Ubeydullah-i Ahrâr (Radiyallah-u anhu) – 3

23 Haziran 2008 Pazartesi

Ubeydullah-i Ahrâr (Radiyallah-u anhu) – 3

Tasavvuf ilminde hocası Ya’kûb-i Çerhi hazretleri (r.a.) dır. Onun sohbetlerinde kemâle gelip, tasavvufda yükseldi.

Vefatından sonra da hocasının yerine geçti. İnsanlara rehberlik edip saâdete kavuşturdu.

Yine Ubeydüllah-i Ahrâr hazretleri (r.a.) şöyle anlatmıştır;

-“Bir ara bende öyle bir hâl oldu ki, büyük, küçük, hür-köle, her kiminle karşılaşırsam, ayağına kapanır, tam bir kırıklık ve yalvarış ile ondan bana duâ etmesini isterdim.

İlk zamanlarımda idi. Validemin bir tarlası vardı. Tarladan kalkan bir miktar buğdayı, çölde yaşayan bir Türk ile bana gönderdi. Ben buğdayı anbara koymakla meşgül iken, buğdayı getiren o Türk çuvallarını alıp gitmiş. Nereye gittiği ve hangi yoldan gittiği belli değildi. O anda, neden bu gârip ve zavallı kimseden bir duâ alamadım diye üzüldüm. İçime garip bir ızdırap çöktü. Buğdayı olduğu gibi bırakıp, koşarak peşine düştüm. Yolun yarısında ona ytiştim.

Tevazu ile yalvararak bana duâ etmesini istedim.

-“Beni gönlünüze alın! Hâlime bir inâyet nazarı ile bakın. Belki duânız ve himmetiniz bereketiyle, Allah-ü teâlâ beni bağışlar, merhamet eder de yolum açılır.” Dedim.,

O Türk hayret ederek bana;

-“Zanediyorum ki, Türk şeyhlerinin söyledikleri;

-“Her kimi görsen Hızır bil,

-“Her geceyi kadir bil.”

-”Sözüne göre haraket ediyorsun, ama ben çölde yaşayan bir Türk’üm ki, elimi yüzümü yıkamayı bile layıkı ile bilmem. Senin istediğin şeyden ben haberdâr değilim. O bende yoktur.” Dedi.

Sonra;

-“Benim yalvarışıma bakıp, öyle bir teessüre kapıldı ve ellerini kaldırıp benim için öyle bir duâ etti ki, duâsının tesiri ile o ânda bâtınımda, kalbime fetihler, açılmalar hasıl olduğunu gördüm.”

Yine Ubeydüllah-i Ahrâr hazretleri (r.a.) şöyle anlatmıştır.

-“Küçüklüğümde bende kuvvetli bir vehime, hayalgücü vardı. Şöyle ki; yalnız başıma evden dışarı çıkmazdım. Bir gece bana öyle bir hâl oldu ki, kalbim Ebû Bekr Şâşi (r.a.) nin kabrini ziyaret etme şevki ile doldu. Hemen evden çıktım, kabri başına varıp, kabre karşı oturdum. Kalbime hiçbir korku gelmedi. Bir saat kadar böyle kaldım. Oradan Şeyh Hâvend Tâhûr (r.a.) un kabrine gittim. Yine içimde bir vehim ve korku yoktu. Oradan Şeyh İbrahim Kimyager’in kabrine, Şeyh Zeynüddin Kuy-i Ârifan (radiyallahu anhüm) içimde hiçbir korku yoktu. Bundan sonra artık bende, kabirlerde ve korkulu yerlerde, büyüklerin ruhaniyyetinin bereketiyle hiçbir korku hâli kalmadı. Bundan sonra hiç korkmadım.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri “Silsile-i âliyye” denilen büyük âlim ve velilerin Onsekizinci’si Ubeydullah-i Ahrâr (Radiyallah-u anhu) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

“Ubeydullah-i Ahrâr (Radiyallah-u anhu) – 3” için 1 Yorum

  1. Ubeydullah-i Ahrâr (Radiyallah-u anhu) – 2 « بسم الله الرحمن الرحيم diyor ki:

    [...] Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem)- 19 « Ubeydullah-i Ahrâr (Radiyallah-u anhu); Ubeydullah-i Ahrâr (Radiyallah-u anhu) – 3 [...]

Yorum Yapın