI OL.” Diye Duâ buyurmuştu.

Ka’b bin Mâlik (r.a.) anlatıyor;

Üzerine zırh geçirmiş bir müşrik Müslüanların şehidlerinin burunlarını, kulaklarını ve çeşili azâlarını kesiyor;

-“Davarlar gibi bir araya toplanınız.” (HAŞA). Diyordu

Müslümanlardan zırhlı bir zat ona yaklaştı. Bu iki kimseden gerek vucut, gerekse silah bakımından üstün olanı müşrik olandı.

Birbirleriyle karşlaşınca Müslüman öyle bir hamle yapıp müşrike öyle bir kılıç çaldı ki, boynundan uyluklarına kadar vücudu ikiye bölündü.

Sonradan da;

-“Ey Ka’b nasıl gördün? Ben Ebû Dücâne.” Diyerek kendisini tanıttı, diye haber vermiştir.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Dücâne (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Uhud dağından Şehidliğin görünüşü (Medine-i Münevvere)

Ebû Dücâne (Radiyallahu anhu)- 8

Sonradan da;

-“Ey Ka’b nasıl gördün? Ben Ebû Dücâne.” Diyerek kendisini tanıttı, diye haber vermiştir.

Uhud gününün dehşeti devam ediyordu. Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) i öldürmek için yemin edenlerden Utbe bin Ebi Vakkas müşrikin attığı taşlar Resulullah (s.a.) in mübarek yüzlerine isabet etti.

Mübarek dudakları patladı. Alt çenelerinin sağ tarafındaki DÖRDÜNCÜ DİŞLERİ (Rebâiye) kırıldı.

İbn-i Şihab müşriki de, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) Mübarek yüzlerine yaş vurdu.

Biraz sonra İbn-i Kâmia müşriki Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ı öldürmek için kılıç vurdu.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın üzerinde iki adet zırh vardı. Kılıç darbesi pek o kadar tesir etmedi.

Fakat Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ÖNÜNDEKİ ÇUKURA SAĞ YANI ÜZRİNE DÜŞTÜ VE GÖZDEN KAYIBOLDU.

İbn-i Kâmia müşrikinin kılıç darbesiyle Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın miğferi parçalanıp sağ omuzu da yaralanmıştı.

Miğferinin halkalarından ikisi de Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in mübarek şakaklarına batmıştı.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) çukura düşünce mübarek yüzü de kanamakta idi.

Mübarek elini kanayan yüzüne sürdü.

Mübarek yanaklarından ve yüzünden akan kanlar, sakal-ı şeriflerini ıslattı.

İşte bu sırada Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Yâ Rabbi kavmimi affet. Çünkü onlar bilmiyorlar.” Diye duâ buyuruyordu.

Hazret-i Ali (r.a.) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) in elinden tutarak, Hazret-i Talha (r.a.) da doğrultarak çukurdan çıkardılar. Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) ve Ubeyda (r.a.) de yetiştiler.

Hazret-i Ubeyde (r.a.) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın mübarek yanağından miğferinin halkalarını çıkarırken iki halka için iki ön dişi kırıldı.

Bunun için O’nun iki ön dişi eksikti.

Harp devam ediyordu. Eshab-i Kiram (aliyhimürrıdvan) canlarını hiçe sayarak aklın idrak edemeyeceği, dillerin anlatamayacağı kahramanlıklar ortaya koyuyorlardı.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Dücâne (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu