‘Muhammed bin Yusuf el Firbani (r.a.)’ olarak etiketlenmiş yazılar

Zekat – 2

09 Temmuz 2008

dsc06303-fuadyusufoglu-hafka-cino-selalesi.JPG

Çağ-Çağ deresi (şelale)

Rivayet edilir ki,

Tabi-inden (Tabi-in: Peygamberin (s.a.v.) sahabelerini görenler) bir topluluk Ebu Sinan (r.a.) ı ziyarete giderler. Yanına girdikleri ve selâm verip oturdukları zaman;

Ebu Sinan (r.a.) onlara der ki:

-“Bizim bir komşumuz vardır, kardeşi öldü, kalkın beraber onun ziyaretine gidelim, ona ta’ziye de bulunalım.”

Toplulukta bulunan Muhammed bin Yusuf el-Firbani (r.a.) şöyle der:

-“Biz kalkıp Ebu Sinan (r.a.) ile gittik. Adamın yanına girdiğimizde onu kardeşi için şiddetle ağlarken gördük.

Ona ta’ziye de bulunup teselli verdik. O bizim ne Ta’ziyemizi ne de tesellimizi kabul ediyordu.

Biz ona dedik ki;

-“Sen biliyor musun ki, ölümden kurtuluş yoktur. Ölüm muhakkak vuku bulur, hepimiz öleceğiz.”

Bize şu cevabı verdi;

-“Evet ölümden kurtuluş yoktur, hepimiz öleceğiz. FAKAT BEN ONA AĞLAMİYORUM. Ben kardeşimin akşam sabah, gece gündüz çektiği azabi için ağliyorum.”

Bunun üzerine biz ona dedik ki;

-“Allah (c.c.), sana gaybı mı bildirdi?”

O bize şunları anlattı;

-“Hayır, Allah (c.c.) beni gayb’den haberdar kılmış değildir. Fakat ben onu defn edip, üzerini toprakla örtükten sonra, İnsanlar çekilince onu kabrinin yanında oturdum. Bir de baktım ki, kabrinden şöyle bir ses kulağıma gelmeğe başladı.”

-“Ah, beni yalnız bıraktılar, azap çekiyorum. Ben orucumu tutuyordum. Namazımı kılıyordum.”

Onun bu sözleri beni ağlattı. Kardeşimin halına bakmak için kabrini açtım.

-“Bir de gördüm ki, kabrini ateş alevleri kaplamış. Boynunda da ateşten bir halka vardı. Kardeşlik şefkatı, elimi uzatıp boynundaki ateş halkasını almağa beni sevketti.—Elimi uzatınca elim ve parmaklarım yandı, dedi. Ve elini çıkarıp bize gösterdi”.

-“Biz de baktık ki, eli siyah bir yanık içinde idi.—Kabrini aynı toprakla örtükten sonra ayrıldım ve geldim. Kardeşimin bu haline üzülüp ağlamıyayım mı?”

Biz ona:

-“Dünyada kardeşin ne yapardı.” Diye sorunca.

Şu cevabı verdi:

-“O dünyada iken malının zekat ını vermezdi.”

Biz de, Allah (c.c.) ın; şu ayeti kerimesini:

-“Allah fazl (u kereminden) kendilerine verdiğini (sarf-u infakta) cimrilik edilenler zinhar bulunan, kendileri için bir hayır olduğunu sanmasın (lar) Bilakis bu, onlar için bir şer’dir. Onların cimrilik ettikleri şey kiyamet günü boyunlarına dolanacaktır.” Ali İmran suresi: Ayet 3/180

Tasdik ediyor ve kardeşinin kabrinde kıyamete kadar devam etmek üzere azap hemen başlamıştır dedik. Sonra yanından ayrıldık.

Rasulullah (salllallahu aleyhi ve selem)in sahabesinden olan Ebu zer(r.a.) re gelip bu adamın hadisesini anlattık.

Ve Ebu Zer (r.a.) e şöyle dedik:

-“Biz, Yahudi ve hiristiyan ölüyor, onlarda böyle bir şey görmüyoruz.”

Ebu Zer (Radiyallah-u anhu):

-“Şübhesiz ki, onlar cehenneme gireceklerdir. Allah (c.c.) size ibret almanız için Ehl-i imanda gösteriyor. Yüce Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:

-“Size Rabbinizden muhakkak basiretler gelmiştir. Artık kim (onlar hakk) görür (ve iman eder) se kendi leyhine, kim (ondan) kör kalırsa kendi aleyhinedir. Ben sizin üzerinizde bir bekçi değilim.” En’am suresi :Ayet Ayet 6/104

Resulullah (s.a.v.) ‘in şöyle buyurduğu rivayet edilir:

-“Zekat vermeyenler, Allah (c.c.) katında Yahudi ve Hıristiyanlar mesabesindedir. Mahsulünün uşr’ünü vermeyenler de Allah (c.c.) katında Mecusiler mesabesindedir. Kim ki, malının zekatinı ve uşr’ünü vermezse o kimse meleklerin ve peygamberin (s.a.v.) dili ile lânetlenmiştir. Onun şehadeti kabul olunmaz.”

-”Malının zekatını verene ne mutlu. Zekattan dolayı azap görmeyen kişiye müjdeler olsun. Kim malının zekatinı verirse, Allah (c.c.) , ona kabir azabı çektirmez. Etini Cehennem ateşine haram kılar. O kimse sual ve hesapsız Cennete girer, kıyamet gününün şiddetli susuzluğundan kurtulur.”

Mukaşefet-ül kulub (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teâla hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Fakır ve fukaranın HAKKI olan zekatı, gönül hoşluğuyla BAŞA KAKMADAN veren kullarından eylesin.AMİN….

Fuad Yusufoğlu