‘Bişr-i Hafi (r.a.)’ olarak etiketlenmiş yazılar

Evlenmenin Zararları

01 Temmuz 2008

dsc02184-fuad-yusufoglu-girnavas-tepesi.JPG

Girnavas (Cin Tepesi) Nusaybin

Evlenmenin zararları üçtür:

Birinci Zarar:

Helal kazanmaktan aciz kalabilir. Bilhasa böyle zamanda çoluk çocuk sebebiyle şübhelilere yahut harama düşebilir. Bu ise kendinin ve çoluk çocuğunun din bakımından helakine sebep olur, Evlenmenin üstünlüğü buna mecbur etmez.

Hadisi şerifte (a.s.v.) buyuruldu:

-“Kulu, kiyamet günü Mizan başına getirirler. Onun her biri, birkaç dağ büyüklüğünde iyi amelleri bulunur. Ona çoluk çocuğunun nafakasını nereden kazandığı sorulur. Bu yüzden bütün iyi amelleri gider. Sonra bir melek: ‘Bu o kimsedir ki, çoluk çocuğu bütün iyiliklerini yedi, hesabi bundan soruldu” der.”

Bildirildi ki,

Kiyamette, bir kimsenin İLK DAVACISI çoluk çocuğu olur.

Derler ki;

-“Ya Rabbi ondan Hakkımızı sen al. Bize HARAM yedirdi, bizim ise bundan haberimiz yoktu. Bize öğrenmemiz gereken şeyleri öğretmeyip, bizi cahil bıraktı.”

O halde, miras malı olmayan yahut Helalden kazanmayan kimsenin evlenmesi doğru değildir. Ancak evlenmezse, ZİNA yapacağını yakinen biliyorsa evlenmelidir.

İkinci Zarar:

Çoluk çocuğunun hakkını, iyi huylu olmadan, onların olmayacak işlerine sabretmeden, onlara gelecek sıkıntılara katlanmadan ve onların işlerini yerine getirmeden, ödemiş olamaz. Bunu da herkes yapamaz. Onları üzüp günaha girmiş veya onlardan uzak durmuş olabilir.

Hadisi şerifte (a.s.v.) buyuruldu;

-“Çoluk çocuğundan kaçan, firar eden köle gibidir. Yanlarına dönmedikçe Namaz ve orucu makbul olmaz.”

Velhasıl her insanın bir nefsi vardır. Kendi nefsine hakim olmayanın, emri altında bir başkasını almaması daha iyidir.

Bişr-i Hafi (r.a.) ye;

-“Niçin evlenmiyorsun?” dediler.

Bişr-i Hafi (r.a.) Buyurdu ki:

-“Erkeklerin kadınların üzerinde hakları olduğu gibi, kadınların da erkekler üzerinde hakları vardır.”Bakara 228 Ayet-i kerimesinden korkuyorum.”

İbrahim bin Edhem (r.a.) buyurdu:

-“Kadına ihtiyacım olmayınca, niye evleneyim. Bir kadını kendime niçin söyleteyim?”

Üçüncü Zarar:

Çoluk çocuğun işlerini düşünme ve çare aramaya kendini çok verip, Allah-u Teala(c.c.) yı anmaktan seni alıkoyan her şey helakına sebep olur. Bunun için Allah-u Teala(c.c.) buyurdu;

-“Ey İman edenler, Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah (c.c.) ı anmaktan alıkoymasın.” Munafikun – 9

O halde Peygamber efendimiz (a.s.v.) gibi, çoluk çocuğun meşguliyeti, Allah-u Teala (c.c) yı hatırlamaya engel olmasa evlenebilir. Bir kimse evlenince zikir ve ibadetle meşgul olmayacağını ve haramdan tamamen korunamayacağını bilirse, evlenmemesi daha faziletli olur.

Zinadan korkuyorsa, evlenmesi daha iyi olur. Zinadan korkmayanın evlenmemesi daha iyidir. Fakat helal kazanabilen, insanlara acıma ve şefkat hususunda kendinden emin olan ve evlenmesinin Allah’ın zikrine mani olmayacağını veya evlenmezse Allah (c.c.) in zikriyle meşgul olamayacağını bilen kimsenin evlenmesi daha iyidir.

Nikah akdi;

Devam edecek…

Kimya-yi- Saadet (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teala(c.c.) bizleri ve sizleri çoluk çocuğunun nafakasını HELAL yolla kazanan ve onlara Helal lokma yediren Kullarından eylesin. AMİN…

Fuad Yusufoğlu

dsc09181-bor-e-veysike-fuadyusufoglu.JPG

Çağ-Çağ dersei -BOR- (Nusaybin)

Bil ki;

Yenilen besin maddelerinin helal olmasının sübhesiz, kalbin tasfiyesinde ve tenvirinde ve marifet nurlarını kabullenmedeki istidadının kuvvetlenmesinde büyük rölu vardır.

Onda öyle bir sır vardır ki, bu kitabın hacmı onu zikretmeğe kafi değildir. Fakat anlaman gerekir ki, Ver’an’ın (günah ve yaramaz işlerden sakınmanın) dereceleri dörttür;

a- Birinci derece öyle bir derecedir ki, onun içinden bulunmak ile bir nizam, bir sistemde bulunmak vacib olur. O’nun zevali ile adalet zail olur. O da fıkıh bilginlerinin haklarında- haramdır- diye fetva verdikleri şeylerden kaçınmaktır.

b- Salihlerin vera’ sıdır. O harama karışma ihtimali bulunan şeyden kaçınmalıdır.

Bu husus hakkında Resûlüllah (s.a.v.) buyuruyor ki;

-“Sana şübhe veren şeyi, şübhe vermiyecek şeye kadar terk et.”

c- Müttakilerin dereceleridir.

Resûlüllah (s.a.v.) buyuroyor:

-“Kul, mahzurlu olan şeyden korktuğu ve kaçındığı için mahzurlu olmayan şey’i terk edinceye kadar müttakiler derecesine ulaşamaz.” (İbni Maceh, Taberani, Hakim. Tirmizi.)

Hazreti Ömer (r.a.) der ki;

-“Biz, harama düşmek korkusundan helal olanlardan onda dokuzunu terk ederdik.”

Bu esasa binaen, bazı Müslümanlar yüz dirhem (lira) hak ettikleri zaman doksan dokuz lirasını alır ve fazla olma korkusundan, kendisi ile cehennem arasında bir perde olsun diye bir lirayı terk ederdi.

Ve yine bu korkudan ötürü, bazıları, aldığından bir tane noksan alırdı. Verdiği şeyde de bir tane fazla olarak verirdi.

d- Dördüncü derece ise, sıdıkların vera’ ıdır. O da bazı sebeplerine masiyet karışması ihtimalı olduğu vakit, Allah’a ibadet etme için kuvvet sağlamayı murad etmiyererk alınan her türlü gıdadan kaçınmaktır.

Ve gene bu esaslar cümlesindendir ki,

Zunnun-i Mısrı (r.a.) nın mahpus iken aç kaldığında, Muridi olan Saliha bir kadın gardiyan vasitasiyle ona helal olan malından yemek göderdiğinde, yemekten yemeyip,

-”O yemek bana zalim olan gardiyan eliyle geldi.” diyerek kendisini mazur görmesini istediği rivayet edilir.

Bişri Hafi (r.a.) de aynı sebeplerden ötürü, devlet adamlarının yaptırdıkları çeşmelerden su içmez idi.

Devam edecek…

Dinde kırk esas (İmam-i Ğazali)

Allah (c.c.) bizleri ve sizleri haram lardan kaçınan kullarından eylesin.Amin….

Fuad Yusufoğlu

Gely’e Şam’e Navala sipi (Nusaybin)

Bişr-i Hafi: (Radiyallah-u Anh)

Evliyanın büyüklerinden, künyesi Ebû Nasr olup, asıl adı Bişr bin Hâris Abdurrahman el Hafi’dir.

Bişr-i Hafi (r.a.) Merv şehrinin Bekird bölgesinde 150 (M. 767) senesinde doğmuş, Bağdad’da yaşamıştır.
Hadis, fıkıh ve tasavvuf ilminde büyük âlimlerden olmuştur. Yedi sandık dolusu hadis kitabını ezberlemişti.

Tasavvuf ilminde yüksek makamlara erişmiş olan Bişr-i Hafi (r.a.) 227 (M. 841) yılında Bağdad’da vefat etmiştir.

Bişr-i Hafi (r.a.), devrinin ileri gelen alimlerinden ilim tahsil etmiş ve hadis-i şerif öğrenmiştir. İbrahim Sa’d, Abdurrahman bin Zeyd, Şüreyk bin Abdullah, Muâfa bin İmran Mûsul-i, Abdullah bin Mübarek, Ali bin Müşhir, İsa bin Yunus, Abdullah bin Dâvûd el-Hayri, Ebû Muâviye ed-Darir,Zeyd bin Ebi’z Zerga (Allah onlardan razı olsun) ve daha bir çok alimlerden ilim öğrenmiş ve Hadis-i şerif rivayet etmiştir.

Bişr-i Hafi (r.a.) den, Nuayım bin Heydâm, Muhammed bin Heydâm, İbrahim bin Haşim bin Mûskan, Nasr İbn-i Mansûr, El Bezzar, Muhammed bin el-Müsenna, Sırrı-yi Sekati, İbrahim bin Hâni en Nişabûri, Ömer bin Musa el-Celâ (Allah onlardan razı olsun) gibi bir çok âlimler ders almış ve hadis-i şerif okumuştur.

Gençliğindeki hatâlarından dönüp doğru yola girmesi şöyle anlatılır;

-“Bir gün sarhoş bir halde giderken,

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Bu mübarek zat hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad yusufoğlu

gely’e Şam’e Navala sipi (Nusaybin)

Bişr-i Hafi (Radiyallah-u anh)- 2

Gençliğineki hatalarından dönüp doğru yola girmesi şöyle anlatılır;

-“Bir gün sarhoş bir halde giderken, üstünde ‘BESMELE’ yazılı bir kağıt buldu. İçi sızlayıp yerden aldı. Öpüp, çamurlarını silip, temizledikten sonra, güzel kokular sürüp, evinin duvarına astı.”

-“O gece âlim evliya bir zat’a rü’yada,

-‘Git Bişr’e söyle! İsmimi temizlediğin gibi seni temizlerim. İsmimi büyük tuttuğun gibi, seni büyütürüm. İsmimi güzel kokulu yaptığın gibi, seni güzel ederim. İzzetime yemin ederim ki, senin ismini dünyada ve ahrette temiz ve güzel eylerim.’ Dendi.

Bu rü’ya üç defa tekrar etti.

Sabah Bişr-i Hafi (r.a.) yi arayıp meyhanede buldu.

-“Mühim haberim var.” Diye içerden çağırdı.

Bişr-i Hafi (r.a.) geldiğinde;

-“Kimden haber vereceksin.” Dedi.

Allah’ın evliyası;

-“Sana Allah-u Teâlâ’dan haber vereceğim.” Deyince

Ağlamaya başladı. Ve;

-“Bana kızıyor mu, şiddetli azap mı yapacak?” dedi.

Rü’yayı dinleyince arkadaşlarına;

-“Ey arkadaşlarım! Beni çağırdılar, bundan sonra bir daha beni buralarda göremiyeceksiniz.” Dedi.

O zatin yanında hemen tevbe etti. Bu anda ayağında ayakabbı bulunmadığı için, hiç ayakkabı giymedi.

Sebebini soranlara;

-“Söz verdiğim zaman yalın ayaktım, şimdi giymeye haya ederim.” Derdi.

Ayakkabi giymediği için kendisine “Hafi” (yalınayak) denilmiştir.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Bu mübarek zat olan Bişr-i Hafi rehimehullah hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad yusufoğlu

Galy-e Şam’e navala sipi (NUSAYBİN)

Bişr-i Hafi (Radiyallah-u anh)- 3-

Hambeli Mezhebinin kurucusu Ahmed bin Hambel (r.a.) Bişr-i Hafi (r.a.) yi çok sever, devamlı yanına giderdi.

Talebeleri;

-“Siz Âlimsiniz. Hadis’te, Fıkıhta, İctihadda ve bütün ilimlerde eşiniz yoktur. Niye Bişr-i Hafi (r.a.) gibi birini sık sık ziyaret ediyorsunuz?” dediklerinde

-“İmam-i Hambeli (r.a.);

-“Evet dediğiniz ilimleri ondan iyi bilirim. Fakat o, kalb ilimlerini benden iyi bilir.” Derdi.

Bişr-i Hafi (r.a.) ye,

-“Bu ilme, yüksek derecelere nasıl kavuştun?” diye sorduklarında;

Bişr-i Hafi (r.a.);

-“Az yemekle.” Deyip

-“Yiyip gülen ile, yiyip ağlayan aynı olmaz.” Buyurdu.

Bütün ömrünü ilim öğrenmekle ve öğretmekle geçirdi. Son derece şübhelilerden sakınırdı. Konuştuğu zaman etrafa ilim, ahlak, hikmet kokuları yayılırdı.

Vefat ettiğinde cenazesini sabah evden çıkardılar. Fakat o kadar çok kalabalık vardı ki, ancak gece kabristana varabildiler,

Kendisini rü’yada görüp;

-“Allah-u Teâlâ sana ne muamele etti?”

Diye soruldukalrında;

-“Benim cenazemde bulunanı ve kıyamete kadar beni seveni affeyledi.” Buyurdu.

Bişr-i Hafi Hazretleri (r.a.) hayatta olduğu süre içinde bağdad’daki hayvanlar, yalın ayak gezdiği için onun hürmetine yolda pislemezlerdi.

Birisinin hayvanı bir gece yolda pisledi. Üzülerek

-“Bişr-i Hafi (r.a.) vefat etti.” Dedi

Baktılar ki gerçekten vefat etmiş.

Bir gün Bişr-i Hafi (r.a.) rahatsızlanarak tabîb Abdurrahman’a gitti. Ne gibi yemekler yiyeceğini sordu.

Tabib de,

-“Bana soruyorsun, fakat tavsiye ettiğim zaman tavsiyeme uymuyorsun.” Dedi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi.

Allah-u teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Bişr-i Hafi rahimahulalah’ı seven Salih kullarından eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Kalecik Köyü Mevki-i NUSAYBİN

Bişr-i hafi (Radiyallah-u anh)- 4

Bir gün Bişr-i Hafi (r.a.) rahatsızlanarak tabîb Abdurrahman’a gitti. Ne gibi yemekler yiyeceğini sordu.

Tabib de,

-“Bana soruyorsun, fakat tavsiye ettiğim zaman tavsiyeme uymuyorsun.” Dedi.

Bişr-i Hafi de (r.a.);

-“Hayır uyacağım.” Deyince

Tabib;

-“Sirke ve baldan yapılmış sekencebini (Mayhoş suyu) içer, ayvayı soyup yersin. Sonra da sıcak çorba içersin.” Dedi.

Bunun üzerine Bişr-i Hafi (r.a.);

-“Sekencebin’in yerini tutacak daha iyi bir şey bilmezmisin?” diye sordu.

Tabib;

-“Bilmem.” Dedi.

Bişr-i Hafi (r.a.);

-“Ben bilirim.” Deyince,

Tabib;

-“Söyle bakalım nedir?” dedi.

Bişr-i Hafi (r.a.);

-“Hurdeba (göynük otu) sirke ile beraber.” Dedi.

Sonra;

-“AYVANIN YERİNİ TUTACAK ONDAN DAHA UCUZ BİR ŞEY BİLMEZMİSİN?” Diye sorunca.

Tabib;

-“Bilmem.” Deyince

Bişr-i Hafi (r.a.);

-“Ben bilirim.”dedi. ve keçi boynuzunu anlattı.

Tabibe Keçiboynuzundan daha iyisini sordu.

Tabib;

-“Bilmem.” Deyince

Bişr-i Hafi (r.a.) ona da;

-“Nohut suyu ile inek yağını” anlattı.

Bunun üzerine Tabib Abdurrahman;

-“Sen tıb ilmine benden daha iyi vakıfsın o halde niçin bana soruyorsun.” Dedi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi.

Allah-u teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Bişr-i Hafi rahimahulalah’ı seven Salih kullarından eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Bor-e Gündük haci Latif bahçesi (Nusaybin)

Bişr-i Hafi (Radiyallah-u anh)- 5

Ebû Abdullah Kâdi;

-“Babamın şöyle anlattığını işittim; -”Bağdad’da bir tüccar arkadaşım vardı. Çok zengin idi. Bir gün baktım bütün malını mülkünü fâkirler dağıtmış, iyi bir Müslüman olmuştu.”

Bunun sebebini sorduğumda, bana şöyle anlattı.

-“Bir gün Bağdad’ın bir camisinde Cuma namazı kılmaya gittim. Namazı kıldıktan sonra gördüm ki, Bişr-i Hafi (r.a.) camiden çıktı.”

-“Acele acele bir yere gidiyordu. Ben kendi kendime, Zühd ve takva sahibi bir zât nereye böyle acele gidiyor diye.”

-“Merak ederek onu takib ettim. Gördüm ki, önce bir fırına gidip ekmek aldı, sonra kebab yapan bir yere gidip kebab aldı. Daha sonra helvacıdan helva aldı.”

-“Ben kendi kendime böyle bir zât’ın bunları alıp yiyeceğine kızdım. Fakat nasıl yiyeceğini merak ederek tâkibe devam ettim.”

-“Bir süre sonra bir köye vardı. Köyün camisine girdi. Baktım ki, Câmide yatalak bir hasta vardı. Bişr-i Hafi (r.a.) aldıklarını lokma lokma bu zâta yedirdi.”

-“Ben bu arada köyü merak edip, neresidir diye biraz dolaştım. Sonra hastanın yanına gittim. Bişr-i Hafi (r.a.) yi sorunca”

Bana ;

-“Bağdad’a gitti.” Dedi.

Ben;

-“Burası Bağdad’a ne kadar uzaklıktadır.”diye sordum.

Bana

-“40 fersahdır (240 km)” dedi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi.

Allah-u teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Bişr-i Hafi rahimahulalah’ı seven Salih kullarından eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Bor-e Gündük (Nusaybin)

Bişr-i Hafi (Radiyallah-u anh)- 6

Ben;

-“Burası Bağdad’a ne kadar uzaklıktadır.”diye sordum.

Bana

-“40 fersahdır (240 km)” dedi.

Ben bunu duyunca,

-”Benim bu yolu gidecek param yok. Burada kimseyi tanımam ve bu yolu yürüyemem.” Dedim

Hasta şahıs;

-“Bekle Bişr-i Hafi (r.a.) haftaya gelir.” Dedi.

Ertesi hafta;

-“Cuma günü tekrar geldi. Hastayı ayni şekilde tekrar doyurdu.”

Bişr-i Hafi (r.a.) giderken,

O hasta şahıs Bişr-i Hafi (r.a.) ye;

-“Bu adam Bağdad’dan senin arkadaşın, geçen hafta seninle beraber gelmiş. Bir hafta burada kaldı. ONU TEKRAR YERİNE GÖTÜR.” Dedi.

Bişri Haf-i (r.a.) bana;

-“Sen benimle niye buraya geldin?.” Dedi.

Ben;

-“Ben özür dileyerek hatamı söyledim ve af diledim.”

Bişr-i Hafi (r.a.);

-“Haydi kalk ve yürü.” Dedi.

Hemen kalktım;

-“Akşama kadar yürüdük.”

Akşam olmak üzere iken bana;

-“Sen Bağdad’ın hangi mahallesine oturursun?” dedi

Ben;

-“Falan mahallede otururum.” Deyince

Bişr-i Hafi (r.a.);

-“O mahallenin yolu burasıdır. Git ve arkana bakma.” Dedi.

-“Bende ondan sonra tevbe ettim ve bir daha böyle işlere karışmadım.” Dedi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi.

Allah-u teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Bişr-i Hafi rahimahulalah’ı seven Salih kullarından eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Bor-e Gündük (Haci Latif bahçesi) NUSAYBİN

Bişr-i Hafi (Radiyallah-u anh)- 7

Ebû Narsı et-Temmar şöyle anlatır.

Hacca gideceklerden biri, Bişr-i Hafi (r.a.) ye veda için geldi.

O’na;

-“Ben Hacca gidiyorum, bir emriniz var mı?” dedi.

Bişr-i Haf-i (r.a.);

-“Ne kadar harçlığın var? Diye sorunca,

Adam;

-“İki bin dirhem harçlığım var.” Diye cevab verdi.

Bişr-i Hafi (r.a.);

-“Hacca gitmekle zühdü mü, yoksa Ka’be’ye olan aşkın mı, yoksa Allah (c.c.) rızası mı kastediyorsun? Diye tekrar sorunca

Adam;

-“Allah (c.c.) rızasını kast ediyorum.” Dedi.

Bunun üzerine Bişr-i Hafi (r.a.);

-“O halde evinde dururken Allah’ın rızasını kazandıracak bir şey’i sana söylersem, yapar mısın? deyince,

Adam;

-“Evet. Yaparım.” Karşılığını verdi.

Bunun üserine Bişr-i Hafi (r.a.);

-“ O halde sen bu iki bin dirhemi borcunu ödeyemiyen bir fakire, yiyeceği olmayan bir yoksula, nüfusu kalbalık, geçimi dar olan bir aileye, yetimi sevindiren bir yetim bakıcısına ve bunlar gibi on kişiye yirmişer dirhem ve hatta istersen hepsini bunlardan birine ver.”

-“Zira müslümanı sevindirmek, düşkünlere el uzatmak, sıkıntıyı gidermek ve zayıflara yardım etmek, nafile olarak yapılan yüz hac’den daha sevebtır.”

-“Kalk da dediğim gibi yap. Şayet böyle yapmak istemiyorsan asıl kalbinde olanı bana söyle.” Dedi.

Veda’ ya gelen adam;

-“DOĞRUSU KALBİMDE HAC’CA GİTMEK TARAFI DAHA KUVVETLİDİR. dedi.

Bunun üzrine Bişr-i hafi (r.a.) gülümseyerek adama döndü ve;

-“Evet, şübheli şeylerden kazanıldığı takdirde, nefs, kendi arzularından birinin yerine getirilmesini ve Salih ameller yaptığını göstermek ister. Halbuki Allah-u Teâlâ, yalnız muttakilerin amelini kabul eder.” Dedi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi.

Allah-u teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Bişr-i Hafi rahimahulalah’ı seven Salih kullarından eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Dara harabeleri Su sarnıçı (Mardin)

Bişr-i Hafi (Radiyallah-u anh)- 8

Alimlerden ba’zıları Bişr-i Hafi (r.a.) hakkında şunları söylemişlerdir.

Abbas bin Dehkâm (r.a.) diyor ki;

-“Dünyaya geldiği gibi ölen tek insan bişr-i hafi dir. Dünyaya malsız geldi ve malsız gitti. Ölüm döşeğine yattığı sırada biri gelerek ondan bir şey istedi. Onun bir gömleği vardı. Onu da çıkardı, dilenciye verdi ve bir başka kimseden ödünç gömlek aldı ve o şekilde öldü. Yani ölünce bir gömleği bile yoktu. Gömleksiz geldi, gömleksiz gitti.

İbrahim Harbi (r.a.) şöyle der:

-“Ben üç büyük zat gördüm. Bu üç kişinin eşi benzeri yoktur,”

-“Birincisi Ahmet bin hanbel (r.a.) dir ki, anneler onun gibisini doğurmaktan aciz kalırlar.”

-“İkincisi bişr-i hafi (r.a.) dir ki, asrından eski devirlere kadar akıllı bir zattır.”

-”Üçüncüsü Ebu Ubeyd bin sellam (r.a.) ki, sanki o ilmi kendisinde toplamış bir dağ gibidir.”

Bişr-i hafi (r.a.) hiçbir Müslümana gıybette bulunmadı. Eğer onun aklı Bağdat halkına dağıtılsa, hepsi akıllı olurdu.

İmam-ı yafi-i (r.a.) buyurdu ki:

-“Bişr-i hafi helalden başka hiçbir şeye el uzatmamıştır. Haram olan bir şeyi yememiştir.”

Ebul Hüseyin el-hasan bin amr el- merzevi (r.a.) şöyle der:

-“Ben bir gün bişr-i hafi (r.a.) ın yanındayken, hadis ehli geldi. O, onlara şöyle buyurdu:

-“Size zahir olan şeyi görüyorum.”

Onlar da şöyle dediler:

-“Ey eba nasr ( bişri hafi ) bu ilimleri isteriz. Umulur ki, birgün fayda verir.”

Bişr-i hafi (r.a.) söyle buyurdu:

-“Sizin üzerinize zekat düştüğünü biliniz! Bir kimsenin 200 dirhemi olunca, 5 dirhem zekat vermesi gerekirse, sizde 200 hadisi şerifi öğrenince 5 hadisi şerif öğretiniz. Bundan sonra böyle yapınız.”

Bişr-i hafi (r.a) anlatır.

-“Rüyamda peygamber efendimiz (s.a.v..) gördüm. Bana,

“Ey bişr, Allah u Teala (c.c.) nın. Seni akranların arasında niçin yücelttiğini biliyor musun?” Buyurdu.

-“Bilmiyorum deyince,

“Sünnetime uyman, evliyaya hizmet etmen, din kardeşlerine nasihat etmen, eshabımı ve ahli beytimi sevmen, işte seni iyiler mertebesine bunlar eriştirdi.” Buyurdu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi.

Allah-u teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Bişr-i Hafi rahimahulalah’ı seven Salih kullarından eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu