Tevbe-i Nasuh- 2

05 Temmuz 2008 Cumartesi

dsc00303-fuadyusufoglu-navala-ras.JPG

Navale Reş (Nusaybin)

Rivayet edilir ki;

Musa (Aleyhisselam) ın zamanında bir adam tevbesinde durmaz. Her ne zaman tevbe ederse tevbesini bozardı.

Tam yirmi sene bu hal üzere yaşadı. Bir gün Allah-Teala (c.c.) Musa (aleyhisselam) a vahiy ederek şöyle buyurdu:

-“Ey Musa, benim felan kuluma öfkelendiğimi ona söyle.”

Bunun üzerine Musa (aleyhisselam), tam yirmi sene o adama Allah (c.c.) ın emrini tebliğ etti. Bir gün adam Musa (aleyhisselam) ın nasihatından müteessir olarak dağa çıktı.

Ve Allah (c.c.) a şöyle niyazda bulundu:

-Ey Allah’ım. Rahmetin mi bitti, yoksa benim günahlarım sana zarar mı verdi? Affının hazineleri mi, bitti, yoksa affını kullarından esirgeyip cimri mi oldun. Senin affından büyük hangi GÜNAH vardır?

-“Kerem senin kadim sıfatındandır. Kremsizlik ise benim hadis olan sıfatlarımdandır. Benim bu hadis sıfatım, senin kadim sıfatına galebe çalabilir mi hiç?”

-“Kullarını rahmetinden mahrum bıraktığın vakit onlar kimden rahmet ümit etsinler? Onları kapından kovarsan, kime muracaat etsinler?”

-“Ey Allah’ım eğer senin rahmetin tükenip, benim de muhakkak azap görmem gerekiyorsa, kullarının bütün azabını bana yükle. Çünkü ben onlara kendimi feda ettim.”

Bunun üzerine Allah (c.c.) Musa Aleyhisselam’a şöyle buyurdu:

-“Ey Musa ona git ve şunu ona söyle:

-”Kudretimin, affımın ve rahmetimin kemaliyle beni bildikten sonra ben onun günahlarını bağışladım. Onlar yeryüzü dolusu olsa da.”

Devam edecek….

Kalblerin Keşfi (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teala (c.c.) bizleri ve sizleri Tevbesinde sadık olan ve tevbe-i Nasuh la tevbe eden kullarından eylesin. AMİN….

Fuad Yusufoğlu

“Tevbe-i Nasuh- 2” için 5 Yorum

  1. Fuad Yusufoğlu diyor ki:

    9/6/2007 – selam
    Yazan: isimsiz
    Sevgili amcacigim inan bizlerde sizleri ozledik, ins kismet olurda gorusuruz.
    Dualarina Amin diyorum tum aile efradina selamlar selam ve dua ile Allaha emanet olun…
    Ey Merhametlilerin En Merhametlisi, Ey bağışlayıcıların En Bağışlayıcısı, Ey Yüce Rabbim,

    Günahımız pek çoktur,hatalarımız sayılamayacak kadar fazla… Amellerimiz ise kayda değmeyecek kadar az… Fakat acizliğimizi,günahkarlığımızı,nefsimize zulmümüzü biliyor ve itiraf ediyoruz… İtiraf ediyor ve senin affını diliyoruz,Senin engin rahmetine sığınıyoruz,azabından rahmetine sığınıyoruz… Seni seviyor ve sevginin hakikatine ermeyi yine Senden diliyoruz.

    Sen Yücesin biz cüce, Sen Rabsin biz kul… Her şeyimizle,her an binlerce kez sana muhtacız… Haddimizi aşmaktan, Hak yoldan şaşmaktan, Seni unutmaktan, Senin sevginden mahrum olmaktan yine sana sığınıyoruz.

    Cehennemden Sana sığınıyor,Cennetini diliyoruz…

    Bizi bize bırakma Allah’ım, Bizi nefsimize ve sayamadığımız kadar çok Şeytanlara bırakma Allah’ım…

    Düşürme Allah’ım, düştüğümüzde sen kaldır Allah’ım…

    Bize sevgini,aşkını ver Allah’ım… Yolunda yürüt,adını hep söylet Allah’ım… Dinine hizmetkar eyle bizleri Allah’ım…

    Zalimlerden,haddini bilmezlerden,merhametsizlerden sen koru bizi ey güçlülerin En güçlüsü… Ey Rabbimiz!…

  2. Fuad Yusufoğlu diyor ki:

    9/6/2007 – selam
    Yazan: http://www.semaplaza.com
    Sevgili amcacigim inan bizlerde sizleri ozledik, ins kismet olurda gorusuruz.
    Dualarina Amin diyorum tum aile efradina selamlar selam ve dua ile Allaha emanet olun…
    Ey Merhametlilerin En Merhametlisi, Ey bağışlayıcıların En Bağışlayıcısı, Ey Yüce Rabbim,

    Günahımız pek çoktur,hatalarımız sayılamayacak kadar fazla… Amellerimiz ise kayda değmeyecek kadar az… Fakat acizliğimizi,günahkarlığımızı,nefsimize zulmümüzü biliyor ve itiraf ediyoruz… İtiraf ediyor ve senin affını diliyoruz,Senin engin rahmetine sığınıyoruz,azabından rahmetine sığınıyoruz… Seni seviyor ve sevginin hakikatine ermeyi yine Senden diliyoruz.

    Sen Yücesin biz cüce, Sen Rabsin biz kul… Her şeyimizle,her an binlerce kez sana muhtacız… Haddimizi aşmaktan, Hak yoldan şaşmaktan, Seni unutmaktan, Senin sevginden mahrum olmaktan yine sana sığınıyoruz.

    Cehennemden Sana sığınıyor,Cennetini diliyoruz…

    Bizi bize bırakma Allah’ım, Bizi nefsimize ve sayamadığımız kadar çok Şeytanlara bırakma Allah’ım…

    Düşürme Allah’ım, düştüğümüzde sen kaldır Allah’ım…

    Bize sevgini,aşkını ver Allah’ım… Yolunda yürüt,adını hep söylet Allah’ım… Dinine hizmetkar eyle bizleri Allah’ım…

    Zalimlerden,haddini bilmezlerden,merhametsizlerden sen koru bizi ey güçlülerin En güçlüsü… Ey Rabbimiz!…

    ozur dilerim disardan yazdigim icin isimsiz gitti..

  3. Fuad Yusufoğlu diyor ki:

    9/6/2007 – âmin
    Yazan: kiremit
    âmin.. âmin..
    ben de burada anlatılan adam gibi inanmışımdır hep. ama tevbe edip bir daha geri dönmemek en güzeli.
    nasip olur inşallah. âmin.

  4. Fuad Yusufoğlu diyor ki:

    9/6/2007 – rabbimin tevvablığı varken bizler başka kapıya nazar edebilirmiyiz
    Yazan: NurulEnvar
    Sahabenin ulularından yedi tane Abdullah var.
    Bunlardan birisi Abdullah b. Mes’ud. Abdullah b. Mes’ud Hazretleri
    bir gün Küfe nahiyelerinden birinden geçiyordu.
    Yolunun üzerindeki
    bir evde birtakım insanlar toplanmış, şarap içip şarkı söylüyorlardı.
    İçlerinde sesi çok güzel bir çalgıcı da vardı.İsmi Zazan idi.
    Abdullah b. Mes’ud, evin önünden geçerken Zazan’ın hem udunu
    hem de şarkı söyleyen sesini duydu.Kalbi merhametle dolup şöyle dedi:
    “Bu ses Allah’ın kitabını okusaydı ne güzel olurdu!” Ve yürüdü.
    Allah bir adamın kalbine hidayet verirse ona idrak de verir.
    Zazan, Abdullah b. Mes’ud’un oradan geçerken bir şey söylediğini
    fark etti.
    Yanındakilere o zatın kim olduğunu ve ne söylediğini sordu.
    “O, Abdullah b. Mes’ud’dur.
    ‘Bu ses, Allah’ın Kitabını okusaydı ne güzel olurdu’ dedi” dediler.
    Zazan’ın kalbi ürperdi, ilâhî bir coşkuya kapıldı.
    Udunu yere çarpıp, koşarak Abdullah b. Mes’ud’a yetişti.
    Ona yetişince ağlamaya başladı. İkisi de birbirlerine sarılarak
    ağlaştılar. Zazan tevbe etti.
    Abdullah b. Mes’ud’un sevdiği,ilim sahibi bir imam oldu.

    Nasıl ki Abdullah ibni Mes’ud’un tek bir sözünden
    Zazan’a iyi hal geçtiyse,
    tövbesinde samimi ve sadık olan da başkalarına tesir eder.

    sevgili kardeşim
    rabbim istikametinde daim eylesin hoş bir yolun var
    ve buyol salihlerin selamet yolu olur inşaallah.
    ziyaretinden çok hoşnut oldum,kalbi teşekkürler
    abdullah mehmet cemaloğlu sakarya

  5. Fuad Yusufoğlu diyor ki:

    9/6/2007 – Uyanın Ve Hizmete Koşun
    Yazan: islaminyukselisi
    bu yazıyı okuyan islami tüm blogcuların bloglarına eklemelerini rica ediyoruz…İslamınYukselisi.blogcu.com

    İslamın Yukselişi

    UYANIN VE HİZMETE KOŞUN

    Prof. Dr. M. Es’ad COŞAN

    İslam, Mart 98

    İslâm’a hizmet her müslümanın görevidir; sadece hocaların, müftülerin, vaizlerin, hafızların değil… Her mü’min, kendi meslek alanında ve kendi eğitim birikim, imkan ve müktesebatı miktarınca, elinden geldiği kadar İslâm’a ve müslümanlara faydalı işler yapmağa çalışmalıdır, bu ağır yükün bir kısmını üzerine almalıdır ki, İslâm payidar olsun, gelişsin, yayılsın, güçlensin. Bunun şerefi, sevabı, mükâfatı çok büyüktür. Rabbim cümlenize bu mazhariyeti nasib eylesin!

    Dünya üzerindeki bazı çok büyük teşkilatlar ve devletler, İslâm ve müslümanlarla amansız, kesintisiz, korkunç, sinsi bir savaş içindedirler. Müslümanlar bunu iyi görmelidir, bu savaşın perde arkasını, asıl müsebbiblerini, maşaları, aracıları, ajanları iyi teşhis ve tespit etmelidir; televizyonları, radyoları, gazeteleri, kitapları, iç ve dış siyaseti ibret ve dehşetle, irfan ve basiretle izlemelidir, döndürülen dolapları desiseleri, hileleri, oyunları tam anlayabilmelidir; çünkü müslümanların gaflet ve cehaletinden büyük kayıplar doğmakta, İslâm ülkeleri harap olmakta, servetler sömürülmekte, devletler yıkılmakta, milyonlarca müslüman ölmekte, sefalet ve ızdırap çekmektedir. Buna hamiyetli bir mü’minin gönlü razı olmaz, bu facialara yürek dayanmaz; bu konudaki ihmal ve vurdumduymazlıkların hesabı verilmez, günahının altından kalkılmaz.

    Bu savaş sıcak, silahlı askeri bir çatışmaya bazen dönüşür, çok kere ise, soğuk ve gizli, aldatıcı ve maskeli bir şekilde devam eder, iç ve dış siyasete, ticarete, eğitime, iktisada, sanayie sanata, sinema-tiyatro-radyo ve televizyona, basın ve yayına kayar. Onun için halis ve muhlis müslümanların her sahada çalışma yapması son derecede önemli ve gereklidir.

    Kendi iman ve irfanımızı korumalı, Allahu Taala’nın emir ve yasaklarına riayet eden iyi bir müslüman olarak yaşamaya ve ölmeye gayret etmeli, dinimizi uygulamamızı, ibadetlerimizi gönlümüzce yapmamızı engellemeğe çalışan din düşmanlarına asla yüz vermemeli imkan ve fırsat tanımamalıyız. Allah yolunda mübarek ecdadımız gibi can ve mal feda etmekten bir an bile kaçınmamalıyız.

    Din cihad ile, cehd ile, sa’y ile, gayret ile, fedakârlık ile, hizmet ile, cesaret ile, kahramanlık ile ayakta durur; tembellik ile, korkaklık ile, zevk ü safa düşkünlüğü ile, ihmal ve vurdumduymazlık ile, nefse ve şeytana kulluk ve esaret ile yıkılır, böylelerinin dünyası da, ahireti de mahv u perişan olur, akıbetleri hırman ve hızlan ve husrana çıkar.

    Şu günlerimiz çok önemli, çok zorlu, çok sıkıntılı, çok muhataralı, çok tehlikeli günlerdir, düşman çevremizi sarmış, içimize sızmıştır, hoşgörü ve merhametimizden nice maraz hasıl olmuştur. Kardeşlerimiz öldürülüyor, yurtlarımız yakılıp yıkılıyor, kadın ve kızların ırz ve namusları payımal ediliyor. Nerede kaldı insanlık, medeniyet, merhamet, diyanet, İslâmiyet, mesuliyet!

    Onun için topyekün uyanmalı, kendimize gelmeli, seferber olmalı, her türlü meşru tedbiri basiretle almalı ve uygulamalıyız. Kesenin ağzını açmak, hizmete koşmak, her türlü fedakarlığı yapmak zorundayız. Fırsat kaçıyor. Mal verilmeyince bıçak kemiğe dayanır, can elden gider, esaret, sefalet ve zillet gelir. Tarih boyu iş böyle olmuştur, günümüzde ve çevremizde de aynen böyle olup durmaktadır.

    Ya rabbi! Sen biz müslümanlara basiret ve feraset ihsan eyle tevfîkini cümlemize refik eyle, ümmet-i Muhammedi s.a.s. nusret ve muzafferiyete mazhar eyle!

    Bi hürmeti ismikel-a’zm ve bi hürmeti Nebiyyilkel-ekrem sallallahu aleyhi Alihi ve sellem.

Yorum Yapın