‘Özel tavsiye’ olarak etiketlenmiş yazılar

Sadece tavsiye

25 Haziran 2008

dsc02213-bahcemdenfuad-yusufoglu.JPG

Sevgili Yeğenlerim…
Sevgili kardeşlerim…

Memleketim olan Nusaybin hakkında bilgilere ara vererek, Ondan daha mühim ve güncel bir konuyu sayfama eklemek istiyorum…

Kesinlikle bu bir vaaz niteliğinde olan bir yazı değildir. Çünkü Vaazları Ülemalar, alimler yapar ki; Ben Alim olmadığım için buna gücüm yetmez. Ben kim… Alim kim…

Allah (c.c.) beni; halis,sırf kendi rızası için etrafa İLİM yayan ülema’ların yüzü suyu hürmetine afv eylesin amin…

Sadece benim yapacağım bazı sözler TAVSİYELER niteliğinde olacak…

Allah (c.c.) onlardan razı olsun. Bana bazı ARKADAŞLARIM hüsnü zan edip güvendiler. Bazı dertlerini bana açtılar. Gerçi bu fakır onlara gerekli tavsiyelerde bulundu. Ama bu garibana açılmayan ama aynı dertlerden müzdarip kardeşlerim olabilir, düşüncesiyle bu bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum…

İnşallah niyet hayır… Akibet de hayır olur…Amin…

O sevgili kardeşlerimi; Allah (c.c.) Aziz eylesin. Amin. Bana hüsnü zan edip, bazı dertlerini açtılar izah ettiler doğrusu bu kardeşlerimin hiçbir ard niyeti yok, buna bütün kalbimle inaniyor; onların ard niyetli olmadığına canu gönülden katılıyorum…

Ama bu fakıra göre bazı yanlışlar yapabilirler düşüncesiyle Nusaybin hakkındekı yazımı ara verip, bu konuyu sizlerle paylaşmak istedim. Sizlerden de gelecek yorumlar; hem bana, hem de o kardeşlerime inşallah IŞIK tutar.

Bu kardeşlerimin isimleri bende ÖLÜNCEYE KADAR MAHFUZ KALACAK bunu herkes böyle bilsin…Bu fakır söz veriyor…Allah (c.c.) kendı rızası için kabul buyursun.. Amin…Bu yapacağım tavsiyeler GENELDİR…Kendi kızım, kendı oğlum için de geçerlidir…bu böyle biline…

Bu bilgiler ışığında ileride yazacağım yazımda tavsiyelerde bulunmak kaydiyle bazı karalamalar yapacağım, benim tavsiyelerime katılanlar; lütfen yazımı iyice okuyup, tatbik etsinler..Yok eğer benım tavsiyelerime katılmıyacaklarsa Herkes hürdür …Yolları açık olsun..

Sevgilerimle…

Devam edecek…

Fuad Yusufoğlu

tavsiyeSadece tavsiye- 2

25 Haziran 2008

dsc06534-gunesin-batisi-fuadyusufoglu.JPG

Sevgili kardeşlerim…

Ben birkaç aydır sizlerle beraberim…inanın kı sizleri çok çoook seviyorum…sevdiğim için de sizlerle bazı tavsiyeleri paylaşmak istiyorum…tabi ki kabul ederseniz…

Bazı kardeşlerimin bana yaptıkları hüsnu zanları neticesinde bana açılmaları neticesinde beni bu tavsiyeleri yazmaya mecbur etti…Elbette sevmek sevilmek güzel bir şeydir…Her insan gibi hepimizin hakkıdır…Hiç kimse buna itiraz edemez…Ama şerefli bir şekilde sevmek Anne babamızın başını eğmeden dik durarak;

Hem kendi şerefimizi hem de ebeveynlerimizin şerefini de göz önünde bulundurmak lazım gelir…Dinimizde Evlilik kutsaldır…Evet çok kutsal bir müessesedir…İçimizde çoğunlukta genç kardeşlerimiz var.

Bir gün benle büyük oğlum camıye gidip namaz kıldık. Oradaki nur yüzlü hoca Karadenizli bir zattı…

Oğluma bakarak

-“Ah delikanlı Keşke senin yaşındayken şimdiki aklım bende olsaydı.” Dedi…

Hakikaten ben de şimdi genç yaştaki kardeşlerime; o muhterem zatın dediğinı söyliyorum…

-”Ah keşke sizlerin yaşındayken şimdiki aklım bende olsaydı.” diyorum…Çünkü zaman insanı tecrübe sahibi yapar..işte bu tecrübe de; insanı düşünmeye ve istişareye götürür.

Sorumluluk çok güzel; ama nadir bulunan kilitli bir Hazinedir…Evet hazine diyorum… İşte bu hazineyi elde etmek için bizler sorumluluk sahibi insanlar olmaliyiz…Sorumlu olan insan; hem kendisine, hem arkadaşına, hem ebeveynlerine, hem memleketine, hem dinine karşı sorumluluk taşır.

Evlenmek dedik; kutsal bir müessesedir. Çok çok doğru Ama bazı yanlış evlilikler de vardır İnsan hayatını CEHENNEME çevirir. Bu da böyle biline..Evlenmek bir giyecek değildir eskidimi at değiştir…Bir insan evlenince, sevdiği kimseyle hayatını paylaştığı zaman Ölünceğe kadar; sağlıkta, hastalıkta, Sevinçte, kederde, fakirlikte, zenginlikte birbirlerine İHANET etmeden hayatlarını idame ederler.

İşte bazı yanlış evlilikler vardır ki

İnan ki hem kendilerine, hem ebeveynlerine eziyet çektirirler. Ölünceye kadar da alınlarında izi kalır. Ben bir ilden eve gelirken otobüstayım dışarıda bir genç kız ile bir genç delikanlı dikkkatımı çektı. Adete birbirlerini kucaklayarak ama hüzünlü olarak ayrıldılar.

Sübhanallah bu genç delikanlı koskocaman otöbüste bu kadar yer varken gele gele yanımda oturdu. yolumuz uzun olduğu için sohbete daldık…Kendisi subaymış Bizim memlekete görev için geliyormuş…

İstanbul’da ikamet ediyormuş. Babası onu istanbuldan yolcu edip biletini gideceği yere kadar kesmişler Ama o kendı biletin iptal edip başka güzergahtan başka bir ilde inmiş Orada bir sevdiği varmış. Birbirlerini sevdiklerini, evlenmek istediklerini ama ailesinin haberi olmadığını bana söyledi…Ebevenleri evlenmelerine karşı çıkacaklar diye hiç bahsetmemiş…

Ben;

-“Sevgili evladım elbette sevmek senin hakkın evlenmek de senın hakkın. Ama bu yaptığın hiç hoş değil. Gittiğin yol yanlış…” dedim. orasını pek hatırlamıyorum zanedersem ben ona telefonumu da verdim -

-“Sen sen ol önce ebeveynlerinle danış inşallah karşı çıkmazlar ama karşı çıkarlarsa benım telefonumu onlara ver ben onlarla konuşurum.İnşallah beni dinlerler, Çünkü benim bunda bir menfaatim yok. Allah rızası içindir. Niyet Allah (c.c.) rızası için olunca da işler kolaylaşır. Allah (c.c.) hayırli bir yol gösterir gösterir inşallah.” dedim.

Memleketime gelince de ona misafirim olurlarsa sevinirim ama gideceği yer daha uzakmış, mecburen gitti…Güle güle gitsin İnşallah bir sorun olmamış sevdiğine kavuşmuştur. Tabiki ebeveynlerin rızasını aldıktan sonra. Çünkü ebeveynlerin rızası Allah (c.c.) rızasıdır…

Ben elimden geldiği kadar bu genç subay kardeşimize Bazı tavsiyelerde bulundum. İnsan bir anlık sevgiye aldanmamalıdır. Aşkın esiri olmamalıdır. Anlaşmaları birbirlerine tahammül etmelidirler. Birbirlerine SAYGI duymalıdırlar. Ama hakıkatten birbirlerini seviyorlarsa tabi ki evlenmelidirler. Önce haysiyet ve aile şerefini muhafaza etmek şartiyle elbette hayatlarını birleştirmelidirler..v.s.

Bazı kardeşlerimiz henuz küçük yaşta önüne gelen her hangi bir delikanlı kardeşimizle evlenmeyı aklına koyabilir. Bunun aksı de olabilir küçük yaştakı genç kardeşimiz bir genç kızımızla evlenmeği aklına koyabilir…

Ama bu YANLIŞ.

Çünkü dedim ya Evlenmek kutsal bir müesesedir. Ona Halel getirmek de yanlıştır. Sorumluluk … Evet sorumluluk gerektiren bir vecibedir…

Benim kardeşlerim, namuslu ve onurludurlar, ama günümüzde bazı evlatlarımız nereye gideceklerini bilmeden aşka esir olmuşlardır.

Bu da yanlış…

Şimdi bu kardeşlerimize bazı tavsiyelerde bulunmak istiyorum.

Evlenmek isteğen evlatlarımıza her tanıdığı veya her gördüğü kişileri seviyor zanedip, AŞKIN esiri olmamalıdırlar. Evlenmek yuva kurmak için çok çok dikkat etmelidirler. İnsan yüzünü bile sadece resimlerde gördüğü biriyle evlenebilir mi? Ya sesini sadece telefonda duyduğu biriyle uzaktan sevmek olur mu? Ben soruyorum sizlere; bu ne kadar sağlıklıdır…

Evet Sevgili kardeşlerim.

Sizlerde Aklınızı başınıza toplayın Bu gerekçe herkes için geçerlidir. (kız erkek fark etmez) Bu zamanda o kadar dengesiz insanlar vardır ki; sonunda sizler hayal kırıklığına uğrarsınız PİŞMANLIKLARIN SONU FAYDASIZDIR. Bu pişmanlık için izin verirseniz bir kıs’sa anlatayım…

Bir zamanlar;

Bir padişah varmış her gün Şahın kuşunu yanına alarak teb’asiyle ava çıkarmış bir gün av peşindeyken epeyce yol almışlar tabi ki bayağı yorulmuş, suları tükenmiş Padişahtır emir vermiş etrafa dağılın bana su bulun demiş.

Adamları Sağa sola dağılmışlar en sonunda bir küçük mağara bulmuşlar o mağaradan damla damla su akıyormuş adamları bir küçücük kapa o su doldurmuşlar, padişahın huzuruna varmışlar, tam padişah suyu ağzına alacakkan çok sevdiği Şahın kuşu gelip o kabteki suyu dökmüş…

Bir daha doldurmuşlar tekrar tam içecekken kuş aynı şakil de suyu dökmüş. Padişah kızıp kılcıyla ŞAHIN kuşun kafasını kesmiş. Her nasıl olmuşsa anında Padişah çok pişman olmuş

Padişah;

-”Ben ne yaptım keşke öldürmeseydim.” demiş .

Adamlarına gidip mağaranın üstüne bakın bu su nereden geliyor bir bakın…Gidip bakmışlar ki; ne görsünler, bir çingiraklı yılan ölmüş onun zehiri sıcaklıktan göl gibi olmuş mağaradan akıyormuş.

Padişah bir değil bin pişman olmuş ama pişmanlığım insana faydası yokmuş…

Allah-u Teala Hazretleri (c.c.) şöyle buyuruyor;

-“Mü’min erkeklere söyle gözlerini haramdan sakınsınlar.”nur 24/30” Mü’min kadınlara da söyle gözlerini haramdan sakınsınlar.” Nur 24/31 Görüldüğü gibi Namus kavramı sadece kadın, kızlarımızın omzunda değil aynı şekilde Erkeklerimizin de omzundadır.

Devam edecek…

Fuad Yusufoglu

Sadece tavsiye 3

25 Haziran 2008

dsc02132-girnavas-selalesi-fuad-yusufoglu.JPG

Evet Sevgili kardeşlerim…

Yeri geldiğinde bazı erkeklerimiz Namus’u Onur’luğu elden bırakmıyorlar; ama yinede Genç kızlarımızı koruyacakları yerde aldatmaya çalışıyorlar…Peki bu insanlığa reva mıdır? Peki bu aldatmayı yapan kişiler;

ACABA

Aynı aldatma hareketi bir başkası; sizin ailenizden birisine yaparsa; aldatırsa, veya aldatmaya çalışırsa, sizlerin hoşuna gider mi? Gitmez…gitmez… gitmez.

İşte sen de sen ol; bir başka insanları yoldan çıkarmaya yeltenme…

Kadınlarımız da hemen kandırmaya gelmesinler. Kadın kandırılmaya layık bir kişi değildir. Kadın kandırmak için yaratılmamıştır. Aksine kadın şerefli ve onurlu bir muhterem kişidir……

Allah-u Teale hazretleri (c.c.) ona değer vermiştir ki;

Resululullah (a.s.v.) efendimiz Onun için;

-” CENNET ANNELERİN AYAKLARI ALTINDADIR..”Buyurmuştur…

Bütün kadınlar Anne olacakları veya anne adayları oldukları için bunlara atf edilmiştir.

Evet Sen de Ey kiymetli insan: Kendı değerını ve kiymetini bil. Bir anlık sevginin ESİRi Olma…
Aldanma…
Aldanma…
Aldanma…

Kendıne gel…Unutma; kesin kes unutma KENDİ KADRINI BİLMEYEN KADIRSIZ KALIR…..

Evet Sevgili Kardeşlerim ;

Siz ,siz olun Ebeveynlerinizi LÜTFEN dinleyiniz…Büyüklerinizi dinleyiniz. Sizlere bir şey söyliyeyim mi? Bunu Lütfen bir yere Y A Z I N I Z ve bu yazıyı saklayın… Zamanı gelince de çıkarıp okuyun.

Evet …

-“Dünyada hiçbir ebeveyn Kendisinden daha iyi olmasını isteyen kimse yoktur ; kendi çocuğundan başka.

-” Yanı çocuğuyla gurur duyar. Onunla övünür. Bu zevki şimdilik bimediğiniz için; şimdi anlamazsınız ama zamanı gelince çok iyi anlarsınız…

Evet Gençler;

Bunu zamanla zaten öğreneceksiniz.ama iş işten geçmeden önce bunu kavrayın ve ona göre haraket edin.. Meşhür bir söz vardır:

-”Çocuklar büyünce D E R T L E R İ de onlarla büyür…”

Ben bir anımı anlatmak istiyorum…:Kardeşim yurt dışında kalıyor… Bir gece bana telefon açtı sesi ağlamaklıydı bende bayağı merak ettim…

-”Hayırdır seni böyle üzen şey nedir” dedim..

Kardeşim;

-” Abi ben dün gece bir arkadaşımda misafir idim,”

Evin sahibi kızına

“Kızım bana bir bardak su ver “ dedi.

Kızı bayağı yetişkin; babasına

-”Senin ayağın yok mu git suyu sen al ve iç “ dedi…

Buna çok çok üzüldüm…Şimdi ben düşünüyorum yarın öbür gün çocuklarım buralara gelince, bana da aynı haraketleri yaparlarsa ben ne yaparım…” dedi

Evet insan üzülmez mi ? çocuğunu besle büyüt ona kendını siper et büyüyünce de bu hakaret olan sözleri söyle İNSAN ÜZÜLMEZ Mİ?

Ben ona;

-“İnşallah senın aile terbiyen buna musaid değil, senın çocuklarında inşallah bu GÜZEL terbiye ile yoğruldukları için bir şey olmaz “dedim…

Onun gönlünü ferahlatıcı bazı sözler söyledim ..

Üzücü hem de çok üzücü bir hadise…Allah (c.c.) u Teala hazretleri Kur’an-ı Kerim’de Şöyle buyuruyor.

Mealen;

-“…La takul -lahümme uffin….”

Yani:

Ebevenlerine Of bile demeğin onlara dua etmemizi, Şefkatlı olmamızı emrediyor.

Evet Yüce Dinimiz olan İSLAMİYET ebevenlere karşı çok tiitz …(Ebeveynler hakkında inşaallah ilerde daha detaylı bir bilgi sunacağım…)

İşte böyle değerli ebeveynleri çiğne, onları ka’la alma bu nedir biliyor musunuz? Yarın öbür gün Evlenip çoluk cocuğa karıştığınız zaman mutlaka ve mutlaka ebeveynlerinize yaptığınızı çocuklarınız da size karşı aynı muameleyi yapacak…

Sakın bunu da unutmayınız..Ahiretteki cezası başka…

Terbiye çok güzel bir haslettir…

HAZiNA GİBİDİR Harca harca bitmez ve de tükenmez…

Murşidim kamili mükemmel olan Baz-ül Emced lakabli İzzeddin El-Haznevi hazretleri (k.s.) Farsça olan şu  beyiti söylemişti

-”Be edeb mahrume geşt ez lutfe Rab.”

Açıklaması kısaca şöyle;

“Edebsiz olan Allah (c.c.) Rahmetinden yoksundur…”Allah (c.c.) muhafeze eylesin. Amin…

Evet Genç Yaştaki kardeşlerime sesleniyorum;

Siz, siz olun Kendi başlarına haraket etmeyin…Mutlaka ve mutlaka bir sadık bulduğunuz kimseyle dertlerinizi paylaşın, bu kişi bir arkadaşınız olabilir, bir akrabanız olabilir, bir büyüğünüz olabilir… işte onunla danışın sonrada iyice düşünün Kararınızı ondan sonra verin…

Daha okul sıralarda olduğunuz bu küçük yaşta kendi başlarınıza haraket etmeyin..Okuyun…Okuyun… Hem kendinize, hemde ebeveynlerinize, hem dininize, Devletinize de memleketinize faydalı bir insan olarak yetişin.

Hanı bir söz vardır;

-“Kendi işini bihakken yap..başkasının kalbinde de taht kur.” Evet ne güzel bir söz…

Evet sevgili kardeşlerim. Son olarak demem şu ki;

Bir işe karar vermeden önce düşünün, danışın, bir sadık akrabanızla arkadaşınızla istişare edin.. Derdinizi sağlıklı olarak paylaşın. (Ama doğru insanla, doğru zamanda, doğru yaşta ) İnşallah Hakikati bulursunuz…

Hakikati bulmak umuduyla hoşça kalın…Sevgiyle kalın…

Fuad Yusufoğlu

dsc02186-fuadyusufoglu-girnavas-tepesi.JPG

Girnavas tepesi (Nusaybin)

Kurban bayramı bizlere, sizlere ve tüm insanlığa hayırlar getirmesini Yüce Rabbım (c.c.) den niyaz ediyorum.

Bayramlar surur ve neşe günleridir. Hep sururlu olun.

Bayramlar neşe günleridir. Hep neşeli olun.

Bayramlar Huzur günleridir. Hep huzurlu olun.

Kurban bayramınız Mübarek olsun…
Sevgilerimle….
Fuad Yusufoğlu

Eski Medine-i Münevvere resmi (Mekke müzesinden alınmıştır)

 

Ana baba haklarına riayet;

Ruhulbeyen tefsirinde  Isra suresi 23 ile 25 ayetlerinde ebeveynler hakkında detaylı bilgiler verilmiştir. Bu tefsirden kısa bölümleri sunacağım.

 -”Rabbin “her mükellefe” sadece kendisine ibadet etmenizi, ana-babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine “öf” bile deme. Onları azarlama. İkisine de güzel söz söyle. İsra suresi ayet 23;

açıklama;

-”Rabbin “her mükellefe” sadece kendisine ibadet etmenizi, ana-babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti.

Çünkü ibadet, ta’zimin en son haddıdır. Sonsuz azamet ve ni’met sahibi olandan başkasına ta’zim yapılamaz, sonsuz ta’zima yalnız O layıktır. Ana-babanın da her ikisine, iyilik etmenizi kesin olarak emreder. Zira, onlar hayatımızın ve varlığımızın görünürdeki sebebi; Allah ise, hakiki sebebidir. Bu sebeple  bu ayette önce varlık ve hayatımızın hakiki sebebi olan Allah’a ta’zim etmemizin gereğini bildirdikten sonra zahiri sebebimize hürmeti emretti. Yani Allah, seni en muhtaç durumda iken büyütüp besleyen, eğitip terbiye eden ve varlığına zahiren sebep olan ana-baba hakkını, Rubûbiyeti nezdinde Vahdiniyeti Sübhaniyesine yaklaştırtarak önem verdiğini gösterdi.

-”Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine “öf” bile deme.

Onlardan birine veya her ikisine usandığını ifade etmek için “öf” deme. Öf kelimesi, sıkıntı belirten bir ses ve sıkıntıyı, usanmayı anlatan bir isim fiildir. Yani onlarda gördüğün hoşlanılmayacak bir durumundan iğrendiğini veya yaptığın bir hizmetten bıkıp usandığını anlatmak için sakın “öf” bile deme.

-”Onları azarlama.”,

Onlarda gördüğün bir halden dolayı, hoşlanmadığın isteklerinden dolayı onlara bağırıp men etme.

-”İkisine de güzel söz söyle.”

Güzel bir eğitim almış olan insan nezaketinin gerektirdiği ikramı ifade eden güzel söz söyle.

-”Onları esirgeyerek alçak gönüllülükle üzerlerine kanat ger. Ve; -”Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi sen de onları esirge!” diye dua et. İsra suresi ayet 24

Onları esirgeyerek alçak gönüllülükle üzerlerine kanat ger.

Onlara karşı tevazu ve yumuşaklık göster. Kuş havadan yeni ineceği zaman kanatlarını indirerek kırıp katlar. Uçacağı zaman da kaldırır. İşte kuşun yere ineceği zaman kanatlarını indirmesi tevazu için misal kılınmıştır.

-”Ve; Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi sen de onları esirge!” diye dua et.”

Dua et ki, Allah (c.c.), ebedi rahmetiyle onlara merhamet etsin. kafir dahi olsalar, Çünkü onları İslâm dinine ulaştırması rahmeti cümlesindendir.

Devam edecek…

(Kaynak)

Ruhulbeyen tefsiri

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri ebeveynler haklarına riayet edip, onları kendilerinden hoşnut eden halis kullarından eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Revda-i şerif kapılarından bir tanesi

 

Ana baba haklarına riayet – 2

 -”Rabbiniz, sizin kalplerinizdekini çok iyi bilir. Eğer siz iyi olursanız.Şunu bilin ki, Allah tövbeye yönenleri.Son derece bağışlayıcıdır.İsra suresi ayet; 25

-”Rabbiniz, sizin kalplerinizdekini çok iyi bilir.

Kalbinizde gizli bulunan iyilik ve takvayı isteyip istemediğinizi bilir. Bu ayet-i kerimede, ana-babaya karşı insanın kalbinde bir yüksünme ve hoşnutsuzluğu gizlemesine karşılık sanki bir tehdid vardır.

-”Eğer siz iyi olursanız.”

İyilik ve takvayı kast ederseniz,

-”Şunu bilin ki, Allah tövbeye yönenleri.”

İnsanın yapması kaçınılmaz olan hatalardan Allah-u Teâlâ’ya dönenleri

-”Son derece bağışlayıcıdır.”

İnsan olarak işlemiş oldukları davranış veya sözleriyle eziyet ve benzeri kusurlarını affedicidir

İmâm-i Ğazali (r.a.);

-“Ulemanın çoğu, şüphli şeylerde  bile ana-babaya itaat etmek vaciptir, yalnız haramda itaat vacip değildir. Çünkü, şüpheyi terk etmek, takva gereğidir. Ana-babanın rızasını almak ise kesin olarak vaciptir.”

Yine denilmiştir ki;

Ana-babadan her ikisinin hakkına riayet etmek mümkün olmadığı takdirde, hürmet ve tazim bakımından baba’nın öncelik hakkı vardır. Çünkü, nesep baba yönünden gelir. Yardım ve hizmeti yönünden ana’nın önceliği vardır. Yanına girdiklerinde baba’sı için ayağa kalkar, bir şey isteseler, önce ana’nın, sonra baba’nın isteğini yerine getirir. (Menbeü’l-Âdab” adlı eserde böyle denilmiştir.)

Fıkıhçılar, şöyle demişler;

-“Kişinin yanında ana babasından yalnız birini yetecek kadar yiyecek varsa ana’ya takdim eder, çünkü ana, çocuğu için daha çok emek vermiştir. Şefkati, hizmeti babadan fazladır. Ana, evladını rahminde taşır, dünyaya getirir, emzirir, kirlerini yıkar, hastalığında tedavisi ve benzeri hizmetleriyle uğraşır. Bu yüzden çocuğuna babadan  çok fazla  hizmeti geçmiştir.

Bir kişi Resul-i Ekrem efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) e gelerek, malını aldığından dolayı baba’sını şikayet etti.

Onu çağırdığında, sopasına dayanarak yüryebilen bir ihtiyar olduğıunu gördü ve oğlunun kendisinden şikayetçi olduğunu söyledi.

Adam;

-“Ya Resulallah! Ben güçlü kuvvetli iken o çok zayıftı, ben zengin iken o hiçbir şeyi olmayan bir yoksul idi. Ben ondan hiçbir şeyimi esirgemedim. Şimdi ise ben zayıfım, o güçlü; ben fakirim,o zengin. Bana karşı cimrilik yapıyor, malını vermiyor.”. dedi.

Bunun üzerine Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) ağladı ve;

-“Bu sözü işitince, bu duruma ağlamayacak canlı cansız hiçbir şey yoktur.” Buyurarak şikayetçi gence döndü ve;

-“Sen ve malın babana aitsiniz” buyurdu.

Not; Bu hadisi şerifi İbn-i Mace “Sen ve malın babana aitsiniz.” Kısmını almıştır. Taberani de aynı lafızla almıştır. (Bakınız el-Fethu’l-Kebir. 1/277)

(Kaynak)

Ruhulbeyen tefsiri

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri ebeveynler haklarına riayet edip, onları kendilerinden hoşnut eden halis kullarından eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu