‘Muaz bin Cebel’ olarak etiketlenmiş yazılar

Navala reş’ın başlangıcı ; GİDİŞ (Nusaybin)

Muaz bin Cebel (Radiyallah-u anhu)- 11

Yezid bin Cabir (r.a.) diyor ki; Ben Muaz bin Cebel (r.a.) den şöyle işittim.

Buyurdu ki;

-“Ne kadar çok ilim öğrenirseniz öğrenin, bunlarla amel etmedikçe öğrendiğiniz ilimden sevap alamazsınız.”

Yine Muaz bin Cebel (r.a.) buyurdu ki;

-“Üç şey, Allah-u Teâlâ’nın gazabına sebep olur, Bunlar; Hikmetsiz gülmek, uykusu gelmediği halde sabaha kadar ibadetsiz vekit geçirmek ve karnı acıkmadığı halde fazla yemek yemek.”

Reca bin Hayve (r.a.) şöyle bildiriyor; Bir zamanlar Muaz bin Cebel (r.a.) in bir sohbetinde bulunmuştum.

İlim hakkında şöyle buyurdu;

-“Size benim vasiyetim olsun! İlmi, ancak Allah rızası için öğrenin! Zira Allah rızası için öğrenen ilim, takvayı (Allah’tan korkmayı) hasıl eder. Bu niyetle ilim aramak ibadettir. Bu ilmi müzakere etmek tesbihtir. Bu ilmi müzakere etmek tesbihtir, ilimden konuşmak, Allah yolunda cihaddır. BİLMEYENE İLİM ÖĞRETMEK SADAKADIR. Bir mecliste bulunanlara ilimden bahsetmek, Allah-u Teâlâ’ya yakınlıktır. Zira ilim, helal ile haramın terazisi, Cennet ehlinin minaresi, gurbette insanın arkadaşıdır. Bir insan, bir yerde yalnız kaldığı zaman, ilim ona sıkıntıyı gideren bir arkadaş olur. Sıkıntı ve genişlik zamanlarında ilim sahibine delildir. İlim düşmanlara karşı çok iyi bir silahtır. İlim büyüklerin yanında dindir. Dostlarının yanında insanın süsüdür. Cenab-ı Hak bir kavmi, ilim ile yükseltir. İnsanı ilimle başkalarına rehber, öncü yapar ve ona itaat ederler. Melekler dahi ilim sahiplerinin dostluklarını arzular ve kanatlarını onların üzerine gererler. Canlı ve cansız her ne varsa, hatta denizlerdeki balıklar ve diğer hayvanlar, havada uçan kuşlar, karadaki bütün hayvanlar, Alimlere istiğfar ederler. Çünkü ilim, insanın kalb gözünü açar. Gözleri karanlıktan aydınlığa kavuşturan bir nurdur. İlim ile amel eden insan, seçilmiş kimselerin makamlarına yükseltir. İlim sahipleri, dünya ve ahrette yüksek derecelere erişir. İlimde tefekkür, nafile oruç tutmak gibidir. İlmin öğretilmesi nafile namaz kılmaktan sevaptır. İlim ile, helal ve haram olan şeyler ayırt edebilir, İlim amellerin imâmıdır. Amel, ilme tabidir. İlimsiz amel olmaz. İlim, cennet yoluna ışıktır. Cehennemlik olanlar, ilimden mahrum kalanlardır. Dünya ve ahiret saadetinin kaynağı ve bütün ibadetlerin efdali, en üstünü ilimdir.”

Hazret-i Muaz bin Cebel (r.a.) oğluna şöyle vasiyet etmişti;

-“Ey oğlum! Bir namazını kıldığın vakit, o namazın senin kıldığın son namazın olacağını düşün! Bir daha böyle bir namaz vaktine yetişeceğini ümit etme!”

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Muaz bin Cebel (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Navala reş giriş yolu  GİDİŞ (Nusaybin)

Muaz bin Cebel (Radiyallah-u anhu)- 12

Hazret-i Muaz bin Cebel (r.a.) oğluna şöyle vasiyet etmişti;

-“Ey oğlum! Bir namazını kıldığın vakit, o namazın senin kıldığın son namazın olacağını düşün! Bir daha böyle bir namaz vaktine yetişeceğini ümit etme!”

-“Ey oğlum! Mü’min olan bir kimsenin iki hayırlı iş arasında ölmesi lazımdır. Yani bir hayırlı işi yaptığı zaman, ikinci hayırlı işi yapmak niyetinde ve kararında olmalıdır.”

-“Şeytan, pazarda, yalan, hile, hiyanet ve yemin ettirerek Müslümanları günaha sokmaya çalışır. Önce gidip, geç çıkanlara dahi asılır.”

Hazret-i Muaz bin Cebel (r.a.) e;

-“Falanca, Kur’an-i kerim yazıp satıyor.”

Dediklerinde,

-“Bu Kur’an-i kerim satmak değildir. Kağıt ve işçilik ücreti istemektir. Kur’an-i kerim’i satmak demek, onu para ile, ücret ile öğretmektir.” Buyurdu.

-“Allah’ın buğzettiği kimseler, mescidlerde dilenenlerdir. Yani onlar, Allah’ın evlerinde, yüce ve münezzeh olan Allah’tan değil de, başkalarından isterler. Bir de istediklerini vermeyenlerin günahlarına girmiş olurlar.”

-“Bir din kardeşini sevdiğin zaman onunla munakaşa etme! O’na fena harakette bulunma ve onun hakkında, başkasına (Bu nasıl adamdır) diye sorma! Olur ki, onun bir düşmanı ile karşılaşırsın da, onda olmayan bir şeyi sana bildirir. Böylece seninle onun arasını açmış olur.”

Birisi Muaz bin Cebel (r.a.) e;

-“Bana öğüt ver!” deyince

Muaz bin Cebel (r.a.);

-“Merhametli ol ki, ben de senin Cennet’e girmene kefil olayım.” Buyurdu.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Muaz bin Cebel (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Navala reş’in giriş yolu  GİDİŞ (Nusaybin)

Muaz bin Cebel (Radiyallah-u anhu)- 13

Muaz bin Cebel (r.a.) şöyle anlatıyor;

Bir gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın huzuruna varmıştım
bana;

-“Ey Muaz! Sen, bu akşam nasıl sabahladın?” buyurdu.

Ben de;

-“Ya Resulallah! Allah-u Teâlâ’ya iman etmiş olarak sabahladım.” Dedim.

Bunun üzerine Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Ey Muaz! Senin her sözünün doğruluğuna bir delilin vardır. Bu sözünün doğruluğunun delili nedir?” buyurdular.

Ben de şöyle cevap verdim;

-“Ya Resulallah! Ben, geceden, gündüze çıktığım zaman, bir daha akşamı beklemem. Akşam olduğu zaman da , sabaha kadar yaşayacağımı hiç ümit etmem. Bir adım attığım zaman, ikinci adımı atacağımı sanmam. Her insanın bir eceli olduğunu bilirim. Ecelinin saati geldiği zaman, o anda ecelimin ona yetişeceğini bilirim. Bütün insanlar mahşerde haşr olunurlar. Kimisi Peygamberi ile beraberdir. Kimisi de taptıkları ile beraber olacaktır. Ben ise, kendimi sanki cehennemdeki insanların azaplarını ve cennetteki insanların ni’metlerini her an görüyorum gibi düşünüyorum.”

Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) buyurdu ki;

-“Ey Muaz! Sen çok iyi yapmışsın. Böyle düşünmeye devam et ve bundan hiç ayrılma!”

Muaz bin Cebel (r.a.);

-“Sırat köprüsünü geçinceye kadar mü’minin huzuru olmaz.” Buyrudu.

İmâm-i Tavus bin Keysan (r.a.), geceleri ibadet ve zikir ile geçirir, tefekkür ederdi. Sabaha kadar kıbleye karşı oturdu.

Ve;

-“Cehennemi hatırlamak, korkanların uykusunu unutturmuştur.” Buyururdu.

Bir defasında Muaz bin Cebel (r.a.) i de ağlarken gördüler

Ve;

-“Niçin ağlıyorsun?” diye sordular.

Muaz bin Cebel (r.a.) buyurdu ki;

-“İnsanlar iki guruptur. Biri Cennetlik, diğeri cehennemlik. Acaba ben hengisinden olacağım? Diye ağlıyorum.”

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Muaz bin Cebel (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Navala reş yolu  GİDİŞ (Nusaybin)

Muaz bin Cebel (Radiyallah-u anhu)- 14

Muaz bin Cebel (r.a.), ölümü esnasında;

-“Allahım, şimdiye kadar senden korkuyordum. Fakat şimdi sana ümit besliyorum. Allahım, ben sular akıtıp, ağaçlar sulamak ve bahçeler yetiştirmek için yaşamak istiyorum. Sususluktan ciğerleri yananları sulamak, darda kalanlara genişlik göstermek, âlimlerin sohbetine devam edip, kendimi onların zikir halkalarına sıkıştırmak için yaşamak istiyorum.” Dedi.

Ölüm sancıları şiddetlenip baygınlıklar geçirip, ayıldıkça;

-“Allahım! Beni ne kadar sıkıştırırsan sıkıştır, bilirsin ki, kalbim sana bağlıdır, seni sever.” Buyurdu.

Allah-u Teâlâ bir kulunu hastalığa müptele kıldığı zaman, sol yandaki meleğe buyurur;

-“Kalemi ondan kaldır!”

Sağ yandaki Meleğe ise, şöyle buyurur;

-“Bu kuluma sağlığında işlediği amelden daha iyisini yaz! Çünkü o, TEMİNATIM ALTINDADIR.”

Muaz bin Cebel (r.a.) Abdullah bin Seleme (r.a.) ye şöyle nasihat etti;

-“Allah-u Teâlâ’nın emrettiği beş vakit namazını kıl, ye iç ve uyu, Helal kazan, günahkar olma! Müslüman olarak öl! Mazlumun ahından ve beddusından sakın!”

Peygamber Efndimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) in çocuğunun ölümü üzerine Muaz bin Cebel (r.a.) e gönderdiği ta’ziye mektubu şöyledir;

-“Allah-u Teâlâ sana selamet versin! O’NA HAMD EDERİM. Herkese iyilik ve zarar, yalnız O’ndan gelir. O dilemidikçe, kimse kimseye iyilik ve kötülük yapamaz.”

-“Allah-u Teâlâ, sana çok sevab versin. Sabr etmeni nasip eylesin! O’nun ni’metlerine şükür etmenizi ihsan eylesin!”

-“Muhakkak bilmeliyiz ki, kendi varlığımız, mallarımız, servetimiz, kadınlarımız ve çocuklarımız, Allah-u teâlâ’nın sayısız ni’metlerinden, tatlı ve faideli ihsanlarındandır. Bu ni’metleri, bizde sonsuz kalmak için değil, emanet olarak kullanmak, sonra geri almak için vermiştir. Bunlardan, belli bir zamanda faideleniriz. Vakti gelince, hepsini geri alacaktır.”

-“Allah-u Teâlâ ni’metlerini bize vererek sevindirdiği zaman, şükr etmemizi, vakit gelip geri alarak üzüldüğümüz zaman da, sabr etmemizi emir eyledi. Senin bu oğlun, Allah-u Teâlâ’nın tatlı, faydalı nimetlerinden idi. Geri almak için sana emanet bırakmış idi. Seni oğlun ile faydalandırdı. Herkesi imrendirecek şekilde sevindirdi, neşelendirdi. Şimdi geri alırken de sana çok sevap, iyilik verecek, acıyarak, doğru yolda ilerlemeni, yükselmeni ihsan edcektir. Bu merhamete, kavuşabilmek için sabır etmeli, O’nun yaptığını hoş görmelisin! Kızar, bağırır, çağırırsın, sevaba, merhamete kavuşamazsın ve sonunda pişman olursun. İyi bil ki, ağlamak, sızlamak, derdi belayı geri çevirmez. Üzüntüyü dağıtmaz! Kaderde olanlar başa gelecektir. Sabır etmek, olmuş bitmiş şeye kızmak lazımdır.”

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Muaz bin Cebel (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Arafat meydanı (Cebel’ür-Rahme) Mekke-i Mükerreme

Abdullah bin Selâm (Radiyallah-u anh)- 8

-“……Melekler dediler ki;

-“Ya Rabbi, Arşten büyük bir şey yarattın mı?”

Allah-u Teâlâ (c.c.);

-“Evet Aklı yarattım.” Buyurdu.

Melekler;

-“Ya Rabbi! O NE KADAR BÜYÜKTÜR?” Diye sordular.

Allah-u Teâlâ (c.c.);

-“Kumların sayısını bilir misiniz?”

Melekler;

-“Hayır Ya Rabbi bilemeyiz.” Dediler.

Allah-u Teâlâ (c.c.);

-“İşte aklın büyüklüğünü bilemezsiniz. Ben aklı kum taneleri gibi sınıflara ayırdım. Kimine bir tane, kimine üç-dört tane, bazısına bir ferak, bazısına bir vesk (bunlar eskiden kullanılan ölçülerdir) bazılarına da daha fazla verilmiştir.”Buyurdu.

Hazret-i Abdullah bin Selâm (r.a.) hakikatten, ahlak ve ilim ile kendini süsleyen Cennetlik insanlardan idi. 18 (M. 639) da Suriye taraflarında ortaya çıkan veba hastalığına yakalanan Eshab-i Kiram (r.anhüm) den Muaz bin Cebel (r.a.) vefat edeceği sıralarda, başucunda ağlayan bir talebesine;

-“Niye ağlıyorsun?” diye sormuştu.

Karşılığında;

-“Ben dünya için ağlamiyorum. İlmi senden öğrenmekteydim, bunu kaybedeceğime üzülüyorum!” cevabını verince,

Muaz bin Cebel (r.a.);

-“İlim benim vefatımla kayıbolmaz. Benden sonra ilimi şu kişilerden öğren; İlmi Hazret-i Ömer (r.a.) den, Hazreti Osman (r.a.) den ve Hzret-i Ali (r.a.) den alınız! Eğer onları da kayıbederseniz, Ebü’d-Derdâ (r.a.) dan, Abdullah bin Mes’ûd (r.a.), Selman-i Farisi (r.a.) den ve Abdullah bin Selâm (r.a.) den alınız!” buyurdu.

Hazret-i Muâz bin Cebel (r.a.) in böyle söylemesinin sebebi; Hazret-i Abdullah bin Selâm (r.a.) ın Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) hayattayken, kendisinin yanından ayrılmayıp sık sık sorular sorarak ilmini derinleşmesidir.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abdullah bin Selâm (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu