‘Seyyid Burhâneddin Muhakkık Tirmizi (Radiyallah-u anhu)’ olarak etiketlenmiş yazılar

Mescid-i Nebi (Aleyhis selam) uvlusu

Seyyid Burhâneddin Muhakkık Tirmizi (Radiyallah-u anhu);

Sultan-ül-ulemâ Muhammed Behâüddin-i Veled (r.a.) in yetiştirdiği evliyânın büyüklerinden, Hazret-i Hüseyin (r.a.) nin torunlarından olup, seyyid’dir. Kıymetli düşünceler ve hoş hâller sâhibi olduğu için, “Seyyid-i sırdân denmekle meşhûr olmuştur.

Kaynak eserlerde doğum ve vefât tarihleri bulunmayan Burhâneddin Muhakkık hazretleri (r.a.) nin 7. asrın ortalarında vefât ettiği bilinmektedir.

Aslen Tirmiz’lidir. Kabri Kayseri’de olup, ziyaret edilmekte, onu sevenler, mübârek rûhaniyyetinden istifâde etmektedirler.

Seyyid Burhaneddin hazretleri, Sultan-ül-ulemâ Behâüddin-i Veled hazretleri (r.a.) nin yanında ilim öğrenmekte iken, bir ara izinli olarak memleketinde bulunuyordu. Daha o zaman, Buhâra ve Horosan âlimleri arasında mühim bir yer tutuyordu.

İzinde olduğu günlerden birinde, Tebriz’de âlimler ile oturmuşlar sohbet ediyorlardı.

Seyyid Burhâneddin hazretleri (r.a.) birden;

-“Eyvâh! Üstâdım gitti. Âlimlerin Sultanı olan efendim vefat etti. Bizi terk ederek bekâ âlemine göç eyledi.” Diyerek ağlamaya başladı

Halbuki, hocasının bulunduğu yer ile kendisinin bulunduğu yer arasında “binlerce kilometrelik mesâfe” vardı. Hocasının vefât ettiğini “kalb gözüyle” anlamıştı.

Hocasının vefâtından sonra, gâyet mahzun ve dertli olarak günlerini geçirmekte iken, bir gece rü’yasında hocası Sultan-ül-ulemâ Muhanmmed Behâüddin-i Veled hazretleri (r.a.) ni gördü. Hocası o’na, Konya’ya gidip, Oğlu Mevlânâ Celâleddin-i Rûmi hazretleri (r.a.) yi terbiye ve yetişmesi ile meşgül olmasını söyledi.

O da bu işâret üzerine yola çıkıp, “bir sene” yolculuktan sonra Konya’ya gelebildi.

Hazret-i Mevlânâ (r.a.) da babasının vefâtından dolayı fevkalâde hüzünlü ve kederli olduğundan, hem biraz teselli bulmak ve hem de ilim tahsilini devâm ettirebilmek niyetiyle Karaman’a kayınpederi olan Selâhaddin Feridun Konevi hazretleri (r.a.) nin yanına gitmişti.

Mevlânâ (r.a.) nın ilim öğrenmek hususunda pek gayretli olduğunu, daha çocuk iken büyük bir âlim ve veli olacağını anlayan Seyyid Burhâneddin Muhakkık Tirmizi hyazretleri (r.a.) mübarek hocasının emri olduğu için, onunla berâber olmayı arzu ediyordu. Mevlânâ (r.a.) nın, ilim ve irfânda ve evliyâlık yolunda, yükselmesi, yetişmesi için, Karaman’a mektup yazarak Konya’ya gelmesini istedi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Seyyid Burhâneddin Muhakkık Tirmizi (Radiyallah-u anhu) nin yüzü suyu hürmetine günahlarımızı af eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Minberi Nebi Aleyhis selam

Seyyid Burhâneddin Muhakkık Tirmizi (Radiyallah-u anhu) – 2

Mevlânâ hazretleri (r.a.) mektubu alınca, merhum babasının bu çok kıymetli tâlebesinin kendisiyle meşgül olmak, kendisini yetiştirmek üzere Konya’da bulunmasına “pek fazla” sevinip derhâl yola çıktı. Konya’ya geldi. Büyük bir aşk ve şevk ile bu yüksek zâtın derslerine devâm etti.

