‘Resulullah’ın Herakliüs’e mektubu’ olarak etiketlenmiş yazılar

Resulullah (s.a.v.) in Herakliuse  (Dihye-i Kelbi ) vasitesiyle gönderdiği mektup

Dıhye-i Kelbi (Radiyallah-u anhu)- 3

Dihye-i Kelbi (r.a.) Rumca’yı iyi bilirdi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) Onu Bizans’a Sefir olarak gönderdi. Bu Hicretin yedinci yılı (M. 629) Muharrem ayında oldu. (Hicretin altıncı yılı Zılhacce ayında olduğu da rivayet edilmiştir.)

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Bizans Kayseri Heraklius’u İslâm’a dâvet için bir mektup yazdırdı. Bu mektubu yazdırdığı zaman Eshab-i Kiram (r.anhüm) den bazıları;

-“Ya Resulallah! Rum Taifesi mührü olmayan bir mektubu okumazlar.” Dediler.

Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) emreti. Gümüşten bir mühür kazdırıldı.

Mührün üzerine üç satır yazılı idi.

Birinci satır MUHAMMED
İkinci satır RESÛL
Üçüncü satır da ALLAH
İdi.

MEKTUBU BU MÜHÜRLE MÜHÜRLEDİ Ve Dihye (r.a.) ye verdi.

Mektubu Bizans Kayseri’ne vermesi için Bursa emirine vermesini emretti.

Dihye-i Kelbi (r.a.) Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in mektubunu Kaysere verilmesi için Busra’daki Gassan emiri Haris (r.a.) e başvurdu.

Haris (r.a.) Dihye (r.a.) yi Heraklius’a götürmesi için Adiy bin Hatem’i vazifelendirdi. Adiy bin Hatem (r.a.) de Dihye (r.a.) yi alıp Kudüs’e götürdü.

Bu sırada Heraklius da Kudüs’te bulunuyordu.

Heraklius;

-“Eğer İranlılar üzerine galip olurlarsa Humus’dan Kudüs’e kadar yaya yürüyeceğini adamıştı.”

Heraklius, İran ordularını yenince adağını yerine getirmek için Humus’dan yaya olarak yola çıkmış, yoluna halılar serilmiş, kokular serpilmiş ve bu hal ile Kudüs’e ulaşmış, adağını yerine getirmişti.

Dihye (r.a.), Heraklius’dan önce Kudüs’e vardı ve Heraklius ile görüşmek için temaslarda bulundu.

İmparatorun adamları kendisine;

-Kayser’in huzuruna çıktığın zaman başını eğip yürüyeceksin ve yaklaşınca da yere kapanıp secde edeceksin. Secdeden kalkmana izin vermedikçe de asla başını yereden kaldırmayacaksın.” Dediler.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Dıhye-i Kelbi (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Sevr Mağarası (Mekke)

Dıhye-i Kelbi (Radiyallah-u anhu)- 4

İmparatorun adamları kendisine;

-“Kayser’in huzuruna çıktığın zaman başını eğip yürüyeceksin ve yaklaşınca da yere kapanıp secde edeceksin. Secdeden kalkmana izin vermedikçe de asla başını yereden kaldırmayacaksın.” Dediler.

Bu sözleri Dihye (r.a.) ye ağır geldi ve onlara şunları söyledi;

-“Biz Müslümanlar! Allah-u Teâlâ’dan BAŞKA HİÇBİR KİMSEYE SECDE ETMEYİZ. Hem insanın insana secde etmesinin yaratılışına terstir.” Buyurdu.

Bunun üzereine Kayser’ın adamları;

-“O halde Kayser, getirdiğin mektubu hiçbir zaman kabul etmez ve seni huzurundan kovar.” Dediler.

Dihye (r.a.);

-“Bizim Peygamberimiz Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) başkasının kendisine değil secde etmesine; önünde hafif eğilmesine bile musâde etmez. Kendisiyle görüşmek isteyen, köle bile olsa; ona ilgi gösterir. Huzuruna alır, derdini dinler, sıkıntısını giderir, gönlünü alır. Bunun için O’na tabi olanların hepsi hürdür, şereflidir.” Buyurdu.

Bu sözleri dinleyenlerden biri;

-“Maden ki Kayser’e Secde etmeyeceksin, o halde üzerine aldığın vazifeyi yerine getirbilmen için sana başka bir yol göstereyim. Kayser’ın sarayının önünde dinlendiği bir yer var. Her gün öğleden sonra bu avluya çıkar oraları dolaşır. Orada bir minber vardır, Onun üzerinde herhangi bir şikayet veya yazı varsa önce onu alır okur, sonra istirihat eder, Sen de şimdi git hemen mektubu o minber’e koy ve dışarıda bakle. Mektubu görünce seni çağırtır. O ZAMAN VAZİFENİ YERİNE GETİRİRSİN.” Dedi.

Bunun üzerine Dihye (r.a.) mektubu söylenilen yere bıraktı. Herakliüs mektubu aldı; Arapça bilen bir de tercüman çağırttı.

Tercüman Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın mektubunu okumaya başladı.

-“Bismillahirrahmanırrahim (Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla başlarım) Allah’ın Resulü Muhammed’den Rumların büyüğü Herakl’e” diye

Başlandığını görünce Herakliüs’ün kardeşinin oğlu Yennak, çok kızdı ve tercümanın göğsüne şiddetli bir yumruk vurdu ve adamı yere oturttu.

Bu sırada Resulullah (s.a.v.) ın mektubu da tercümanın elinden düştü.

Herakliüs ona ne yaptığını sorduğu zaman;

-“Mektubu görmüyor musun? Mektuba hem senin isminden önce kendi ismi ile başlamış, hemde senin hükümdar olduğunu söylemeyip (Rumların büyüğü Herakl’e) demiş. Niçin (Rumların hükümdarı) diye yazmamış ve senin isminle başlamamış. Onunun mektubu bugün okunmaz.” Dedi.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Dıhye-i Kelbi (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Sevr mağarası (Mekke)

Dıhye-i Kelbi (Radiyallah-u anhu)- 5

Herakliüs ona ne yaptığını sorduğu zaman;

-“Mektubu görmüyor musun? Mektuba hem senin isminden önce kendi ismi ile başlamış, hemde senin hükümdar olduğunu söylemeyip (Rumların büyüğü Herakl’e) demiş. Niçin (Rumların hükümdarı) diye yazmamış ve senin isminle başlamamış. Onunun mektubu bugün okunmaz.” Dedi.

Bunun üzerine Herakliüs;

-“Vallahi sen ya çok akılsızsın veya koca bir delisin. Ben senin böyle olduğunu bilmiyordum. Ben daha mektubun içinde ne olduğuna bakmadan yırtıp atmak mı istiyorsun? Hayatıma yemin ederim ki; Eğer O seylediği gibi Resulullah ise, mektubuna benim ismimden önce kendi ismini yazmakta ve beni Rumların büyüğü diye anmakta haklıdır. Ben ancak onların sahibiyim. Hükümdarları değilim.” Dedi.

Ve Yennak’ı dışarı çıkarttı. Hiristiyan âlimi ve hiristiyanların reisi ve kendisinin müşaviri olan USKUF isimli kimseyi çağırttı.

Ve mektub okundu.

Mektubun devamı şöyleydi;

-“Allah-u Teâlâ’nın hidayetine tabi’ olana selâm olsun. Bundan sonra; Ben seni İslâm’a devat ederim. Müslüman ol ki, selamet bulasın. Allah-u Teâlâ sana kat ecir versin. Eğer yüz çevirirsen bütün hiristiyanların vebâlı senin üzrinedir. Ey Ehli kitab sizin ve bizim aramızda bir olan söze gelin; Allah-u Teâlâ’dan başkasına ibadet etmeyelim ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım. Allah-u Teâlâ’yı bırakıp bazılarımız bazılarına Rab edinmesinler. Eğer bu sözden yüz çevirirlerse; (Şahid olunuz. Biz müslümanız), deyiniz.”

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın mektubu okunurken Heraklius’un alnından ter taneleri dökülüyordu.

Mektub bitince;

-“Hazret-i Süleyman (aleyhisselam) dan sonra ben böyle (Bismillahırrahmanırrahım)” diye başlayan bir mektup görmemiştim.” Dedi.

Heraklius, Uskuf’a bu meseledeki fikrini sorunca;

-“Vallahi O, Musa ve İsa (aleyhis selam) ın bize geleceğini müjdelediği peygamberdir. Zaten biz O’nun gelmesini bekliyorduk.” Dedi.

Heraklius;

-“Sen bu hususta ne yapmamı tavsiye edersin, neyi uygun görürsün?” diye sordu.

Uskuf;

-“O’na tabi olmanı uygun görürüm.” Dedi.

Heraklius;

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Dıhye-i Kelbi (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Hudeybiye (Bi’at-ür-Rıdvan)

Dıhye-i Kelbi (Radiyallah-u anhu)- 6

Heraklius;

-“Ben senin dediğin şeyi çok iyi bilmiyorum. Fakat O’na tabi olup, Müslüman olmağa gücüm yetmez. Çünkü hem Hükümdarlığım gider hem de beni öldürürler.” Dedi.

Bunun üzerine Dıhye (r.a.) yi ve Adiy bin Hatem (r.a.) i çağırttı.

Adiy (r.a.);

-“Ey Hükümdar, davar ve develer sahibi Araplardan olan şu yanımdaki zat, Memleketinde vuku’ bulan şaşılacak bir Hadise’den bahsediyor.” Dedi.

Dihye (r.a.);

-“Aramızda bir zât zuhur etti. Peygamber olduğunu beyan etti. Halkın bir kısmı O’na tabi olmaktadır. Bir kısmı da karşı koymaktadır. Aralarında çarpışmalar vuku’ bulmuştur. “ dedi.

Bundan sonra Heraklius, Hazreti Peygamber (Sallallahu aleyhi ve sellem) hakkında araştırmaya başladı. Şam valisine emir verip Hazret-i Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) soyundan bir kişiyi muhakkak bulmalarını emretti.

Bu arada kendisinin dostu olan ve İbranice bilen Roma’daki bir âlime de mektup yazıp bu meseleyi sordu. Roma’daki dostundan bahsettiği zatın ahir zaman peygamberi olduğunu bildiren bir mektup geldi.

Bu arada Şam Valisi, ticaret için Şam’a giden bir Kureyş kervanını buldu. Bunların içinde Ebû Süfyan da vardı.

Ebû Süfyan diyor ki;

-“Biz Gazze’de bulunduğumuz sırada Heraklius’un Şam Valisi üzerimize saldırır gibi geldi.”

Ve;

-“Siz şu Hicaz’daki zât’ın kavminden misiniz?” diye sordu.

Biz;

-“Evet.” Dedik.

Vali;

-“Haydı bizimle beraber İmparatorun yanına gideceksiniz.” Dedi.

Ebû Süfyan’la yanındakileri Şam’a götürdü.

Şam Valisi Ebû Süfyan’ı ve yanındakileri Herakliüs’un yanına çıkardı. Bu sırada Herakliüs Kudus’te bir kilise’de idi.

Vezirleriyle beraber oturmuş ve başına tacını giymişti. Herakliüs Ebû Süfyan ve yanındaki otuz kadar Mekke’liyi burada kabul etti.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Dıhye-i Kelbi (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu