‘ruh’ olarak etiketlenmiş yazılar

Çağ-Çağ barajı (Nusaybin)

Rivayet olunur ki:

Adem (a.s.) rahmet kelimesini işitince (eyvah) dedi. ve elini başına koyup ağladı. Musibet zamanınde böyle yapmak evladıne adet oldu.

Hak Teala Buyurdu ki:

“-Ya Adem, niçin “eyvah” dedin ve ağladın?”

Adem Aleyhisselam:

“-Ey Rabbim, gözümü açtım (ümmetün müznibetün)Yani günahkar ümmet yazısını gördüm. Kullarını duymağa başladım.(Yerhamüke rabbüke) Rabbin sana acısın kelamını işittim. Bundan anladım ki, bu ümmet isyan eder .İsyan ise cezayı gerektirir. Ben ise cezaya dayanamam.” dedi.

Hak Teâlâ’dan hitap geldi ki;

“-Ya Adem, (ümmetün müznibetün) yazısına baktın. Hemen sonra, (ve rabbün gafur.) Allah’u teala çok afv edicidir, yazısını görmedin mi?

-”Ey aziz, Hak teala, Adem aleyhisselamın çamurumu kendi kudret eliyle yoğurdu.Bunun gibi ruh vereceği zaman kimseyi vasıta yapmadı. (Ona kendi ruhumdan üfledim) buyurdu. Hak tealanın kimseyi bu işte kimseyi vasıta yapmamasının nedeni budur ki: Alem-i emrdendir.

Alem-i emr ulvidir, yüksektir.Beden ise, alem-i aktandır.Alem-i halk, suflidir, alçaktır. Aradaki mesafe çoktur.Yolda düşmanı fazladır.Ruh o ulvi alemden bu sufli aleme inerken düşmandan zarar görmesin ve rabbine yakınlığın lezzetini unutmasın diye hak teala bizzat kendisini bedene iletti.

Ruh İnsan bedenine girince, baktı ki; karanlık bir yer ve ateş, hava, su, toprak gibi tıpkı birbirine zıt maddelerden yapılmış.

Kendi kendine

(-”Bu bina ebedi kalmaz, çabuk çöker.”) dedi.

Sonra dört taraftan vahşi hayvanların kendisine saldırdığını gördü. İnsan tabiatında bulunan kötü huylar ve kötü sıfatlar birer hayvan suretinde saldırdı.

Şehvet, Akrep suretinde ,gazab; yırtıcı hayvan şeklınde idi. Her sınıf hayvan orada idi ve hep birden hücüma geçtiler Yedi başlı bir ejderha ruha kast etti. Önünden ve arkasınden sinek ve arılar gibi hamle yaptılar. Nazlı ruh uzun müddet alemlerde durup durup, Hak Teala’ye yakınlık peyde etmiş iken, bu vaziyet karşısında geldiği yere dönmek istedi. Lakin kendi kendine gidemezdi.

Çaresizlik içinde bir kere (ah) etti. O Ah’ den buhar yükseldi, Dimağa erişti. Bir kere aksırdı. Bu aksırma ile vucuduna haraket gelip, her a’zasi canlandi. Alemi temaşeya başladi.

Yeri rengarenk çiçeklerle süslü, göğü, sayısız yıldızlarla nurlu gördü. Alemdeki bu büyük san’ati ve incelikleri seyretti.Sonunda (Hak Teala’nın zatının nurunu müşahededen mahrum kaldımse, bari onun varlığını ve büyüklüğünü gösteren sıfatlarının nurlarını müşahede ederim.) dedi.

Ruh Adem (a.s.) in cesedine yerleştikten sonra zaman zaman HakTeala’ye yakınlığını ve eski makamlarını hatırlayıp üzüldü. Bu keder kafesini parçalayıp alışmış olduğu eski vatanına dönmek isterdi.Onun için ruh’u, çocuk avutur gibi kah meleklerle beraber yaparlar, kah bağlarda, bostanlarda gezdirip oyalarlardı. Böylece eski vatanına olan iştiyakı biraz sakin oldu.

Zaman zaman Hazret-i Rabbil İzzetten selam getirirler ve çeşitli vaadler ve türlü müjdeler verirlerdi. Böylece ruh, bu fani dünyada bir kaç gün, alemin kokuları ile diri kaldı.

Şeyh Verkasni (k.s.) Fatiha’nin şerhinde der ki;

“-Ruh bu cisim ile hiç yakınlık peyda etmedi. Onu sevemedi. Çünkü ayni cinsten değildiler. Biri alem-i emr’den, diğeri Alem-i Halk’tan idi. Lakin sonsuz kudret sahibi olan Allah-u Teâlâ, birbirine hiç benzemiyen, birbirinin zıddı olan ruh ile bedeni birbirine yaklaştırdı. Bu yaklaşma (Agah olun, Ruh de emr de o Allah (c.c.) içindir.) kavliyle oldu. Ruh kuşu beden kafesine kendi isteğiyle girdi.

Devam Edecek….

Peygamberler Tarihi Mearicün Nübüvve (Altı parmak)

Allah-u Teâla bizleri ve sizleri Şeytan Aleyhilla’net in şerrinden korusun..AMİN…

Fuad Yusufoğlu

Navale  Sinne dize mevkisi(Nusaybin)

Hak teâla yaratacağı insanları kaleme bildirdi. Ondan levh öğrendi. Levh’den, İsrafil Aleyhis selam öğrendi, Cebrail aleyhis selama bildirdi. Sonra bütün melekler öğrendiler, sonra hak teâlanın kazası meydana çıktı.

Hak teâla nar’a emr etti. Nar havaya karıştı. Rüzgar hasıl oldu. Rüzgar ateşten sıcaklık aldı. Rengini alıp can’ın gıdası oldu. Hak teâlanın inayeti ve iradesi, canlıları bu karanlık aleme gönderince gıdalarını da rüzgara ısmarladı. Onlara, gıdalarını bu rüzgar vasitesiyle gönderdi.

Bununla birlikte binlerce meleğ’i de bu işe memur eyledi. Şöyle ki; bu melekler canlarının gıdası olan havanın insanların burun deliklerinden ciğerlerine kolaylıkla inmesine yardim eder.

Böylelikle insanların muhtaç oldukları en lüzümlü gıda olan hava’yı Hak Teâla onlara bedave bahş etti. Zahmetsizce insanların ciğerlerine gönderdi. Bu havaya kendi kokusunden verdi. Can bu kokuyu koklayıp taze hayat buldu.

İnsan bir saatte bin defa nefes alıp verir. Bir günde yirmi dört bin defa cana, Rahman’ den haber gelir, ruh’a, Rahman’den haberini, bedenın her noktasına, kemiklerin iliklerine kadar sirayet ettirmesi emr olunur.

Can, dost’tan bu haberi aldığı müddetçe beden hayata kalır. Bu haber kesilince, Can bu tenden gider. Asıl vatanına kavuşur. Beden haraketsiz kalır.

Ruh güneşi, Beden sarayına doğunca aza pencerelerinden bu güneşin ışıkları aksetmeye başladı. O kadar ki; her aza bu nurları kendinden sandı. Hepsı kendi güzelliğini ve kendi olgunluğunu söyleyıp iftihar etmeğe başladiler.

Göz;

-“Ben olmazsam alemi kim görürdü.” dedi.

Ayak:

-“Ben olmazsam nasıl ayakta durulurdu, ve ne ile yürünürdü.” dedi.

El Tutmasi ile,

Kulak işitmesi ile,

Lisan konuşmasıyle,

Velhasıl her aza kendi özelliğini öne sürüp, övündüler.

O esnada ruh, bunların bu konuşmalarını işitip;

-“(Eğer ben olmasaydım, hepiniz haraketsiz olur çürüyüp heba olurdunuz.)” dedi.

Ruh sözünü bitirir bitirmez, gaybden bir nida geldi;

-“(Ey ruh ve can. Eğer Cana’nın Cemalınden sana nur aksetmese, Celal cemalım hakkı için sen de beden gibi hemen fanı olurdun.”

Hak Teala, Adem (a.s.) a bütün mahlukların isimlerini öğretti. Adem (a.s.) ın vucud sarayını yaratıp, onu ruh ile şereflendirdiği ve süslediğinin hikmetini yukarıda kısaca beyan ettik. Şimdi bu hikmeti biraz daha açıklayacağız.

Devam edecek…..

Peygamberler Tarihi Mearicün Nübüvve (Altıparmak)

Allah-u Teâla bizleri ve sizleri Şeytan Aleyhilla’net in şerrinden korusun. AMİN…

Fuad Yusufoğlu

İyi ahlaklı olmak

25 Haziran 2008

dsc05986-nusaybin-fuad-yusufoglu.JPG

Çağ-Çağ nehri (Hafka çino ) şelalesi

Biz bu asılda iyi ahlakın faziletini anlatırız.

Sonra iyi ahlakın hakikatını açıklarız. Zira Riyazet ile iyi ahlakı elde etmek mümkündür. O halde bunun yolunun nasıl olduğunu anlatalım. Sonra kötü ahlakın alametlerini söyleriz.

Daha sonra da bir kimsenin kendi ayıplarını bilmesinin çarelerini ve iyi ahlakın alametlerini, çocukları yetiştirmek ve terbiye etmeyi ve bu işin başlangıcında bulunan bir müridin mücâhede yolunu anlatırız.

İnşallah-u teala; Hak Teâla (c.c.) Muhammed mustafa’yı (Sallallahu aleyhi vesellem) iyi ahlakiyle övüyor. Ve “Elbete sen, en büyük, en güzel ahlak üzeresin.”Buyuruyor. Kalem –4

Peygamberimiz (a.s.v.) buyurdu;

-“Ben iyi ahlakı tamamlamak için gönderildim.”

Resulullah (a.s.v.) buyurdu ki;

-“Kıyamette terazıye konan en büyük şey, güzel ahlaktır.”

Resulullah (a.s.v.) huzuruna bir kimse gelip;

-“Din nedir?” diye sordu.

Resulullah (a.s.v.) Buyurdu ki:

-“İyi ahlaktır.” Sonra tekrar sağ ve sol tarafından gelip aynı şekilde sordu ve aynı cevabı aldı.

Dördünce defa sorunca;

Resulullah (a.s.v.) Buyurdu:

-“Anlamıyormusun? Kızmıyacaksın.”

Amellerin en üstünü nedir? diye sorduklarında;

-“İyi Ahlaktır.”buyurdu.

Bir kimse Resulullah (a.s.v.) a

-“Bana nasihat et.” Dedi.

Resulullah (a.s.v.) Buyurdu ki:

-“Nerede olursan Allah-u Teala(c.c.) den sakın.”

-“Biraz daha nasihat et “dedi.

Resulullah (a.s.v.) Buyurdu ki:

-“Her kötülükten sonra iyilik yap ki, O kötülüğü silsin.”

-“Biraz daha nasihat et “dedi.

Resulullah (a.s.v.) Buyurdu:

-“İnsanlarla görüşürken iyi huylu ol.”

Yine Resulullah (a.s.v.)Buyurdu ki;

-“Allah-u Teala(c.c.) kime iyi ahlak ve güzel yüz nasib ederse Cehennem ateşi onu yakmaz”

Resulullah (a.s.v.) a filan kadın gündüzleri oruc tutar, Geceleri namaz kılar, Fakat huyu kötüdür, komşularını dili ile incitir. Dediklerinde

Resulullah (a.s.v.) Buyurdu ki:

-“Onun yeri Cehennemdir.”

Resulullah (a.s.v.)Yine buyurdu:

-“Sirkenin balı bozduğu gibi, kötü ahlak da tâatı bozar.”

Fudeyli İyad (r.a.) buyurdu:

-“İyi huylu fasık ile arkadaşlığı, kötü huylu kaarı ile (Kur’an-i Kerim okuyucusu ile) arkadaşlık etmekten daha çok severim.”

Abdullah bin Mubarek (r.a.):

Kötü huylu bir kimse ile yolculuk yaptı. Ayrılınca ağladı:

-“Niçin ağlıyorsun “dediklerine. Abdullah Bin Mubârek (r.a.):

-“O zavallı benim yanımdan gitti. O kötü huyu da onunla beraber gitti ve ondan ayrılmadı.” Dedi.

Kettani (r.a.) der ki:

-“Sofu, iyi huyludur. Kimin ahlakı senden iyi ise, senen daha sofudir.

Yahya bin Muaz-ı Razi (r.a.) buyuruyor:

-“Kötü huy öyle bir günahtır ki. O oldukça hiçbir tâat fayda vermez. İyi huy (ahlak ) bir iyi taattır ki, o oldukça hiçbir günah ziyan vermez.”

İnsan iki şeyden yaratılmıştır:

Biri

VUCUD olup gözle görülebilir.

Öteki de;

RUH olup, Kalb gözü olmadan anlaşılmaz.

Bunların her ikisinin de kötülük ve iyilikleri vardır. Birine Güzel ahlak, diğerine Güzel yaratılış denir.

Devam Edecek…

Kimya-yi Saadet (İmam-İ Ğazali)

Allah Teâla (c.c.) u bizleri ve sizleri İyi huylu insanlarla arkadaşlık etmeği, Ve Güzel Ahlaklı İnsan olmayı İhsan eylesin. Amin…

Fuad Yusufoğlu

dsc08332grnavaskprs1.jpg

Ruh,

Adem (Aleyhis selâm) ın cesedine yerleştikten sonra zaman zaman Hak Teâlaya yakınlığını ve eski makamlarını hatırlayıp üzülürdü. Bu keder kafesini parçalayıp alışmış olduğu eski vatanına dönmek isterdi.

Onun için ruhu, çocuk avutur gibi kâh meleklerle beraber yaparlar, kâh bağlarda bostanlarda gezdirip oyalarlardı. Böylece eski vatanına olan iştiyakı biraz sâkin oldu.

Zaman zaman Hazreti Rabbil İzzetten selam getirirler ve çeşitli vaadlar ve türlü müjdeler verirlerdi. Böylece ruh, bu fani dünyada birkaç gün, âlemin kokuları ile diri kaldı.

Şeyh Verkanı (kuddise sirruh) Fatiha Suresinın şerhinde der ki;

-“Ruh, bu cisim ile hiç yakınlık peyda etmedi. Onu sevemedi. Çünkü aynı çinsten değildiler.

Biri Âlem-i emrden diğeri âlemi halktan idi. Lakin sonsuz kudret sahibi olan Allah-u Teala (c.c.) birbirine hiç benzemiyen, birbirinin zıddı olan ruh ve bedeni birbirine yaklaştırdı. Bu yaklaşma:

-“Âgah olun, Ruh da Emr de o Allah içindir..” kavliyle oldu.Ruh kuşu beden kafesine kendi isteğiyle girdi.

Tenbih:

Ruh güneşi, beden sarayına doğunca aza pencerelerinden bu güneşin ışıkları aksetmeye başladı. O kadar ki her aza bu nurları kendinden sandı.

Hepsi kendi güzelliğini ve kendi olgunluğunu söyleyip iftihat etmeye başladılar.

Göz:

-“Ben olmasam alemi kim görürdü.” Dedi.

Ayak;

-“Ben olmazsam nasıl ayakta durulurdu. Ve ne ile yürünürdü.” Dedi.

-“El tutması ile,
-“Kulak işitmesi ile,
-“Lisan konuşmasıyle,
-“Velhasıl her âzâ kendi özelliğini ileri sürüp övündüler.

O esnada ruh, bunların bu konuşmalarını işitip;

-“Eğer ben olmasaydım, hepiniz haraketsiz olur ve çürüyüp heba olurdunuz.” Dedi.

Ruh sözünü bitirir bitirmez gaybdan bir nida geldi;

-“Ey Ruh ve Can! Eğer Cânanın cemâlından sana nûr aksetmese, Celâl ve Cemâlım hakkı için sen de beden gibi hemen fani olurdun.”

Peygamberler Tarihi (Altıparmak)

Allah-u Teâla (c.c.) hazretleri bizleri ve sizleri son nefesimizde kelime-i şehadet ile ahrete intikal etmeyi nasib eylesin. Amin….

Fuad Yusufoğlu