Seyyid Burhâneddin Muhakkık Tirmizi hazretleri (r.a.), hem mübarek hocası’nın “yadigarı” ve hem de ilim öğrenmekteki garet ve isti’dâdı pek çok olan bu kıymetli tâlebesinin ma’nevi terbiyesi, yetişmesi için çok gayret gösterdi.

Mevlânâ Celâlâddin-i Rûmi hazretleri (r.a.) tahsilini tamamlayıp, zâhiri v e bâtını ilimlerde kemâle geldikten ve maddi, ma’nevi olgunluklara, tasavvuf’ta çok yüksek derecelere, kavuştuktan sonra, Burhâneddin Muhakkık hazretleri (r.a.) Kayseri’ye gidip yerleşti ve vefâtına kadar orada kaldı.

Rivâyet edilir ki;

Bağdad’teki evliyânın büyüklerinden olan Şihâbüddin-i Sühreverdi hazretleri (ra.) Anadolu’ya geldiği zaman, Seyyid Burhâneddin Muhakkık hazretleri (r.a.) ni ziyaret etti. Huzurıuna vardığında, ona hürmeten yanına tam yaklaşmadı ve biraz uzakta, karşısına oturdu. Aralarında hiç konuşma olmadı.

Daha sonra tâlebeleri Şihâbüddin hazretleri (r.a.) ne bu hâlin hikmetini suâl ettiklerinde;

-“Hâl ehli önünde, hâl lisânı lazımdır. Konuşma lisânına ne hâcet var? Buyurdu.

-“O’nu (Seyyid Burhâneddin’i) nasıl buldunuz?” diye tekrar suâl ettiklerinde de Buyurdu ki;

-“Hakikat ve ma’rifet deryâsının çok usta bir dalgıcı, ma’nâlar âleminin parlayan bir yıldızı ve gizli sırların kaynağı olan yüksek bir zat’tır.”

Rivâyet edilir ki;

Şeyh Selahaddin ismindeki bir zât da, Hazret-i Mevlânâ (r.a.) dan nakl ederek bildirdiğine göre, Seyyid Burhaneddin Muhakkık (r.a.) ru’yada, hocasından aldığı işaret ile Konya’ya gelirken, yolda, Horasan ile Irak arasında bulunan “Beyâbân” isimli kasabaya uğradi.

Bunun geldiğini haber alan ahâli, onu karşılamak üzere yollara döküldüler. O belde’de bulunan ve ilim sâhibi olan bir kimse, insanların buna hürmet ve âlaka gösterdiklerini çekemeyip, hâsed etti ve karşılamaya çıkmadı.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Seyyid Burhâneddin Muhakkık Tirmizi (Radiyallah-u anhu) nin yüzü suyu hürmetine günahlarımızı af eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Cennet-ül Baki’ kabristnalığında Mescid-i Nebevvi avlusundan görünüş

Seyyid Burhâneddin Muhakkık Tirmizi (Radiyallah-u anhu) – 3

Hazret-i Seyyid (r.a.) bu beldede birkaç gün kaldı. Bu günlerden birinde, hâsed eden o kimsenin bulunduğu mahalleye uğramıştı.

O kimse yanına gelip, önceki hâlini bildirdi. Fakat pişman olup tövbe ettiğini, özür dilediğini, şimdi ise o’nu çok sevdiğini söyledi.

Bunun üzerine Burhâneddin Muhakkık hazretleri (r.a.);

-“Madenki, özür diledin. Buna karşılık sana mühim bir haber vereyim. Ramazan ayının üçüncü günü hamam yolunda seni öldürecekler. Ramazan ayının üçüncü gününe kadar olan birkaç günlük zaman içinde ölüm hazırlığı ile meşgül ol” buyurdu.

O kimse bu söze çok hayret etti. Hakikaten bildirilen günde, bildirilen yerde o âlim zât öldürüldü.
Şöyle anlatılır;

-“Seyyid Burhâneddin (r.a.) in huzurunda Mevlânâ (r.a.) tahsilini tamamladıktan sonra, Hazret-i Seyyid (r.a.) Konya’dan ayrılıp Kayseri’ye gitmeye karar verince, Mevlânâ Celâleddin-i Rûmi hazretleri (r.a.), ayrılığa tahammül edemiyeceğini, gitmemesi için çok istirham ett. Fakat Seyyid hazretleri (r.a.) bu kararında ısrâr etti.
Mevlânâ hazretleri (r.a.), bu kadar ısrarına seebin ne olduğunu suâl edince;

Seyyid hazretleri (r.a.);

-“Öyle anlıyorum ki, yakında buraya Şems-i Tebrizi (r.a.) gelecek. Senin bundan sonraki yükselmen, onun vâsıtasıyla olacak. Sen artık ona havale olundun. Onun şefkat kanatları altında aşamadığın engelleri aşar, daha yüksek ma’nevi hâllere kavuşursun. O seni, tasavvuf’un en mahrem noktalarına çeker. Sen de ona aynı âlemi anlatırsın. Bu şekilde birbirinizi tamamlar ve yeryüzünün en büyük iki dostu olursunuz. Ben de Kayseri’ye gidip, ömrümün sonlarını orada geçiririm.” Buyurdu.

Mevlânâ hazretleri (r.a.) da, Kayseri’ye gitmeye kesin kararlı olan mübarek hocasını, hürmet ve edeble uğurladı. Daha sonraki senelerde de hocasını ziyaret etmeyi terk etmedi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Seyyid Burhâneddin Muhakkık Tirmizi (Radiyallah-u anhu) nin yüzü suyu hürmetine günahlarımızı af eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Peygamber efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)in doğduğu ev

Seyyid Burhâneddin Muhakkık Tirmizi (Radiyallah-u anhu) – 4

Rivâyet edilir ki;

-“Seyyid Burhâneddin hazretleri (r.a.) yolda giderken, kaftanın eteği bir tarafa hafif eğilmiş idi. Bunu gören bir genç dalga geçmek maksadıyla;

-“Hey derviş! Bu ne biçim kaftandır?” dedi.

Seyyid hazretleri (r.a.);

-“Nesi var kaftanın?” deyince

Genç;

-“Ne olacak eyrilmiş.” Dedi.

Gencin dalga geçtiği kendisiyle alay ettiğini anlayan Seyyid hazretleri (r.a.) ona

-“Bu mühim değil, sen benim kaftanın eğriliğine bakacağına, kendi ağzının eğriliği ile meşgül olsan daha iyi edersin” buyurdu.

Genç, tam bu sırada ağzının eğrildiğini hissetti. Sanki felç olmuş gibi oldu. Hatasını anlayıp, derhâl Seyyid (r.a.) in huzuruna koştu. Kendisinden özür dileyip affını istedi. Seyyid hazretleri (r.a.), gencin özrünü kabul edip ağzına şefkatle bakınca, gencin ağzı düzeldi. Eskisinden iyi oldu. Ya’ni ağzı, ma’di ve ma’nevi bakımdan düzeldi.

Kayseri’de bir gün, yol kenarında Allah-u Teâlâ’nın muhabbetiyle kendinden geçmiş hâlde bulunurken, Moğol askerlerinden birisi, atını bunun üzerine sürüp kılıç çekti.

-“Hey kimsin? Necisin?” dedi.

Askere karşı;

-“Allâh-u Teâlâ’nın huzurunda bulunan birine karşı böyle söylemen uygun olur mu?” diye cevap verdi.

Asker bunun heybetinden ve bu sözlerinden çok mütessir oldu. Derhal atından indi, kendisinden özür dileyip gitti.
Zamanında bulunan evliyânın büyüklerinden ve önde gelenlerinden olan Seyyid Burhâneddin Muhakkık (r.a.), devamlı olarak Allah-u Teâlâ’ya Devâmlı olarak riyâzet ve mücâhede (nefsin arzularını yapmaz, nefsin istemediği, ona zor gelen şeyleri yapardı) ederdi.

ibâdet ve tâat ile meşgül olur, bir an O’ndan gâfil olmazdı.

Onbeş gün ağzına lokma koymadığı zamanlar olurdu.;

-“Karnınızı aç bulundurunuz! Bunun için de çok oruç tutunuz! Çünkü oruç, hikmet hazinelerinin anahtarıdır. Oruç tutmak, kalb gözünün açılmasına, kalbin rikkate gelmesine sebep olur. Ayrıca oruçlunun duâsı da Allah-u Teâlâ’nın indinde makbuldur.” Buyururdu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Seyyid Burhâneddin Muhakkık Tirmizi (Radiyallah-u anhu) nin yüzü suyu hürmetine günahlarımızı af eylesin. Amin

Fuad Yusufoğl

Hendek savaşının yapıldığı yer (Sab-ül Mesacid)

Seyyid Burhâneddin Muhakkık Tirmizi (Radiyallah-u anhu) – 5

Nefsinin isteklerini yapmamak için kapıda köpekler için hazırlanan yemek artıklarının yanına gider,

Nefsine karşı;

-“Ey Nefis bana istediklerini yaptırıp, rûhumu emrin altına almak mı istiyorsun? Arzunun yerine gelmesini istiyorsan, önce yemek artıklarını yemen lâzım, Yâ ye veya beni bu hâlimle kabûl et!” diyerek nefsiyle mücâdele ederdi. Böylece nefsinin isteklerini hiç yapmaz, Onu râhuna köle ederdi.

Seyyid Burhâneddin hazretleri (r.a.), bir gün gusl abdesti aldı.

Hizmetçisine;

-“Ecel şerbeti bir bardağa konulmuş bana verilmek üzeredir. Beni yıkamaları için sıcak su hazırla.”

-“Dışarıya çık;”

-“Seyyid Burhâneddin vefat etti!” diye seslen ki, cenâzemde hazır bulunsunlar.” Dedi.

Sonra içeri girip iki rek’at namaz kıldı. Sonra Allâh-u Teâlâ’ya niyaza başladı;

-“Ey hâzır ve nâzır olan Allahım! Bana bir emânet verdin, nihayet o emâneti benden geri alacaksın.” Dedi

Ve;

-“İnşallah beni sabredenlerden bulacaksın.” Saffât suresi 102. meâlindeki ayet-i kerimeyi okudu.

Bundan Sonra ;

-“Yarabbi! Seni ve Resülünü (s.a.v.) çok seviyorum, sana kavuşmak arzum son haddine ulaştı. Beni bu sevgime ve arzuma bağışla. Lâ İlâhe illallah Muhammedün Resulullah” dedi.

Ve ruhunu teslim etti.

Bu sırada hizmetçi dışarıda insanlara haber vermişti. Bu haber kulaktan kulağa duyularak, hemen etrafa yayıldı. Kayseri bir anda ana-baba gününe döndü. Mevlânâ Celâleddin Rûmi hazretleri (r.a.) haber gönderildi. Burhâneddin Muhakkık hazretleri yıkanıp kefenlendi. Defin işleri haledildi.

Diğer taraftan Mevlânâ Celâleddin hazretleri (r.a.) hocasının vefât ettiğini haber alır almaz, derhal yola çıkıp Kayseri’ye geldi.

Hocasının kabri başında Kur’an-i kerim okuyup, mübarek ruhuna hediye etti.

Seyyid Hazretleri (r.a.) nin kitablarını Mevlânâ’ya teslim ettiler. Bu kitablar arasında, kendisinin hazırladığı “Makâlât” isimli eseri de vardı.

İslam âlimleri ansiklopedisi

Kaynaklar;

(1- Nefehât-ül-üns tercümesi sahife; 515)

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Seyyid Burhâneddin Muhakkık Tirmizi (Radiyallah-u anhu) nin yüzü suyu hürmetine günahlarımızı af eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu