‘Ömer-ül faruk (r.a.)’ olarak etiketlenmiş yazılar

Peygamber Efendimiz (a.s.v.) evinin sokağı

Hazreti Ömer-ül-Faruk (Radiyallahu anh-u);

Hazreti Ebû Bekir (r.a.) den sonra Eshab-i Kiram’ın en büyüğü ve Peygamberimiz (a.s.v.) in İkinci halifesi. Hulefa-i Raşidin’den ve Aşere-i Mübeşşere’den yani Cennetle müjdelenen on kişiden biridir.

Hicretten kırk sene önce Mekke’de doğdu. Dokuzuncu dedesi olan Ka’b’da soyu Peygamberimiz (a.s.v.) in soyu ile birleşir. Babası Hattab Kureyş kabilesinin ileri gelenlerinden, annesi Hanteme bint-i Hişam Ebû Cehil’in kızkardeşi idi. Künyesi Ebû Hafs’dır.

İslam’dan önceki Mekke toplumunda doğup büyüyen Hazreti Ömer (r.a.) nesep ilmini (soy kütüğü) iyi bilirdi. Gençliğinde ata biner ve güreş yapardı. Babasının koyunlarını güderdi.

Daha sonra ticaretle meşgül olmuş ve çeşitli memleketlere gitmiştir. Ayni zamanda Kureyş’in ‘sefiri’ yani elçisi’ idi.

Hicaz bölgesinin o zaman en meşhur ve en büyük panayırı olanUkaz’ panayırında defalerce güreşte birinci oldu. Ayrica hitabetinin üstünlüğü ve ata binmekteki mahareti ile meşhur olmuştur.

Eğer’e dokunmadan ata binerdi. Sol elini sağ eli gibi iyi kullanırdı. Çok heybetli, cesur ve çok kuvvetli idi. Edebinden, hayasından Resulullah (a.s.v.) in huzurunda o kadar yavaş konuşurdu ki;

Peygamberimiz (s.a.v.);

-“Yüksek söyle ya Ömer işitemiyorum.” Buyururdu.

Peygamberimiz (a.s.v.) bir gün gördü ki, Hazreti Ömer ile Ebû Cehil bir yerde oturmuşlar, gizli gizli bir şeyler konuşuyorlardı.

O gece Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem);

-“Ya Rabbi bu, İslâm Dinini Ömer ile yahut Eb’u Cehil ile kuvvetlendir.” Diyerek dua etti.

Peygamberimiz (a.s.v.) duası üzerine Hazreti Ömer (r.a.) Müslüman olmakla şereflendi.

Hazreti Ömer (r.a.) in Müslüman olması;

Bi’setin yani Resulullah (a.s.v.) a peygamber olduğunun bildirildiği günün altıncı yılında, Resulullah (a.s.v.) ın amcası Hazreti Hamza (r.a.) imana gelmiş, Müslümanlar çok kuvvetlendi. Çok sevindiler. Bu iş Kureyş kafirlerine güç geldi.

İleri gelenler toplandılar;

-“(Muhammed (s.a.v.) in adamları çoğalıyor. Bunu önlemeğe çare bulalım.”) dediler. Ve her biri bir şey söyledi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer-ül-Faruk (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Eshab-i Kehf mağarası cami-i (Tarsus)

Hazreti Ömer-ül Faruk (Radiyallah-u anhu)- 9

Bölgeleri de vilayet, nahiye, kasaba merkezlerine ayırdı. Bunların idaresini verdiği vali’lerin, me’mur ve diğer görevlilerin seçiminde ve denetiminde son derece titiz davranırdı.

Davalara bakması için mahkemeler, adli teşkilatlar, suç ve zabıta işlerine bakan, satıcıları kontrol eden, halkın birbiriyle olan günlük mumasebetlerini düzenleyen telkilatlar kurdu.

Beyt-ül mal için ayrı bir yer ve yürütülmesini sağlayacak me’murler tayin edildi. İlk def’a para bastırdı.

Yollar, köprüler inşaa edilip, su kanalları açılmıştı. Mekke’de hacilar için yollar boyunca misafirhaneler, hanlar yapılıp, kuyular açılmıştı Yeni fethedilen bölgelerde yerleşim merkezleri kurulup buralar imâr edildi.

Yazılı muamelerde karışıklığı önlemek için Peygamberimiz (a.s.v.) in Hicret’i başlangıc olan takvim kararlaştırıldı.

Sevâd arazisi feth edilince Eshab-i Kiram (r.anhum) la istişare etti. Eshab-i Kiram (r.anhum) in bazıları arazinin 1/5’i Beyt-ül male ayrıldıktan sonra, geri kalanın gazilere taksim edilmesini istiyorlardı.

Hazreti Ömer (r.a.) ise, Haşr sure’si 7-8-9-10 ayetlerini delil getirerek;

-“Eğer araziyi taksim edersem, sizden sonra geleceklere bir şey kalmaz. Servet ve mal birkaç kişinin arasında kalır.”Dedi.

Bundan sonra araziyi eski sahiplerine bıraktı ve haraç vergisi koydu. Bu haraç vergisinin miktarlarını tesbit etti. Yine O’nun zamanında zımmılerden alınan‘cizye’vergisinin’ miktarı daha sonraki asırlarda aynen tatbik edilmiştir.

Yine Eshab-i Kiram (r.anhum) a maaş verilmesi için bir dereceleme yapıp her birinin derecesi ‘divandenilen defterde tesbit edilmişti. Bunların saklandığı yere deDivanıadı verilmiştir.

Ayrıca miskinlere, fakir olanlara Beyt-ül-Mal’dan un ve yiyecek verilmesi şeklinde nafaka bağlamıştır.

Mısır valisi Amr İbn-ül As (r.a.), Akdenizi Kızıldenize bağlayacak bir kanal açmek için teşebbüse geçmek üzere izin istediğinde, Hazret-İ ömer (r.a.) ona gerekli izni vermiştir.

İslâm’ın adaletini bütün dünyaya tanıtan Hazreti Ömer (r.a.), ilmin yayılmasına, insanların eğitilmesine de büyük önem verir ve fethedilen yerlerde İslâmiyetin yayılması, yeni kitlelere anlatılması için çok gayret sarfederdi.

Kur’an-i Kerim ve Hadis-i Şeriflerin öğretilmesi için her tarafta okullar açılmış ve buralarda ders vermek üzere maaşlı muallimler tayin edilmişti. Herkes muhtaç olduğu dini, hukuki bilgileri müftülerden sorup öğrenerek, ona göre haraketini tanzim edebilirdi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer-ül-Faruk (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Beyaz su başı -Ava sipi- (Nusaybin)

Hazreti Ömer-ül Faruk (Radiyallah-u anhu)- 14

Haret-i Ömer (r.a.) kendinden sonra halife olacak kimsenin tayını için Eshab-i Kiram (r.anhum) den, Cennet ile müjdelenenlerden altı kişiyi seçti.

Bunlar;

Hazret-i Osman, Hazret-i Ali, Zübeyr, Talha, Sa’d İbni Ebi Vakkas ve Abdurrahman bin Avf (Radiayallah-u Anhüm) idi.

Bundan sonra oğlu Abdullah (r.a.) a;

-“Mü’minlerin annesi Hazret-i Aişe (r.anha) ya git ve ona Ömer ibni Hattab’ın selamını söyle, mü’minlerin emiri deme, ben bugün mü’minlerin emiri değilim. Ona Ömer, sahibinin yanına defnedilmek için izin istiyor de!” Buyurdu.

Abdullah (r.a.) bunu Hazret-i Aişe (r.anha) ye söyleyince,

Hazret-i Aişe (r.anha);

-“O yeri kendim için ayırmıştım, fakat gönül hoşluğu ile orayı Ömer (r.a.) e veriyorum.” Dedi.

Hazret-i Ömer (r.a.) bu haberi duyunca;

-“Bu benim en büyük dileğimdi” Buyurarak çok memnun oldu.

Yaralandıktan yirmidört saat sonra vefat etti.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) yanına defn edildi. Şehid olduğunda 63 yaşında idi.

Her haliyle dost ve düşmanın hayran kaldığı adaleti dillere destan olan Hazret-i Ömer (r.a.) in vefatı Eshab-i Kiram (r.anhüm) ı ve diğer Müslümanları son derece üzdü, mahzun etti.

Hazret-i Ömer (r.a.) şehid olunca, Abdullah İbn-i Ömer (r.a.), sahabe-i Kiram (r.anhüm) e dedi ki;

-“İlmin onda dokuzu, ömer (r.a.) ile beraber öldü.”

Bazılarını bu sözü anlamayarak durakladıklarını görünce;

-“İlimden maksadım Allah-u teâlâ’yı bilmektir. Diğer bilgiler değildir.” Dedi.

Peygamberlerden sonra insanların en üstünü Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) dir. Ondan sonra Hazret-i Ömer (r.a.) dır

Hadis-i şerifte buyuruldu ki;

-“Cebrail aleyhis selam bana gelip dedi ki;”

-“Ömer’in ölümü üzerine bütün İslâm âlemi ağlayacatır.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer-ül-Faruk (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Beyaz su’yun çıktığı dağ (Nusaybin)

Hazreti Ömer-ül Faruk (Radiyallah-u anhu)- 15

Hazret-i Ömer (r.a.) çeşitli Hadis-i Şeriflerle methedildi;

-“Ben peygamberlerin sonuncusuyum. Benden sonra Peygamber gelmiyecektir. Eğer benden sonra Peygamber gelseydi, Ömer elbette Peygamber olurdu.”

Hadis-i Şerifi yüksekliğini anlatmaya yetişir. Faziletini, üstünlüğünü ve kıymetini bildirmek için hakkında din âlimleri ve Müslüman olmayan kimseler tarafından ciltlerle kitab yazıldı.

Hazret-i Ömer (r.a.) metheden hadis-i şeriflerin çoğunu Hazret-i Ali (r.a.) bildirmiştir.

Onu metheden hadis-i şeriflerden bir kısmı şunlardır;

Hazret-i ömer (r.a.) Umre için Resulullah (a.s.v.) tan izin isteyince;

Raulullah (Sallallahu aleyhi ve selem);

-“Ya Ahi! (Ey kardeşim) duanda bizi de unutma!” buyurdu.

Hazret-i Ömer (r.a.) iman ettiği gün Cebrail aleyhis selam geldi ve;

-“Melekler birbirlerine Ömer’in Müslüman olduğunu müjdelediler.” Dedi.

Hazret-i Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) buyurdu;

-“Ömer, Cennet ehlinin ışığı ve İslâm’ın nurudur.”

-“Allah-u Teâlâ hakkı Ömer’in dilinde ve kalbine yerleştirmiştir.”

-“Şeytan, Ömer ibn-i Hattab’ı gördüğü zaman, heybetinden yüz üstü yere düşer.”

-“Şu dört kişiyi ancak munafık olan kimse sevmez; Ebû Bekir, Ömer, Osman, Ali.”

Hazret-i Ömer (r.a.) halifeliği zamnaında Bizans İmparatorluğuna elçi gönderip dine davet etti. Bizans elçisi Medine-i Münevvere’ye geldi. Hazret-i Ömer (r.a.) ihtiyar bir kadının duvarını yaptırıyordu. Elçinin geldiğini haber verdiler.

Hazret-i Ömer (r.a.);

-“Buraya gelsin.” Buyurdu.

Eshab-i Kiram;

-“Efendim!, ellerinizi yıkayıp bir yere otursanız nasıl olur?” dediler.

Kabul buyurmadı. Elçiyi çağırdılar.

Elçi;

-“Arap padişahı bu mudur? Böyle olduğunu bilsem gelmezdim ve Bizans İmparatoru da beni göndermezdi.”dedi.

Hazret-i Ömer (r.a.) çamurlu mubarek iki parmağı ile işaret ederek;

-“Eğer İmparatorun elçi göndermeseydi, onun iki gözünü çıkarırdım.” Buyurdu.

Hazret-i Ömer (r.a.), parmağı ile işaret edince, iki çamurlu parmak, gelip Bizans İmparatorunun gözlerini kör eyledi. Parmakların çamuru gözlerinin üzerinde kaldı. Silmek mümkün olmadı. Bir zaman sonra elçi dönünce İmparatorun gözlerinin kör olduğunu gördü. Sebebini araştırdı. Hazret-i Ömer ile geçen hadiseyi de anlatınca hepsi hayret etiler.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer-ül-Faruk (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Beyaz su’yun çıktığı dağ (Nusaybin)

Hazreti Ömer-ül Faruk (Radiyallah-u anhu)- 16

İran’a gönderdiği orduya kumandan tayin ettiği Hazret-i Sariye (r.a.) ordusu ile mağlup olmak üzere idi. Bu sırada Hazret-i Ömer (r.a.) Medine’de Cuma’ hutbesi okuyordu.

Hutbe arasında;

-“Dağa yaslan ya Sariye, dağa yaslan ya Sariye!” diye bağırdı.

Sariye (r.a.) Hazret-i Ömer (r.a.) in sesini işitip ordusunu dağa çekti. Arkasını dağa verip bir cepheden düşman ile karşılaşmak suretiyle zafere ulaştı. Hazret-i Ömer (r.a.) bu hadiseyi görmesi ve sesini duyurması onun kerametlerinden biridir.

Hazret-i Ömer (r.a.) in ordusunun İran’i fethettiği gece Hazret-i Osman (r.a.) huzuruna girip selam vermişti. Hazret-i Ömer (r.a.) acele mektub yazıyordu. Mektubu yazıp bitirince yanmakta olan lambayı söndürüp, başka bir lamda yaktı.

Hazret-i Osman (r.a.) nın selamına cevap verip konuşmaya başladıktan sonra, Hazret-i Osman lambayı söndürüp, başka bir lamba yakmasının sebbeini sorunca,

Hazret-i Ömer (r.a.);

-“Söndürdüğüm lamba Beyt-ül malındır. Bana ait değildir. Onu Müslümanların işini görmek için yakmıştım, onların işini görmek için yazdığım mektub bitti. Şimdi seninle şahsi işim için konuşuyoruz, bunun için de kendime ait lambayı yaktım.” Buyurdu.

Hazret-i Ömer (r.a.), birkaç bin askeri harbe göndermişti. Harbe gidenlerin evlerine adam gönderip, hallerini sorması ve geceleri kendisinin şehri gezmesi adeti idi.

Bir gece şehri dolaşıyordu. Bir evin önünden geçerken, ağlayan bir kadın sesi duydu.

Kulak verdi.

Kadın;

-“Halife Kocamı harbe gönderdi. Biz burada aç-susuz kaldık. Yarın çocukları götürüp halifenin kapısına bırakacağım.” Diyordu.

Hazret-i Ömer dayanamadı. Gidip bir miktar yağ ve bir çuval unu sırtına alıp, kadının evine getirdi. Ateş yakıp yemek pişirdi. Çocukları uyandırıp yedirdi.

Sonra kadından özür diledi;

-“Şimdiye kadar sizin halinizi bilmiyordum. İhtiyacınız olursa, hemen bize bildirin.” Diyerek ayrıldı.

Kadın, Hazret-i Ömer (r.a.) in akıllara hayret veren tavazu ve adaleti karşısında mahcup olup, hayır duâlar etti.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer-ül-Faruk (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Geliye Şam’e Navala sipi (Nusaybin)

Hazreti Ömer-ül Faruk (Radiyallah-u anhu)- 20

Sonra genci yanına çağırdı;

-“Senin hakkında iyi düşünürüm. Bu çirkin işi senin yapacağını zanetmiyorum. Korkma, yakın gel, Hâk Teâlâ doğru kullarının yardımcısıdır.” Buyurdu.

Genç;

-“Bu kadın bana birkaç yıldır aşık olmuştu. Çok kere haber gönderdiği halde razı olmamıştım. Sonunda bir kocakarı hilesiyle beni evine çağırdı.”

Ondan sonraki hadiseleri birer birer anlattı.

Hazret-i Ömer (r.a.);

-“O kocakarıyı görünce tanır mısın?” buyurdu.

Genç;

-“Evet tanırım.” Dedi.

Şehirdeki bütün kocakarılarının dışarı çıkmaları emir edildi. Hepsi bir yerde gizlenen gencin önünden geçtiler. Genç hile yapan kocakarıyı tanıdı.

Kocakarıyı Hazret-i Ömer (r.a.) in huzuruna getirdiler. Hazret-i Ömer (r.a.) in heybetine dayanamayıp para için bu işi yaptığını ikrar etti.

Kocakarı söyleyince, aşık olan kadın ne yaptıklarını anlattı.

Hazret-i Ömer (r.a.), kalkıp genc’in ellerini çözüp, mendili ile başının kanını silip bağladı.

-“Allah-u teâlâ’ya hamd olsun ki, Resül-i Ekrem (s.a.v.) in;

-“Ümmetimden, kardeşim Yusuf aleyhisselam’ın kendini Zeliha’dan sakladığı gibi, yabanci kadınlardan muhafaza eden sıddıklar çıkacaktır.” Hadis-i Şerifi bizim zamanımızda bu genc’e nasib oldu.” Buyurdu.

Genc’in sırtını okşayarak hayır dua etti.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer-ül-Faruk (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Beyaz su başı (Nusaybin)

Hazreti Ömer-ül Faruk (Radiyallah-u anhu)- 21

Hazret-i Ömer (r.a.) halife iken bir bayram gelmişti. Herkes çocuklarına yeni elbiseler alıyordu. Hazret-i Ömer (r.a.) in oğlunun elbisesi eski idi. Bayram günü çocuklar, eski elbiseli olan halifenin çocuklarıyla alay etmeğe başladılar.

Hazret-i Ömer (r.a.) in oğlu ağlayarak babasının yanına geldi. Hazret-i Ömer (r.a.) oğluna şefkat adip acıyarak, Beyt-ül-malın emin’ini çağırdı.

Oğlunun ağlama sebebini anlattıktan sonra, gelecek ayın maaşından bir miktar vermesini istedi.

Beyt-ül-mal emin’i;

-“Ya Emire’l-Mü’minin, yaşayacağınızı muhakkak biliyor musunuz ki, hak etmediğiniz paradan istiyorsunuz?” dedi.

Hazret-i Ömer (r.a.);

-“Allah-u Teâlâ’dan başka kimse bilemez.” Buyurdu.

Beyt-ül-mal emin’i;

-“O zaman Ya Halife! Yaşayacağınızı bilmedikten sonra, ne almanız size yakışır, ne de bizim vermemiz makul olur.” Dedi.

Hazret-i Ömer (r.a.) söylediğine pişman olup, Beyt-ül-mal emin’in sözünü beğendi, hayır dua buyurdu. Allah-u Teâlâ çocuğunun kalbine bir yolla teselli verip, her biri safâyı kalb ile gittiler.

Bir gece Hazret-i Ömer (r.a.) Medine-i Müneverre’de geziyordu.

Bir kadın kızına evi içinde;

-“Kızım süte biraz su kat.” Diyordu.

Kızı;

-“Anneciğim Emir-ül-mü’minin süte su katmayınız buyurmamış mıydu?” dedi.

Annesi;

-“Kızım Emir burada yok ki bizi görsün.” Dedi.

Kızı;

-“Sevgili anneciğim Hazret-i Ömer (r.a.) burada yok ise, Rabbi bizi görüyor.” Dedi.

Hazret-i Ömer (r.a.); O evi işaret etti.

Evine gelip oğluna;

-“Oğlum senin için bir kız buldum, onu sana alayım.” Buyurdu.

Ertesi gün kadının evine gitti.;

-“Kızını oğluma ver.” Buyurdu.

Kadın;

-“Bunu kalbimden dahi geçirmeğe cesaretim yoktu.” Dedi.

Hazret-i Ömer (r.a.);

-“Kızının bu sözü çok hoşuma gitti. Onun için geldim.” Buyurdu.

O kızı oğlu Âsım (r.a.) a aldı. Âsım (r.a.) ın kızından Abdülaziz oldu. Abdulaziz’in oğlu Ömer bin Abdülaziz (r.a.) oldu ve İslâm âleminde halife oldu. Adaletiyle dedesine (Hazret-i Ömer) çok benzeyen bir halife oldu. Onun zamanında da kurd ile kuzu bir arada gezerdi.

Âlimler Ömer bin Abdülaziz (r.a.) için Hülafe-i Raşidinin beşincisi de demişlerdir.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer-ül-Faruk (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Siyah su -Navale reş- (Divane)

Hazreti Ömer-ül Faruk (Radiyallah-u anhu)- 22

Hazret-i Ömer-ül Faruk (r.a.) buyurdu ki;

-“Sadık arkadaşlar bulun ve onların arasında yaşayın. Dürüst ve samimi arkadaşlar, darlıkta yardımcı, genişlikte süs ve zinet’dirler. Dostunun sana düşen işini güzel bir şekilde gör ki, lüzumunda, sana daha güzeli ile karşılıkta bulunsun. Düşmanlarından uzaklaş, her dosta bel bağlama. Ancak emin olanları seç emin olanlar, Allah-u Teâlâ’dan korkanlardır.” 

-“Kötü huylu insanlarla düşüp kalkma, onlardan kötülük öğrenirsin. Onlara sırrını verme ifşa ederler. İşlerini Allah-u Teâlâ’dan korkanlara danış ve onlarla istişare et.”

-“Allah-u Teâlâ’ya itaat eden büyük zatların sözlerine dikkat edin, çünkü Allah tarafından gerçekler tecelli eder ve onu konuşurlar.”

-“İyilik kolay bir şeydir. Güler yüz ve yumuşak söz bunu temin eder. Şiddet göstermeksizin kuvvetli, zayıflık göstermeksizin yumuşak ol.”

-“Çok gülenin heybeti azalır. Şaka yapan eğlenceye alınır. Bir şeyi çok yapan onunla tanınır. Çok konuşan çok yanılır hataya düşer. Böyle kimsenin hayâsı azalır. Hayâsı azalan şüpheli şeylerden az kaçınır. Şüpheli şeylerden az kaçınmanın kalbi ölür.”

-“Hakkımda hangisinin daha hayırlı olduğunu bilmediğim için darlı (fakirlik) ve bollu (zenginlik) günlerimin hiçbirine aldırış etmedim.”

Hazret-i Ömer (r.a.) bir defasında Şam’a gitmişti. Orada giydiği eski elbiselerden dolayı söz edildiğini duyunca;

-“Biz İslâmiyet ile izzet bulduk, izzeti, şerefi başka yerde aramayınız.” Buyurdu.

-“Amellerin efdali farzları yapıp haramlardan kaçınmak ve Allah katında sadık niyettir.”

Dul kadınlara, yetimlere sırtında un taşırdı. Bu halini gören biri;

-“Bırakın biz taşıyalım.” Deyince

Hazret-i Ömer (r.a.);

-“Ya kıyamet günü günahımı kim taşır?” buyurdu.

-“Tevbe edenlerle oturun, onların kalbleri yumuşak olur.”

-“Tevbe’den maksat günahı bilip yapmamaktır. Amel-i salihte bulunmaktan maksad, kendini beğenmektir. Şükürden maksat, aczini itiraf edip kulluğu bilmektir.”

-“Mescidler yer yüzünde Allah-u Teâlâ’nın evleridir. Mescide namaz kılanlar Allah-u teâlâ’nın misafirleridir. Ev sahibine, ancak misafirine hizmet düşer.”

-“Bana ayıplarımı, kusurlarımı söyleyen kimse Allah-u teâlâ’nın merhametine kavuşsun.”

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer-ül-Faruk (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu