‘Tevekkül’ olarak etiketlenmiş yazılar

Bahçe başı (Baverne) köyü -Nusaybin-

Şakik-i Belhi (Radiyallah-u anh)- 4

Hazreti Şakik-i Belhi (r.a.) buyurdu ki:

-“Düşün ki çölün ortasında kaldın, susuzluktan ölmek üzeresin. Birisi getirip bir içim su satsa bu suyu kaça alırsın?”

Harun Reşid de:

-“Ne kadar istiyorsa ona verir, suyu satın alırım.” Dedi

Hazreti Şakik-i Belhi (r.a.) buyurdu ki:

-“Elinde su bulunan kimse, bu suya mukabil senden servetinin yarısını istese, yina razı olurmusun.”

Harun Reşid:

-“Evet Razı olurum.” Dedi.

Hazreti Şakik (r.a.) buyurdu ki:

Düşün ki servetinin yarısını verip satın aldığın suyu içtin. Bir zaman geçince bu suyu dışarı atmak ihtiyacını duydun, fakat idrar yapamadın Öyle ki ölecek hâle geldin. Birisi çıkıp dese ki, ben senin bu sıkıntından kurtulmana sebeb olurum, lakin bana mukabil olarak mülkünün öbür yarısını isterim, dese ne yaparsın?”

Harun Reşid :

-“Elbette razı olurum. Ben o sıkıntıda iken servetimin ne ma’nâsı var?” dedi.

Bunun üzerine Şakik-i Belhi (r.a.) buyurdu ki;

-“O halde önce içtiğin sonra idrar yoluyla dışarıya attığın bir içim su kıymetinde bile olmayan şu servetine sakın güvenme. Bir kimseye karşı bununla öğünme.”

Bu nasıhatlardan sonra Harun Reşid çok ağladı. Hazreti Şakik-i Belhi (r.a.) yi çok hürmet ve saygı ile uğurladı.

Şakik-i Belhi (r.a.), Mekkeye gitti. Orada çok kimseler etrafında toplanır, sohbetlerinden ve nasihatlerinden istifade ederlerdi.

Birisine dedi ki;

-“Geçimini nasıl temin ediyorsun? Bir şey bulamazsan ne yapıyorsun?”

O kimse dedi ki:

-“Bir şey bulursam şükrediyorum, bulamazsam sabrediyorum.”

Hazreti Şakik (r.a.):

-“Belh şehrinin köpekleri de böyledir. Buldukları zaman, sevinirler. Bulamazlara bekleyip sabrederler.” Buyurdu.

O kimse dedi ki;

-“Peki bu hususta sizin yaptığınız nedir?”

Cevabında Şakik (r.a.):

-“Elimize bir şey geçerse, başkalarını kendimize tercih eder, başkalarına veririz. Geçmezse şükrederiz.”

Bunun üzerine o kimse Şakik-i Belhi (r.a.) hazretlerine sarıldı ve:

-“Vallahi sen büyük bir zatsın.” Dedi.

Hacden dönüp Bağdad’a geldiğinde va’z vermeye başladı. Hep, Allah-u Teâlâ (c.c.) ya tevekkül etmenin lüzumunu anlatırdı.

Birisi gelip, kendinse;

-“Hacca gitmek istiyorum.” Deyince

Şakik (r.a.) o kimseye:

-“Yol harçlığın nedir?” diye sordu.

O kimse:

-“Allah-u Teâlâ (c.c.) nın benim için takdir ettiği rızkın mutlaka bana ulaşacağını, bu rızkı başkalarının alamıyacağını, Allah-u Teâlâ (c.c.) nın takdirinin her zaman benimle beraber olduğunu, hangi halde ve durumda bulunursam bulunayım, Allah-u Teâlâ’nın benim durumumu benden daha iyi bilmekte olduğunu bilirim.” Dedi.

Bunun üzerine Şakik-i Belhi (r.a.):

-“Çok güzel, ne güzel yol harçlığın var. Tevekkül böyle olmalı. Güle güle git kardeşim. Yolun açık olsun.” Buyurdu.

Devam edecek..

İslâm âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri dünya hayatından ibret alıp tevbe eden salıh kulların yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin.
Fuad Yusufoğlu

Girnavas’tan Nusaybin’in bir başka görünüşü

Tabiinin meşhur hadis âlimlerindendir. Aslen İranlıdır. Kendisine Tâvûs-i Himyeri de denir. Kendisi Eshabi kiramdan yetmiş kişiyi gördüğünü söylerdi.

Hazreti Tâvûs bin Keysan, büyük bir hadis alimi olup, aynı zamanda da fıkıh ve tefsir ilminden pek ileri dereceye sahipti. Sika (güvenilir, sağlam) olduğunda, hadis-i şerif âlimleri söz birliği etmişlerdir.

Hadis-i şerif ilmini; Hazreti Aişe anamız (radiyallahu anha), Hazreti Abdullah ibn-i Ömer, hazreti Ebu Hüreyre, Hazreti Abdullah bin Amr, Hazreti Zeyd bin Erkam gibi güzide Sahabe-i kiram “Aleyhimürrıdvan” den öğrendi.

Kıraat ilmini Hazreti İbni Abbas (r.a.) den tâlim etti. Bu hususta eşine çok az rastlanan bir bilgiye sahibti.
Hazreti Tâvûs (r.a.) dan oğlu Hazreti Abdullah, Hazreti Zühri, Hazreti İbrahim bin Meysere, Hazreti Amr, Hazreti Mücahid (r.a.) gibi büyük zatlar hadis-i şerif rivayet ettiler.

Hazreti Tâvûs (r.a.), Allah-u Teâlâ’ya yalvarmaktan zevk alan bir zat idi. İbadet, bedenleri için gıda, kalbleri için hayat idi. Uzun zaman ayakta ibadet etmekten yorulmazlardı. Çok namaz kıldığı için, alnında secde yeri izi olmuştu.

Bir kimse bir şey sorarsa bütün tefarruatiyla anlatır, başka kimseye sormaya lüzum bırakmazdı.
Hazreti Tâvûs bin Kesyan (r.a.), yatağına yattığı zaman, sağa sola döner rahat edemez, bunun üzerine kalkar sabaha kadar namaz kılar ve:

-“Âbidlerin uykusu, cehennemi hatırlamaktır..” derdi. Böyle kırk sene yatsı namazın abdesiyle sabah namazını kılmıştır. Kırk defa hacca gitti.

Duası kabul olan zâtlardandı. O derece cesur ve kuvvetli kalbe sahibti ki, öldürüleceğini bilse bile gayri meşru bir işi asla yapmaz ve dalkavukluğa kaçacak bir sözü hiç kullanmazdı.

Hazreti Tâvûs (r.a.) ateşten çok korkar, gördüğü yerde aklını kayıbedecek gibi olurdu. Çünkü ateşi görünce cehennemi hatırlardı. Bir defa, ocaktan çıkan alevi görünce bayıldı.

Hazreti Tâvûs bin Keysan (r.a.), hacca gitmelerinden birini şöyle anlatır:

-“Hacca gitmiştim. Yanımda bir de çocuk vardı. Binecek bir hayvanı ve yiyecek bir şeyi yoktu.”

-“Ey çocuk, senin yiyeceğin var mı?” dedim.

Çocuk:

-“En iyi yiyecek takvadır. Kerimlerin evine giderken yiyecek götürmek uygun değildir.” Dedi.

İhram kuşandığımızda hepimiz “LEBBEYK” dediğimiz halde, çocuk söylemiyordu.”

-“Niçin söylemiyorsun?” dedim.

Devam edecek…

İslâm âlimleri ansiklopedisi

Allah-u teâlâ Hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri bu veli kullar hürmetine amellerimizi kendi rızası istikametinde kabul buyursun. Amin.

Fuad Yusufoğlu

çağ-Çağ barajı (Nusaybin)

Çocuk:

-“Red cevabını duymamak için.” Dedi.

Çocuğun bu sözleri üzerine çok ağladım.

Ve dedim ki;

-“Bu çocuk red olunmaktan korkarsa, biz red olunur, kabul edilmezsek halimiz nice olur?”

Mina’ya kurban kesmek için geldik. Kurbanlarımızı kestik, fakat çocuk kesmedi.

O:

-“ Ey benim Allahım! Herkes kurbanlarını kesiyor. Benim kurban kesecek hiçbir malım yok. Ancak, bu küçük vucudumu senin rızan için kurban etmek istiyorum, lütfen kabul buyurur musun Allahım?” diyerek ağlıyordu.

Şiir:

-“Canım kurban ederek, sana kavuşmak isterim.

Bir can için söz etmeğe senden haya ederim.

Bir değil yüz canımı sana feda ederim

Allah’ım rızan için, canımı terk ederim.”

Çocuk kelim-i şehadet getirerek canını cânâna teslim etti. Annesi hadiseyi öğrenince, çok üzülüp ağladı.

Bir ses duydu:

-“Ey Hatun! Senin çocuğun, benim rızama kavuşmak için canınını feda etmek istedi. Kabul ettim. Eğer istersen seninkini de kabul ederim.” Diyordu.

Hazreti Tavus Bin Keysan (r.a.), Doğruyu söylemekten hiç çekinmezdi. Zamanın devlet adamlarına gider, onlara nasihat verirdi. Sultanın açtırdığı kuyudan hayvanını sulamazdı. Yaptığı doğru olan işler için ayıplamaktan korkmaz, ayıplama ile, hak bildiği yoldan ayrılmazdı.

Hazreti Tâvûs Bin Keysan (r.a.) Halife Hazreti Ömer bin Abdulaziz (r.a.) e bir nasihat mektubunda:

-“Kendi amelinin hayırlı olmasını istiyorsan, halkın işlerini de hayırlı insanlara yaptır.” Buyurdu.

Halife Ömer bin Abdulaziz (r.a.) bunu okuyunca:

-“Bu nasihat bana kâfidir.” Demiştir.

Hazreti Tâvûs Bin Keysan (r.a.), bütün işlerini ve hatta konuşmasını iyi niyet ederek yapardı. Kendisine konuş dediklerine konuşmadığı gibi, kendiliğnden konuşmaya başladığı da olurdu.

-“Niçin böyle yapıyorsun?” diye soranlara:

Hazreti Tâvûs Bin Kesyan (r.a.),

-“Niyetimi yapmışsam konuşurum.” Derdi.

Hazreti Tâvûs Bin Kesyan (r.a.), Mekhûl (r.a.) e gönderdiği bir nasihat mektubunda:

Devam edecek…

İslâm âlimleri ansiklopedisi

Allah-u teâlâ Hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri bu veli kullar hürmetine amellerimizi kendi rızası istikametinde kabul buyursun. Amin.

Fuad Yusufoğlu