‘Rasulullahın Zevceleri’ olarak etiketlenmiş yazılar

Âişe (r.anha) nın yaptırdığı mescdin bahçesinden bir başka açıdan görünüş

Hazret-i Aişe-i Sıddıka (Radiyallah-u anha) – 7

Resulullah (s.a.v.) ın mübarek sesini işitince, ağlamaktan vazgeçtim. Babama dönüp, cevap vermesini söyledim.

Babam;

-“Vallahi bilmem ki, Resulullah (s.a.v.) a ne cevap vereyim. Bizim kavmimiz cahiliyet devrinde putperest idi. İnsan haykellerine tapınırlar ibadet etmesini bilmezlerdi. Hiç kimse bizim kadınlarımıza böyle bir şey söyliyemezdi: Şimdi elhamdulillah kalblerimiz İSLAM NURU ile parladı. Evimiz İSLAM IŞIĞI ile aydınlandı. Bizim için böyle söyliyorlar. Ben, Resulullah (a.s.v.) a ne diyeyim.”dedi.

Sonra anneme döndüm;

-“ Sen cevap ver.” Dedim.

O da;

-“Ben şaşırdım kaldım. Ne söyliyeceğimi bilemiyorum. Sen söyle”. Dedi.

Sonra ben söze başladım. Dedim ki;

-“Allah-u Teâlâ’ya yemin ederim ki, mübarek kulağınıza gelmiş olan lafların hepsi yalandır. Eğer onlara inanmış iseniz, temiz olduğumu ne kadar söylesem bana inanmazsınız. Allah-u Teâlâ biliyorki, benim bir şeyden haberim yoktur. Yapmadığım bir şeye evet dersem, kandime iftira etmiş olurum. Valahı başka diyeceğim yoktur. Yalnız Yusuf aleyhisselam’ın dediğini derim ki; (-“Sabr etmek iyidir. Onların söyledikleri şey için, Allah-u Teâlâ’dan yardım beklerim.”) Şaşkınlığımdan “Ya’kub” Aleyhisselam diyeceğim yerde, “Yusuf” Aleyhisselam” dedim. Sonra yüzümü çevirip dayandım. Rabbimin beni temize çıkaracağını, Allah hakkı için hep bekliyordum. Çünkü kendimden emindim. Suçum yoktu. Fakat Allah-u Teâlâ’nın benim için ayet-i kerime göndereceğini sanmıyodum. Kıyamete kadar her yerde benim için ayet-i kerime okunacağını aklıma sığdıramıyordum Allah-u Teâlâ’nın büyüklüğünü ve kendi aşağılığımı bildiğim için, ayet-i kerime göndereceğini hiç ümid etmiyordum. Yalnız günahsız olduğumu, kalbimin temizliğini Peygamber’ine rü’yada bildirir veya kalbi şerifine ilham eder diyodum. Allah hakkı için doğru söyliyorum ki, Resulullah (s.a.v.) oturduğu yerden daha kalkmamışlardı ve kimse odadan dışarı çıkmamıştı. Mübarek yüzünde vahiy alametleri göründü. Oturanların hepsi vahiy geldiğini anladı. Babam bu hali görünce, deriden bir yastık vardı. Yastığı Resulullah (s.a.v.) ın mübarek başının altına koydu. Bir yemeni çarşaf ile üzerlerini örtü. Vahiy gelmesi bitince, mübarek yüzünden örtüyü kaldırdı. Gül ve kırmızı yüzünden, inci gibi parlayan terleri mübarek elleriyle ile sildi.

Gülümseyerek;

-“Müjdeler olsun sana ey Âişe! Allah-u Teâlâ seni temize çıkardı. Senin pâk olduğuna şahid oldu.” Buyurdu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allahu Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Aişe-i Sıdık radiyallah-u anha’nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin… Amin…

Fuad Yusufoğlu

Mescidi Nebevi (Eski resim) Medine-i Münevvere

Hazret-i Aişe-i Sıddıka (Radiyallah-u anha) – 8

Babam hemen;

-“Kalk ya kızım! Resulullah (s.a.v.) a çabuk teşekkür et!” dedi.

Ben de;

-“Vallahi kalkmam, Allah-u Teâlâ’dan başkasına şükr etmem! Çünkü, Rabbim benim için ayet-i kerime indirdi.” Dedim.

Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhive selem), Nur suresinin onbirinci ayetinden başlayarak, on ayet-i kerime okudu.

Babam hemen kalkıp başımdan öptü.

Âişe (r.anha) hakkında bu ayet-i kerime gelmeden önce, Hazret-i Eyyüb Halid (r.a.) in zevcesi;

–“Âişe için ağızlarda dolaşan sözlere ne dersin?” diyerek Hazret-i Halid (r.a.) e sormuş,

Hazret-i Halid (r.a.) de;

-“Allah için bu sözler yalandır. Sen bana karşı böyle kötülük yaopar mısın?” demiş,

hanımı da;

-“Haşa yapmam.” Deyince

Hazret-i Halid (r.a.) de;

-“Âişe (r.anha), dini bizden daha bütün iken, Resulullah (s.a.v.) a karşı böyle şey yapmış olabilir mi? Biz böyle söylemdik. Bü sözler büyük iftiradır.” Demiş.

Hak Teâlkâ hazretleri da; Hazret-i Halid (r.a.) in tam bu sözü gibi ayet-i kerime göndermiştir.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) hemen eshabını mescide topladı. Gelen ayet-i kerimleri okudu. Ayet-i kerimenin bereketi ile müminlerin kalplerindeki şüpheler kalktı. Mistah Hz. Ebu Bekir’in akrabası idi. Fakir idi. Hz. Ebu Bekir onun geçinmesine yardım ederdi. Mistah, bu işte münafıklarla birlikte olunca ona yardım etmemeğe yemin etti. Bunun üzerineAllah-ü Teala Nur suresinin yirmi ikinci ayetini gönderdi.

Ebu Bekir Sıdık bu ayet-i kerimeyi işitince,

-“Allah-u Teâlâ’nın beni afv etmesiniz severim.” Dedi

Mistaha eskisi gibi yardım etti. Hazret-i Aişe (r.anha) nin temiz olduğunu bildiren ayet-i kerimeler gelince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) bu sözleri söyleyenlere, “kazf” haddi vurulmasını emr buyurdu. Dört kişiye seksen değnek vurdular. Birisi kadın idi ve Resulullah (s.a.v.) baldızı idi. (Me’aric) kitabının yazısı tamam oldu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allahu Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Aişe-i Sıdık radiyallah-u anha’nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin… Amin…

Fuad Yusufoğlu

 

 

Âişe-i Sıddık (Radiyallah-u anha) nın yaptırdığı mescid (Tenim)

Hazret-i Aişe-i Sıddıka (Radiyallah-u anha) – 9

Hazret-i Âişe (r.anha) gelen onyedi ayet-i kerimeden birincinin tefsirini (Muvakib tefsiri) şöyle bildiriyor;

-“Âişe (r.anha) ya iftira edenler, sizden birkaç kişidir. Siz bu iftirayı kendiniz için kötülük sanmayın! Bu sizin için hayırlıdır. (Bu iftira sebebi ile çok sevab kazandınız. Onların yalanı meydana çıktığından, sizin şanınız, şerefiniz artdı.)
Âyet-i kerime sizin temiz olduğunu bildirdi.

-“O iftira edenlerden her biri içinkazandıkları günah kadar cezalar vardır. Büyük iftirayı icad edip, çok çirkin şeyi söyliyenlere dünyada ve ahrette büyük azab vardır.”

Bunlara had vurulduktan sonra, Abdullah bin Ebi Selûl munafığı, hakir ve zelil oldu. Hassan ölünceye kladar kör oldu.Mistahın eli çolak oldu.

Onikinci ayet-, kerimede;

-“Bu iftirayı işitince, mü’min erkek ve kadınlar, kendi ailelerine iyi gözle bakmalı. Bu, meydanda bir yalan ve iftiradır demelidirler’’

On dokuzuncu ayet-i kerimede,

-‘’Mü’minlerin kötü olarak anılmasını sevenlere, dünyada ve ahrette acı azablar vardır’’

Ve yirmi altıncı ayet-i kerimede

-’’Habis söz söylemek, habis adamlara layıktır. Habis adamlara habis kelam yakışır.’’ Buyuruldu.
Resulullah (s.a.v) ve Hazreti Âişe Safvan (r. anhüm) o alçakların söylediklerinden uzaktırlar. Onlar için avf , mafiret ve cennette nimetler vardır.

Görülüyor ki, Hazreti Aişe(r.anha) ye ifitra edenlere , Allah-u Teala , alçak demektedir. Onlara çok acı azablar vereceğini bildirmektedir.

(Hasais-ul Habib) kitabında diyor ki,

Resulullah Sallallahu aleyhi ve selem)ın zevcelerinden birini (Kazf) edenin kötülüyenin kafir olduğuna ve tevbesinin kabul olmayacağına, Abdullah ibni Abbas (r.a.) hazretleri fetva vermiştir. Hele Hz. Aişe (r.anha) ye kötü demek, Kuran-ı Kerimi inkar etmek olur. Bunun küfr olduğu söz birliği ile bildirilmiştir. Eshab-ı kiramdan birinin annesine kötü diyenin cezası da kazf cezasının iki katıdır.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allahu Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Aişe-i Sıdık radiyallah-u anha’nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin… Amin…

Fuad Yusufoğlu

 

 

 

Âişe-i Sıddık (radiyallah-u anha) yaptırdığı mescid (Tenim)

Hazret-i Aişe-i Sıddıka (Radiyallah-u anha) – 10

Hz. Aişe (r.anha) buyurdu ki :

Resulullahın (s.a.v) ilk hastalığı Hz. Meymune (r.anha) nin evinde oldu. O gün Resulullah (s.a.v.) ın Hz. Meymune (r.anha) ye uğradığı gündü. Burada Resulullah (s.a.v) ın hastalığı arttı. Diğer ezvac-ı tahirat gelerek Resulullahın (s.a.v.) hizmetine koyuldular. Peygamberimiz (s.a.v.) de;

-“Ey benim zevcelerim ma’zur görün takatım yoktur ki evlerinizi dolaşayım. İzin veriniz ki Aişe’nin evine gideyim, bana orada hizmet edersiniz.’’ buyurmuşlardır.

Resulullah (s.a.v) Hazreti Abbas (r.a.) ve Hazreti Ali (r.a.) nin omuzlarına dayanıp Hazreti Aişe (r.anha) nin odasına gitti. Giderken mübarek ayakları yeri sürüyordu. Gelip döşeğe yattı. Bu odada m. 632 senesinde Rebi’ül Evvel ayının on ikinci pazartesi günü öğleden önce mübarek başı Hazret-i Aişe (r.anha) validemizin ğöğsünde olduğu halde vefat etti. Vefat ettiği yere; Hazreti Aişe (r.anha) nin odasına defn edildi.

Resûlullahın (s.a.v) vefatından sonra da Eshab-ı kiramın ‘’Aleyhimürrıdvan’’ Hazreti Aişe validemize Ümm-ül Mü’minin; Müminlerin annesi olarak hürmetleri, ikramları ve izzetleri çok fazla idi. Hatta bu hususta Hazreti Ömer (r.a) bunda o derece ileri gitti ki, Hazreti Aişe (r.anha)

-’’Resulullahın vefatından sonra Hazreti Ömer (r.a.) bana çok iyilik etti.Ya Rabbi bundan böyle beni onun ihsan ve iyilikleri için ayakta tutma’’ buyurdu.

Hazreti Aişe (r.anha) validemiz Resulullah (s.a.v.) ın kabri şerifi yanında kendisi için ayırmış olduğu yeri Hazreti Ömer’e (r.a) verdi.Hazreti Ömer buraya defn edildi.

Hazreti Aişe (r.anha) validemiz Hazreti Osman zamanında da dini İslamı öğretmekle meşgul oldu. Osman(r.a) hilafetinin son zamanlarında Kufe ve Mısır’da isyancılar Medine’ye yürüdüler ve Hazreti Osmanı şehit ettiler.Hazreti Ali halife olunca, katilleri arayıp kısas yapmak için geciktirmeği uygun gördü. Eşkıya ise,bundan yüz buldu.Taşkınlığa devam ettiler. Hazreti Osman (r.a.) ı söğüp,kendilerini haklı gösteren sözleri her tarafa yaymağa başladılar. Eshab-ı kiramın büyüklerindenTalha, Zübeyr, Nu’man bin Beşir, Ka’b bin Acre (ridvanıllahi aleyhim ecmain) ve başkaları bu hale çok üzüldüler.

-’’İşin sonunun böyle olacağını bilseydik, Hazreti Osman (r.a.) ı, eşkiyaya karşı korurduk.’’ dediler.

Katiller, bunu haber alınca bu sahabileride şehit etmeye karar verdiler. Bunlar da Mekke-i mükerremeye gittiler. Hac etmek için Mekkeye gelmiş olan Hazreti Aişe (r.anha) ye anlatıp ona sığındılar. Halife, fitneyi bastırıncaya kadar, eşkıyaya yüz veriyor.

-’’Onlar da şımararak düşmanlıklarını, işkencelerini arttırıyorlar. Kısas yapılmadıkça ve zalimlerin cezası verilmedikçe, kan dökmemin önüne geçilmeyecektir.’’dediler.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allahu Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Aişe-i Sıdık radiyallah-u anha’nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin… Amin…

Fuad Yusufoğlu

Mescid-i Nebevi – Eski resim - (Mekke müzesinden alınmıştır)

Hazret-i Aişe-i Sıddıka (Radiyallah-u anha) – 11

Hazreti Aişe (r.anha) de

-‘’Bu şakiler medineyi terk etmedikçe ve Emirul-müminin etrafında oldukça, sizin medineye gitmeniz doğru olmaz. Şimdilik emin bir yere gidiniz. İşin sonunu bekleyiniz.Hazreti Ali (r.a.) yi bu eskiyanın elinden kurtarmak için uzaktan yardım ediniz. İlk fırsatta, halifeyi aranıza alıp eskiyanın üzerine yürüyünüz. Katilleri yakalayıp kısas yapmak kolay olur. Böylece kıyamete kadar, zalimlere ders vermiş olursunuz! Bu iş şimdi kolay değildir. Acele etmeyiniz’’ buyurdu.

Eshab-ı kiram, Hazreti Aişe (r.anha) nin sözlerini beğendiler. İslam askerlerinin toplanma yeri olan Irak ve Basra taraflarına gitmeği uygun gördüler. Hazreti Aişe (r.a.nha) ye

-‘’Fitne kalkıp, ortalık düzelinceye ve halifeye kavuşuncaya kadar bizi himaye et! Sen Müslümanların annesisin ve Resulullahın muhterem zevcesisin. Ona herkesten daha yakın ve sevgilisin. Seni herkes saydığı için eskıya sana yaklaşamaz. Bizimle beraber bulun! Bize kuvvet ol! diye yalvardılar.

Hazret-i Aişe (r.anha), Müslümanların rahat etmesi için ve Rresulullah (s.a.v.) ın Eshabını korumak için, onlarla birlikte Basra’ya haraket etti. Halifenin etrafını sarmış olan ve birçok işlere karışmakta olan katiller, Bu Haberi Hazret-i Ali (r.a.) ye başka türlü anlattılar. Halifeyi de Basra’ya gitmeğe zorladılar.

İmâm-i Hasan ve İmâmi Hüseyin ile Abdullah bin Ca’fer-i Teyyar ve Abdullah bin Abbas (ridvanıllahı teâlâ aleyhim ecmain) gibi sahabiler, halifeye acele etmemesiniğ, m ünafıkların sözüne aldanmamasını söylediler ise de, eşkiyaağır basarak, Emir hazretlerini Basra’ya götürdüler.

Önce Ka’ka’ adında birini gönderip, Hazret-i Aişe (r.anha) nin yanında bulunanların düşüncelerini sordu. Sulh ve fitneyi önlemek istediklerini, bunun için de, önce katillerin yakalanmasınılazım geldiğini söylediler.

Halife, bu isteklerini uygun buldu. Her iki taraftaki Müslümanlar sevindiler. Üç gün sonra birleşmek için anlaştılar. Buluşma satı yaklaşınca, katiller haber aldı. Şaşkına döndüler. Başkanları olan Abdullah bin Sebe’ yahudisinin etrafında toplandılar. Bunun çaresini sordular. Son çaremiz bu gece halifenin askerlerine hücüm ediniz ve hemen halifeye gidip gidip;

-“Aişe (r.anha) nın yanındakiler, sözlerinde durmadı baskına uğradık” deyiniz.

Bir süvarıi birliği ile de karşı tarafa saldırdılar. Birkaç gün evvel gönderdikleri ajanlar da, karşı taraftan imiş gibi;

-“Halife sözünde duırmadı. Baskına uğradık.” Diye bağırdılar.

Böylece harp başladı Deve vak’ası böyle patladı.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allahu Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Aişe-i Sıddık radiyallah-u anha’nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin… Amin…

Fuad Yusufoğlu

Mescid-i Nebevi (Eski resim)

 

Hazret-i Aişe-i Sıddıka (Radiyallah-u anha) – 12

Deve vak’ası sonunda Hazret-i Ali (r.a.) Hazreti Aişe (r.anha) ye izzet ve ikramda bulunmuş ve kendisini Mmedine-i Münevvere ‘ye göndermiştir.Hazret-i Aişe (r.anha) Deve vak’asına çıkması, harb etmek için olmayıp ıslah etmek, fitmneyi bastırmak içindi.

Hazret-i Aişe (r.anha) mü’minleri annesidir ver Rresulullah (s.a.v.) ın zevcesidir.Hazret-i Ali (r.a.) nin de annesi makamında olduğu, Kur’an-i kerimde bildirilmektedir. İçtihadi hazret-i Ali (r.a.) nin içtihadına uymadı

Hazret-i Aişe (r.anha) Hazret-i Ali (r.a.) yi çok severdi. Çünkü;

-“Ali’yi sevmek imandandır” hadis-i şerifini, Hazret-i Aişe (r.anha) haber verdi. Böylece, onu sevdiğini ve herkesin de sevmesi klazım geldiğini bidirdi.

Hazret-i Ali (r.a.) şehid edilince pek çok ağladı ve üzüldü.

Seyyid Ahmed bin Ali Rifai buyuruyor ki;

-“Eshab-i Kiram “Aleyhimürridvan” arasında olan olaylar üzerine aşırı konuşmak fikir yürütmek, hiç caiz değildir. Her Müslüman, Eshab-i kiram hakkında, dilini tutmalı, o büyüklerin hep iyiliklerini söyleyip, hepsini sevmeli, övmeldir. Çünkü onlar birbirlerini severlerdi.

Hazret-i Aişe (r.anha) müctehid idi. Bütün islma ilimlerinde çok büyük derecesi vardı. Bilhassa kadınlara mahsus hallere dair fıkhı hükümler kendisinden sorulurdu. Çünkü Hazret-i Aişe-i Sıdık (r.anha) hem müminlerin annesi, hem de dinlerini öğrenecekleri bir müftü müctehid idi. Ayet-i kerime ile medh ve senâ olundu. Âlim, edib, çok akıllı ve üstad idi. Çok fasih ve beliğ konuşurdu.

Âişe-i Sıddıka (r.anha) hazretlerinin faziletleri, üstünlükleri, sayılmayacak kadar çoktur. Âlimlerin çoğuna göre, fıkıh bilgilerinin dörte birini Hazret-i Aişe (r.anha) haber vermiştir.

Hadis-i şerifte;

-“Dininizin üçte birini Hümeyra’dan öğreniniz.” Buyuruldu.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem), Hazret-i Aişe (r.anha) yi çok sediği için, ona (Humeyra) derdi. Eshab-i kiramden ve tabiinden çok kimse Hazret-i Aişe (r.anha) den işitikleri hadis-i şerifleri haber vermişlerdir.

Ürvet ibni Zübeyr hazretleri (r.a.) buyuruyor ki;

-“Kur’ani kerimin manalarını ve helel haramları ve Arab şiirlerini ve neseb ilmini Hazret-i Âişe (r.anha) den daha çok bilen kimse görmedim.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allahu Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Aişe-i Sıddık radiyallah-u anha’nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı affeylesin… Amin…

Fuad Yusufoğlu

Mescid-ül Haram (Osmanlıların inşa ettikleri ve suudileri yıktıkları Ecyed kalesi)

Hazret-i Aişe-i Sıddıka (Radiyallah-u anha) – 13

Eshab-i Kiram, hediyelerini, Resulullah (s.a.v.) a, Âişe (r.anha) nin evine getirip, böylece sevgisini kazanmağa yarışırlardı. Zevceler, iki gurup idi. Âişe tarafında Hafsa, Safiye, Sevda vardı. İkincisi, Ümm-i Seleme ve ötekiler idi. Bunlar Ümm-i Seleme(r.anha) yi Resulullah (s.a.v.) a gönderip –“(Eshabına emr buyur hediye getirmek isteğen, hangi zevce yanında iseniz, oraya getirsin!)” dediklerinde

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) buyurdu ki;

-“Beni Âişe hakkındaincitmeyiniz! Cebrail aleyhisselam bana yalnız Âişe’nin yanında iken geldi.”

Ümm-i Seleme (r.anha), dediğine pişman olup, tövbe ve afv diledi. Fakat zevceler, Hazret-i Fatima (r.anha) ile de haber gönderdiler.

Cevabında;

-“Ey kızım, benim sevdiğimi, sen sevmez misin?” buyurdu.

Fatima (r.anha);

-“Elbet severim.” Dedi.

Cevabında;

-“O halde Aişe’yi sev!” buyurdu.

Aişe Radiyallahu anha buyurdu ki;

-“Resulullah (s.a.v.) ın zevceleri arasında, Hadice (r.anha) yi gayret etdiğim gibi, başkasına gıpta etmedim. Halbuki, onu gömemiştim. Çünkü ölmüş olduğu halde, onun adını çok söyliyordu. Ne vakit bir koyun kesip dağıtsa mutlaka bir parçasını da Hadic (r.anha) nın akrabasına yollardı. Bunu görünce, bir defe (-“Allah-u Teâlâ, sana, sanki, Hadice’den başka kadın vermedi mi hep onu söyliyorsun.”) dedim.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem);

-“Evet, başka kadınlarım oldu. Fakat o şöyle idi, böyle idi ve ondan çocuklarım oldu.” Buyurdu.

Hazret-i Aişe (r.anha) nin şan ve şereflerinden birisi de Resulullah (s.a.v.) ın sevgilisi olmasıdır. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem), onu çok severdi..

Resulullah (s.a.v.) a, en çok kimi seviyorsun denildkte;

-“Aişe’yi” buyurdu.

-“Erkeklerden kimi seviyorsun?” Dediler

-“Aişe’nin babasını” buyurdu.

Yani en çok Hazret-i Ebû Bekir’i sevdiği bildirdi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allahu Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Aişe-i Sıddıka radiyallah-u anha’nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin… Amin…

Fuad Yusufoğlu

Mescid-ül Haram (eski resim)

Hazret-i Aişe-i Sıddıka (Radiyallah-u anha) – 14

Hazret-i Aişe’ye sordular ki;

-“Resulullah (s.a.v.) en çok kimi severdi.”

-“Fatima’yı severdi.” Dedi.

-“Erkeklerden ençok kimi severdi” dediler.

-“Fatima’nin zevcesini.” Buyurdu.

Bun dan anlaşılıyor ki, zevceleri arasında, Hazret-i Âişe’yi, çocukları arasında Hazret-i Fatıma’yı, ehli beyt arasında, Hazret-i Ali’yi, Esxhab-i Kiram arasında ise, Hazret-i Ebû Bekir’ i en çok severdi.

Hazret-i Aişe (r.anha) buyuruyor ki;

-“Birgün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) mübarek nalinlerinın kayışlarını çakıyordu ben de iplikiğriyordum. Mübarek yüzüne baktım parlak alnından ter damlıyordu. Ter damlası, her tarafa nur saçıyordu. Gözlerimi kamaştırıyordu. Şaşakaldım.

Bana doğru baktı;

-“Sana ne oldu ki, böyle dalgın duruyorsun.” Buyurdu.

-“Ya Resulullah! Mübarek yüzünüzdeki nûrların parlaklığına ve mübarek alnınızdaki ter tanelerinin saçtıkları ışıklara bakarak kndimden geçtim.” Dedim

Reulullah kalkıp yanıma geldi. Gözlerimin arasını öptü ve;

-“Yâ Âişe! Allah-u Teâlâ sana iyilikler versin! Beni sevindirdiğin gibi, seni sevindirsin.” Buyurdu.

Yani, senin beni sevindirmen çoktur, dedi. Hazret-i Âişe(r.anha) nin mübarek gözlerinin arasını öpmesi, Resulullah (s.a.v.) i severek onun cemalını anlayarak gördüğü için aferin ve takdir olmaktadır.

Tabiinin büyüklerinden olan İmâm-i Mesruk (r.a.), Hazret-i Âişe (r.anha) den gelen bir haberi bildirirken

(–“Resulullah’ın sevgilisi ve Ebû Bekir Sıddık’ın kerimesi olan Hazret-i Sıddıka (r.anha) buyuruyor ki) diye söze başlardı.

Bazen da;

(-“Allah-u Teâlâ’nın ve göklerde olanların sevdiklerinin sevgilisi diyor ki”) derdi.

Âişe (r.anha) kendisinin, Ezvaci tahiratın hepsinden daha üstün olduğunu söyliyererk, Allah-u Teâlâ’nın ni’metlerini sayar öğünürdü.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allahu Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Aişe-i Sıddıka radiyallah-u anha’nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin… Amin…

Fuad Yusufoğlu

Cennet-ül Baki’ mezarlığı (çok eski resim)

Hazret-i Aişe-i Sıddıka (Radiyallah-u anha) – 15

Bunlardan da bazıları şunlardır;

1-“Resulullah (s.a.v.) beni istemeden önce, Cebrail Aleyhisselam, benim resmimi getirip gösterdi ve
(-“bu senin zevcendir dedi.”) Derdi

2-“Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem ) gece namazı kılıyordu. Ben yanında yatmış idim. Bu hal yalnız bana mahsus idi. (diyerek övünürdü) secdede, mübarek elleri ayaklarıma değince, ayaklarımı çekerdim.”

3-“Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) zevceleri içinde, benden başka koca görmeden Resulullah (s.a.v.) ile evlenen olmamaştır.”

4-“Ezvaci tahirat, içerisinde, yalnız benim yanımda iken vahiy geldi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) bazı zevcelerine,

-“Âişe’yi üzerek, beni incitmeyiniz! Biliniz ki, onun yatağında iken bana vahiy gelmektedir.” Buyurmuşdu.

5-“Resulullah (s.a.v.) zevceleri arasında benden başka hiçbirinin hem babası hem de annesi hicret etmiş değildir.”

6-“Allah-u Teâlâ benim hakkımda Beraat ayetini nazil eyledi.”

7-“Resulullah (s.a.v.) vefat ederken mübarek başları benim göğsümde idi.”

8-“Resulullah (s.a.v.) benim evimde vefat buyurdu.”

9-“Benim odam Resulullah (s.a.v.) ın ürbesi olmuştur.”

Hazret-i Âişe validemiz (r.anha) Resulullah (s.a.v.) ın rızasına kavuşmak için gecesini gündüzüne katardı. O’nu (s.a.v.) birazcık üzgün görse teselli etmek için elinden geleni yapardı. Hatta Rresuullah (s.a.v.) ın akrabalarını da gözetir. Onlara karşı da her türlü iyiliği yapardı.

Âişe (r.anha) buyuruyor ki; günde ikinci defa yemek yiyordum.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) görünce;

-“Yâ Âişe! Yalnız mideni doyurmak sana her şeyden daha tatlı mı geliyor? Günde iki kere yemek de israfdandır. Allahû Teâlâ, israf edenleri sevmez. Buyurdu.

(Mütercim burayı şöyle açıklıyor; Resulullah (s.a.v.) Âişe (r.anha) nın ikinci yemeği, acıkmadan yediğini anlayarak böyle buyurmuşdu. Yoksa, keffaratlar için, günde iki kere yedirmek lazım olduğu meydandadır.)

Resulullah (s.a.v.) ın vefatından sonra Hazret-i Âişe (r.anha) ye yemek yiyip yemediğini sordular.

Hazret-i Âişe (r.anha);

-“Hiçbir zaman doyasıya yemedim.” Buyurdular ve ağladılar.

Daima oruç tutarlardı. Teheccüd namazını hiç terk etmezlerdi. Çoğu zaman Hazret-i Peygamber (s.a.v.) le kılarlardı. (Tirmizi –Zühd)

Devam edecek…

İslâm âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Âişe-i Sıddıka radiyallahu anha’nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

 

Âişe-i Sıddıka (r.anha) nın inşa ettiği mescid (Çok eski resim) Ten’im

Hazret-i Aişe-i Sıddıka (Radiyallah-u anha) – 16

Resul-i Ekrem efendimiz (s.a.v.) den 2210 (İkibin ikiyüz on ) hadisi şerif rivayet etmiştir. Kendisinden de eshab ve tabiin’den birçokları hadis-i şerif nakletmişlerdir.

Hazret-i Âişe (r.anha) nın ilmini en ziyade neşreden hemişresi Esma (r.anha) nın oğlu Urve İbnü’z-Zübeyr ve biradezadesi Kasım Bin Muhammed bin Ebû Bekir (rıdvanıllahi teâlâ alyhim ecmain) dır.

Ahmed ibni Hanbel (r.a.), “Müsned” inde Hazret-, Âişe (r.anha) nın hadislrini (253) sahife içinde toplamıştır. Sahih hadis kitabları Hazret-i Âişe (r.anha) nın fetveleri ile doludur. Dini meselelerin hallinde önce Kur’an-i kerim’e sonra hadis-i şeriflere başvurur, daha sonra da naslardan (ayet ve hadis çıkan ahkama kıyas ederek) ictihad ederdi.

O devrin belli başlı âlimlerinen ve “fukaha-i seb’a” dan biridir. (Fukah-i eb’a, yedi fıkıh âlimi demektir ki, bunlar; Hazret-i Ömer (r.a.), Hazret-i Ali (r.a.), İbn-i Mes’ud (r.a.), Zeyd bin Sabit (r.a.), Hazret-i Âişe (r.anha)i Abdullah ibn-i Abbas (r.a.), veAbdullah ibn-i Ömer (r.a.) dır

Fıkıh ve ictihadda, görüşü keskin ve kuvvetli idi. Fıkıh ilminin kurucularındandır. İslam Dininde pek yüksek makam sahibi olup, hadis ve fıkıh âlimlerince takdir ve sitayişle anılanların başında gelmektedir.

Tabiinden Mesruk (r.a.) a soruldu;

-”Hazret-i Âişe (r.anha) Feraiz ilminden bir şeyler bilirmiydi?”

Mesruk (r.a.); Buyurdu ki;

-“Allah’a yemin ederim ki, Eshab-i Kiram(r.a.) in ileri gelenlerinden bir çoğu gelir Hazret-i Âişe (r.anha) den feraize ait şeyler sorar ve öğrenirlerdi.

İmâm-i Zühri (r.a.);

-“Eğer zamanının bütün âlimleri ve Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) in diğer zevcelerinin ilmi, bir araya toplansa, Hazret-i Âişe (r.anha) nin ilmi yine çok olurdu.” Buyurdu.

Ebû Mûs’el Eş’ari (r.a.) buyurdu ki;

-“Bizler (Eshab-i kiram) müşkül bir mes’ele ile karşılaşınca gider Hazret-i Âişe (r.anha) ye sorardık.Hazret-i Âişe (r.anha) nın ilmi pek çoktu.”

Urve bin Zübeyr (r.a);

-“Ne fıkıhda, ne tıbda, ne şiirde Hazret-i Âişe (r.anha) den daha çok ilmi bulunan kimse yoktu.” Buyurmuştur.

Devam edecek…

İslâm âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Âişe-i Sıddıka radiyallahu anha’nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu