‘sila-i rahim’ olarak etiketlenmiş yazılar

Ana baba hakkı

24 Haziran 2008

Çağ-Çağ deresi (Bor)

Adamın biri, dedi ki;

-“Ey Allah (c.c.) Resulu (Sallallahu aleyhi ve sellem), ben Allah yolunda cihad yapmak istiyorum.”

Resülullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) sordu;

-“Annen sağmıdır?”

Adam:

-“Evet.” dedi.

Resülullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu:

-“Annenin ayaklarına kapan (ona iyi bak) cennet oradadır.

(Taberani rivayet etmiştir.)

Biri Resülıllah (Sallallahu aleyhi ve sellem) a sordu;

-“Ey Allah Resülu (s.a.v.), Ana ve babanın evlad üzerindeki hakkı nedir?”

Resülullah (a.s.v.) :

-“Onlar senin cennet’in ve cehennem’indir.” buyurdu:

(İbnı Maceh rivayet etmiştir.)

Bir adam Resülullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) a gelir ve der ki;

-“Ben büyük bir günah işledim.Tövbe edersem Allah beni bağışlarmı?”

Resülullah (Salallahu aleyhi ve sellem) buyurdu:

-“Annen hayatta mı ?”

Adam:

-“Hayır.” dedi.

Resülullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu:

-“Teyzen varmı dır?”

Adam:

-“Evet vardır.” Dedi

Resülullah (Sallallahu aleyhi ve sellem):

-“Teyzene iyilik yap.” buyurdu.

(İbni hibban ve Hakim rivayet etmişler…)

Biri sordu:

-“Ey Allah’ın Resülu, (Sallallahu aleyhi ve sellem); anam, babam öldükten sonra onlara iyilik yapacak bir şey var mıdır?”

Resülullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular:

-“Anne, babaya dua etmek, vaat edip yerine getiremedikleri şeyi öldüklerinden sonra yerine getirmek, ancak ana baba ile sağlanan akrabalık bağlarını koparmamak, onların dostlarına ikramda bulunmak.”

(Ebu Davud ve ibni Maceh rivayet ederler.)

Bir gün Hazreti Ömer (r.a.) ın oğlu Abdullah (r.a.) a Mekke yolunda bir köylü arap rastlar. Abdullah bin Ömer (r.a.) ona selam verir ve binmiş olduğu binite onu bindirir. Başındaki sarığı çıkarıp ona verir, yanında bulunan Malik bin Dinar (k.s.) der ki;

Biz Abdullah (r.a.) a dedik ki;

-“Alah (c.c.) sana iyilik versin. Onlar köylü araplardır. Az bir şeye razı olurlar.”

Bunun üzerine Abdullah bin Ömer (r.a.) şöyle der;

-“Bunun babası Ömer bin hatap (r.a.) (babamın) dostu idi. Ben Resülullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın şöyle buyurduğunu işittim.”

-“Sila-i Rahim İyiliklerin en iyisi, evladın babasının dostunun ailesine iyilik yapmasıdır.”

(Müslim Rivayet etmiştir..)

İbni Hıbban Ebu bürde’den rivayet eder. der ki;

Medine’den gelmiştim. Abdullah bin Ömer (r.a.) bana geldi. Ve dedi ki;

-“Ben sana niçin geldim biliyormusun?”

Ben:

-“Hayır.” Dedim.

Abdullah (r.a.) dedi ki;

-“Ben Resülullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın şöyle buyurduğunu işittim.

-“Kim Babasının kabrini ziyaret etmek isterse. Babası öldükten sonra babasının kardeşlerini ziyaret etsin.” Babam Ömer (r.a.) ile senin babanın arasında kardeşlik ve dostluk vardı. Bunun için seni ziyaret etmek istedim.”

Mükaşefatül kulub (İmam-i Ğazali)

Allah’a şükür etmem lazim gelir, Elhamdulıllah. Rahmetli babam vefat etmeden evvel bana şu dua’yı yapmıştı
-“Oğlum Fuad! Eline toprak alsan Alllah (c.c.) aldığın bu toprağı altına çevirsin.” Demişti. Amin…Allah (c.c.) gani gani rahmet eylesin. Amin…

Allah (c.c.) bizleri ve sizleri Anne baba haklarına Raiyet eden ve onların dualarına, rızalarına kavuşan kullarınden eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Dünya sevgisi- 3

28 Haziran 2008

dsc09582-girnavas-fuadyusufoglu.JPG

Girnavas Mevki-i (Nusaybin)

Ebu Said el – hudri (r.a.) rivayet ediyor: Resulüllah (a.s.v.) buyurdular:

-“Sizin için en çok korktuğum şey, Sizin için Allah (c.c.) ın yerden çıkardığı bereketlerdir.”

Eshab (r.a.) sordu:

-“Yerin bereketi nedir?”

Resulllah (a.s.v.):

-“Dünya zinetleridir.” Buyurdu.

Gene Resulüllah (a.s.v.) buyurdular ki:

-“Kalbinizi, dünyayı yad etmekle meşgül etmeyin.”

Resulüllah (a.s.v.) dünyayı elde etmek için çalışmak şöyle dursun, onu yad etmeği bile nehy etmiştir.

Ammar bin said (r.a.) der ki:

İsa Aleyhisselam havarileri ile beraber bir köye uğradı. Köy halkını sokaklarda ve kıyılarda ölü olarak gördü. Bunun üzerine havarilerine dedi ki:

-“Ey havariler, muhakkak bunlar, Allah (c.c.) ın gazabinden ölmüşlerdir. Eğer başka bir sebepten ölmüş olsaydılar bunlar defn olunurlardı.”

Havariler, İsa (a.s.) a şöyle dediler :

-“Ey Allah (c.c.) ın elçisi, bunların kıssalarını öğrenmeyi ne kadar isterdik.”
Bunun üzerine İsa (a.s.), Allah (c.c.) a bunların durumlarını bildirmesi için niyazda bulundu.

Allah (c.c.) İsa Aleyhisselam’a şöyle vahyeti:

-“Gece olduğu zaman onları çağır, sana cevab verirler.”

Gece olduğu vakit İsa (a.s.) yüksek bir yere çıkıp, onlara :

-“Ey köy halkı”diye çağıdı. Bir ses ona cevab vererek:

-“Buyur ey İsa “ dedi.

Bunun üzerine İsa (a.s.):

-“Halınız hikayeniz nedir?” diye sorunca:

Şöyle cevab verdi:

-“Biz akşam sıhhat ve afiyetle yattık, sabah olunca kendimizi cehennemde bulduk.”

İsa Aleyhisselam:

-“Bu nasıl oldu?” dedi.

Cevab veren ses:

-“Dünyayı sevmemiz ve Allah (c.c.) a ASİ Olanlara taat etmemiz sebep oldu.” Dedi.

İsa Aleyhisselam:

-“Siz dünyayı nasıl severdiniz? diye sorunca

Gelen ses:

-“Çocuğun annesini sevdiği gibi biz de dünyayı severdik.”dedi. Dünya bize güler, nimetlere gark olduğumuz zaman sevinirdik, bizden yüz çevirip mahrumiyete uğradığımız zaman da müteessir olur, onun için ağlardık.”

İsa Aleyhisselam:

-“Arkadaşlarına ne oluyor ki onlar bana cevap vermiyorlar?” diye sorunca,

Gelen ses:

-“Çünkü onlar çetin meleklerin elinde ateşten gemler ile gemlidirler.” diye cevab verdi.

Bu sefer İsa Aleyhisselam ona:

-“Peki sen onların arasından nasıl cevap verdin?” diye sordu.

Gelen ses cevap verdi:

-“Çünkü ben onların içinde bulunuyordum. Fakat günah işlemekle onlarla berabr değildim. Onlara azab gelince bana da isabet etti. Şimdi ben Cehennemin bir tarafında muallaktayım. Bu azaptan kurtulacağım mı? Yoksa cehennem’e atılacağım mi bilmiyorum?

Bunun üzerine İsa Aleyhisselam havarilere dönerek şöyle dedi:

-“Dünya ve ahiret afiyetiyle, tuzla arpa ekmeğini yemek, yamalı elbise giymek ve çöplükte yatmak büyük bir nimettir.”

Kalblerin Keşfi (İmam-i Ğazali)

Allah (c.c.) bizleri ve sizleri Dünyaya Önem vermeyen, Salih ameller işleyen, Sabrederek Hakkı tavsiye eden kullarından eylesin. AMİN…

Fuad Yusufoğlu

dsc08412-bazne-taka-fuadyusufoglu.JPG

Bazne taka (navala sipi)

KOMŞU HAKKI:

Yalnız Müslüman olmakla lazım gelen hakları uzun anlattık. Komşu hakları ise daha fazladır.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi vesellem) Buyurdu ki;

-“Kafir olan komşunun bir hakkı vardır. Müslüman komşunun iki hakkı vardır. Müslüman ve akraba olan komşunun üç hakkı vardır.”

Yine (a.s.v.) Buyurdu;

-“Cebrail aleyhisselam bana daima komşu hakkını vasiyet ederdi. Hatta ben ölünce malımdan miras alacaklarını zan ettim.”

Yine (a.s.v.) Buyurdu;

-“Komşusunun, zararından emin olmadığı komşu Mu’min değildir.”

Yine (a.s.v.) Buyurdu;

-“Komşunun köpeğine taş atan, komşusunu incitmiş olur.”

Peygamber Efendimiz Sallallahu aleyhi vesellem:

-“Komşu hakkının ne olduğunu biliyor musunuz? Yardım isterse yardım edin, borç iterse borç verin, fakir ise ihtiyacını görün, hasta
olursa ziyaretine gidin, ölürse cenazesinin arkasından gidin, sevinirse sevinin. Üzüntülü zamanında hal ve hatırını sorun, üzülmeyin deyin. Rüzgarına mani olmamak için ona bakan duvarı çok yüksek yapmayın. Yediğiniz meyveden ona gönderin, veremezseniz gizli yiyin. Çocuğunun eline yiyecek verip dışarı çıkarmayın. Komşunun çocuğu görüp de istemesin. Yemeyiniz kokusu ile komşuları üzmeyin. Pişirdiğiniz yemekten bir tabak da ona gönderin.”

Yine (a.s.v.) Buyurdu;

-“Komşu hakkı nedir bilir misin? Nefsim, yed-i kudretinde olan Allah (c.c.) a yemin ederim ki, komşu hakkına riayet edene, Allah-u Teala(c.c.) merhamet eder.”

AKRABA HAKKI:
Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi vesellem) buyurdu;

-“Allah-u Teala buyuruyor ki; ben Rahmanım. Benim yakınım Rahm’dır. Onun ismini kendi ismimden çıkardım.Yakınları ile beraber olanlarla beraberim.Yakınlarından ilgiyi kesenlerden, ben de alakayı keserim.”

Yine (a.s.v.) buyurdu;

-“Ömrünün uzun, rızkının iyi olmasını isteğen, akrabasına iyi davransın. Sıla-i rahimden daha çok sevabı olan bir taat yoktur. Hatta bir evdekiler fısk ve fücur ile meşgül olsalar, sıla-i rahm edince, bunun bereketinden malları ve çocukları artar.”

ANNE VE BABA HAKKI:

Anne- baba hakkı hepsinden büyüktür. Çünkü yakınlıkları daha çoktur. Peygamber efendimiz (Sallallah-u aleyhi vesellem) buyurdu ki;

-“Huzurunda, alıcı- satıcı arasında duran köle gibi olmayan kimse , babasının hakkını ödeyemez.”

Yine (a.s.v.) Buyurdu;

-“Anaya- Babaya iyilik etmek,(Nafile) namazdan, oruçtan, hactan, umreden, cihad’tan daha üstündür.”

Allah-u Teala (c.c.) Musa aleyhisselam’a vahiy gönderdi;

-“Annesinin babasının sözünü dinlemeyip benim emirlerimi yapanları, emir dinlememişlerden yazarım. Benim emrimi yapmayıp, anasının- babasının sözünden çıkmayanları, emir dinleyenlerden yazarım.”

Peygamber Efendimiz Sallallahu aleyhi vesellem buyurdu;

-“Sadaka verip, sevabını anasına – babasına gönderen ne ziyan eder. Anasına – babasına da sevab yazılır ve kendi sevabı hiç azalmaz.”

Peygamber Efendimiz (Aleyhisselam) ın huzuruna bir kimse geldi. Ve;

-“Baban ve annem ölmüştür, onların üzerimde ödeyebileceğim bir hakkı kaldı mı?” dedi.

Peygamberimiz (a.s.v.) Buyurdu ki;

-“Onlar için namaz kıl (Namazın sevabını onlara gönder.), afv dile, ahd ve vasiyetlerini yerine getir, sevdiklerine iyi davran, izzet ve ikramda bulun, akrabasına iyi muamele eyle.”

Yine (a.s.v.) Buyurdu;

-“Anne hakkı, baba hakkının iki katıdır.”

Kimya-yi Saadet (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teala (c.c.) Hazretleri; bizleri ve sizleri Ebeveynlerine saygılı olan ve onların haklarına riayet eden kullarından eylesin. AMİN…

Fuad Yusufoğlu

Çocuk hakkı

03 Temmuz 2008

dsc08236-fuadyusufoglu-girnavas.JPG

Girnavas şelalesi -Uzaktan- (Nusaybin)

ÇOCUK HAKKI;

Bir kimse Peygamberimizden(Aleyhisselam);

-“Kime iyilik edeyim?” diye sordu.

Resulullah (a.s.v.);

-“Anne ve babaya” buyurdu.

O kimse, sonra;

-“Annem ve babam ölmüştür.” Dedi.

Resulullah(a.s.v.);

-“Çocuklarına.” Buyurdu.

Çünkü, babanın hakkı olduğu gibi, çocuğun da HAKKI vardır. Çocuğun haklarından biri, çocuğa, isyan ettirecek kadar, kötü huylu davranmamaktır.

Peygamber Efendimiz (a.s.v.) buyurdu;

-“Çocuğunu, söz dinleyecek şekilde yetiştiren babaya, Allah-u Teâla MERHAMET etsin.”

Hazreti Enes (r.a.) buyuruyor; Peygamber efendimiz (Aleyhisselatu vesellam) buyurdu ki;

-“Çocuk yedi günlük olunca AKİKA kurbanı kesiniz,”
-“İyi İSİM koyunuz.”
-”Altı yaşına gelince EDEB öğretiniz.”
-“Sekiz yaşına gelince NAMAZ kıldırınız,”
-“Dokuz yaşına gelince GÜZEL ELBİSE giydirmeyiniz.”
-”On üç yaşına gelince NAMAZ KILMAZSA hafifçe döverek kıldırınız.”
-“On altı yaşına gelince EVLENDİRİNİZ, elini tutunuz ve: ’Seni büyütüm, terbiye ettim, ilim öğrettim ve evlendirdim. Dünyada senden gelecek zarardan ve ahrette senden gelecek azabtan Allah-u Teala (c.c.) ya sığınırım,’ deyiniz.”

Çocukların haklarındandır. Bir şey vermekte, öpmekte ve iyiliklerde EŞİT MUAMELE etmelidir. Küçük çocuğu öpmek ve sevmek Peygamber (a.s.v.) in sünnetidir. Hazreti Hasan (r.a.) ı öperdi.

Akra bin Habis;

-“Benim on oğlum vardır, hiç birini öpmüş değilim” deyince

Resulullah(a.s.v.);

-“Çocuğuna merhamet etmeyene, merhamet etmezler.” Buyurdu.

Peygamber (aleyhisselam) minberde idi. Hasan (r.a.) yüzü üstüne düştü. Minberden indi, çocuğu kaldırdı ve

-“Elbette mallarınız ve çocuklarınız fitnedir.”Teğabün:15 ayeti kerimesini okudu.

Bir defa Peygamberimiz (a.s.v.) namaz kılıyordu. Secdeye inince Hüseyin (r.a.) omzuna bindi. Peygamberimiz (aleyhisselam.) secdede o kadar durdu ki, Ashab-i Kiram, vahiy gelip secdeyi uzun yapmak emrolunduğunu zanettiler.

Selam verince,

-“Secdede Vahiy mi geldi?”dediler;

Resulullah (a.s.v.);

-“Hayır, Hüseyin beni binek yaptı, onu düşürmek istemedim.” Buyurdu.

Kimya-yi, Saadet (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teala (c.c.) hazretleri bizleri ve sizleri Ailesine iyi muamelede bulunan, Çocuklarını Temiz bir terbiye ile büyüten, Onlara Dünveyi ve uhrevi ilimleri öğreten kullarından eylesin. AMİN…….

Fuad Yusufoğlu

Sila-i Rahim

09 Temmuz 2008

dsc06324-fuadyusufoglu-aske-kese.JPG

Eşke keşe (Bavarne köyü civarı)

Bezzar (r.a.) şu hadisi rivayet etmiştir:

-“Rahim (Sıla-i Rahim) Arşa bağlı bir demir kabzesidir. O, kendi dili ile şöyle konuşur:

-“Allah’ım, beni ifa edenden RAZI OL, beni kesenden UZAK OL,”

Bunun üzerine Allah(c.c.) şöyle buyurur:

-“Ben Rahmân ve Rahîmim. Ben Rahmi, kendi ismimden böldüm. Onu kim ifâ ederse ona yaklaşırım. Onu kim keserse ondan uzaklaşırım.

Gene Bezzar (r.a.) şöyle rivâyet eder:

-“Üç şey Arş’ta asılıdır:

1- Sıla-i Rahim,
2- Emanet,
3- Ni’met,

Sıla-i Rahim,

Der ki:

-“Ey Allahım, ben seninleyim, ayrılmam.”

Emânet;

Der ki:

-“Ey Allahım, ben seninleyim, ben ihânet olunmam.”

Ni’met;

Der ki:

-“Ey Allahım, ben seninleyim, bana nankörlük olunmam.”

Beyhâki (r.a.) rivayet ediyor:

-“Mühür, arşın direğinde asılıdır. Sıla-i Rahim şikayet ettiği zaman ve kişi, Allah Teâla’ya karşı cesaretli olup günahlarla iştigal ettiğinde, Allah, o mührü gönderip o kimsenin kalbini mühürler. Bundan sonra o bir şey anlamaz.”

Buhâri ve Müslim (radiyallahu anhuma) rivayet eder:

-“Kim Allah’a ve âhiret gününe iman ediyorsa misafirlerine ikram etsin. Kim Allah’a ve ahiret gününe imân ediyorsa sıla-i rahimde bulunsun. Ve âhiret gününe iman ediyorsa hayır söylesin, yoksa sukût etsin.”

Gene Buhâri ve Müslim (radiyallahu anhuma) rivayet ediyorlar:

-“Kim rızkının çoğalmasını ve ecelinin uzatılmasını isterse sıla-i rahimse bulunsun.”

Buhâri ve Tirmizî (radiyallahu anhuma) de şöyle varid olmuştur:

-“Siz soyunuzdaki akrabalarınızı ziyâret etmeyi bilirsiniz. Çünkü akrabayı ziyâret etmek, aile arasındaki sevgiyi sağlar, malın çoğalmasına ve ecelin uzaklaşmasına vesiledir.”

Hâkim (r.a.) rivâyet ediyor:

-“Kim ki, ömrünün uzun olmasını rızkının geniş olmasını ve son nefesinde imansız gitmekten korunmasını isterse, Allah’tan korksun ve akrabalarını ziyâret etsin.”

Devam edecek…

Kalblerin Keşfi (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teala Hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri sıla-i rahmı kesmeyen kullarından eylesin. AMİN…

Fuad Yusufoğlu

Sıla-i rahim- 2

09 Temmuz 2008

dsc06334-fuadyusufoglu-girnavas-selalesi.JPG

Girnavas şelalasi uzaktan görünüşü (Nusaybin)

Gene Hâkim (r.a.) Resulullah (s.a.v.) in şöyle buyurduğunu rivâyet eder:

-“Tevratta şöyle yazılıdır:

-“Kim ki, ömrünün uzun olmasını, malının çoğalmasını isterse akrabalarını ziyâret etsin.”

Ebû Ya’lâ (r.a.) der ki:

-“Sıla- i rahim ve sadaka. Allah bu ikisi ile ömrü ziyâdeleştirir ölüm ânında îmansız gitmeyi çirkin ve mahzurlu şeyleri def eder.”

Gene Ebû Ya’lâ (r.a.) Has’amlı (r.a.) a isnat ederek der ki:

Has’amlı (r.a.) der ki:

-“Peygamber (s.a.v.)’e geldim. O eshabından birkaç kişinin yanında bulunuyordu.

Dedim ki:

-“Sen Allahın Resûlu olduğunu iddia eder misin?

Resulullah (s.a.v.);

-“Evet.” Buyurdular.

Dedim;

-“Ey Allahın Resulu, amellerden hangisi, Allahın katında daha sevimlidir.

Resulullah (s.a.v.):

-“Allaha imâne etmek.” Buyurdu.

Dedim:

-“Sonra? Ya Resulullah (s.a.v.);

Resulullah (s.a.v.);

-“Sıla-i Rahim.” Buyurdu.

Dedim:

-“Ey Allahın Resulu (s.a.v.) ameller arasında hangisi, Allah katında daha kötüdür?”

Resulullah (s.a.v.):

-“Allah’a şirk koşmak.” Buyurdu.

Dedim:

-“Ya Resulullah (s.a.v.) sonra hangisi?”

Resulullah (s.a.v.):

-“Akrabalık bağlarını koparmak.” Buyurdu.

Dedim:

-“Sonra hangisi Ey Allahın elçisi?”

Resulullah (s.a.v.);

-“Kötülüğü işlemeyi emretmek, iyiliği işlemekten men etmek.” Buyurdu.

Buhari ve Müslim (radiyallahu anhuma) rivâyet eder:

-“Resulullah (s.a.v.) bir seferdeyken, karşısına bir Arabi (köylü arap) çıktı, Resulullah (s.a.v.) devesinin yularına tutunarak;

Dedi ki:

-“Ey Allahın Resulu (s.a.v.), beni cennete yaklaştırıp, cehennemden uzaklaştıracak şeyi bana bildir.”

Resulullah (s.a.v.) cevap vermedi, sonra ashabına baktı.

Daha sonra şöyle buyurdu:

-“Bu muvaffak olmuş, bu hidâyete ermiş.”

Arabi:

-“Nasıl?” Dedi.

Resulullah (s.a.v.) Tekrar buyurarak;

-”Bu muvafak oldu, bu hidayete ermiş.”

-“Allaha ibadet edersin. Ona hiçbir şey ortak koşmazsın. Namazı dosdoğru kılar, Zekâtı verirsin. Akrabalarını ziyâret edersin. Deveyi bırak.”

Ârabi ayrıldıktan sonra Resululla (s.a.v.) buyurdu ki:

-“Eğer emrettiklerime yapışırsa Cennete girer.”

Tabarâni rivâyet eder:

Devam edecek….

Kalblerin Keşfi (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teala Hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri sıla-i rahmı kesmeyen kullarından eylesin. AMİN…

Fuad Yusufoğlu

Sıla-i rahim- 3

09 Temmuz 2008

dsc06335-fuadyusufoglu-girnavas-selalesi.JPG

Girnavas şelalesi bir başka görünüşü (Nusaybin)

Tabarânî (r.a.) rivâyet eder ki:

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyuruyor ki;

-“Şüphesiz, Allah (c.c.) bir kavmin ülkesini ma’mur kılar. Onların mallarını ziyadeleştirir. Onları yarattığından beri onlara öfkeli bakmış da değildir.”

Sahabe (radiyallahu teala anhuma) sordu:

-“Ey Allahın Resulu (s.a.v.) bu nasıl olur?”

Resulullah (s.a.v.) buyurdu:

-“Akrabalarını ziyaret ettikleri için.”

Ahmed (r.a.) rivayet eder:

-“ Kendisine rifk (yumuşak huyluluk) verilen kimseye dünya ve ahiret iyiliğinden nasibi verilmiştir. Sıla-i Rahim, güzel komşu ve güzel huy ise ülkeleri ma’mur kılar, ömürleri de ziyadeleşir.”

İbni Hıbban ve Behyaki (radiyallahu anhuma.) rivayet eder:

-“Ey Allahın Resulu (s.a.v.), insanların hayırlısı kimdir?”

Resulullah (s.a.v.) buyurur:

-“Allah (c.c.) dan en çok korkan, Sıla-i Rahimi en çok yapan, iyiliği en çok emreden, kötülükten en çok nehyeden.”

Tarebani, İbni Hıbban (radiyallahu anhuma) Ebu Zer’den (r.a.) rivayet ederler,

Ebu Zer (r.a.) der ki:

-“Bana dostum, Peygamber (s.a.v.) hayırdan güzel öğütledi:
“Kendimden üstte olana bakmamamı, kendimden aşağıda olana bakmamı bana öğütledi.”

(A.s.v.) Öğütledi ki:

-“Düşkünleri seveyim, onlara yakın olayım. Bana öğüt verdi ki, akrabalarımı ziyaret edeyim. Onlar benden uzaklaşsalar da. Allah (c.c.) yolunda bulunduğum için beni levm’edenlerin levm’inden korkmamamı öğütledi. Acı olsa da gerçeği söylemem hususunda bana öğüt verdi.“

(A.s.v.) Bana öğüt verdi ki:

“Lâ havle ve’lâ kuvvete illa Billahi” sözünü çok söyliyeyim.

Çünkü bu söz: Cennet hazinelerinden bir hazinedir.”

Buhari, Müslim ve onlardan başkaları, Peygamberin (s.a.v.) zavcelerinden Meymûne (r.a.) den rivâyet ederler:

-“Meymûne (r.a.) Resulullah’a (s.a.v.) danışmadan cariyesini azad eder. Kendilerine sıra geldiğinde Resulullah’ın (s.a.v.) yanlarına gelince;

Meymuna (r.a.) der ki:

-“Anladın mı, Ya Resulullah (a.s.v.) ben cariyemi azad ettim.”

Resulullah (s.a.v):

-“Sen mi yaptın?” buyurdular.

Meymûne (r.a.):

-“Evet.” Dedi.

Resulullah (s.a.v.):

-“Eğer sen onu dayılarına vereydin daha çok sevab alırdın.” Buyurdu.

İbni Hibban ve Hakim (radiyallahu anhuma) rivayet ederler:

Resulullah (s.a.v.) buyurdu:

Bir Adam gelip dedi ki:

-“Ben bir günah işledim. Tevbe edersem, Allah (c.c.) kabul edip beni bağışlar mı?”

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu:

-“Annen var mı?

Adam:

-“Hayır” dedi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Teyzen var mı?”

Adam:

-“Evet.” Dedi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Ona iyilik yap.” Buyurdu.

Buhari (radiyallahu anhu) ve başkası rivâyet eder:

-“Akrabalarını ziyaret eden kimse, ziyaretine karşılık verilen değildir. Fakat sila-i rahim’i yapan kimse, AKRABALIK BAĞLARINI KOPARAN KİMSEYİ, ZİYARET EDEN KİMSEDİR.”

Tirmizi (r.a.) Rivayet eder:

Devam edecek…

Kalblerin Keşfi (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teala hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Sıla-i rahmi kesmeyen kullarından eylesin. AMİN……

Fuad Yusufoğlu

Sila-i Rahim- 4

09 Temmuz 2008

dsc06342-fuadyusufoglu-girnavas-selalesi.JPG

Girnavas Şelalesi.(Nusaybin)

Buhari (r.a.) ve başkası rivâyet eder:

Resulüllah (a.s.v.) buyuruyor ki;

-“Akrabalarını ziyaret eden kimse, ziyaretine karşılık verilen değildir. Fakat sila-i rahim’i yapan kimse, AKRABALIK BAĞLARINI KOPARAN KİMSEYİ ZİYARET EDEN KİMSEDİR.”

Tirmizi (r.a.) Rivayet eder:

Resulüllah (a.s.v.) buyuruyor ki;

-“Başkalarının fikriyle gezenler gibi olmayın. Onlar şöyle derler:

-“Eğer insanlar bize iyilik ederlerse, biz de onlara iyilik ederiz, insanlar bize zulmederlerse, biz de onlara zulmederiz.”

-”Fakat, siz insanlar iyilik yaparlarsa, onlara iyilik etmeye, eğer size kötülük yaparlarsa onlara zulmetmemeye kendinizi alıştırınız.”

Müslim (r.a.) rivayet eder:

Sahabelerden biri (r.a.) der ki;

-“Ya Resulullah (a.s.v.), ben onları ziyaret ediyorum, onlar akrabalık bağlarını koparıyorlar. Ben onlara iyilik yapıyorum, onlar ise bana kötülük ediyorlar. Ben onlara yumuşak davranıyorum, onlar bana cahilce kaba davranıyorlar.”

Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.) buyurdu:

-“Eğer sen dediğin gibi isen, sen ancak onlara sıcak kül serpmişsin. Sen bunun üzerine devam ettikçe, Allahın yardımı daima seninle olur.”

Taberani,İbni Hüzeyme ve Hakim rivayet ederler:

Resulüllah (a.s.v.) buyuruyor ki;

-“Sadakanın en üstünü içinde düşmanlığını gizleyen akrabaya verilen sadakadır.”

Bu hadisi şerif,

-“Seninle akrabalık bağlarını kesen akrabalarını ziyaret et.” Hadisi şerifinin manasını ifade eder.

Taberani ve hakim (r.a.) rivayet ederler:

Resulüllah (a.s.v.) buyuruyor ki;

-“üç şey vardır ki, kimde bulunursa, Allah (c.c.) onu kolay bir hesabla hesabe çeker ve rahmetiyle CENNETİNE SOKAR.”

Eshab-i kiram (radiyallah-u anhuma) dediler.

-“Nedir onlar ? Ey Allah (c.c.) ın elçisi?”

Resulullah(a.s.v.) buyurur:

-“1-Akrabana sadaka vermen,
-“2-Akrabalık bağlarını kesenlere sıla-i Rahim yapman,
-“3-Sana zülmedeni afetmendir. İşte bunları yaptığın zaman, Allah (c.c.), seni CENNET’E SOKAR.”

Ukbe bin Amir (r.a.) den Ahmed (r.a.) rivayet eder ki,

-“Ben Resulüllah (a.s.v.) rastladım ve mübarek elinden tutarak şöyle dedim.

-“Ey Allah (c.c.) ın Resulü, bana amellerin en faziletlisini bildir.”

Resulüllah (a.s.v.) buyurdu:

-“Ey Ukbe, akrabalık bağlarını koparanı sen ziyaret et. Akrabana sadaka ver, sana zülm edeni affetmendir.”

Gene Taberani (r.a.) rivayet eder:

Resulüllah (a.s.v.) buyurdu:

-“Allah (c.c.) ın bünyeleri şereflendiren ve dereceleri yükselten şeyi size haber vereyim mi?”

Eshab (radiyallahu anhuma):

-“Evet ey Allah (c.c.) Resulü.” Dediler.

Resulüllah (a.s.v.) buyurdu:

-“Sana cahilane, kaba davranana yumuşak davranman, sana zülmedeni bağışlaman, akrabana sadaka vermen ve akrabalık bağlarını koparanı ziyaret etmendir.”

İbni Mace (r.a.) rivayet eder:

Resulullah (a.s.v.) buyurur ki:

-“Sevab bakımından en süratlı hayır, anaya babaya iyilik etmek ve sıla-i rahimde bulunmaktır. Azap bakımından şerin en süratlisi de zülmetmek ve akrabalık bağlarını koparmaktır.”

Taberani (r.a.) rivayet eder ki;

Resulüllah (a.s.v.) buyuruyor ki;

-“Allah (c.c.) ın sahibine dünyada – ahrette vereceği azabla beraber—azap vereceği günahdan, akrabalık bağlarını koparmak, yalan söylemek ve emanete ihanet etmekten, daha büyük günah yoktur. Sevab bakımından en evvel geleni de Sıla-i rahimdir. Hatta akrabalar birbirlerini ziyaret ettikleri vakit aile arasında kaynaşma olur. Malları ziyadeleşir, adedleri çoğalır.”

Kalblerin Keşfi (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teala hazrteleri (c.c.) bizleri ve sizleri Akrabalık bağlarını kesmeyen ve sıla-i Rahime titizlikle riayet eden kullarından eylesin. AMİN….

Faud Yusufoğlu

Sıla-’i Rahim- 6

16 Temmuz 2008

dsc064991-kalecik-koyu-fuadyusufoglu.jpg

Kalecik Köyü (Nusaybin)

Ebu Hüreyre (r.a.) den rivayet edilmişti.

Der ki;

Resûlüllah (Sallallahu aleyhi ve selem) buyurmuştur:

-“Muhakkak Cenab-i Hak (c.c.) bütün mahlukâtı yarattıktan sonra Sıla-î Rahim kalkarak şöyle dedi;

-“Ey Allah’ım, bu akrabalık bağının kopmasından sana sığınanın makamıdır.”

Allah (c.c.) buyurdu:

-“Evet, akrabasını ziyaret edene, benim yaklaşmama, akrabayı ziyaret etmeyenlerden uzaklaşmama sen razı değil misin?”

Sıla-î Rahim;

-“Evet.”Der.

Allah (c.c.) buyurur;

-“İşte bu senin içindir.”

Allah Azze ve Celle buyurdu:

-“Ben Allah’ım. Ben Rahman’ım. Sıla-î Râhmi yarattım ve ona benim ismimden bir isim böldüm. (Verdim) Kim sıla-î Rahmi eda ederse ben ona yaklaşırım. Kim ki, onu keserse ben de ondan uzak olurum.”

İbni Hibban (r.a.) sahihinde rivayet eder;

-“Rahim, (sıla-î rahim) Rahman isminden alınmış, birbirlerine bağlı damarlar gibi bir şebekedir.”

Şöyle der;

-“Ey Rabbim, ben kesildim. Ey Rabbim bana kötülük yapıldı. Ey Rabbim bana kötülük yapıldı. Ey Rabbim bana zulüm olundu. Ey Rabbim, Ey Rabbim…”

Bunun üzerine Allah (c.c.) şöyle buyurur;

-“Sen razı olmaz mısın ki, ben seni ifâ edenlere yaklaşırım, seni kesenlerden de uzaklaşırım.”

Buharı (r.a.) ve Müslim (r.a.) şöyle derler;

-“Akrabalık bağlarını koparan cennete girmez.”

-“Âdem oğullarının amelleri her Perşembe ve Cuma gecesi Allah (c.c.) a arzedilir. Bunlardan akrabalık bağlarını koparanların amelleri kabul olunmaz.”

Kalblerin Keşfi (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teâla Hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Sıla-î Rahme riayet eden kullarından eylesin. AMİN….

Fuad Yusufoğlu

Girnavas şelalesi Başka bir açıdan görünüşü

Abbas bin Abdulmuttalib (Radiyallah-u Anhu)- 9

Hazret-i Ömer (r.a.), fetihlerden elde edilen ganimetlerden, Hazret-i Abbas (r.a.) a hisse ayırırdı.. Hazret-i Ömer (r.a.), Mescid-i nebevi’nin genişletilmesini istedi. Mescidin hemen yanında Hazret-i Abbas (r.a.) ın evi vardı. Hazret-i Ömer (r.a.) bu evi satın almak istedi. Hazret-i Abbas (r.a.) ise evini hediye olarak verdi.

Çok zengin olan Hazret-i Abbas (r.a.), medine’ye yerleştikten sonra yapılan bütün muharebelerde ve hususen Bizans’a karşı gerçekleştirilen seferde, İslâm ordusunun techizi için çok yardım etti. Çok cömert idi. İkram ve ihsanları çok idi.

Köleleri satın alıp, azâd eder ve böyle yapmayı çok severdi. Yetmiş köle âzâd ettiği meşhurdur. Yakın akrabayı ziyaret etmeği, onların haklarını yerine getirmeğe çok dikkat eder, muhtac olanlara yardım ederdi. Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) onu çok severdi.

Abbas bin Abdulmuttalıb (r.a.) ömrünün sonunda göremez oldu. Hazreti Osman (r.a.) nın şehid edilmesinden iki sene evvel 32 (M. 652) de Medine-i Münevvere’de vefat etti. Cenaza namazını Hazret-i Osman (r.a.) kıldırdı. Baki kabristanına defnedildi.

Hazret-i Abbas (r.a.) Uzun boylu, beyaz benizli güzel bir zat idi. Kızlarından başka on erkek evladı vardı.

Oğulları; Fadl, Abdullah, Ubeydullah, Kusem, Abdurrahman, Ma’bed, Haris, Kesir, Avn ve Temâm (r.anhüm) dır. Bunların içinde Hazret-i Abbas (r.a.), ilimde çok yüksek idi.

Hazret-i Abbas (r.a.) ın kız çocukları içinde Hazret-i Ümmü Gülsüm binti Abbas bazı hadis-i şerifler rivayet etmiştir. Hazret-i Abbas (r.a.) ın Fatma binti Cüneyd bin Amr ve Ümmül Fadl Lübâbet’ül Kübra (r.anha) isimlerinde iki hanımı bilinmektedir.

Rivayet ettiği hadis-i şeriflerden bazıları şunlardır;

-“Rab olarak Allah, Din olarak İslâm, Peygamer olarak da Muhammed (s.a.v.) i kabul eden kimse imanın tadını tatmıştır.”

-“Nisvak kullanın, çünkü misvak, ağzın temiz kalmasına ve Rabbimizin razı olmasına sebebtir.”

-“Allah korkusundan mü’min’in kalbi ürperdiği vakit, ağacın yaprakları düşer gibi günahları dökülür.”

-“Abbas oğullarında melikler olacak, ümmetimin başına geçecekler, Allah-u Teâlâ dini onlarla aziz ve hâkim kılacak.”

-“Bu Abdulmuttalib oğlu Abbas’dır. Kureyş’de en cömert ve akrabalık bağlarına en saygılı olandır.”

-“Abbas bendendir, Ben de Abbas’danım.”

-“Abbas benim vasim ve varisimdir.”

-“Abbas, amcamdır. Beni korumuştur Ona ezâ eden bana ezâ etmiş olur.”

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abbas bin Abdulmuttalib (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu