‘Kıbrıs savaşına katılan hanım sahabi’ olarak etiketlenmiş yazılar

Ravda-i Mutahhara

Ümmü Hirâm (Radiyallah-u anha)- 2

Ümmü Hirâm (r.anha) bu sefer de;

-“Ya Resulallah! Dua et, ben de bir gazi olarak onların arasında bulunayım.” Deyince

Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-Hayır, sen öncekilerdensin.” Buyurdu.

Böylece O’nun deniz seferinde bulunacağını önceden haber vermiş oldu. Resulullah (s.a.v.) ın vefatından sonra Ubade bin Samit (r.a.) Şam’a gönderilen ilmi heyet içinde olduğundan Humus’a yerleştiler.

Halife Hazret-i Osman (r.a.) in izniyle, hazret-i Mu’âviye (r.a.), Kıbrıs Adasındaki insanların da seâdete kavuşmaları, Cehennm’den kurtulmaları için 28 (M. 647) senesinde bir deniz seferi düzenledi.

Bu sefer Müslümanların İLK DENİZ SAVAŞIYDI. Bu sefere gönüllü seçilen kimseler arasında Eshab-i Kiram’ın ileri gelenleri da katıldı.

Bunlar;

Hazret-i Ebû Zer, Hazret-i Ebû’d Derda, Hazreti Ubade bin Samit (r.anhüm) ve hanımı Ümmü Hirâm (r.anha) idi.

Hazret-i Mu’âviye (r.a.), bu orduya Hazret-i Abdullah İbn-i Kays (r.a.) ı kumandan tayin etti. Deniz yoluyla yolculuk başladı.

Hazret-i Ümmü Hirâm (r.anha), seksen altı yaşında olmasına rağmen bu zahmetli yolculuğa katlanıyor, oradaki insanlara İslamiyet’i bildireceklerini, onların da kurtuluşa, seâdete kavuşacaklarını düşünerek, teselli buluyordu.

Bu uğurda şehid olmak en büyük arzusuydu. Çünkü şehidler hakkında Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Şehidleri yıkamayınız. Çünkü kıyamet gününde her yere miskü anber gibi gibi koku saçacaktır.”

Yine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) in;

-“Şehidin kul borcundan başka bütün günahlarını Allah-u Teâlâ afv eder.”

Yine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) in;

-“Kanının ilk damlasıyla şehidin bütün günahları bağışlanır.”

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) in;

-“Şehid cennete makamını görür.”

Yine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) in;

-“Kabir azabından kurtulması için kendisine imdad ve yardım olunur.”

Yine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) in;

-“Şehidin başına, dünyadan ve dünyadakilerden daha hayırlı ve değerli olan Yakuttan Vakar Tacı konur.”

Yine Resulullah (Sallallahu aleyhi vesellem) in;

-“Şehid, yakınlarından yetmiş kişiye şefaat eder.”

Yine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Şehidler Cennetteki nimetleri görünce, Keşke, Allahın bize neler ikram ettiğini, kardeşlerimiz de bilselerdi de cıhadden çekinmeseler, çarpışmaktan korkup düşmandan yüz çevirmeselerdi. Derler.” Buyurmuşlardır.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ümmü Hirâm (Radiyallah-u anha) nın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Ravda-i Mutahhara

Ümmü Hirâm (Radiyallah-u anha)- 3

Bu müjdelerin yanında birkaç günlük zahmetin hiç kıymeti olmadığını, en iyi Peygamberimiz (s.a.v.) in arkadaşları biliyordu. Çektikleri eziyet ve sıkıntılar bunu çok güzel anlatıyordu.

Ümmü Hirâm (r.anha) da bu arzu ve istekle yaşının çok ileri olmasına rağmen ordunun içindeydi.

Mısır’dan gelen İslam askerleri de kendileriyle, birleşince Kıbrıs Rumlarına; Müslüman olmalarını, yoksa cizye vermelerini, bunu da kabul etmezlerse savaş yapacaklarını bildirdiler.

Kıbrıs’lılar teslim olmayacaklarını bildirince şiddetli çarpışmalar oldu. Kıbrıs Rum donanması İstanbul’a kaçtı.

Hazret-i Ümmü Hirâm (r.anha), çok yaşlı olmasına rağmen, yerinde duramıyor, bir an önce neticeye varmak istiyordu. Genç askerler, Hazret-i Ümmü Hirâm (r.anha) ın bu halına şaşıyorlardı. O’na bakarak gayrete geliyorlardı.

Rumların donanması kaçınca savaş sahilde devam etmeye başladı. İslam askeri bir çıkarma kareketiyle iç kısımlara daldılar. Askerle çıkarmaya katılan Hazret-i Ümmü Hirâm (r.anha), Larnaka yakınlarında atının ayağının sürçmesiyle düşerek çok özlediği şehidliğe kavuştu.

İslam askerlerinin karşısında tutunamayan Rumlar emân dilediler. Barış teklif edip, cizye vermeyi kabul ettiler.

Hazret-i Ümmü Hirâm (r.anha) ın kabri Kıbrıs’ta Larnaka şehrinin Tuz gölü kıyısındadır. Osmanlılar Kıbrıs Ada’sını 978 (M. 1570) senesinde feth edince Kabrini imâr ettiler. “Hala Sultan” deyip, kabri üzerine türbe, yanına tekke ve cami yaptırdılar.

Ümmü Hirâm (r.anha) alemlere rahmet olarak yaratılan, İKİ CİHAN SULTANI Hazret-i Muhammed (s.a.v.) ın akrabası, Eshab-i Kiram ve Ensar’dan mücahide ve şehid olması gibi pek çok üstünlükler sahibidir. Fazilet ve kemali çoktur.

Resulullah (s.a.v.) a hizmet edip, hürmet gördü. Müslumanlar O’na daime hürmet edip, duâsını alırlardı. Kabrinden dahi yüzyıllardır feyz ve bereket saçmaktadır. Kabri devamlı ziyaret edilir.

Kurak zamanlarda Müslümanlar O’nu araya koyarak (vesile ederek) Allah-u Teâlâ’dan yağmur isteğinde bulunurlar. Osmanlılar O’na “Hala Sultan” deyip çok hürmet eder onların zamanında ve sonrasında gemiler “Hala Sultan” türbesi istikametinde geçerken, toplarını çevirirler ve mübarek makamı ziyeret maksadiyle selamlarlardı.

Ümmü Hirâm (r.anha) cihad hakkında hadis-i şerif rivayet etti. Kendisinden Enes bin Mâlik (r.a.), Ubade bin Samit (r.a.), Amr bin Esved (r.a.), Atâ Yesâr (r.a.) Ya’lâ bin Şeddad bin Evs (r.a.), hadis-i şerif rivayet ettiler.

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ümmü Hirâm (Radiyallah-u anha) nın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu