Riyaz-us Salihîn « بسم الله الرحمن الرحيم

Açıklama:
Bu sitedeki yazılardan "RİYAZ'US - SALİHÎN" kategorisine ait olanlarının tümü aşağıdaki alt guruplar altında toplanmıştır. Kırmızı başlıklar o alt gurupların etiketleridir. Altlarında ikişer tane en son yazılar bulunmaktadır. Bir etiket altındaki yazıların tümü için kırmızı başlıklara tıklamalısınız.

» Tevbe

Riyazus-Salihin: Hadis- 24.

Sultan Ahmed cami-i çıkışı (İstanbul)

Hadis:24

24- وَعَنْ أبي هريرة رَضِي اللَّهُ عَنْهُ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قَالَ : « يَضْحكُ اللَّهُ سبْحَانُه وتَعَالَى إِلَى رَجُلَيْنِ يقْتُلُ أحدُهُمَا الآخَرَ يدْخُلاَنِ الجَنَّة ، يُقَاتِلُ هَذَا في سبيلِ اللَّهِ فيُقْتل ، ثُمَّ يَتُوبُ اللَّهُ عَلَى الْقَاتِلِ فَيسْلِمُ فيستشهدُ » مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ .

HADİS: 24

Ebû Hüreyre radiyallah-u anh’den rivayet edildiğine göre, peygamber Aleyhis-selam şöyle buyurmuştur;

“Allahu Teâla, biri diğerini öldüren iki kişiden razı oldu; ikisi de Cennet’e girer. Bunlardan biri; Allah yolunda savaşırken diğeri tarafından şehid edilir. Katil olan diğeri de sonradan tevbe eder, Müslüman olur; o da Allah yolunda savaşırken şehid düşer.

(Hadisi, Buhari ve Müslim rivayet etmişlerdir.)

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLERİ

Devam edecek…

-Riyazus-Salihin: Hadis- 23.

Sultan Ahmed Cami-i (İstanbul)

Hadis:23-

23- وَعَنِ ابْنِ عَبَّاس وأنس بن مالك رَضِي الله عنْهُم أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قَالَ : « لَوْ أَنَّ لابْنِ آدَمَ وَادِياً مِنْ ذَهَبِ أَحَبَّ أَنْ يَكُونَ لَهُ وادِيانِ ، وَلَنْ يَمْلأَ فَاهُ إِلاَّ التُّرَابُ ، وَيَتُوب اللَّهُ عَلَى مَنْ تَابَ » مُتَّفَقٌ عَليْهِ .

 

HADİS: 23

İbni Abbas ve Enes b. Mâlik radiyallah-u anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah Sallallahu aleyhi ve sellem şöyle demiştir;

-“Âdem oğlunun bir dere altunu olsa ikincisini ister. Onun ağzını topraktan başka bir şey doldurmaz. Allah (c.c.) tevbe edenin tevbesini kabûl eder.”

(Hadisi, Buhari ve Müslim rivayet etmişlerdir.)

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLERİ

Devam edecek…

» Takva

Riyazus-Salihin; Hadis- 73

Dara Mirada (SİLOTKİN) Nusaybin

Hadis; 73

73- الْخَامِسُ : عنْ أبي أُمَامَةَ صُدَيَّ بْنِ عَجْلانَ الْباهِلِيِّ رضي اللَّهُ عنه قال: سَمِعْتُ رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم يَخْطُبُ في حَجَّةِ الْودَاع فَقَالَ : « اتَّقُوا اللَّه ، وصَلُّوا خَمْسكُمْ ، وصُومُوا شَهْرَكمْ ، وأَدُّوا زكَاةَ أَمْوَالِكُمْ ، وَأَطِيعُوا أُمَرَاءَكُمْ ، تَدْخُلُوا جَنَّةَ رَبِّكُمْ » رواه التِّرْمذيُّ ، في آخر كتابِ الصلاةِ وقال : حديثٌ حسنٌ صحيح .

Hadis- 73

Ebû Ümame Suddey b. Aclân el- Bâhili radiyallah-u anh’den rivayet edildiğine göre, şöyle diyor;

Veda Haccı hutbesinde Resulullah (a.s.v.) ın şöyle dediğini işittim;

-“Allah’dan korkunuz, beş vakit namazınızı kılınız, bir ay orucunuzu tutunuz, mallarınızın zekatını veriniz ve âmirlerinizin sözünü dinleyiniz! Rabbınızın Cennet’ine girersiniz

(Hadisi, Tirmizi Kitabus-Salatın sonunda zikretmiş ve ; Hadis “hasendir”, sahihdır” demiştir.)

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLERİ

Devam edecek…

-Riyazus-Salihin; Hadis- 72

Bor-e Veysike Şeş Ça’vi deresi başı (NUSAYBİN)

72- الرَّابعُ : عَنْ أبي طَريفٍ عدِيِّ بْنِ حاتمٍ الطائِيِّ رضي اللَّه عنه قال : سمعت رسولَ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم يقُولُ : « مَنْ حَلَفَ عَلَى يمِين ثُمَّ رَأَى أتقَى للَّهِ مِنْها فَلْيَأْتِ التَّقْوَى » رواه مسلم .

Hadis- 72

Ebû Tarif Adiyy b. Hâtim et-Tâi radiyallah-u anh’den rivayet edildiğine göre,

Peygamber Aleyhis-Selam’ın şöyle buyurduğunu işittim, diyor;

-“Bir kimse bir şey’i yapmak veya bırakmak için yemin eder, sonra onun tersini yapmayı takvâya daha uygun görürse, onu yapsın.”

(Hadisi, Müslim rivayet etmiştir.)

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLERİ

Devam edecek…

» Sabır

-Riyazus-Salihin: Hadis- 53

Çağ-Çağ Barajı (Nusaybin)

Çağ-Çağ barajı (Nusaybin)

Hadis: 53

53- وَعنْ أبي إِبْراهيمَ عَبْدِ اللَّه بْنِ أبي أَوْفي رضي اللَّهُ عنهمَا أَنَّ رسولَ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم في بعْضِ أَيَّامِهِ التي لَقِيَ فِيهَا الْعَدُوَّ ، انْتَظرَ حَتَّى إِذَا مَالَتِ الشَّمْسُ قَامَ فِيهمْ فَقَالَ: « يَا أَيُّهَا النَّاسُ لا تَتَمنَّوا لِقَاءَ الْعدُوِّ ، وَاسْأَلُوا اللَّه العَافِيَةَ ، فَإِذَا لقيتُموهم فاصْبرُوا ، وَاعْلَمُوا أَنَّ الْجَنَّة تَحْتَ ظِلاَلِ السُّيُوفِ » ثُمَّ قَالَ النَّبِيُّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « اللَّهُمَّ مُنْزِلَ الْكِتَابِ وَمُجْرِيَ السَّحَابِ ، وَهَازِمَ الأَحْزابِ ، اهْزِمْهُمْ وَانْصُرْنا عَلَيْهِمْ » . متفقٌ عليه وباللَّه التَّوْفيقُ .

Hadis: 53-

Ebû İbrahim Abdullah b. Ebi Evfâ radiyallah-u anh’den rivayet edildiğine göre, Peygamber Aleyhis-Selam, düşmanla karşılaştığı gazâ günlerinden birinde, güneş meyledinceye kadar bekledi. Güneş zeval vaktine gelince, Ashab’a hutbe irad etti.

-“Ey insanlar! Düşmanla karşılaşmayı arzu etmeyiniz, Allah’tan afiyet (huzur ve asayış) dileyiniz. Lakin düşmanla karşılaşınca da sabrediniz, dayanınız ve biliniz ki, cennet kılıç gölgeleri altındadır.” Dedi.

Sonra:

-“Ey kitab’i indiren, bulutları gezdiren, Resulullah’a karşı toplanan küffarı dağıtan Allah! Düşmanı mağlub ve onlara karşı bize yardım et!” buyurdu.

(Hadisi, Buhari ve Müslim rivayet etmişlerdir.)

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLERİ

Devam edecek…

-Riyazus-Salihin: Hadis- 52

Navale Kasyan (Nusaybin)

Kasyane (Navale-Nusaybin)

Hadis: 52

52- وَعن أبي يحْيَى أُسَيْدِ بْنِ حُضَيْرٍ رضي اللَّهُ عنهُ أَنَّ رَجُلاً مِنَ الأَنْصَارِ قال : يا رسولَ اللَّهِ أَلا تَسْتَعْمِلُني كَمَا اسْتْعْملتَ فُلاناً وفلاناً فَقَالَ : « إِنَّكُمْ سَتَلْقَوْنَ بَعْدي أَثَرَةً فاصْبِرُوا حَتَّى تلقَوْنِي علَى الْحوْضِ » متفقٌ عليه .
« وأُسَيْدٌ » بِضَمِّ الْهمْزةِ . « وحُضَيْرٌ » بِحاءٍ مُهْمَلَةٍ مضمُومَةٍ وضادٍ مُعْجَمَةٍ مفْتُوحةٍ ، واللَّهُ أَعْلَمُ .

Hadis: 52

Ebu Yahya Üseyd b. Hudayr radiyallah-u anh’den rivayet edildiğine göre, Ensar’dan bir adam:

-“Ya Resûla’llah, filan kimseyi âmil tayin ettiğin gibi beni de âmil nasbetmezmisiniz?” dedi.

Peygamber Aleyhis-Selam:

-”Siz benden sonra haksızlığa uğrıyacaksınız, binâenaleyh havuz başında bana kavuşuncaya kadar sabrediniz.” Buyurdu.

(Hadisi, Buhari ve Müslim rivayet etmişlerdir.)

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLERİ

Devam edecek…

» İhlas

-Riyazus-Salihin: Hadis- 12

dsc08381-8381sinne-dize-manzarasi-fuadyusufoglu.JPG

Sine Dize Mevki-i (Nusaybin)

HADİS: 12

- وعن أبي عَبْد الرَّحْمَن عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ بْنِ الْخطَّابِ، رضي الله عنهما قال: سَمِعْتُ رسول الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم يَقُولُ: «انْطَلَقَ ثَلاَثَةُ نفر مِمَّنْ كَانَ قَبْلَكُمْ حَتَّى آوَاهُمُ الْمبِيتُ إِلَى غَارٍ فَدَخَلُوهُ، فانْحَدَرَتْ صَخْرةٌ مِنَ الْجبلِ فَسَدَّتْ عَلَيْهِمْ الْغَارَ، فَقَالُوا : إِنَّهُ لا يُنْجِيكُمْ مِنْ الصَّخْرَةِ إِلاَّ أَنْ تَدْعُوا الله تعالى بصالح أَعْمَالكُمْ .
قال رجلٌ مِنهُمْ : اللَّهُمَّ كَانَ لِي أَبَوانِ شَيْخَانِ كَبِيرانِ ، وكُنْتُ لاَ أَغبِقُ قبْلهَما أَهْلاً وَلا مالاً فنأَى بي طَلَبُ الشَّجرِ يَوْماً فَلمْ أُرِحْ عَلَيْهمَا حَتَّى نَامَا فَحَلبْت لَهُمَا غبُوقَهمَا فَوَجَدْتُهُمَا نَائِميْنِ ، فَكَرِهْت أَنْ أُوقظَهمَا وَأَنْ أَغْبِقَ قَبْلَهُمَا أَهْلاً أَوْ مَالاً، فَلَبِثْتُ وَالْقَدَحُ عَلَى يَدِى أَنْتَظِرُ اسْتِيقَاظَهُما حَتَّى بَرَقَ الْفَجْرُ وَالصِّبْيَةُ يَتَضاغَوْنَ عِنْدَ قَدَمى فَاسْتَيْقظَا فَشَربَا غَبُوقَهُمَا . اللَّهُمَّ إِنْ كُنْتُ فَعَلْتُ ذَلِكَ ابْتِغَاءَ وَجْهِكَ فَفَرِّجْ عَنَّا مَا نَحْنُ فِيهِ مِنْ هَذِهِ الصَّخْرَة ، فانْفَرَجَتْ شَيْئاً لا يَسْتَطيعُونَ الْخُرُوجَ مِنْهُ .
قال الآخر : اللَّهُمَّ إِنَّهُ كَانتْ لِيَ ابْنَةُ عمٍّ كانتْ أَحَبَّ النَّاسِ إِلَيَّ » وفي رواية : « كُنْتُ أُحِبُّهَا كَأَشد مَا يُحبُّ الرِّجَالُ النِّسَاءِ ، فَأَرَدْتُهَا عَلَى نَفْسهَا فَامْتَنَعَتْ مِنِّى حَتَّى أَلَمَّتْ بِهَا سَنَةٌ مِنَ السِّنِينَ فَجَاءَتْنِى فَأَعْطَيْتُهِا عِشْرينَ وَمِائَةَ دِينَارٍ عَلَى أَنْ تُخَلِّىَ بَيْنِى وَبَيْنَ نَفْسِهَا ففَعَلَت ، حَتَّى إِذَا قَدَرْتُ عَلَيْهَا » وفي رواية : « فَلَمَّا قَعَدْتُ بَيْنَ رِجْليْهَا ، قَالتْ : اتَّقِ الله ولا تَفُضَّ الْخاتَمَ إِلاَّ بِحَقِّهِ ، فانْصَرَفْتُ عَنْهَا وَهِىَ أَحَبُّ النَّاسِ إِليَّ وَتركْتُ الذَّهَبَ الَّذي أَعْطَيتُهَا ، اللَّهُمَّ إِنْ كُنْتُ فَعْلتُ ذَلِكَ ابْتِغَاءَ وَجْهِكَ فافْرُجْ عَنَّا مَا نَحْنُ فِيهِ ، فانفَرَجَتِ الصَّخْرَةُ غَيْرَ أَنَّهُمْ لا يَسْتَطِيعُونَ الْخُرُوجَ مِنْهَا .
وقَالَ الثَّالِثُ : اللَّهُمَّ إِنِّي اسْتَأْجَرْتُ أُجرَاءَ وَأَعْطَيْتُهمْ أَجْرَهُمْ غَيْرَ رَجُلٍ وَاحِدٍ تَرَكَ الَّذي لَّه وذهب فثمَّرت أجره حتى كثرت منه الأموال فجائنى بعد حين فقال يا عبد الله أَدِّ إِلَيَّ أَجْرِي ، فَقُلْتُ : كُلُّ مَا تَرَى منْ أَجْرِكَ : مِنَ الإِبِلِ وَالْبَقَرِ وَالْغَنَم وَالرَّقِيق فقال: يا عَبْدَ اللَّهِ لا تَسْتهْزيْ بي ، فَقُلْتُ : لاَ أَسْتَهْزيُ بك، فَأَخَذَهُ كُلَّهُ فاسْتاقَهُ فَلَمْ يَتْرُكْ مِنْه شَيْئاً ، اللَّهُمَّ إِنْ كُنْتُ فَعَلْتُ ذَلِكَ ابْتغَاءَ وَجْهِكَ فافْرُجْ عَنَّا مَا نَحْنُ فِيهِ ، فَانْفَرَجَتِ الصَّخْرَةُ فخرَجُوا يَمْشُونَ »
متفقٌ عليه.

HADİS: 12

12- Ebû Abdurrahman Abdullah ibni Ömer İbnil Hattâb Radiyallahu anhüma’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah Sallallahu aleyhi ve selem’i şöyle buyururken dinlediğini söylemiştir:

-“Sizden evvel geçenlerden üç kişi yola çıktılar, geceyi geçirmek için bir mağaraya girdiler. Derken dağdan bir taş düştü ve mağaranın ağzını kapattı.”

Bunun üzerine şöyle dediler:

-“İyi amellerimizle duâ etmekten başka sizi buradan hiçbir şey kurtaramaz.”

İçlerinden birisi;

-“Allahım! Benim çok ihtiyar annem ve babam vardı. Onlardan evvel ne çocuklarıma ne de hayvanlara bir şey içirmezdim. Günün birinde odun toplamak için uzaklara gitmiştim. Onlar uyuyuncaya kadar dönemedim. Akşam kahvaltılarını hazırladım; fakat onları uyumuş buldum. Onları uyandırmayı ve onlardan evvel âilece akşam sütü içmeyi hoş görmedim.
Çanak elimde olduğu halde onların uyanmalarını bekledim. Nihayet sabah ışıdı. Çocuklar ayaklarımın altında açlıktan ağlıyorlardı. Derken annem, babam uyandılar ve akşam sütlerini içtiler. Allahım! Eğer bu işi Sen’in rızan için yapmışsam bu taştan çektiğimiz belayı bizden uzaklaştır,” dedi.

Taş bir parça açıldı; lakin çıkılacak değildi.

İkincisi şöyle dedi:

-“İlahi! Amcamın bir kızı vardı ki, onu herkesten ziyâde seviyordum. (Bir rivayete göre: Bir erkek bir kadını ne kadar seviyorsa, ben de o kadar seviyordum.)

-”ONUNLA BİRLEŞMEK İSTEDİM; LÂKİN TEKLİFİMİ KABUL ETMEDİ. Bir kaç sene sonra bir kıtlığa uğrayınca bana başvurdu, kendisini bana teslim etmek şartiyle ona yüz yirmi altın verdim. Kabul etti. Bu sûretle fırsat elverince, (diğer bir rivayete göre: Cinsi bir muâmeleye başlamak üzere iken:

-“Allah’tan kork da haksız olarak mührümü bozma.” Dedi.

Ben de

(Allah’dan korkarak) bu çok sevdiğim kadından uzaklaştım; verdiğim altınları da ona bıraktım. Allahım! Eğer bu sırf Sen’in rızanı kazanmak için yapmış isem, içinde bulunduğumuz belâyı üzerimizden gider.” Diye yalvardı.

Mağaranın kapısı bir parça daha açıldı; yine çıkabilecek derecede değildi.

Üçüncü şahıs da şöyle dedi;

-“Allahım! Ücretle amele tuttum ve ücretlerini verdim lâkin, yalnız biri ücretini almadan bıraktı gitti. ONUN ÜCRETİNİ ÜRETTİM; ONUN NAM VE HESABINA MAL ÇOĞALDI. Bir müddet sonra o adam yanıma gelerek;

-“Ücretimi ver.” Dedi.

Ben de:

-“Şu gördüğün deve, öküz, koyun… senin ücretinden üremiştir, al götür.”Dedim.

O da:

-“Ey Allah’ın kulu! Benimle alay etme.” Dedi.

Ben:

-“Seninle alay etmiyorum, hakikatı söyliyorum.” Dedim.

-”Bunun üzerine malları aldı ve hepsini sürüp götürdü. Hiçbir şey bırakmadı. İlahi! Eğer bunu senin rızan için yapmışsam, içinde bulunduğumuz belâyı üzerimizden def’ et.” Dedi.

Taş mağaranın ağzından kaydı, onlar da çıkıp yürüdüler..”

(Hadisi, Buhari ve Müslim rivayet etmişlerdir.)

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLERİ

Devam edecek…

-Riyazus-Salihin: Hadis- 11

dsc08362-fuadyusufoglu-cag-cag-deresi.JPG

Çağ-Çağ deresi -BOR- (Nusaybin)

HADİS:11

11- وَعَنْ أبي الْعَبَّاسِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عبَّاسِ بْنِ عَبْدِ الْمُطَِّلب رَضِي الله عنهما، عَنْ رسول الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم ، فِيما يَرْوى عَنْ ربِّهِ ، تَبَارَكَ وَتَعَالَى قَالَ : «إِنَّ الله كتَبَ الْحسناتِ والسَّيِّئاتِ ثُمَّ بَيَّنَ ذلك : فمَنْ همَّ بِحَسَنةٍ فَلمْ يعْمَلْهَا كتبَهَا اللَّهُ عِنْدَهُ تَبَارَكَ وَتَعَالَى عِنْدَهُ حسنةً كامِلةً وَإِنْ همَّ بهَا فَعَمِلَهَا كَتَبَهَا اللَّهُ عَشْر حَسَنَاتٍ إِلَى سَبْعِمَائِةِ ضِعْفٍ إِلَى أَضْعَافٍ كثيرةٍ ، وَإِنْ هَمَّ بِسيِّئَةِ فَلَمْ يَعْمَلْهَا كَتَبَهَا اللَّهُ عِنْدَهُ حَسَنَةً كامِلَةً ، وَإِنْ هَمَّ بِها فعَمِلهَا كَتَبَهَا اللَّهُ سَيِّئَةً وَاحِدَةً» متفقٌ عليه .

Hadis:11

Ebü’l-Abbas Abdullah b. Abbas b. Abdul-Muttalib Radiyallahu anh’den rivayete göre, Resûl-i Ekrem Sallallahu aleyhi ve selem Allahu Teâla’dan rivayet ederek şöyle buyurdu:

-“Allah iyiliklerin ve fenalıkların yazılmasını emretti.” Sonra bunları açıkladı:

-“Bir kimse bir iyilik yapmağa niyetlenir ve yapmazsa, Allah kendi nezdinde o kimse için tam iyilik sevabı yazar. Eğer hem niyetlenir, hem de o iyiliği yaparsa on iyilik sevabı yazar ve bu sevabı yediyüze ve daha fazlasına kadar çıkarır. Ve eğer fenalık yapmağa niyetlenir de sonra vazgeçerse, Allah onun için tam bir iyilik sevabı yazar. Eğer kötü işe hem niyetlenir, hem de onu yaparsa, Allah o kimse için bir günah yazar.”

(Hadisi, Buharı ve Müslim rivayet etmişlerdir.)

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLERİ

Devam edecek…

» Doğru Sözlülük

Riyazus-Salihin: Hadis- 59

Hasan keyf (Batman)

Hasan keyf (Batman)

Hadis: 59-

59- السادِسُ : عن أبي خالدٍ حكيمِ بنِ حزَامٍ . رضِيَ اللَّهُ عنه ، قال : قال رسولُ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « الْبيِّعَان بالخِيارِ ما لم يَتفرَّقا ، فإِن صدقَا وبيَّنا بوُرِك لهُما في بَيعْهِما ، وإِن كَتَما وكذَبَا مُحِقَتْ بركةُ بيْعِهِما » متفقٌ عليه .

Hadis: 59-

Ebû Hâlid Hakim b. Hizam radiyallah-u anh’den rivayet edildiğine göre, Peygamber Alayhis-Selam şöyle buyurmuştur:

-“Satan ve alan kimseler, söz kesip birbirinden ayrılmadıkça, alış verişi bozup bozmamakta muhayyerdir. Eğer doğru söyler, satılık eşya ve paranın hâlini açıklarlarsa, alış verişlerinde bereket bulunur. Eğer saklarlar veya yalan söylerlerse alış verişlerinin bereketi gider.”

(Hadisi Buhari ve Müslim rivayet etmişlerdir.)

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLERİ

Devam edecek…

-Riyazus-Salihin: Hadis- 58

Bahçemde bir gül (Nusaybin)

Bahçemde tetiştirdiğim bir gül (Nusaybin)

58- الخامِسُ : عَنْ أبي هُريْرة رضي اللَّهُ عنه قال : قال رسولُ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم: « غزا نَبِيٌّ مِنَ الأَنْبِياءِ صلواتُ اللَّه وسلامُهُ علَيهِمْ فَقَالَ لقوْمِهِ : لا يتْبعْني رَجُلٌ ملَكَ بُضْعَ امْرَأَةٍ. وَهُوَ يُرِيدُ أَن يَبْنِيَ بِهَا وَلَمَّا يَبْنِ بِها ، ولا أَحدٌ بنَى بيُوتاً لَمْ يرفَع سُقوفَهَا ، ولا أَحَدٌ اشْتَرى غَنَماً أَوْ خَلَفَاتٍ وهُو يَنْتَظرُ أوْلادَهَا . فَغزَا فَدنَا مِنَ الْقَرْيةِ صلاةَ الْعصْرِ أَوْ قَريباً مِنْ ذلكَ ، فَقَال للشَّمس : إِنَّكِ مَأمُورةٌ وأَنا مأمُورٌ ، اللهمَّ احْبسْهَا علَينا ، فَحُبستْ حَتَّى فَتَحَ اللَّهُ عليْهِ ، فَجَمَعَ الْغَنَائِم ، فَجاءَتْ يَعْنِي النَّارَ لتَأكُلهَا فَلَمْ تطْعمْهَا ، فقال: إِنَّ فِيكُمْ غُلُولاً، فليبايعنِي منْ كُلِّ قبِيلَةٍ رجُلٌ ، فلِزقتْ يدُ رَجُلٍ بِيدِهِ فَقَالَ : فِيكُم الْغُلولُ ، فليبايعنِي قبيلَتُك ، فلزقَتْ يدُ رجُليْنِ أو ثلاثَةٍ بِيَدِهِ فقَالَ : فِيكُمُ الْغُلُولُ ، فَجاءوا برَأْسٍ مِثْلِ رَأْس بَقَرَةٍ مِنْ الذَّهبِ ، فوضَعها فَجَاءَت النَّارُ فَأَكَلَتها ، فلمْ تَحل الْغَنَائِمُ لأحدٍ قَبلَنَا ، ثُمَّ أَحَلَّ اللَّهُ لَنا الغَنَائِمَ لمَّا رأَى ضَعفَنَا وعجزنَا فأحلَّها لنَا » متفقٌ عليه .
« الخلفاتُ » بفتح الخاءِ المعجمة وكسرِ اللامِ : جمْعُ خَلِفَةٍ ، وهِي النَّاقَةُ الحاملُ .

Hadis: 58-

Ebu Hüreyre radiyallah-u anh’den rivayet edildiğine göre, Peygamber Aleyhis-Selam şöyle buyurmuştur:

-“Peygamberler-Aleyhis-Selam- den birisi gazâya gidecek oldu ve ümmetine şöyle dedi:

-“Bir kadınla nikahlanıp gerdeğe girmek niyetinde bulunan ve henüz girmemiş kimse ve ev yapıp henüz tavanını yapmamış olan kimse, kezâ gebe koyun veya deve satın alıp onların yavrulamalarını bekliyen kimse benimle gelmesin,” dedi.

Ve gazâya çıktı. İkindi vakti veya ikindi vaktine yakın düşman memleketine yaklaştı:

-“Sen de ben de emir kuluyum,” deyip güneşe hitab etti ve:

-“Ey Allah’ım! güneşin batmasını te’hir et,” dedi.

Bunun üzerine GÜNEŞ HAPSOLUNDU. Allah-u Teâlâ, güneş batıncaya kadar, fethini Peygamber’e müyesser kıldı.

Peygamber hemen ganîmeti topladı, sonra o ganîmeti yakmak için gökten ateş indi. Lâkin ganimeti yakmadı.

Bunun üzerine mezkûr Peygamber:

-“İçinizde ganimete hiyanet eden var. Binâenaleyh her kabileden bir adam bana bîat etsin,” dedi.


(Bîat ederken) bir adamın eli, Peygamberin eline yapıştı.

Onun üzerine Peygamber o adama:

-“Hiyanet sizdedir. Binâenaleyh senin kabilenin adamları bana bîat etsin,” dedi.

İki yahut üç adamın eli Peygamber’in eline yapıştı.

Bunun üzerine Peygamber onlara:

-“Ganîmetten çalınan mal sizdedir,” dedi

Bunlar, inek başına benziyen bir altın baş getirdiler. Peygamber o başı (Ganîmetin) içine koydu, ateş de hemen ganîmeti yiyip yaktı.

Zirâ, ganimet bizden evvelki hiçbir millete helâl değildi. Allah-u Teâlâ za’fımızı ve aczimizi görünce, ganimeti bize helâl kıldı.

(Hadisi, Buhari ve Müslim rivayet etmişlerdir.)

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLERİ

Devam edecek…

» Murakabe

-Riyazus-Salihin; Hadis- 68

Bor-e Veysike (Nusaybin)

68- التَّاسعُ : عَنْ عُمَرَ رضي اللَّهُ عنه عَنِ النَّبِيِّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال : « لا يُسْأَلُ الرَّجُلُ فيمَ ضَربَ امْرَأَتَهُ » رواه أبو داود وغيرُه .

Hadis; 68

Hazret-i Ömer Radiyllah-u Anh’den rivayete göre, Nebi Alayhis Selam şöyle buyurmuştur;

-“Adam’dan karısı niçin dövdüğü sorulmaz. (Çünkü bu, aile esrarıdır. Hükümete müracaata lüzüm görülmedikçe başkasının müdahalesi uygun değildir.)

(Hadisi, Ebû Dâvud rivayet etmişlerdir.)

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLERİ

Devam edecek…

-Riyazus-Salihin; Hadis- 67

Bor-e Gündük (Nusaybin)

67- الثَّامِنُ : عَنْ أبي هُرَيْرَةَ رضي اللَّهُ عنهُ قال : قالَ رسولُ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : مِنْ حُسْنِ إِسْلامِ الْمَرْءِ تَرْكُهُ مَالاَ يَعْنِيهِ » حديثٌ حسنٌ رواهُ التِّرْمذيُّ وغيرُهُ .

Hadis: 67-

Ebû Hüreyre Radiayallah-u anh’den rivayete göre Resûl-i Ekrem Aleyhis Selam şöyle buyurmuştur;

-“Kendisine faydası olmayan şeyi terk etmesi, insanın iyi Müslüman oluşundandır.”

(Hadis, hasendir. Tirmizi ve diğerleri rivayet etmişlerdir.)

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLERİ

Devam edecek…

» Yakîn ve Tevekkül

-Riyazus-Salihin; Hadis- 74

Geliye Şam’e (Navale- sipi) Nusaybin

والآيات في فضل التوكل كثيرة معروفة.
وأما الأحاديث:

74- فَالأوَّلَ : عَن ابْن عَبَّاسٍ رضي اللَّهُ عنهما قال : قال رسولُ اللَّه صلى اللَّه عليه وآله وسلم : « عُرضَت عليَّ الأمَمُ ، فَرَأيْت النَّبِيَّ وَمعَه الرُّهيْطُ والنَّبِيَّ ومَعهُ الرَّجُل وَالرَّجُلانِ ، وَالنَّبِيَّ وليْسَ مَعهُ أحدٌ إذ رُفِعَ لِى سوادٌ عظيمٌ فظننتُ أَنَّهُمْ أُمَّتِي ، فَقِيلَ لِى: هذا موسى وقومه ولكن انظر إلى الأفق فإذا سواد عظيم فقيل لى انظر إلى الأفق الآخر فإذا سواد عظيم فقيل لي : هَذه أُمَّتُكَ ، ومعَهُمْ سبْعُونَ أَلْفاً يَدْخُلُونَ الْجَنَّة بِغَيْرِ حِسَابٍ ولا عَذَابٍ » ثُمَّ نَهَض فَدَخَلَ منْزِلَهُ ، فَخَاض النَّاسُ في أُولَئِكَ الَّذينَ يدْخُلُون الْجنَّةَ بِغَيْرِ حسابٍ وَلا عذابٍ ، فَقَالَ بعْضهُمْ : فَلَعَلَّهُمْ الَّذينَ صَحِبُوا رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم ، وقَال بعْضهُم : فَلعَلَّهُمْ الَّذينَ وُلِدُوا في الإسْلامِ ، فَلَمْ يُشْرِكُوا باللَّه شيئاً وذَكَروا أشْياء فَخرجَ عَلَيْهمْ رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم فَقَالَ : « مَا الَّذي تَخُوضونَ فِيهِ ؟ » فَأخْبَرُوهُ فَقَالَ : « هُمْ الَّذِينَ لا يرقُونَ، وَلا يَسْتَرْقُونَ ، وَلاَ يَتَطيَّرُون ، وَعَلَى ربِّهمْ يتَوكَّلُونَ » فقَامَ عُكَّاشةُ بنُ مُحْصِن فَقَالَ : ادْعُ اللَّه أنْ يجْعَلَني مِنْهُمْ ، فَقَالَ : « أنْت مِنْهُمْ » ثُمَّ قَام رَجُلٌ آخَرُ فَقَالَ : ادْعُ اللَّه أنْ يَجْعَلَنِي مِنْهُمْ فقال : «سَبَقَكَ بِهَا عُكَّاشَةُ » متفقٌ عليه .
« الرُّهَيْطُ بِضمِّ الرَّاء : تَصغيرِ رَهْط ، وهُم دُونَ عشرةِ أنْ
فُس . « والأفُقُ » : النَّاحِيةُ والْجانِب . « وعُكاشَةُ » بِضَمِّ الْعيْن وتَشْديد الْكافِ وَبِتَخْفيفها ، والتَّشْديدُ أفْصحُ .

Hadis; 74

İbn-i Abbas Radiyallah-u Anh’dan rivayet edildiğine göre, Peygamber Aleyhis-Selam şöyle buyurmuştur:

-“Bana ümmetler gösterildi, Peygamber gördüm ki, yanında bir veya iki adam bulunuyordu ve Peygamber gördüm ki, yanında kimseler yoktu.

Derken büyük bir kalabalık önüme çıktı. Bunları kendi Ümmetim zanettim.

Bana;

-“Bu Musa ve ümmetidir. Sen ufka bak,” dediler.

Baktım ki, büyük bir karaltı;

-“İşte bunlar senin Ümmetindir, bunların içinde yetmiş bin kimse var ki, hesabsız ve azabsız cennete girerler.” Dediler.

Sonra Peygamber Alayhis- Selam kalktı ve evine girdi;

Sonra ahâli, hesabsız ve azabsız Cennet’e girecek olan bu yetmişbin kimse hakkında konuşuyorlardı.

Bazıları;

-“Bunlar Peygamber Alayhis-Selam’ın sohbetinde bulunanlar olsa gerek,” dediler.

Bazıları;

-“Bunlar İslâm devrinde doğmuş, binâenaleyh Allah’a şirk katmamış kimseler olsa gerek.” Dediler. Bir çok şeyler zikrettiler.

Bu esnâda Peygamber Aleyhis- Sealam bunların yanına çıktı Ve;

-“Ne hakkında Konuşuyorsunuz?” dedi.

-“Hesabsız ve azabsız cennet’e gireceklerin hakkında konuşuyoruz.” Dediler.

Bunun üzerine Peygamber Aleyhis-Selam;

-“Bunlar efsun yapmazlar; yaptırmakda istemezler, teşe’üm etmezler, Rablarına Tevekkül ederler.” Buyurdu.

Bunun üzerine Ukkâşe b.Mihsan kalktı ve;

-“Beni de o zümreden kılması için Allah’a dua et.” Dedi.

Peygamber Aleyhis-Selam da;

-“Sen onlardansın.” Dedi

Sonra diğer bir adam kalktı ve;

-“Ya Resûla’llah, beni de onlardan kılması için Allah’a dua et.” Dedi

Peygamber Aleyhis-Selam;

-“Ukâşe, senden evvel davrandı.” Buyurdu.

(Hadisi, Buhari ve Müslim rivayet etmişlerdir.)

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLERİ

Devam edecek…

-Yakîn ve Tevekkel’le dair ayet ve hadisler

Bor-e Veysike (Haci latif bahçesi) NUSAYBİN

Yakîn ve tevekkele dair ayet ve Hadisler

-7بَابُ اليقين وَالتوكّل
قال اللَّه تعالى: { ولما رأى المؤمنون الأحزاب قالوا هذا ما وعدنا اللَّه ورسوله وصدق اللَّه
ورسوله
، وما زادهم إلا إيمانا وتسليما }

Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor;

-“Mü’minler, Ahzab’ı (Ahzab harbi için toplanan düşmanı) gödüklrinde, ‘Allah’ın, Peygamber’ın bize vaat ettiği şey budur. Allah ve Resûlü doğru söyledi.’ Dediler. Bu ise onların imanlarını ve teslimiyetlerini arttırdı.” Ahzab Suresi Ayet; 22 .

وقال تعالى : { الذين قال لهم الناس إن الناس قد جمعوا لكم فاخشوهم، فزادهم إيمانا، وقالوا: حسبنا اللَّه ونعم الوكيل. فانقلبوا بنعمة من اللَّه وفضل لم يمسسهم سوء، واتبعوا رضوان اللَّه، والله ذو فضل عظيم }

Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor;

-“Onlar öyle mü’minlerdir ki, bazı kimseler onlara; ‘İnsanlar sizinle döğüşmek için asker topladılar, onlardan korununuz.’ Dediklerinde, bu söz onların ancak imanlarını arttırdı ve; ‘Allah bize kâfidir. O ne güzel koruyucudur! Dediler. Bundan dolayı Allah’ın nimet ve fazlı ile döndüler, kemlik görmediler, Allah’ın rızası peşinde koştular. Allah büyük fazl sahibidir.” Âl-i İmran suresi Ayet; 173

.
وقال تعالى : { وتوكل على الحي الذي لا يموت } .

Allah-u teâlâ şöyle buyuryor;

-”Hayy olan ve ölmeyen Zâta tevekkül et. Furkan suresi Ayet;58

وقال تعالى : { وعلى اللَّه فليتوكل المؤمنون }

Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor;

-“Mü’minler ancak Allah’a tevekkül etsinler.” İbrahim Suaresi; Ayet 11

.
وقال تعالى : { فإذا عزمت فتوكل على اللَّه } .

Allah-u Teâlâ şöyle buyuryor;

-“Bir işe karar verdiğinde Allah’a tevekkül et. Âl-i İmran suresi; Ayet- 159

والآيات في الأمر بالتوكل كثيرة معلومة.
وقال تعالى : { ومن يتوكل على اللَّه فهو حسبه } : أي كافيه.

Allah-u teâlâ şöyle buyuryor;

-“Bir kimse Allah’a tevekkül ederse, Allah o kimseye yeter.” Talâk suresi; Ayet- 3.

وقال تعالى : { إنما المؤمنون الذين إذا ذكر اللَّه وجلت قلوبهم، وإذا تليت عليهم آياته زادتهم إيمانا، وعلى ربهم يتوكلون } .

Yine Allah-u Teâlâ buyuryor ki;

-“Mü’minler, ancak o kimselerdir ki, Allah zikredilirse kalbleri ürperir, onlara Allah’ın ayetleri okunursa, o ayetler onların imanlarını artırır da Rab’larine tevekkül ederler. Enfal suresi; Ayet 2.

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLERİ

Devam edecek…