Zeyd bin Sabit (Radiyallah-u anhu)- 5

31 Ekim 2009 Cumartesi

Mescid-i Feth

Zeyd bin Sabit (Radiyallah-u anhu)- 5

Nitekim bir gün Ebû Said-i Hudri (r.a.) şu hadis-i şerifi rivayet etmişti. Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) (Nasr) suresi nazil olduğu zaman onu okumuş ve şöyle buyurmuştur.

-“İnsanlar bir tarafta, ben ve Eshabim bir taraftayız.”

Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz;

-“Fetihten sonra HİCRET OLMAZ, ancak cihad ve niyet vardır.” Buyurdu.

Orada hazır bulunan Mervan bin Hakem (r.a.), Ebû Said-i Hudri (r.a.) ye;

-“Yalan söyliyorsun.” Deyince,

Zeyd bin Sabit (r.a.) ve Râfi’ bin Hadic (r.a.);

-“Ebû Said-i Hudri (r.a.) doğru söyledi.” Diyerek Onun hakkında hüsn-i şehâdette bulunmuşlardı.

Hazret-i Zeyd (r.a.), Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın yaşayışına en çok vakıf olanlardandı. Ondan az Hadis-i şerif nakletmekle beraber, onların hepsi, en kuvvetli ve mevsûk olup ‘müttefekunaleyhtir.’

Bütün Hadis ravileri için en kat’i huccet, burhandır. Bildirdiği şu Hadis-i şerif bu cümledendir.

-“Namazın efdalı, farz namazlar müstesna olmak üzere, insanın hanesinde kıldığı namazdır.”

Hazret-i Zeyd bin Sabit (r.a.) in, fıkıh ilminde ve onun bir şubesi olan Feraiz (Miras hukuku) ilminde de derin bir vukufiyeti vardı. Medine’de fetva mercii, o idi.

Tabiinden Said bin Müseyyib (r.a.) in bütün fetva ve hükümleri, O’nun nakil ve rivayetine dayanıyordu. Said bin Müseyyib (r.a.), yeni bir mesele ortaya çıktığında, bütün Eshab (r.a.nhüm) in Re’y ve ictihadını araştırdıktan, Hazret-i Zeyd (r.a.) in ne dediğini tahkik edip, O’nun hükmünü aldıktan sonra, FETVA VERİRDİ.

Yine o devirde Medine’de büyük bir İmâm olan Mâlik bin Enes (r.a.), fıkıh ve hadis’de yüzbinlerce insanın mutlak imâmiydi. İmâm-i Mâlik (r.a.), Hazret-i Ömer (r.a.) den sonra, Hazret-i Zeyd bin Sabit (r.a.) i İMÂM TANIRDI. İmâm-i Şafi-i (r.a.) feraiz ilmine ait bütün meselelerde, Zeyd bin Sabit (r.a.) e tabi olmuştur.

Vefat eden kimsenin bıraktığı malın kimlere verileceğini ve nasıl dağıtılacağını öğreten ilme (İşlem-i Feraiz) denir. Allah-u Teâlâ’nın Kur’an-i Kerimde en açık ve en geniş bildirdiği şey, ölüden kalan mirasın nasıl dağıtılacağıdır.

Burada yapılacak işlerin çoğu farz olarak emr olunduğu için, hepsine (feraiz ilmi) denilmiştir.

Bir Hadis-i Şerifte Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Ferâiz ilmini öğrenmeğe çalışınız! Bu ilmi gençlere öğretiniz! Ferâiz ilmi, DİN BİLGİSİNİN YARISI DEMEKTİR. Ümmetimin en önce unutacağı, bırakacağı şey, bu ilim olacaktır.” Buyuruldu.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Zeyd bin Sabit (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Yorum Yapın