Haci Hüseyin-i Kinike (Radiyallah-u anhu) – 2

23 Haziran 2008 Pazartesi

Haci Hüseyin-i Kinike (r.a.) nin markadi (Nusaybin)

Haci Hüseyin-i Kinike (r.a.) nin merkadi (Nusaybin)

 

Haci Hüseyin-i Kinike (Radiyallah-u anhu) – 2

 

Şah-i Hazna hazretleri (r.a.) Hazret (r.a.) tarafından halifelik verilince, kendisi de Nurşin’den Şah-i Hazna ile beraber dönmüş ve bir köyde imamlık yapmıştır.

Şah-i Hazna hazretleri (r.a.) nin, Devleti olan Suriye, Fransız işgali altında olduğu için sıkıntılı yıllar geçirdi ve Türkiye’ye gelerek “Kertven” de imamlık yaptı. O zaman da yol arkadaşı olan Haci Hüseyin (r.a.) “Kurke Metine” köyünde imamlık yapıyordu.

Haci Hüseyin (r.a.) anlatır;

-“Ben Kurka Metine köyünde imâmlık yaparken o yörenin meyveleri meşhur idi. Bu seçkin meyveler boğazımdan geçmediği için, sabah erkenden özenerek topladığım meyveleri bir sırt torbası (türük) na yüklenip tahminen elli kilometre uzaklıktaki murşidim olan Ahmed el Haznevi hazretleri (radiyallah-u anhu) nin köyün‘e yayan olarak getiriyordun.”

Bir seferinde Ma’sum’un annesi (radiyallah-u anha) Şah-i Hazna (radiyallah-u anhu) ya hitaben;

-”Bu fakir bu kadar yolu katederek bizlere meyveleri getirip yoruluyor en iyisi ben onun sırt çantası (türük) ni yırtayım da bir daha bu kadar yolu katedip gelip yorulmasın.” söyleyince

Ben hemen Şah-i Hazna (raidyallah-u anhu) ya;

-”Kurban! Ma’sum’un annesine lütfen söyleyiniz, ben fakir bir insanım inan ki bu sırt çantam (türük) den başka da sırt çantam yok bunu da Ma’sumun annesi yırtarsa ben nereden sırt çantası bulabilirim.“söyledim.

Dönüşte de bu meyveleri Murşidime getirdiğim için de ayrıca bir haz duyuyordum. Bundan dolayıda tahminen elli kilometrelik yolu yaya olarak kat ettiğim için de yorulmuyordum.

Ne zaman ki Süriye’deki Fransız zülümleri bitince de Şah-i hazna hazretleri (r.a.) “Kertven” köyünden tekrar Hazna köyüne gitmek istedi. Ama “Kertven” deki halk buna razı olmayıp gitmesini istemediler.

O günleri henüz genç yaşta olan Haci Halil-i Huso, şöyle anlatıyor;

-“Ahmed el Haznevi hazretleri (r.a.) köyümüzde imamlık yapıyordu. Bir gün Hasan-i Deyvanı geldi ve ona bir şeyler söyledi.”

Babam her ne zaman Hasan-i Deyvani’yi gördüğünde;

-“Tevekelli bu adam, korkarım bizi yalnız bırakacak “diye söyleniyordu.

-“Ben gayet iyi hatırlıyorum, Şah-i Hazna hazretleri (r.a.) babamı çağırarak”

-“Haci Hüseyin! Benim sürgün yıllarım bitti bana afv çıkarmışlar ben Hazna’ye gitrmek istiyorum sen ne diyorsun?” buyurdular.

(Şah-i Hazna hazretleri radiyallah-u anhu’nun en önemli adetlerindedi her zaman yanındaki insanlarla müşavere ederlerdi.)

Babam;

-“Kurban! Sen nasıl emredersen o olsun. “dedi.

Ama köylüler buna razı olmadılar;

-“Kurban! Bizleri bırakma sen gidersen bizler nasıl yapacağız.“ dediler.

Bazıları da;

-“Kurban! Sen gidiyorsun, bu güne kadar bizler senin vesilenle dinimizi diyanetimizi öğrenmeye çalışıyorduk sen gidersen bizlere kim dinimizi gösterecek.” Dediler.

Devam edecek…

(Kaynak) Fuad Yusufoğlu.com

Derleyen; Fuad Yusufoğlu

Allah-u teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Haci-yi şeyh lakabi ile meşhur olan Haci Hüseyin-i Kinike hazretleri (Radiyallah-u anhu) nın yüzü suyu hurmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Yorum Yapın