‘Riyazus-Salihin Tevbe’ olarak etiketlenmiş yazılar

dsc08423-fuadyusufoglu-bazne-taka-nusaybin.JPG

Bazne taka (bir başka boyutu) Navale -Nusaybin-

Hadis -21 (Birinci bölüm)

Hadisler içerisinde en uzun Hadis-i şerif olarak da bilinen Riyazus-Salihin kitabında (Hadis- 21) olarak da geçen Bu hadisi-i şerif’in Mealini; İnşallah Bölüm bölüm olarak siz sevgili kardeşlerime aktarmaya çalışacağım

Sevgilerimle
Fuad Yusufoğlu,

Hadis: 21;(Birinci Bölüm)

Abdullah b. Kab b. Malik’ten rivayet edildiğine göre, Ka’b b. Mâlik radiyallahu anh’ gözlerini kaybettiği zaman oğulları içinden kendisini elinden tutup götüren Abdullah (r.a.) şöyle diyor;

-“Kâb bin Malik’i (r.a.) Tebük gazâsında Peygamber aleyhis-selam’dan ayrılıp kaldığını analatırken dinledim, (Allah onlardan razı olsun) Şöyle dedi;

-“Rsûl-i Ekrem’in Tebük gazâsındn başka gazâlarının hiçbirinde Ondan ayrılıp kalamıştım. Yalnız Bedir gazâsından kalmıştım. Lâkin bu gazveden kalan hiçbir kimse azarlanmamıştı. Zira Resûlaullah ve Mûslümanlar kureyş’in (Ticaret) kervanını takibe çıkmışlardı.

Allah bunları, haberleri olmaksızın, düşmanları ile bir arada toplayıverdi. Lakin şu var ki, İSLAM İÇİN SÖZ VERİRKEN akabe gecesinde Resûl-i Ekrem Aleyhis-selamın yanında hazır bulundum.

Bedir gazvesi insanlar arasında her ne kadar Akabe gecesinden daha ünlü ise de, Akabe’de bulunacağıma, Bedir gazvesinde bulunsaydım demem.

Tebük gazvesinde Peygamber aleyhis-selam’den ayrılıp kalmama dair hikayem şudur;

-“Hiçbir zaman bu gazvede Resûlullah (aleyhis-selam) dan ayrılıp kalmadığımdakinden daha halli ve daha vakitli değildim. Bu gazveye kadar hiçbir zaman iki binek sahibi olmamıştım. Bu gazvede ise iki binek sahibi bulunuyordum.

Sonra Peygamber aleyhis-selam bu gazeye gelinceye kadar herhangi bir yere gazâ için gittiğinde o yeri söylemez, başka bir yere gider gibi görünürdü.

Bu gazvede ise, uzak yere haraket ettiğinden ve bu gazâ’yı şiddetli sıcak mevsimde yaptığından ve büyük askerle karşılaşmak için gittiğinden, meseleyi açıkladı.

Meselenin büyüklüyüne göre hazırlıkta bulunabilmeleri için, Müslümanlara, gidecekleri yeri söyledi. Resûlullah Aleyhis-selam’ın maiyetinde Müslümanlar pek çoktu. Ve bunların isimleri bir deftere kaydedilmemişti.”

Kâ’b radiyallah-u anhu sözlerine devamla şöyle dedi;

-“Herhangi bir kimse asker arasında sıvışsa, bu hususta vahiy nazil olmadıkça, bu işin gizli kalacağını zanededebilirdi.”

Yukarıda zikrettiğimiz veçhile Peygamber aleyhis-selam bu gazveyi, meyvelerin yetiştiği ve gölgelerin arandığı mevsimde yapmıştı. Ben de bunlara çok düşkündüm.

Peygamber Aleyhis-selam ve onunla birlikte Müslümanlar hazırlığa başladılar. Ben de hazırlanmak için çıkar, lâkin hiçbir şey yapmadan dönerdim.”

Ve kendi kendime;

-“Bu işi ne vakit olsa yapabilirim.” Derdim.

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLERİ

Devam edecek….

dsc084178417sinne-dize-6.JPG

Sine dize-Bazne taka- mevki-i (Nusaybin)

Hadis: 21 (İkinci bölüm)

Ve kendi kendime;

-“Bu işi ne vakit olsa yapabilirim.” Derdim.

-“Bu hal devam etti. Herkes işini ciddi tuttu. Derken Peygamber Aleyhis-selam Müslünamlarla bir gün erkenden yola çıktı. Halbuki henüz hiçbir hazırlıkta bulunmamıştım.”

-“Ertesi gün sabahlayın hazırlık için yine çıktım. Lâkin hiçbir şey yapmadan evime döndüm.Benim bu halım devam etti.”

Cemaat harbe erişmek için acele ettiler. Fakat henüz muhârebeye tutuşmamışlardı. Yola çıkıp arkalarından erişmeyi düşündüm. Keşki yapmış olsaydım; fakat bu da müyesser olmadı.”

-“Resulullah aleyhis-selam bu gazâya gittikten sonra insanlar arasına çıktığımda kendime arkadaş olarak ancak munafıklık damgası vurulmuş kimseleri, yahud Allah’ın ma’zur gördüğü âciz kimseleri görmekliğim beni kederlendirdi.”

-“Peygamber aleyhis-selam, Tebük’e varıncaya kadar beni anmamış, Tebük’e vardıkta orada cemâatın içinde otururken;

-“Kâ’b b. Mâlik ne yaptı,” demiş.

Bunun üzerine Beni Selime’den bir adam;

-“Cüppelerine ve endamına bakıp gururlanması onu yola çıkmaktan alıkoydu.” Demiş.

Bunun üzerine Muaz bin Cebel radiyallahu anhu adama;

-“Ne çirkin söz söyledin.” Demiş.

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLERİ

Devam edecek…

dsc00339fuadyusufoglu-beyaz-su-siyah-su-birlesmesi.JPG

Beyaz suyun siyah suyla karıştığı yer(Nusaybin)

Hadis 21…(Üçüncü bölüm)

Bunun üzerine Muaz bin Cebel radiyallahu anhu adama;

-“Ne çirkin söz söyledin.” Demiş;

Sonra Peygamber Alayhis-selam’a dönerek,

-“Ya Resûlullah Allah’a kasem ederim ki, onun hakkında iyilikten başka bir şey bilmiyoruz.” Demiş.
Bunun üzerine Peygamber Aleyhis-selam sükût etmiş. Bu halde iken beyaza bürünmüş serap içinde dalgalanan bir adam görmüş ve;

-“Ebû Haysem’e olaydı. Demiş. Bir de ne görsün, o adam gerçekten Ensar’dan Ebû Hayseme radiyallahu anhu imiş. Bu zat münâfıklar kendisi ile alay ettikleri bir sırada, bir sa’ hurma tasadduk den kimsedir.”
Kâ’b radiyallahu anhu şöyle devam etti;

Peygamber Aleyhis-selam’ın TEBÜK’TEN DÖNÜP Medine’ye tveccüh ettiğini haber aldığımda bütün vucudumu kaygu sardı. Yalanlar düşünmeye başladım.

-“Yarın Resûlullah’ın gadabından nasıl kurtulacağım, dedim”

-“Uydurmuş olduğum bütün yalanlar, Resûlullah Aleyhis-Selam dönüp geliyor” dendiği zaman kafamdan dağıldılar.

-“Nihayet bunların hiçbiri ile ondan asla kurtulamayacağıma kanaat getirdim. O’na doğrusunu söylemeye karar verdim.”

-“Peygamber Aleyhis-selam da dönüp geldi.

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLERİ

Devam edecek…

dsc08420harikamanzara.JPG

Beyaz su ile Siyah suyun birleştiği yer (sonbahar) Ayni fotoğraf

Beyaz su ile Siyah suyun birleştiği yer (Yazın)Ayni fotoğraf

Hadis 21…(Dördüncü bölüm)

-“Peygamber Aleyhis-selam da dönüp geldi.

-“Resûl-i Ekrem Aleyhis-selam seferden dönünce ilk evvel Mescide uğrar ve orada iki rek’at namaz kılar, sonra halkın işlerini görüşmek için otururdu.”

-“Resûlullah Aleyhis-selam bu işleri yapınca, gazâdan geri kalanlar Peygamber aleyhis-selam’ın yanına geldiler, mâzeret gösterdiler, inandırmak için yemin etiler.”

-“Bunlar seksen bu kadar kişi idiler. Resûl-i Ekrem bunların zahirde gösterdikleri ma’zereti kabul edip onlarla bîat ve onlar için istiğfar ve içyüzlerini Allah’a havale etti. Nihayet ben geldim. Selam verdiğimde dargın kimse gibi gülümsedi, sonra;

-“Gel.” Dedi. Bunun üzerine yürüyerek yanına geldim ve önünde oturdum. Bana şöyle dedi;

-“Niçin gazâdan geri kaldın. Binek satın almış değimliydin?”

Ben de şöyle dedim;

-“Ya Resûlullah Allah’a kasem ederim ki, sizden başkası, yani, ehli dünyadan birisinin yanında bulunsaydım özür beyân ederek onun gadabinden kurtulabileceğimi zanediyorum; zira söz söylemesini bilirim.

-“Va’llahi biliyorum ki, bugün yalan söyleyip sizi memnun edersem de Allah-u teâla sizi bana gücendirebilir Eğer doğrusunu söylersem Siz bana kızacaksınız. Lâkin ben doğru söylemekle Allah’tan hayırlı sonuç beklerim.”

-“Yemin ederim ki, gazâdan kalmam için hiçbir özürüm yoktu. Hiçbir zaman, Sizden ayrılıp kaldığım zamandakinden daha kuvvetli ve daha zengin değildim.”

-“Kâ’b devam etti.;

Peygamber aleyhis-selam;

-“İşte bu doğru söyledi.”

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLERİ

Devam edecek…

dsc00475-fuadyusufoglu-kasyan-ziyareti.JPG

Kasyan Ziyareti (nusaybin)

Hadis 21…(Beşinci Bölüm)

Peygamber aleyhis-selam;

-“İşte bu doğru söyledi. Haydi kalk, hakkında Allah’ın hükmü vahyedilinceye kadar bekle.” Dedi.

Bende kalktım. Beni Selime’den birkaç adamlar peşime takıldılar. Ve;

-“Allah’a yemin ederiz ki, bundan önce hiçbir suç işlemediğini biliyoruz. Yazıklar olsun sana ki gazâdan kalan başkaları gibi Resûlullah aleyhis selam’a ma’zeret beyan edemedin. Suçun için Peygamber Aleyhis selam’ın istiğfarı kâfi idi.” Dediler.

Durmadan beni o kadar azarladılar ki, hatta, Peygamber Aleyhis selam katına dönüp kendimi yalanlamayı düşündüm.

Sonra onlara sordum;

-“Beninle birlikte bu cezâya uğrayan kimse var mı?” dedim.

-“Evet seninle berâber iki kimse cezâya uğradılar; senin gibi cevap verdiler de senin aldığın cevabı aldılar.” Dediler.

-“Bu iki adam kimlerdir?” dedim.

-“Rebiâ oğlu Mürâretü’l- Âmiri ileHilâl b. Ümeyyetü’l-Vâkıfî” dediler.

Bedir gazâsında hazır bulunan ve bana örnek olabilecek iki iyi ve Salih adamı söylediler.
Bunları söylediklerinde yoluma devam ettim.

-“Peygamber Aleyhis-selam, bu gazâda kendisinden ayrılıp kalanlar içinden bizim üçümüzle konuşmaktan (insanları) nehyetti.”

Kâ’b şöyle devam etti;

-“Bunun üzerine ahâli bizden çekindiler, yahut bize karşı yan çizmeye başladılar. Hatta memleketim bana yabancı gelmeye başladı. Tanıdığım yer olmaktan çıktı. 50 gün bu hal üzere kaldık.”

-“Diğer iki arkadaşıma gelince: Onlar sindiler; ağlayarak evlerinde oturdular. Ben bunların en genci ve en dinci olduğumdan evimden çıkar, cemâatle namazda hazır olurdum. Ve çarşılarda dolaşırdım. Lâkin kimse benimle konuşmazdı.”

-“Peygamber Aleyhis-selam’ın yanına gelir ve namazdan sonra oturduğu yerde ona selam verir de kendi kendime,”

-“Acabe selâmımı alıp dudaklarını kımıldattı mı” der.

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLERİ

Devam edecek…

 

dsc00501-fuadyusufoglu-mojdank-mevki-i-nusaybin.JPG

Navale sipi (Nusaybin)

Hadis: 21…(Altıncı bölüm)

-“Peygamber Aleyhis-selam’ın yanına gelir ve namazdan sonra oturduğu yerde ona selam verir de kendi kendime,”

-“Acabe selâmımı alıp dudaklarını kımıldattı mı” der. Sonra ona yakın bir yerde namaz kılar, (ve namaz içinde) Peygamber aleyhis selam’a gizlice bakardım. Namaza daldığımda Peygamber efendimiz bana bakar ve kendisine baktığım zaman da benden yüzünü çevrirdi.”

-“Müslümanların bu sûretle münâsebeti kesmeleri uzun sürünce, gidip amca-zadem ve en ziyâde sevdiğim Ebû Katâde (r.a.) nin bahçesinin duvarını atladım ve ona selam verdim. Allah’a yemîn olsun ki, selamımı almadı.

Bunun üzerine;”

-“Yâ Ebâ Katâde! Allah için sana soruyorum. Allah’ı ve Resûlünü, ne kadar sevdiğimi biliyormusun?” dedim.

Sustu.

Sözümü tekrarladım ve:”

-“Allah için sana soruyorum.” Dedim.

Ebâ Katâde (r.a.);

-“Allah-u Teâlâ ve peygamber’i daha iyi bilirler” dedi. Bunun üzerine gözümün yaşı dolup taştı, arkama dönüp duvardan atladım.”

-“(Günün birinde) MEDİNE ÇARŞISINDA GEZİYORDUM. Yiyecek satmak için Medine’ye gelen Şam kıptîlerinden birisi;

-“Kâ’b b. Mâlik’i bana kim gösterir?” diyordu. Ahali de beni gösterdi. Nihayet yanıma geldi ve bana Gassân Meliki’nin mektubunu verdi. Bende eli kalem tutanlardan bulunduğum için mektubu okudum. “

-“ŞÖYLE DENİLİYORDU;”

-“SELAMDAM SONRA DERİM Kİ, EFENDİNİZ’İN SİZE KARŞI UYGUNSUZ MUÂMELEDE BULUNDUĞUNU HABER ALDIM. Allah sizi, hukukun çiğnendiği ve kıymetin bilinmediği bir yerde bırakmasın. Yanımıza gel, size ikram ederiz.” Mektubu okuyunca bu da bir belâ dedim. Ve mektubu ateşe atıp yaktım.”

-“Vahy gecikip de 50 günden 40’ı geçince Peygamber aleyhis –Selam’ın elçisi geldi.”

-“Resûl-i Ekrem Aleyhis-selam size zevcenizden ayrı oturmanızı emrediyor.” Dedi.

Bunun üzerine;

-“Ne yapacağım, onu boşayacakmıyım?” dedim.

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLERİ

Devam edecek…

Beyaz suyun çıktığı yer (Nevale sipi) Nusaybin

Hadis: 21…(Yedinci Bölüm)

-“Resûl-i Ekrem Aleyhis-selam size zevcenizden ayrı oturmanızı emrediyor.” Dedi.

Bunun üzerine;

-“Ne yapacağım, onu boşayacakmıyım?” dedim.

-“Hayır, ondan ayrı oturacaksın, ona yaklaşmıyacaksın.” Dedi.

-“Peygamber aleyhis-selam iki arkadaşıma da aynı emri gönderdi. Bunun üzerine refîkama, annesi ve babası yanına gitmesini söyledim ve:

-“Allah (c.c.) bu iş hakkında hüküm verinceye kadar onların yanında otur.” Dedim.

Hilâl b. Ümeyye’nin refîkası Peygamber aleyhis-selam’a geldi ve;”

-“Ya Resûlâllah! Hilal b. Ümeyye yıpranmış bir ihtiyardır. Hizmetçisi de yoktur Ona hizmet etmeme darılmaz mısınız?” dedi

Peygamber Aleyhis-selam:

-“Hayır darılmam, lâkin sana yaklaşmasın.” Dedi.

Kadın şöyle cevap verdi;

-“Va’llahi onun kımıldayacak hâli yoktur. Allah’a kasem ederim ki, başına gelen o vak’adan beri bu güne kadar durmadan ağlıyor.” Dedi.

Kâ’b (r.a.) şöyle devam etti:

-“Ailemden bazıları, Refikan için, Peygamber Aleyhis-selam’dan izin isteseydin olmaz mı? Hilal b. Ümeyye‘ye hizmet etmesi için onun zevcesine izin vermiştir. Sende zevcen hakkında Resûlullah aleyhis-selam’dan izin isteseydin.” Dediler.

-“Ben gencim, bu halimle onun hakkında izin istersem Peygamber Aleyhis-selam bilmiyorum ki, bana ne der.” Dedim.

-“Bu hal üzere on gün kaldım; ahâlinin bizimle konuşmaları nehyedildiği günden itibaren 50 (gün) gece tamam oldu. 50 nci gecenin sabahında evlerimizden birinin damında sabah namazını kıldım.”

-“Allah-u Teâla (c.c.) nın bizi andığı veçhile canım sıkıldığı ve yeryüzü, genişliğine rağmen, bana dar geldiği halde otururken Sel (dağı) üzerinde birisinin bağırdığını işittim.”

En yüksek sesi ile;

-“Ey M’alik’in oğlu Kâ’b, Müjde… Müjde.” Diyordu.

-“Bunu üzerine kurtuluş günü geldiğini anladım ve secdeye kapandım.

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLERİ

Devam edecek…

dsc09306-geliye-same-fuadyusufoglu-nusaybin.JPG

Geliye Şame mevki-i (Navale)

Hadis: 21…(Sekizinci bölüm)

En yüksek sesi ile;

-“Ey M’alik’in oğlu Kâ’b, Müjde… Müjde.” Diyordu.

-“Bunu üzerine kurtuluş günü geldiğini anladım ve secdeye kapandım.

Peygamber Aleyhs-selam, sabah namazını kılınca tevbemizin Allah (c.c.) tarafından kabûl edildiğini halka ilan etti.

Peygamber Aleyhis-selam sabah namazını kılınca tevbemizin Allah (c.c.) tarafından kabul edildiğini halka ilan etti.
Bunun üzerine ahâli müjdeli haberle bize koştular. İki arkadaşıma da müjdeciler gitti. Biri bana atla koştu. Eslem’den bir adam da benim tarafıma yaya koştu ve (adi geçen) dağa çıktı; bunun sesi atlıdan evvel bana ulaştı.

Sesini işittiğim adam gelip beni müjdeleyince, sırtımdaki iki elbiseyi de çıkardım; Müjdesine karşılık olarak ona giydirdim.

Allah’a yemin ederim ki, o gün de bunlardan başka elbisem yoktu. Emanet iki elbise alıp onları giydim.
Peygamber aleyhis-selam’ı görmek maksadı ile yola düştüm. Ahâli bölük bölük beni karşılıyorlar; tövbemin kabulünü tebrik ediyorlar ve ;

-“Allahın affı sana kutlu olsun.” Diyorlardı.

Mescide girdim. Peygamber aleyhis-selam ahâlinin ortasında oturuyordu. Talha b. Übeydullah radiyallahu anhu kalktı ve koşarak gelip elimi sıktı, beni kutladı.

-“Allah’a kasem ederim ki, Muhacirlerden Talha (r.a.) dan başkası kalkmadı.”

Kâ’b (r.a.) Talha (r.a.) nın bu nezaketini hiç unutmazdı.

Sözlerine şöyle devam etti;

-“Peygamber Aleyhis-selam’a selam verdiğimde sevincinden yüzü parlayarak şöyle buyurdu;

-“Annen seni doğurduğundenberi üzerinden geçen günlerin en hayırlısı ile müjdelerim.”

-“Ya Resûlâ’llah! Sizin tarafınızdan mı, yoksa Allah tarafından mı?” dedim.

Resûlullah Aleyhis-selam ;

-“ Benim Tarafımdan değil, Azîz ve Celîl olan Allah katından.” Dedi.

Sevindiği zaman Peygamber Aleyhis-selan’ın yüzü daha da nurlanır, hatta ay parçası gibi olurdu. Sevindiğini bundan anlardık.

Resûl-i Ekrem (a.s.v.) in önünde oturduğumda;

-“Yâ Resûlâ’llah! Tövbemi tamamlamak için bütün nmalımı Allah ve Resûlü uğrunda tasadduk edeceğim.” Dedim

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLERİ

Devam edecek

Kasyane Navale sipi (Nusaybin)

Hais 21 (Dokuzuncu bölüm)

Resûl-i Ekrem (a.s.v.) in önünde oturduğumda;

-“Yâ Resûlâ’llah! Tövbemi tamamlamak için bütün malımı Allah ve Resûlü uğrunda tasadduk edeceğim.” Dedim.

Peygamber Aleyhis-selam;

-“Malından bir kısmını elinde bırakman senin için daha hayırlıdır.” Dedi.

Ben de;

-“Hayber’deki hissemi elimde bırakıyorum yâ Resûlâ’llah! Allah beni ancak doğruyu söylemek sayesinde kurtardı. Hayatta kaldığım müddet ancak doğruyu söylemek de tövbemin tamamıdır.” Dedim.

-”Allah’a kasem ederim ki, Peygamber aleyhis-selam’ın bu sözleri söylediğim gündenberi doğru sözlülük yüzünden Allah-u Teâla’nın, kimseyi benden daha güzel sûrette mukâfatlandırdığını bilmiyorum.”

-“Yine Allah’a kasem ederim ki, Peygamber aleyhis-selam’a bu sözleri söylediğim günden bu güne kadar, bilerek, hiç yalan söylemedim, kalan ömrümde de Allahû Teâla’nın beni yalandan koruyacağını umarım.”

Kâ’b devamla şöyle dedi;

-“Bunun üzerine Canâb-ı Hâk ;

-“1- And olsun ki, Allah, peygamberini (muharebelerden geri kalmak isteğenlere izin verdiğinden dolayı afvettiği gibi), bir kısmının kalpleri kaymak Üzere iken, sıkıntılı zamanda Ona uyan Muhacirlerle, Ensarın Tevbelerini kabul etti. Çünkü Allah çok şefkatli, çok merhametlidir.”

-“2- Bütün genişliğine rağmen yer onlara dar gelerek, nefisleri kendilerini sıkıştırıp, Allah’dan başka sığınılacak kimse olmadığını anlayan savaştan geri kalmış üç kişinin tevbesini de kabul etti. Eski hallerine dönmeleri için Allah onların tevbelerini kabul etti. Muhakkak ki, Allah tevbeleri çok çok kabul edenve merhameti sonsuz olandır. Ey iman edenler! Allah’ın azabından korkun, doğrularla beraber olun.” Tevbe suresi ayet 117-119. mealındeki ayetleri inzal buyurdu.

Kâ’b şöyle devam etti;

-“Allah’a yemin ederim ki, Cenabi hâk beni, İlam nimetine mazhar ettikten sonra Peygamber Aleyhis-selam huzurunda doğru söylemekliğimden, yalan söyleyip helak olanlar durumuna düşmemekliğimden daha büyük bir nimeti bana vermedi,

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLERİ

Devam edecek

Çağ-Çağ barajı (Nusaybin)

Hadis 21 (Onuncu bölüm)

Kâ’b (r.a.) şöyle devam etti;

-“Allah’a yemin ederim ki, Cenabi hâk beni, İlam nimetine mazhar ettikten sonra Peygamber Aleyhis-selam huzurunda doğru söylemekliğimden, yalan söyleyip helak olanlar durumuna düşmemekliğimden daha büyük bir nimeti bana vermedi,

Vahiy nazil olduğu zaman da Allah-u Teâla, yalan söyleyenler hakkında, kimseye söylemediği ağır sözü söyledi.

Ve (c.c.) şöyle buyurdu

-“Onların yanlarına döndüğünüzde kendilerine ilişmemek için size Allah adı ile yemin ederler. Onlardan yüz çevirin. Zira onlar MURDARDIRLAR. Yaptıklarının cezası olmak üzere varacakları yer de Cehennemdir. Onlara razı olmanız için size yemin ederler. Lâkin, siz razı olsanız da Allah-u Teâla fâsık kavimden razı olmaz.”

Kâ’b (r.a.) sözlerini şöyle bitirdi:

-“Biz üçümüz o kimselerden geriye bırakılmıştık ki, onlar yemin ettiklerinde Peygamber Aleyhis-selam onların yeminlerini kabûl ve onlarla bîat ve onlar için istiğfar etti ve bizim işimizi geri bıraktı ve nihayet Allah-u Teâla bu hususta yukaride söylendiği veçhile hüküm verdi.”

-“Allah’ın zikrettiği bu ayrılıştan maksat, bizim gazâdan geri kalmaklığımız değil, belki Peygamber Aleyhis-selam’ın kendisine yemin edip îtizâr ettiklerine özürlerini kabul ettiği kimselerin işlerinde bizim işimizi ayırıp geriye bırakmasıdır.”

(Hadisi, Buhari ve Müslim rivayet etmişlerdir.)

Diğer bir rivayette;

-“Peygamber Aleyhis-selam Tebük gazvesinde Perşembe günü çıktı. Yola Perşembe günü çıkmayı severdi.”

Başka bir rivayette de;

-“Ancak gündüzün, kuşluk vakti seferden evine dönerdi. Seferden döndüğünde ilk önce Mescid’e uğrar ve iki rek’at namaz kılar, sonra orada otururdu.” Denilmektedir.

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLERİ

Devam edecek…