‘Ebû Bekir (r.a.)’ olarak etiketlenmiş yazılar

Sevr Mağarası (Mekke)

Hazreti Ebû Bekr-i Sıddık (Radiyallahu anh-u)-20

Bedir Gazâsında, Ramazan-i Şerifin onyedinci Cuma günü, Ramazan ayının öğle sıcağında, iki taraf hucum etmişti.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem), Ebû Bekir, Ömer, Ebû Zer, Sa’d ve Sa’id ile (r.anhum) kumanda yerine oturmuştu. İslam askeri sıkıntı çekiyordu. Sa’d ve Sa’id (r.anhum) i yardıma gönderdi. Sonra Ebû Zer (r.a.) i gönderdi. Sonra Hazreti Ömer (r.a.), gönderdi. Bir saat geçti Ebû Bekir (r.a.), sıkıntının azalmadığını görerek, kılıcını çekip, atını sürerken,

Resul-i Ekrem (Sallallahu alaeyhi ve selem) elinden tutup;

-“Yanımdan ayrılma Ya Ebâ Bekir! Bedenime ve kalbime gelen her sıkıntı, senin mübarek yüzünü görmekle hafifliyor. Seninle kalbim kuvvetleniyor.” Buyurdu.

Hicretten evvel altı köle âzad etmiştir. Yedinci olarak Bilâl-i Habeş (r.a.) i azad edince, hakkında ‘Leyl suresi’ onyedinci;

-“Takva sahibi olan Cehennem ateşinden uzaklaştırılacaktır.” Ayet-i kerimesi indirildi.

İbn-i Ömer (r.a.) Resulullah (s.a.v.) dan bildirdi. Rsulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) e;

-“Sen benim havuz başında ve mağarada arkadaşımsın.” Buyurdu.

Resulullah (a.s.v.) kafirlerden mağarada saklanınca, gizli ve aleni her şeyine vakıf olan sadece Ebû Bekir (r.a.) idi. O ise, Sadık, sıddık, muhlis nü’minlerdendi. Halini bildiği için, bu korkulu yerde onunla arkadaşlığı o tercih etti.

Demek ki, Allah-u Teâlâ Habibine, başka akraba ve yakınlarını değil, özelikle Hazreti Ebû Bekir Sıddık (r.a.) ı arkadaş etti. Bu özellik Ebû Bekir (r.a.) in şerefini ve diğerlerinden üstün olduğunu göstermektedir.

Hazerde ve seferde Resulullah (s.a.v.) dan hiç ayrılmadı, hep yanında bulundu. Bu da Resulullah (s.a.v.) a olan sevgisinin doğruluğunu, O’nun arkadaşı olduğunun açık delilidir. Resulullah (s.a.v.) ı o kadar severdi ki, malını, canını, her şeyini O’nun için feda etmiş ve her an fedâya hazır halde idi.

Tevbe suresi kırkıncı;

-“Mekke kafirleri onu mekke’den çıkardıklarında ikinin ikincisi, (Yani Hazreti Ebu Bekir) ile mağaradaydılar.” Ayeti ile Allah-u Teâlâ onu, Resulullah (a.s.v.) in ikincisi kıldı. Bunda Hazreti Ebû Bekir (r.a.) için son derece üstünlük vardır.

Bazı âlimler,

-“Hazreti Ebû Bekir (r.a.), çoğu zaman Resulullah (a.s.v.) in yanında idi,” dediler.

Resulullah (s.a.v.) insanları iman’a davet etti. Ebû bekr-i Sıddık (r.a.) iman edenlerin birincisi oldu. Böylece iman’da O’nun  ikincisi oldu. Sonra Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) insanları Allah’a ve Resulü (s.a.v.) ne iman’a çağırdı. Birçokları bu çağrıyı kabul etti. Böylece davette de  ikincisi oldu. Her savaşta Resulullah (s.a.v.) ın yanında idi. Bedir’de de O’nun      ikincisidir. Resulullah (s.a.v.) hastalanınca O’nun yerine insanlara imâm olup, öne geçti. Bu hususta da  ikinci oldu. Resulullah (s.a.v.) dan sonra O’nun türbesine defin olunmada da  ikincisi oldu. Bunlar hep O’na    en yakın olma delilleridir.

Allah-u teâlâ Resulü (a.s.v.) nün arkadaşı olarak, hazreti Ebû Bekir (r.a.) i Kur’an-i kerim’de bilhassa bildiriyor ve;

-“O vakit Peygamber, arkadaşına, Mahzun olma!” diyordu. Buyuruyor.

Üçüncüleri Allah-u teâlâ idi. Allah-u Teâlâ’nın kendisiyle olduğu bir kimse ise, şüphesiz, şeref ve fazilet yönünden diğerlerinden üstündür.

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Bekir Sıddık (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Hatim (İsmail Aleyhis Selam hücresi)

Fatima-tüz Zehra (Radiyallah-u anha)- 4

Nikahlanmaları;

Fatima-tüz Zehra (r.anha) nın küçük yaşta iken, annesi Hadice-tül Kübra (r.anha) vefat ettiği için, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buluğ yaşına kadar yanında ayırmadı. O’nu en iyi şekilde yetiştirip terbiye etti.

Birgün Hazret-i Fatima (r.anha) bir hizmet için Resul-i Ekrem (s.a.v.) in huzuruna girmişti.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın mübarek nazarları kerimelerine ilişti. Evlenme çağına eriştiğini müşahade ettiler. Nikahları hicretin İKİNCİ SENESİNE vaki oldu.

Ümmü Selem ve Selman (r.a.) dan rivayet olunmuştur ki;

-“Fatima bülüğ çağına erdikte Kureyş’ten çok kimseler istedi.”

Resul (Sallallahu aleyhi ve sellem) kimsenin sözünü iltifat etmeyip;

-“O’nun işi, Hak Teâlâ’nın buyruğuna bağlıdır.” Buyurdu.

Birgün Ebû Bekir, Ömer ve Sa’d İbni Muaz (r.anhüm) mescid’de otururp dediler ki;

-“Hazret-i Fatima (r.anha) yı, Hazret-i Ali (r.a.) den gayrı herkes istediler. Kimseye iltifat olunmadı.”

Hazret-i Sıddık (r.a.) dedi ki;

-“Zanederim ki İmâm-i Ali (r.a.) ye nasıp olur. Talep etmediği küçük olduğundandır. Gelin varalım, İmâm-i Ali (r.a.) yi ziyaret edelim. Bu meseleyi açalım.”

Sa’d (r.a.);

-“Yâ Ebâ Bekir, sen hep hayır yaparsın. Sen kalk, biz sana ARAKADAŞ OLALIM.” Dedi.

Üçü Mescid’den çıkıp, İmâm-i Ali (r.a.) nin evine gittiler. İmâm-i Ali (r.a.) devesini alıp hurmalığa gitmiş, Ensâr (r.anhüm) dan bir kimse’nin hurmalığına su verir idi. Onları gördü. Karşılayıp hallerini sual etti.

Ebû Bekir (r.a.);

-“Ya Ali! Her hayırlı işte sen öndersin ve Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) katında bir mertebedesin ki, hiç kimseye nasib olmamıştır. Fatima (r.anha) yı herkes taleb etti. Hiç kimseye iltifat olunmadı. Öyle zanediyorum ki, sana nasib olur. Niçin talep etmezsin?”

Hazret-i Ali (r.a.) bunu işitince mübarek gözleri yaşla doldu.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Fatima-tüz Zehra (Radiyallah-u anha) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Bab-üs Selam kapısı (Mescid-i Nebevvi) Sallallahu aleyhi ve Sellem

Fatima-tüz Zehra (Radiyallah-u anha)- 9

Fatima-tüz Zehra (r.anha);

-“Ya Resulullah! Senin ahrette şefaat edeceğine dair Kur’an-i Kerimeleri delildir. Benim şfaat edeceğim delil nedir?” diye sordu.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Ey ciğerparem! Cenab-i Hakka muradını arz edeyim. Ne ferman buyurursa sana söylerim.” Buyurdu.

Dışarı çıkıp Cebrail Aleyhis Selam’a Fatima (r.anha) nın

-”Ahrette günahkar kadınlara ŞEFAAT edeceğine senet istediğini bildirdi.”

Cebrail Aleyhis Selam Hak Teâlâ’nın huzuruna varıp, hemen geri döndü. Elinde bir beyaz ipek vardı.

-“Kıyamet günü günahkar mü’min kadınlara Fatima kulumu ŞEFAATÇİ tayin ettim. Bu huccet elinde baki kalsın.” Yazılı idi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) o kağıdı yine ipeğe sarıp, fatima (r.anha) ya getirdi. Fatima (r.anha) bu senedi görünce, nikaha razı oldu. O senedi çok iyi sakladı.

Nikahtan sonra, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) beliğ bir hutbe okudu. Hazret-i Fatima (r.anha) bu senedi vefatına kadar sakladı. Vasiyet etti ki;

-“Onu benden ayırmayıp, kabrima koyun. KIYAMETTE BU YAZIYI HÜCCET EDİP şefaat EDEYİM.”

Hazret-i Ali (r.a.) Resul Aleyhis Selam’ın huzurundan gayet sürur ile çıkıp mescide vardı.

Ebû Bekir (r.a.) ve Ömer (r.a.);

-“Ne haber getirdin?” diye sual ettiler.

Buyurdu ki;

-“Peygamber Aleyhis Selam ricmı kabul etti.”

Onlar da mescide gittiler.

Buyuruyorlar ki;

-“Allah hakkı için, biz henüz mescide varamadan, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) arkamızdan yetişti. Mübarek cemâli GÜNEŞ gibi parlıyordu. Ayın ondördüne benzer idi.

Bilâl (r.a.) a hitab edip;

-“Muhacirin ve Ensarı cem etmesini (toplamasını) emr etti.

Cümlesi mescid-i şerif’e toplandılar.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Fatima-tüz Zehra (Radiyallah-u anha) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu