‘Firûz Âbâdi’ olarak etiketlenmiş yazılar

Zeynelâbidin Cami-i minaresi (Nusaybin)

Firûz Âbâdi (Radiyallah-u anhu);

Tefsir, fıkıh, hadis ve lügât âlimi. İsmi Muhammed bin Yakub bin Muhammed bin İbrahim’dir. Künyesi, Ebu Tahir olup, lakabı Mecdüddin’dir. Firûz Âbâdi nisbetiyle meşhur olmuştur. Soyu, Hazret-i Ebû Bekr Sıddıka (r.a.) a kadar ulaşmaktadır. 729 (M. 1329) senesinde İran’ın Şiraz civarında bulunan Firûz Âbad’daki Kazarun kasabasında doğdu. 816 (M. 1414) senesinde yemen’de, Zebid Kadısı iken vefat etti. Oradaki Şeyh İsmail Cibriti (r.a.) nin türbesine defnedildi.

Çocukluğu, memleketi olan Firûz Âbâd’da geçen Firûz Âbâdi, yedi yaşındayken Kur’an-i kerimi ezberledi ve güzel yazı yazmayı öğrendi. Sekiz yaşına geldiği zaman Şirâz’a gidip, orada babasından ve Abdullah bin Mahmud bin Necm (r.a.) den lügat ilmini ve edebi ilimleri tahsil etti.

Daha sonra Vasıt’a giden Firûz Âbâdi (r.a.) orada da Ebu Abdullah Mahmud bin Yusuf el-Ensari (r.a.) den Sahihi Buhâri’yi ve Şihab Ahmed bin Ali ed-Divani’den kırâat-i aşureyi okudu.

Bağdad’da Tacüddin es-Sübki ve Serraç Ömer bin Ali el-Kazvini (r.anhüm) den çeşitli ilimleri okuyup öğrendi. Sagani’nin “Meşarih” ini Muhammed bin Aküli, Nasrullah bin Muhammed bin es-Seketi ve Bağdade kadısı ve Nizamiye medresesi müderrisi Şerefüddin Abdullah el-Bektaş’dan okudu.

Daha sonra Dimeşk’a giderek Takiyyüddin Sübki, İbn-ül-Habbaz, muahmmed bin İsmail bin el-Hamavi, Ahmed bin Abdürrahman el-Merdâvi, Ahmed bin Muzaffer en-Nablüsi (r.anhüm) gibi birçok zatların derslerini dinleyip, istifade etti.

Ba’lebek, Hama, Humus, Haleb ve Kudüs gibi yerleri gezip oralarda ilim meclislerinde bulundu. Kudüs’de; Alai, beyani, Takiyyüddin Kalkaşandi, Şems-üs-Suudi gibi âlimlerden ilim tahsil etti.

Kudüs’da on sene kadar kalıp, çeşitli medreselerde müderrislik yaptı. Onun şöhreti ve fazileti her tarafta duyuldu. Ondan ilim tahsil etmek üzere gelenler çoğaldı.

Süneni Tirmizi’yi; Necmüddin Ebu Muhammed el-Barizi’den dinledi. Fir’uz Âbâdi (r.a.), Sahih-i Müslim’i çok aramasına rağman elde edememişti. Şam’a uğradığında Sahih-i Müslim kitabını medresede gördü. Bir müddet emanet olarak vermesi için müderrisden kitabı istedi Tek nüsha olması sebebiyle dışarıya verilemiyeceğini belirten müderris, kitabı medresede mütâlaa edebileceğini söyledi.

Tam sekiz gün, sabahtan akşama kadar sekiz cild olan Sahih-i Müslim’i mütâlaa ederek hatmeden Firûz Âbâdi (r.a.) ye

Müderris;

-“Bir defa okmakla sadece bâb ve konularının öğrenebileceğini belirtti ve bunu ezberlemek gerekir.” Dedi.

Bunun üzerine Şeyh Mecdüddin Firûz Âbâdi, müderris’e;

-“Benimle meşgül olabilir misin?” dedi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Fıkıh âlimi veli olan Firûz Âbâdi (Radiyallah-u anhu) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu


Zeynelâbidin Cami-i mihrabının restore halı (Nusaybin)

Firûz Âbâdi (Radiyallah-u anhu) – 2

Müderris;

-“Memnüniyetle meşgül olacağını belirtti.

Firûz Âbâdi (r.a.);

-“O zaman kitabı açıp beni dinleyin, ezberliyebildiğimi okuyayım.” Dedi.

Müderris dinledi ve sekiz cildinin de ezberlenmiş olduğunu görünce şaşırıp;

-“Böyle bir zeka ve hafızanın karşısında durulmaz.” Dedi.

Daha sonra Mekke-i mükerreme’ye gidip, Ziya Halil-ül-Mâliki, Yafii, Takiyyüddin Harazı, Nüreddin el-Kastalanı gibi zatların derslerinde ve sohbet meclislerinde bulundu. Doğu ve batı memleketlerini, Rum ve Hind diyarlarını gezdi.

Genç yaşında ismi ve şöhreti bütün dünyaya yayıldı. Gezdiği yerlerde birçok âlim ve fâziletli kimselerle karşılaştı ve onlardan çok istifade etti.

Anadolu’ya gelip, Yıldırım Bâyezid ve Timur Hân ile tanışıp, onların iltifatlarına ve ikramlarına kavuştu. Tebriz Sultanı Şah Mensur bin Şucâ, Mısır Sultanı Eşref, Bağdad Sultanı İbn-i Üveys, Firûz Âbâdı (r.a.) yi davet etmişler, onunla sohbetlerde bulunmuş ve birçok iltifatlarda bulunmuşlardır.

Hac için defalarca Mekke-i mükerreme’ye gitti. Bir defasında 796 (M. 1394) senesinde Yemen’e gitti. Sultan Şeyh Melik Eşref İsmail, bu büyük âlimi sarayına davet etti. Ona çok ikram ve iltifatta bulundu. Ona hadiyeler ihsan etti. Kızıyla evlendirdi. Böylece Firûz Âbâdi (r.a.) yirmi sene Yemen’de kaldı. Melik Eşref İsmail’in himayesinde ilim yaymaya devam etti. Birçok eserler yazıp, Melik Eşref İsmail’e bir tabak üzerinde takdim ederdi. Sultan, o tabağı altınlarla doldurarak iltifatta bulunurdu. Yemen kadisi Cemâlüddin er-Rumi vefat ettikten sonra onu Zebid kadılığına tayın etti.

Yemen’de bulunduğu sırada da, hac ibadeti için defalarca Mekke-i mükerreme’ye gitti. Medine-i münevvere’de mücavir olarak kaldı. Taif ve başka beldeleri gezip, oradaki âlimlerle ve faziletli kimselerle sohbetlerinde bulundu.

Yemen Emiri Eşrerf İsmail, her sene Ravda-i mutahhara’ya, Resulullah efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) e selam ve ta’zimin tebiliği için bir kişi gönderir idi. Bu kişiye “Berid” ismi verilirdi. Şeyh Mecdüddin, Firûz Âbâdi hacca niyet edince, “Beridlik” vazifesinin kendisine verilmesini isteyen şu mektubu Emir Eşref İsmail’e yazdı.

-“Gelmiş geçmiş halifelerin adetlerinden biri de, selamlarının Peygamberlerin efendisi Hazret-i Muhammed efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) e tebliğ etmek üzere hac mevsiminde bir “Berid” göndermektedir. Bu yıl o “Berid” ben olmak istiyorum. Allah-ü teâlâ beni size feda kılsın, bu isteğimi kabul buyurun. Çünkü ben, bu şerefli hizmetten başka ne bir şey istiyor, ne de arzu ediyorum.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Fıkıh âlimi veli olan Firûz Âbâdi (Radiyallah-u anhu) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Zeynelâbidin Cami-i mihrabı restore edilmiş halı (Nusaybin)

Firûz Âbâdi (Radiyallah-u anhu) – 3

Emir Eşref İsmail de, kendi el yazısıyla şu cevabı yazdı;

Sizin bu teklifiniz öylesine memnün edicidir ki buna dil ile ifade etmek veya kalem ile yazmak mümkün değildir. Sen şüphesiz ki bununla bize Allah için sanki bir ömür bağışladın ya Mecdüddin! Hiçbir şüphe kabul etmiyen kesin bir yeminle diyorum ki; Dünyadan ve bütün nimetlerden ayrılmayı isterim, ama senden ayrılmayı asla istemem.”

Takiyyüddin el-Fâsi onun hakkında;

-“Onun çok güzel şiiri ve nesri vardı. Onun güzel şiirlerini dinlemek için çok kimse toplanırdı. Çok sü-r’atli yazı yazardı. Hafızası çok kuvvetliyd.

Hatta o;

-“Hergün ikiyüz satır ezberlemeden yattığım vaki değildir.” Derdi. Mekke-i mükerreme’de Safa tepesinde bulunan evini medrese yapmıştı.” Dedi.

Hayatını ilim öğrenmek ve öğretmek yolunda sarf eden Mecdüddin Firûz Âbâdi, lügat, tefsir, hadis ve edebi ilimlere ait kırktan fazla eser yazdı.

Bunların en önemlisi, eserin adı anılınca Firûz Âbâdi (r.a.) nin akla geldiği “Kamus-ul-Muhit” vel-Kabus-ül-Vesit” adlı, benzeri yazılmamış olan lügat kitabıdır.

-“El-Lâmi-ül-muallim-ül-icab el-Câmiu beyn-el-muhkem-i Vel-abâd” adında altmış cildlik eseri Firûz Âbâdi (r.a.) kısaltıp, iki cild haline getirmiştir.

Bu eseri Âsim Efendi Türkçeye tercüme etmiş, el-Okyanus el-Basit fi tercümet-ül-Kâmus el-Muhit adıyla İstanbul’da basılmıştır.

Bu kıymetli eserinden başka bazı eserleri ise şunlardır.

1-Tenvir-ül-Mikbas fi tefsir-i İbn-i Abbas.
2-Ed-dürr-ün-Nazım-ül-mürşid ila makasid-il-kur’an-il-a’zim,
3-Şehru Kutbet-ül-haşşaf fi şerh-i Hutbet-il-Keşşaf
4-Şevarık-ül-esrar-il âliyyeti şerh-i Meşarrik-ül-envariyye,
5-Minah-ül-Bari fi şerh-i Sahih-il-Buhâri (Yirmi cilddir)
6-El-İsâd bil Esâd ila Rutbet-il-ictihad,
7-Uddet-ül-ahkam fi şerh-i Umdet-ül-Hukkâm,
8-Tehyid-ül-Ğaram ilel-beled-il-haram,
9-Ravdat-ün-Nazır fi derecet-i Şeyh Abdülkâdir,
10-El-Vefiyye fi Tabakat-il-Hanefiyye,
11-Kitab-üs-salat.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Fıkıh âlimi veli olan Firûz Âbâdi (Radiyallah-u anhu) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Zeynelâbidin Cami-i imâmının restore çalışmalarını yakından takibi

Firûz Âbâdi (Radiyallah-u anhu) – 4

Kitab-üs Salat adlı eserinden bazı bölümler;

Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) e salat okumanın fazileti;

Allah-ü teâlâ, Ahzab suresinin ellialtıncı ayet-i kerimesinde meâlen;

-“Gerçekten Allah ve melekleri, Peygambere salât ederler. (Şeref ve Şanını yüceltirler). Ey İman edenler! Siz de ona salât edin ve gönülden teslim olun.” Buyuruyor.

Evs bin Evs (r.a.) in rivayet ettiği hadis-i şerifte, Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve selem) buyurdu ki;

-“En faziletli gün, Cum’a günüdür. Allah-ü teâlâ, Adem aleyhis selamı Cum’a günü yarattı. Kıyamet, Cum’a günü kopar. Cum’a günleri bana çok selâvat okuyunuz! Bunlar bana bildirilir.”

Bunun üzerine Eshâb-i kiram;

-“Öldükten sonra da bildirilir mi?” diye sorduklarında;

-“Toprak, Peygamberlerin vucudunu çürütmez. Bir mü’min bana salevat okuyunca, bir melek bana haber vererek, ümmetinden falan oğlu filan sana selam söyledi ve duâ etti, der.” Buyurdu.

Hazret-i Ali (r.a.) nin rivayet ettiği hadis-i şerifte;

-“Bahil (cimri), yanında anıldığım halde bana salât okumayandır.” Buyurdu.

Ebu Hüreyre (r.a.) buyurdu ki;

-“Unutmaktan korkan kimse, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) a çok salât okusun.”

Şöyle anlatılır;

-“Bir zat, kağıdı diye tanınan Ebû Ca’fer’i vefatından sonra rüyasında gördü.”

Kağıdı’ye;

-“Allah-ü teâlâ sana nasıl müâmele etti?” diye sorunca

-“Allah-ü tâlâ, bana merhamet ve mağfiret eyledi.” Dedi.

Sebebi sorulunca, şöyle cevap verdi;

-“Ben, Allah-ü teâlâ’nın huzurunda durduruldum. Allah-ü teââ’nın emri üzerine melekler, günahlarımı ve resulullah (s.a.v.) a okuduğum salâtları, hesapladılar. Okuduğum salâtları günahlarımdan daha çok buldular.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Fıkıh âlimi veli olan Firûz Âbâdi (Radiyallah-u anhu) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Zeynel Âbidin (r.a.) nin kabri şerifleri’nin tadilat hali (Nusaybin)

Firûz Âbâdi (Radiyallah-u anhu) – 5

Bunun üzerine Allah-ü teâlâ, meleklere;

-“Ey meleklerim! Onu hesaba çekmeyin, onu Cennetime götürün.” Buyurdu.

Muhammed bin Sa’id bin mutarrif (r.a.) anlattı;

-“Her gece yatağıma girdiğim zaman, muayyen miktarda Resulullah efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) e salat okurdum. Yine bir gece Resulullah efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) e salat okudum, o sırada uykum geldi ve uyudum. Rü’yamda, Resulullah efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) i gördüm. Oda kapısından teşrif buyurunca, odanın içerisi aydınlanıverdi.”

Sonra bana;

-“Gel bana çok salat okuyan o ağzını öpeyim.” Buyurdu.

-“Bir müddet sonra uyandığımda, odada misk kokusunun yayıldığını gördüm.”

Huzeyfe (r.a.) buyurdu ki;

-“Bir kimse Resulullah efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) e salat okuyunca, o salatın bereketi, salatı okuyan o şahsa, oğluna ve torununa ulaşır.”

İklişi (r.a.) anlattı;

-“İmâm-i Şibli, Ebû Bekr bin Mücahid (r.a.) in yanına gelmişti. Ebû Bekr bin Mücahid (r.a.) yerinden kalkıp, İmâm-i Şibli (r.a.) ye sarıldı ve onu iki gözü arasından öptü.”

Ben, Ebû Bekr bin Mücahid (r.a.) e;

-“Efendim! Sen niçin böyle yapıyorsun? Halbuki Bağdad’da ona “mecnun” diyorlar. Siz de böyle söylerdiniz.” Dedim.

Bunun üzerine Ebû Bekr bin Mücahid (r.a.) şöyle buyurdu;

-“Ben, Resulullah efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) ona öyle yaptığı için böyle yaptım. Çünkü Resulullah efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) i rü’yada gördüm. Şibli’nin yanına varıp, onu iki gözünün arasından öptü.”

O sırada ben;

-“Ya Resulullah, Şibli’ye niçin böyle yapıyorsunuz, ona böyle muâmelede bulunuyorsunuz?” diye sual edince,

Resulullah efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) şöyle buyurdu;

-“Evet ona böyle yaptım. Çünkü o, namazdan sonra Tevbe suresi yüzyirmisekizinci ayet-i kerimesini, ondan sonra da bana salevat okuyor.” Buyurdu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Fıkıh âlimi veli olan Firûz Âbâdi (Radiyallah-u anhu) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu