‘Kermatler’ olarak etiketlenmiş yazılar

Veysike’den Nusaybin’in görünüşü (Bizim Mahalle)

Ma’rûf-i kerhi (Radiyallahu anh)- 4

Ma’rûf-i Kerhi (r.a. buyurdu ki;

-“Dünya dört şeyden ibarettir.”

-“1-Mal,”
-“2-Söz,”
-“3-Uyku,”
-“4-Ve yemek.”

-“Mal; İnsanı Allah-u Teâlâ’ya isyan ettirir.”
-“Söz; İnsanı Allah-u Teâlâ’dan oyalar,”
-“Uyku; İnsana Allah-u Teâlâ’yı unutturur.”
-“Yemek ise, İnsanın kalbini katılaştırır.”

Sırrı-yi Sekati (r.a.), buyurdu ki;

Ma’rûf-i Kerhi (r.a.) yi şöyle söylerken işittim;

-“Kim kibirli olur, kendini büyük görürse, Allah-u Teâlâ onu yere vurur, Kim ki, Allah-u Teâlâ ile münazea ederse (karşı gelirse) Allah-u Teâlâ ona gazab eder. Kim Allah-u Teâlâ’ya hile yapmaya kalkarsa, O Allah-u Teâlâ’ya boyun eğer (hilesinden vazgeçer) Kim Allah-u Teâlâ’ya Tevekkül eder o’na sığınır ve güvenirse; Allah-u Teâlâ (c.c.) onun yardımcısı olur. Kim Allah-u Teâlâ’ya tevazu ederse, Allah-u Teâlâ onu yükseltir.”

Ma’rûf-e Kerhi (r.a.) ye;

-“Dünya sevgisi kalbden nasıl çıkar?” diye sorulduğu zaman;

Ma’rûf-i Kerhi (r.a.) Buyurdu ki;

-“Allah-u Teâlâ’ya karşı HALİS SEVGİ, TAM BİR MUHABBET VE HÜSN-Ü MUÂMELE Ya’ni; Allah-u Teâlâ’nın razı olduğu işleri yapmak ve men ettiklerinden sakınmak ile.” Cevab verdi.

Ma’rûf-i Kerhi (r.a.) buyurdu ki;

-“Mertliğin âlameti üçtür;”

-“1.Hilafsız tam bir vefa,”
-“2.İstenmeden vermek ve kendisine cömertlik,”
-“3.İyilik yapılmadan başkalarını medh etmek.”

Bir adam Ma’rûf-i Kerhi hazretleri (r.a.) ne gelerek;

-“Ey Efendim. Benim Allah-u teâlâ’ya nasıl kavuşacağımı bana öğretir misin?” dedi.

Ma’rûf-i Kerhi (r.a.) onun elinden tuttu ve padişahın kapısına getirdi. Kapının önünde ayağı kırık duran bir adam buldular.

Soru soran zat’a o kimseyi gösterip;

-“İşte bunun gibi olursan Allah-u Teâlâ’ya vasıl olursun.” Buyurdu.

Bununla, ayağının ikisi de kırık bir köle, efendisinin kapısının önünde nasıl durur hiçbir yere ayrılmazsa; bir kul da Allah-u teâlâ’nın kapısından her an bekler hiç ayrılmaz ve isyan etmezse, Allah-u Teâlâ’ya kavuşur demek istedi.

Bir kimse gelip kendisinden kalbının yumuşaması için dua etmesini istedi.

Ma’rûf-i Kerhi (r.a.) Ona;

-“Ey Kalbleri yumuşatan Allahım! Ölüm benim kalbimi yumaşatmadan sen benim kalbimi yumuşat. Diye dua et.” Buyurdu

Sırrı-yi Sekati hazretleri (r.a.);

-“Kavuştuğum bütün ni’metlere Ma’rûf-i Kerhi hazretleri (r.a) nin BEREKETİYLE KAVUŞTUM.”Buyurdu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ma’rûf-i Kerhi hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Hafka çino şelaleleri (Çağ-Çağ nehri) Nusaybin

Cüneyd-i Bağdad’i (Radiayallah-u anh)- 8

Hayr-ı Nessac (r.a.) şöyle anlatıyor:

-“Bir gün evimde oturuyordum. (–“Kalbime Ebül Kasım Cüneyd-i Bağdad (r.a.) i kapıdadır. Çıkıp karşılayayım.”) diye bir düşünce geldi. Fakat, o buraya gelmez. Kalbime gelen vesvesedir. Deyip o düşünceyi kalbimbden attım.”

-“Biraz sonra aynı düşünce gene geldi. Gene attım. Üçüncü defa gelince çıkıp bakayım dedim. Çıktım. Cüneyd (r.a.) kapıda idi. Bana selam verdi.”

Ve;

-“Ey Hayr! Kalbine ilk geldiği zaman niçin kapıyı açmadın?” buyurdu.

Kendisine iftira edip, uydurma sözlerle halifeye şikayet ettiler;

-“İnsanlar onun sözleri ile fitneye düşüyör, karışıklık çıkarıyor.” Dediler.

Halife üçbin altına satın aldığı ve kendisini çok sevdiği, çok güzel bir cariyesi vardı.

Halife Cariyesine;

-“Kıymetli elbiseler giy, çeşitli mücevherle süslen, falan yerde Cüneyd-i Bağdad’i (r.a.) in yanına gidip, yüzünü aç

Ve Cüneyd (r.a.) e;

-“(Benim çok malım var, ama kalbim dünyadan soğudu. Sana geldim ki beni kabul edesin ve ben de senin yanında ibadet ve tâatle meşgül olayım. Senden başkası ile bulunmama kalbim razı olmuyor) de.” Diye tembih etti.

Bir hizmetçi ile beraber bu cariye Cüneyd (r.a.) in bulunduğu yere geldi. Kendisine söylenilen şekilde giyinmiş ve süslenmiş idi ve bu söylenenleri, daha fazlasıyla Cüneyd (r.a.) e söyledi.

Cüneyd (r.a.) hep önüne bakıyordu. Bir ara başını kaldırıp;

-“Allah’ım!” diye bir feryad etti.

Onun bu sözüne dayanamiyan cariye düşüp öldü. Cariyeyi getiren hizmetçi derhal geri dönüp olanları halife’ye anlattı.

Halife yaptığına çok pişman oldu ve;

-“İşte böyle, yapılmaması emredilen şeyi yapan, görülmemesini arzu ettiği şeyleri götürür.”

Diyerek kendini ayıpladı. Öyle bir zat yanıma çağırmam münasib değildir deyip, kendisi Cüneyd (r.a.) in yanına geldi.

Ve;

-“Ey Üstad! Bu kadar güzel bir kadını yakmağa kalbin nasıl müsaade etti?” dedi.

Cüneyd (r.a.);

-“Ey Mü’minlerin emiri! Senin Mü’min kullara olan şefkatın bu mudur ki, benim, kırk senedir uğraşarak, nefsimle mücadele ve mücahede ederek ve can çıkarırcasına ibadet ederek kazandıklarımı bir anda yok edeceksin? Ben vasita oldum. Aslında, sen yapma ki, sana yapmasınlar.” Buyurdu.

Bu hadiseden sonra Cüneyd-i Bağdad’i hazretleri (r.a.) nin büyüklüğü daha iyi anlaşıldı ve şanı her tarafa yayıldı.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri bu mübarek veli kullar hürmetine günahlarından tevbe-i nasuh ile dönüp tevbe eden ve Salih ameller işleyen kullarından eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu