Behâeddin Muhammed bin Muhammed Buhari (Şah-i Nakşibend Kaddasallahu sirreh)- 9

23 Haziran 2008 Pazartesi

15-  Fuad Yusufoğlu Muhammed Behâeddin Buhâri hazretleri (r.a.) nin kabri şerifleri

Şah-i Nakşibend hazretleri (kadesallahu sirrahu) nın mübarek kabirleri

Behâeddin Muhammed bin Muhammed Buhari (Şah-i Nakşibend Kaddasallahu sirreh)- 9

Cemâatten bana dediler ki;

-“Dikkat et, kulak ver, şimdi sana Abdülhalık Goncdüvani hazretleri (r.a.) nasihat edecek! O nasihatten başka bir şeyle hak yolunda ilerlenemez. Hâce hazretleri (r.a.) nin elini öpmek için izin istedim. Bana izin verildi. Kalkıp yaklaştım. Selam verip, edeble elini öptüm. Sonra huzurunda edeble ayakta durdum.”

Tasavvufda ilerlemek hususunda buyurdu ki;

-“Kabirlerin başında kandillerin sana öyle gösterilmesi, senin bu yolda kabiliyet sahibi olduğuna alâmettir. Fakat, fitil gibi olan kabiliyeti hareketlendirmek lazımdır ki, bu kabiliyet ortaya çıksın. Hakkın gizli sırları sana açık olsun. Her durumda dinimizin caddesinde yürümek, azimet ve sünnet-i seniyye üzere olmak lazımdır. Emirlere ve yasaklara uymak hususunda istikamet üzere olacaksın. Bid’atlerden ve ruhsatla amel etmekten uzak duracaksın. Hadis-i şerifleri öğrenip, amel edersin.” Buyurdu.

Sonra cemâatten bana dediler ki;

-“Yarın acele “Nesef” tarafına gideceksin. Seyyid Emir Külâl (r.a.) in hizmetinde bulunacaksın. Oraya giderken yolda ihtiyar bir zat ile karşılaşacaksın. O sana sıcak çörek verecektir. Ekmeği al, fakat onunla hiç konuşma. O ihtiyarı geçtikten sonra bir kervana, sonra da ata binmiş olan bir kimseye rastlayacaksın, o kimse senin önünde tövbe edecek. Sen, o evindeki mübarek tacını al, Emir Külâl (r.a.) a götür.”

Bu konuşmalardan sonra bendeki o hal gidip, eski halime döndüm.

-“Derhal başında bulunduğum kabrin yanından ayrılıp, “Zeyvertûn” tarafına gittim. Evime varıp, bana bırakılmış olan tacı istedim. Getirip verdiler. Onu giyince halim değişti. Bambaşka bir hale girdim.”

Tacı alıp yola çıktım.

-“Sabah namazı vaktinde Mevlânâ Şemseddin (r.a.) in mescidine ulaştım. Sabah namazını orada kılıp, o gün “Eyne” adındaki köyde kaldım. Ertesi gün güneş doğarken “Nesef” tarafına araket ettim. Yolda daha önce büyüklerin işaret ettiği gibi bir ihtiyara rastladım. Bana bir ekmek verdi. Ekmeği alıp, hiç bir şey söylemeden geçip gittim. Sonra bir kervana rastladım.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Silsile-i Âliye’nin ondördüncüsü olan Allah-u teâlâ’nın sevgisini kalblere nakşettiği için “Nakşibend” de denilen Behâeddin Muhammed bin Muhammed Buhari (Şah-i Nakşibend Kadasallah-u sirrehu) nin yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Yorum Yapın