‘Süfyan-ı Sevri (r.a.)’ olarak etiketlenmiş yazılar

dsc08328-fuadyusufoglu-girnavas.JPG

Girnavas Şelalesi (Nusaybin)

Şibli (r.a.), Süfyan-i Servi (r.a.) nın yanına geldi. Kendisini murakabeye oturmuş, sesiz, haraketsiz bir halde gördü. Vucudunun bir kılı bile kımıldamıyordu.

Şibli (r.a.):

-“Bu güzel murakabeyi kimden öğrendin?” dedi.

Süfyan-i Servi (r.a.):

-“Kediden öğrendim. Onu bir fare deliğinin ağzında, benim bu halimden daha haraketsız avını kollarken gördüm.”dedi.

Amellerden sonra yapılacak muhasebedir. Her gün yatarken, o gün yaptığı işler için nefsi hesaba çekmeli, Sermayeyi kardan ve zarardan ayırmalıdır.

Sermaye farzlardır. Kar da sünnettir ve nafilelerdir. Ziyan ise günahlardır. İnsan ortağına aldanmamak için onunla hesaplaştığı gibi, nefse karşı daha uyanık davranmak lazımdır.

Fakat insanlar, kendilerini hesaba çekmiyorlar. Eğer her gün günah işlediğinde odasına bir taş koysa, kısa zamanda dolardı.

Eğer omuzlarımızdaki katib melekler, her günahı yazmak için ücret isteselerdi, malımızın hepsini vermemiz lazım gelirdi.

Fakat Gaflet ile, çeşitli düşünceler ile bir kaç subhanallah desek, tesbihi alır, sayarız ve yüz kere söyledik deriz de her gün boşuna nice şeyler söyleriz bunları saymayız.

Kimya-yi Saadet (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teâla hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri hesaba çekilmeden önce kendilerini hesaba çeken kullarından eylesin. AMİN…..

Fuad Yusufoğlu

dsc07042-fuadyusufoglu.JPG

Çağ-Çağ barajı (Nusaybin)

Yusuf ibn Hüseyin (r.a.) rüyada gördüler;

-“Allâh-u Teâlâ (c.c.) sana ne yaptı?” dediler.

Yusuf ibn Hüseyin (r.a.);

-“Rahmet etti.” Dedi.

-“Ne ile?”dediler.

Yusuf ibn Hüseyin (r.a.);

-“Hiç bir zaman ciddi söze şaka karıştırmadığımdan.”dedi.

Ebu Cafer Saydelani (r.a.) diyor ki;

-“Resulüllah (sallallahu aleyhi ve selem) i rüyada gördüm. Sofileren bir gurubla oturuyorduk. Gökten iki melek indi. Birinin elinde leğen, diğerinin elinde ibrik vardı. Resulüllah (sallallahu aleyhi ve selem ) elini yıkadı, sofiler de yıkadılar. Ellerimi yıkamam için benim önüme getirdiler. Biri ona;” Su dökme, o onlardan değildir.” Dedi.

Dedim ki;

-“Ya Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) siz buyurmadınız mı İnsan sevdikleri ile beraber bulunurlar. Ben bunları (mutassavvufları) seviyorum.

Resulüllah (Sallallahu aleyhi ve selem); buyurdu ki;

-“Onun eline de su dökün, o da onlardandır.

Zürâre ibn ebi Evfâ (r.a.) yı rüyada görüp;

-“Amellerin hangisi üstündür? Dediler.

Zürâre ibn ebi Evfâ (r.a.):

-“Allah-u Teâlâ (c.c.) nın kazâsına rıza ve kısa emelli olmaktır.” Dedi.

Yezid ibn Mezur (r.a.) diyor ki;

-“Evzâîyi rüyada görüp, bana en iyi amelin ne olduğunu söyle de, onunla amel edeyim.” Dedim.

Evzâî (r.a.);

-“Alimlerin derecesinden iyi derece görmedim, onun üstünde üzüntülerin derecesi vardır.” Dedi.

Yezid ibn Mez’ur ihtiyar bir insandı. Rüyasında Evzâî (r.a.) nin bu sözünü işitikten sonra ölünceye kadar hep ağladı. Öyle ki, gözleri görmez oldu.

Süfyan-e servi (r.a.) yı rüyada görüp,

-“Allah-u Teala (c.c.) sana ne yaptı?” dediler.

Süfyan-e Servi (r.a.);

-“Bir adımımı sırat’a, diğerini cennete koydum.” Dedi.

Devam edecek….

Kimya-yı Saadet (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teala hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Sevgili kulları olan Evliyalar hürmetine Günahlarımızı Afv eylesin. AMİN

Fuad Yusufoğlu

dsc07053-fuadyusufoglu-baraj.JPG

Çağ-çağ Barajı (Nusaybin)

Süfyân-i Sevrî(r.a.) yı rüyada görüp;

-“Allahü Teâlâ (cc.) sana ne yaptı?” dediler

Süfyân-i Sevrî (r.a.):

-“Rahmet eyledi.”

-“Abdullah ibn Mubarek (r.a.) hali nasıldır?” dediler.

Süfyânî Servî (r.a.):

-“Allah-u Teâlâ (c.c.) yı görmesi için ona günde iki defa yol açarlar,” dedi.

Mâlik İbn Enes (r.a.) i rüyada görüp,

-“Allah-ü Teâlâ (c.c.) sana ne yaptı?” dediler.

Mâlik İbn Enes (r.a.);

-“Osman ibn Affan (r.a.) dan öğrendiğim bir sözle bana rahmet eyledi. Cenaza gördüğü zaman; “Sübhâne’l- hayyillezî lâ yemût.” Derdi.” Dedi.

Hasan-i Basri (r.a.) vefat ettiği gece, rüyada, göklerin kapılarının açıldığını ve

-“Hasan, Allah-û Teâlâ (c.c.) yı gördü, ondan razı oldu.” diye bir ses duyulduğunu gördüler.

Cüneyd-i Bağdadi (r.a.) iblis (Aleyhilla’net) i rüyada çıplak gördü.

Cünayd-i Bağdadi (r.a.):

-“Adamlardan utanmıyormusun? “dedi.

Şeytan (Alayhila’net):

-“Bunlar adam değil. Adam Şevniziyye mescidinde olanlardır. Beni inletiyorlar, perişan ediyorlar.”Dedi.

Cünayd-i Bağdadi (r.a.) diyor ki;

-“Sabahlayın şevniziyye mescidine gittim. Kapıdan içeri girince, içerdekileri gördüm. Başlarını dizlerine koymuş tefekkür ediyorlardı. Hepsi birden:

-“O Mel’unun sözüne bakma.” Dediler.

Ebu Eyyub Sicistani (r.a.) fesad çi bir kimsenin cenazısını gördü. Namaz kılmamak için bir tepeye çıktı. O ölüyü rüyada gördüler:

-“Allah-û Teâlâ sana ne yaptı? Dediler.

-“Rahmet eyledi. Ve “Ebü Eyyub sicistane söyle, eğer Allâh-u Teâlânın rahmet hazineleri senin elinde olsa, bahillik eder, kimseye bir şey vermezdin.” Buyurdu. Dedi.

Rebi İbn Süleyman (r.a.) der ki;

İmam-i Şafi-i (r.a.) yı rüyada görüp;

-“Allah-u Teâlâ (c.c.) sana ne yaptı? Dedi

İmam-i Şafi-i (r.a.):

-“Beni bir kürsüye oturtup, üzerime altın ve inci serptiler.” Dedi.

Utbetil Ğulam (r.a.) ı rüyada görüp,

-“Allah-u Teâlâ(c.c.) sana ne yaptı? Dedim.

Utbetil Ğulam(r.a.):

-“Senin evinin duvarında yazılı olan duâ sebebiyle beni afv etti.Dedi.

Uyanınca evimin duvarında Utbetil Ğulam(r.a.) ın yazısı ile yazılmış şu duâyı gördüm:

“Ey delâlette kalmışlara hidayet veren,
“Ey günâhkârlara merhamet eden,
“Ey günâhkârların günâhlarını bağışlayan!
“Büyük tehlikede olan kuluna ve bütün Müslümanlara rahmet eyle!
“Bizi rızkına kavuşan yaşayanlardan eyle.
“Peygamberlerden,
“Sıddîklardan,
“Şehidlerden
“Ve temiz Müslümanlardan,
“Nimet verdiklerinden eyle.
“Âmin! Yâ Rabbe’l- âlemin!

Kimya-yı Saadet (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teâla hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Utbetil Ğulam (r.a.) ın yazdığı bu dua hürmetine Günahlarımızı afv eylesin. AMİN…

Fuad Yusufoğlu

dsc008461-fuadyusufoglu-barajnusaybin.jpg

Çağ-Çağ Barajı (Nusaybin)

Süfyan-i Servi (r.a.) der ki;

-“Muhabbet, Resûlüllah (sallallahu aleyhi ve selam) e uymaktır.

Rivavet edilir ki;

Resûlüllah (Sallallahu aleyhi ve selem) a bir adam gelip:

-“Ey Allah (c.c.) ın Resûlü bana nasihat et.” Dedi.

Resûlüllah (Sallallahu aleyhi ve selem):

-“Sen nasihat mı istiyorsun?.” Buyurdular.

Adam:

-“Evet Ya Resûlüllah (Sallallahu aleyhi ve selem).”

Bunun üzerine Resûlüllah (Sallallahu aleyhi ve selem) şöyle buyurdu:

-“Bir işi yapmak istedin mi, akibetini düşün. Eğer sonu iyi ise işle. Eğer sonu karanlık ise onu terk et.”

Kalblerin Keşfi (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teâla hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Her zaman nefsini hesaba çeken kullarından eylesin. AMİN…

Fuad Yusufoğlu

Bor-e veysike Nusaybin

Süfyan-i Sevri (Radiyallah-u anh);

İslam âlimlerin büyüklerinden. Süfyan bin said bin Mesrûk el Kûfi. Künyesi, Ebû Muhammed veya Ebû Abdullah’tır.

95 (M. 715) senesinde Küfe’de doğdu 161 (M. 778) de Basra’da vefat etti. Tebe-i tabiinin büyüklerindendir. İlmini zamanınki büyük âlimlerden öğrendi.

Hadis ve fıkıh ilminde yüksek derecede olup müctehid idi. Mezhebi zamanla unutuldu. Cüneyd-i Bağdad’i (r.a.), Hamdun Kasar (r.a.), bunun mezhebinde idiler.

Hadis, fıkıh, tefsir ve tasavvuf gibi ilimlerde zamanın eşsizlerindendi. Haramlardan kaçıp, şüpheli şeyleri yapmamakta nihayete erenlerdendi. Edeb ve tevazuda (alçak gönüllülükte) benzeri azdı. Cami-ul-kebir, Cami-us-sağir ve feraiz isimli kitabları meşhurur.

Mekke-i Mükerreme’ye gittiği zaman halk başında toplanır, bilmedikleri anlayamadıkları hususları sorarlardı. Hepsine teker teker cevab verir, müşküllerini halederdi. Hafizesi çok kuvvetli ve fevkâlde idi.

-“Hafızam, kendisine tevdi ettiğim, hiçbir şeyde bana ihanet etmedi.” Buyurdu. Ya’ni öğrendiğim hiçbir şeyi unutmadım, demek istedi.

Yirmi yıl geceleri uyumadı ve abdestsiz gezmedi. Ölümü hatırladığında kendinden geçerdi.

Kime rastlasa;

-“Ölüm gelmeden önce ona hazırlan.” Derdi.

Hazreti Süfyan-i Sevri (r.a.) nin annesi O’na hamile iken bir gün dama çıkıp komşuya ait bir turşuyu ağzına koymuştu. Bunun üzerine henüz ana rahminde bulunan Hazreti süfyan, kafasını şiddetle annesinin karnına vurdu. O anda annesi, yediği turşuyu komşudan izinsiz aldığını hatırlayıp komşuya koştu. Onunla helalaştı.

Süfyan-i Sevri (r.a.) ana karnında bile haram lokmayı kabul etmeyip, hep helal lokma ile büyüdü.

Hazreti Süfyan-i Sevri (r.a.) nin gençliğinde sırtı kamburlaşmıştı. Sebebini sordular;

Onlara;

-“Üç ustada talebelik yaptım. Hepsi de zamanın en iyileriydi. Ölüm zamanında üçü de DÜNYADAN İMANSIZ OLARAK GİTTİLER. Ben onların halini görünce, korkudan OMURGA KEMİĞİM EĞRİLDİ. Hele üstadımın birine uzun seneler hizmet ettim. Talebelik yaptım. Hiçbir edebi terk ettiğini görmedim. Dünyada ahrete göçeceği zaman başucunda idim.”

Gözünü açıp;

-“Ey Süfyan! Bana ne olduğunu görüyor musun?” Dedi.

Ben de;

-“Ey Üstadım, kendinizi nasıl buluyorsunuz?” dedim.

O;
-“Beni dergahından kovuyorlar, kabul etmiyorlar. Sen buradan git, bize layık değilsin diyorlar.” Dedi.

Sonra Hazreti Süfyan, yanındakilerden Kur’an-i Kerim istedi, ve elini kitabın üzerine koyarak;

-“Şahid olunuz ki o, bu müshaftan ve içinde bulunanlardan nasipsiz öldü. Yahudi dinini seçti ve can verdi. Allah-u Teâlâ dilediğini yapar.” Dedi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

<<<Süfyan-i Sevri (r.a.) nın bir başka yazısı>>>


Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Süfyan-i Sevri hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Bor-e Veysike (Çağ-Çağ nehri) Nusaybin

Süfyan-i Sevri (Radiyallah-u anh)- 2

Bir defa devrin halifesiyle namaz kılıyordu. Halife namaz kılarken sakaliyle oynuyordu.

Hazreti Süfyan-i Sevri namazdan sonra (r.a.);

-“Ey Halife! Namaz kılarken lüzümsüz haraket yepılmaz. Yarın kıyamet günü böyle kıldığın namazları paçavra gibi yüzüne çarparlar.” Buyurunca,

Halife;

-“Biraz yavaş konuş etrafındekiler duyacaklar.” Dedi.

Hazreti Süfyan-i Sevri (r.a.);

-“Eğer böyle önemli bir mes’eleyi izah etmezsem, dinin emrini yerine getirmemiş olurum. Bu ise bana yakışmaz.” Buyurdu.

Bu söz halife’ye çok acı geldi. Halife, kendisine başkalarının da söz söylememesi için darağacının kurulmasını ve âleme ibret için asılmasını emretti.

Darağacının kurulduğu gün, Hazreti Süfyan-i Sevri (r.a.) nın, yanında Hazreti Fudayl bin İyyad (r.a.) ve Hazreti Süfyan bin Uyeyne (r.a.) olduğu halde uyuyordu.

Bu iki büyük veli, onun asılacağını öğrenmişlerdi. Birbirlerine;

-“Asılacağını uyanıncaya kadar bildirmiyelim.” Derken işitti.

Ve Süfyan-i Sevri (r.a.);

-“Ne konuşuyorsunuz?” buyurdu.

Onlar da; durumu Hazreti Süfyan-i Sevri (r.a.) ye anlattılar.

O da;

-“Ben yaşamağa hevesli bir kimse değilim. Fakat dünyada yarım kalan, yapmam lazım gelen işler var.” Buyurdu.

Süfyan-i Sevri (r.a.) nin Gözleri dolu dolu oldu ve;

-“Ey Allahım! Onları şiddetli bir cezaya çarptır.” Diye dua etti.

Daha duası biter bitmez sarayın kubbesi çöktü. Halife Ca’fer ve adamları altında kalarak can verdiler.

O iki büyük zat;

-“Bu kadar çabuk kabul olunan bir duâ işitmedik.” Dediler

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

<<<Süfyan-i Sevri (r.a.) nın bir başka yazısı>><


Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Süfyan-i Sevri hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Bor-e Veysike (Nusaybin) Çağ-Çağ nehri

Süfyan-i Sevri (Radiyallah-u anh)- 3

O zamanın en büyük âlimlerinden Hazreti İmâm-i A’zam (r.a.), Süfyan-i Sevri (r.a.), Hazreti Mıs’ar bin Kedam (r.a.) ve Hazreti Şüreyk (r.a.), Halife tarafından kadı ta’yin edilmek isteniyordu.

Lakin bunlar bu mes’uliyetli işten çekiniyorlardı. Halife Mansur bunları yanına çağırttı.

İmâm-i A’zâm (r.a.) yolda giderken arkadaşlarına buyurdu ki;

-“Neticenin nasıl olacağını size tahmin edeyim mi? Ben yolunu ve çaresini bularak, Süfyan firar ederek ve Mi’sâr kendini deli göstererek bu işten kurtuluruz. Şüreyk kadı olur.”

Nihayet yolda giderken Süfyan-i Sevri (r.a.);

-“Kadı tayın edilen kimse, bıçaksız boğazlanmıştır.” Hadis-i şerifini düşünerek kaçtı,

Bir vapura sığındı;

-“Beni gizleyiniz zira beni öldürecekler.” Buyurdu.

Onlar da kendisini gizlediler. Böylece kadı olmaktan kurtuldu. İmâm-i A’zâm (r.a.) ın buyurduğu gibi Şüreyk (r.a.) kadı oldu.

Birisi Süfyan-i Sevri (r.a.) ye iki altın gönderdi.

Ve;

-“Babam sizin dostlarınızdan ve talebelerinizden idi. Bu iki altını bana miras bıraktığı helal paradandır. Lütfen kabul ediniz.” Dedi.

Hazreti Süfyan-i Sevri (r.a.) bu altınları çocuğuna geri götürmesini emretti.

Şöyle buyurdu;

-“Onun babasıyla dostluğum ve muhabbetim Allah içindi.” Dedi.

Çocuğu altınları iade edip gelince babasına;

-“Ey babacığım! Bizim çoluk çocuğumuz vardı. Bu durumda, siz yine o altınları kabul etmediniz.”deyince

Süfyan-i Servi (r.a.) de;

-“Ey oğlum! Sen yemeği, içmeyi düşünürsün. Ben, Allah için olan muhabbeti verip de, kıyamette zararını göreceğim dünya sevgisini düşünüyorum.” Buyurdu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Süfyan-i Sevri hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Çağ-Çağ nehri Bor-e Veysike (Nusaybin)

Süfyan-i Sevri (Radiyallah-u anh)- 4

Süfyan-i Sevri (r.a.) bir zaman yanında bir kimse ile beraber Mekke’ye gidiyorlardı. Hazreti Süfyan-i Sevri (r.a.) yolda hep ağlıyordu.

Yanındaki kimse O’na;

-“Günahların sebebi ile mi ağliyorsun?” dedi.

Hazreti Süfyan-i Sevri (r.a.);

-“Günahlarım çoktur. Lakin beni en fazla korkutan ve ağlatan şey acaba imanımı muhafaza edebilecek miyim? Korkusudur.” Buyurdu.

Mekke’ye vardılar. Hac esnasında bir genç, Allah korkusuyla öyle bir “Allah” dedi ki, dayanamadı düşüp vefat etti.

Hazreti Süfyan-i Sevri (r.a.) bu hali görünce, gencin cesedinin yanına geldi ve;

-“Dört defa hac yaptım. Bunların sevabını senin ruhuna hediye ettim. Sen de bu söylediğin “Allah” sözünden meydana gelen sevabı bana versen.” Deyince

Gencin cesedinden;

-“Verdim.” Sesi duyuldu.

Süfyan-i Sevri (r.a.) o gece rü’yasında şöyle denildi;

-“Sen çok kâr ettin. Eğer bu aldığını bütün Arafat’ta bulunanlara taksim etsen, hepsi zengin olurlardı.”

Birisi şahid olduğu bir hadiseyi şöyle analtıyor;

Bir seher vakti zemzem kuyusunun yanında oturuyordum. Bir kimse geldi. Kuyudan bir kova zemzem suyu doldurup çekti, içti kalanını bırakıp gitti. Yüzünde örtü olduğu için kim olduğunu da anlıyamadım.

Kovada kalan artığını içtim. TADI BADEM EZMESİ gibiydi. O ana kadar o lezzette bir şey içmemiştim.

Bir seher vakti yina ayni yerde oturuyordum. Yine o zat geldi kovayı doldurup kuyudan çekti ve içti gitti. Artığını içtim TADI BAL ŞERBETİ gibiydi.

Geri döndüm gitmişti.

Başka bir sefer yine böyle oldu. Bu sefer TADI ŞEKERLİ SÜT gibiydi. Elbisesinden sıkıca tuttum;

-“Allah için söyle sen kimsin?” dedim.

O;

-“Ben hayatta olduğum müddetçe kimseye söylemiyeceğine söz ver.” Dedi.

Ben de kabul ettim..

Bana;

-“Ben Süfyan-i sevri’yim” dedi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Süfyan-i Sevri hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Çağ-Çağ deresi Bor-e Veysike (Nusaybin)

Süfyan-i Sevri (Radiyallah-u anh)- 5

Süfyan-i Sevri (r.a.); mahluklara karşı çok şefkatliydi. Bir gün çarsıda kafeste ötüp duran bir kuş gördü. Satın alıp salıverdi. Bu kuş her gece evine gelir namaz kılarken onu seyrederdi.. Bazen da omuzuna konardı.

Süfyan-i Sevri (r.a.) vefat ettiğinde yine geldi. Bulamayınca kabrine gidip üstüne kendini attı. Ve orada öldü.

O esnada bir ses işitildi ki;

-“Allah-u Teâlâ’nın mahlukuna olan aşırı merhametinden dolayı, Süfyan’a Allah-u Teâlâ çok merhamet etmiştir.”

Birgün elinde bulunan bir ekmekten hem kendinsin yediğini hem de yanında bulunan bir köpeğe yedirdiğini gördüler.

-“Niçin böyle yapıyorsunuz?” diye soranlara,

Süfyan-i Sevri (r.a.);

-“Sabaha kadar beni bekliyor, ben de namaz kılıyorum.” Cevabını verdi.

Hazreti Süfyan-i Sevri (r.a.), sâde yaşamayı sever, aza kanaât eder, fakirlere çok itibar gösterirdi.

Süfyan-i Sevri (r.a.), dünyalık elle geçirmek için devlet adamlarına hizmet eden birine bu halden uzaklaşmasını, Allah-u Teâlâ’ya ibadet etmesini tavsiye etti.

O kimse;

-“Ailemin geçimi ne olacak?” diye sorunca,

Hazreti Süfyan-i Sevri (r.a.);

-“Sübhanallah! Kendisine asi olduğun hallerde bile rızkını kesmeyen Allah-u Teâlâ, kendisine itaatkâr olduğun zaman rızkını vermez mi?” buyurdu.

Hazreti Süfyan (r.a.), birisiyle birlikte evin kapısında duruyordu. Önlerinden, süslenmiş bir adam geçti. Arkadaşı, bu adama bakarken, Hazreti Süfyyan (r.a.) mani olup;

-“Eğer sizler bakmamış olsanız, böyle israf yapmazdı. Bunun israf günahına siz de ortak oluyorsunuz.” Buyurdu.

Birgün arkadaşları;

-“Ey Süfyan! Güç ve takatınızın üzerinde ibadet ve nefsinizle mücadele ediyorsunuz. Nefsinize biraz merhamet etseniz yine muradınıza erersiniz.” Dediler.

Hazreti Süfyan-i Sevri (r.a.);

-“Ey kardeşlerim! Âlimlerden duydum ki; “Kıyamet günü cennet ehli Cennete girip, makamlarına vardıklarında bir nur görürler. Öyle ki o Nur cennetin yedi katını dahi aydınlatır. O kimseler zanederler ki, bu nur Allah-u Teâlâ’nın cemalinin nurudur. ONUN İÇİN SECDEYE KAPANIRLAR. Sonra Allah-u Teâlâ’dan bir ses gelir.-“ Siz başınızı secdeden kaldırın. Bu nur, Allah-u Teâlâ’nın cemalının nuru değildir. BİR HURİ’NİN, SAHİBİNİN YÜZÜNE KARŞI GÜLDÜĞÜNDE MEYDANA GELEN VE BU KADAR YÜKSELEN NUR’DUR.” Bu hurileri isteyenler kınanmazlarsa, Rabbini istiyenler nasıl kınanabilirler.” Buyurdu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Süfyan-i Sevri hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

çağ-çağ nehri Bor-e Veysike (Nusaybin)

Süfyan-i Sevri (Radiyallah-u anh)- 6

Birisi gelip dedi ki;

-“Peygamber efendimiz bir Hadis-i şerifinde buyuryor ki;

-“Çok et yenen bir hâne halkından Allah-u Teâlâ nefret eder.” Buradaki hâne halkından murad nedir?”

Süfyan-i Sevri (r.a.);

-“Gıybet edenlerdir. Çünkü gıybet edenler başkalarının etini yerler.” Buyurdu.

Süfyan-i Sevri (r.a.) nin talabelerinden birisi sefere çıkacak olsa, ona;

-“Eğer gittiğiniz yerlerde, satılık bir ölüm görürseniz onu benim için satın alınız.” Buyururdu.

Vefati yaklaştığında çok ağliyordu.

-“Ölmeyi çok arzu ediyordum. Lakin şimdi ölümümün nasıl olacağını bilmediğim için çok korkuyorum. Bu sefere çıkmak gayet güçtür. Başka seferlere çıkmak gibi, bir âsâ ve bir su kabı yetmiyor.” Deyince

Dostları kendisine;

-“Cenneti beğeniyor musunuz?” diye sordular.

Bunlara cevaben;

-“Siz ne söyliyorsunuz? Benim gibi birine, hiç cenneti verirler mi?” buyurdu.

Bir zaman Süfyan-i Sevri (r.a.) hazretleri hastalandı. Mutahassıs bir hiristiyan doktor getirdiler. Doktor muayene edeceği şahsın Müslümanların büyüklerinden ve evliyasından olduğunu duymuştu. Hazreti Süfyan-i Sevri (r.a.) gelen doktor ile tıp ve diğer ilimler üzerinde bir süre sohbet etti.

Gelen şahıs, Tabib olmasına rağmen Süfyan-i Sevri (r.a.) nin tıp üzerine verdiği ma’lumat, hiç duymadığı, bilmediği şeylerdi. Hayretler içinde kaldı. Daha sonra muayene etti.

Muayeneden sonra dedi ki;

-“Sizin akçiğeriniz ve böbrekleriniz tamamen çalışmaz durumda olup, korkudan çiğerleriniz parçalanmış. Bu haliyle bir insanın yaşaması imkansızdır.”

Hazreti Süfyan (r.a.);

-“Allah-u Teâlâ her şeye kadirdir..” buyurdu.

Bunun üzerine hiristiyan doktor;

-“Bir dinde, tıbben yaşamsı mümkün olmayan bir insanın yaşaması, o dinin yanlış batıl olmadığına açık delildir.” Deyip hemen kelime-i şehadet getirip Müslüman oldu.

Devrin halifesi bunu duyunca;

-“Ben sandım ki, doktor hastanın yanına geldi. Meğer hasta doktora gönderilmiş.” Dedi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Süfyan-i Sevri hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu