Ubeydullah-i Ahrâr (Radiyallah-u anhu) – 10

23 Haziran 2008 Pazartesi

Hasankeyf’in görünüşü (Batman)

Ubeydullah-i Ahrâr (Radiyallah-u anhu) – 10

Sonra;

-“Bize hocamızdan gelen usûl budur. Eğer siz tâlibleri cezbe yoluyla terbiye etmek isterseniz, edebilirsiniz” buyurdu.

Ubeydüllah-i Ahrâr hazretleri (r.a.), Ya’kûb-i Çerhi hazretleri (r.a.) nin sohbetinde üç ay kaldı. Ondan feyz alıp, tasavvuf hâllerinde yükseldi. Ondan icâzet aldı.

İnsanları irşâd etmek (yetiştirmek) üzere vedâlaşıp ayrılırken, hocası ona, rabıta şartını anlattı ve;

-“Bu yolu ta’lim ederken dehşet hissi vermemeye dikkat et. Emâneti isteklilere ve isti’dâtlılara ulaştır.” Buyurdu.

Ya’kûb-i Çerhi (r.a.), talebesi Ubeydüllah-i Ahrâr (r.a.) hakkında şöyle buyurmuştur;

-“Bir talebe, bir büyüğün huzuruna gelince Hâce Ubeydüllah gibi gelmelidir. Kandili takmış, fitili ve yağını hazırlamış, onun yanması için sâdece bir ateş tutmak gerekecek.”

Ubeydüllah-i Ahrâr hazretleri (r.a.) yirmidokuz yaşında iken, ilim tahsilini tamamlayıp, tasavvuf’da yüksek derecelere kavuşmuştur. Yirmidokuz yaşından sonra memleketine dönüp, helal kazanmak için ziraatle ve insanlara doğru yolu göstermekle meşgül olmaya başladı. Kısa zamanda mahsülleri o kadar bereketli oldu ki, idaresi için vekil ta’yin etti. 1300’den fazla çiftliği vardı. Herbirinde üçbin amele çalışırdı.Allahü Teala onun mahsülüne öyle bir bereket verdi ki, her sene sekizyüzbin batman zahire ”uşr” verirdi. Anbarlarına konulan mahsül, her çıkardıklarında, koyduklarından fazla geliyordu.Bu hali görenler, Ubeydüllah-i Ahrar hazretlerine hayran kalıp, daha çok bağlanıyorlardı.

Kendisi bu hüsusta;

-“ Bizim malımız, fakirler içindir. Bunca malın hassası işte bu noktadadır ’ buyurmuştur.

Menkıbeleri ve kerametleri :

Ubeydüllah-i Ahrar hazretleri (r.a.), tenhada olsun, kalabalıkta olsun, zahiri ve batıni edeplere çok dikkat ederdi. Sabaha kadar hep iki diz üstü oturduğu çok olurdu. Hizmetinde olanlara ve herkese, ihsanları, lütufları çoktu. Meşakkati, zorluğu kendisi yüklenip, başkalarının rahatını, kendi istirahetine tercih ederdi. Ömrü boyunca kimseden bir şey almayıp, verilen şeyleri kabül etmemeiştir. Büyüklerden bir zat, kendi eliyle beyaz kuzu yününden bir kaftan dikip, ona gönderdi.Bu hediyenin helal maldan olmasına çok dikkat etmişti.

Kaftan kendisine verildiğinde;

-“ Bu kaftanı giymek caizdir. Fakat ben, ömrüm boyunca kimseden hediye kabül etmedim. Bunu gönderen zattan özür dileyin ve bu defa bu kaftanı, bizim hediyemiz olarak kendisine takdim edin’ demiştir.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri “Silsile-i âliyye” denilen büyük âlim ve velilerin Onsekizinci’si Ubeydullah-i Ahrâr (Radiyallah-u anhu) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

“Ubeydullah-i Ahrâr (Radiyallah-u anhu) – 10” için 1 Yorum

  1. Ubeydullah-i Ahrâr (Radiyallah-u anhu) – 9 « بسم الله الرحمن الرحيم diyor ki:

    [...] bin Mes’ud (Radiyallah-u Anhu)- 13 « Ubeydullah-i Ahrâr (Radiyallah-u anhu) – 8 Ubeydullah-i Ahrâr (Radiyallah-u anhu) – 10 [...]

Yorum Yapın