‘Rasulullahın Çocukluğu’ olarak etiketlenmiş yazılar

Peygamber Sallallahu aleyhi ve sellem’ın süt Annesi Yurdundan görüntü

Muhammed (Aleyhis selam)- 14

Hadis-i Şeriflerde buyuruldu ki;

-“Vefatımdan sonra, kim bana salat-ü selâm gönderirse, Cebrail aleyhis selam bana der ki; (-“Ya Rasulullah, ümmetinden falan kimsenin sana selamı var!”)

Cevab olarak derim ki;

-“Benden de ona selâm olsun! Allah-u Teâlâ’nın rahmet ve bereketi onun üzerine olsun!”

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki;

-“Cebrail Aleyhisselam gelip; (-“Zelil olsun yanında Hazret-i Nebiyyi Ekremin ismi şerifi söylendiğinde salâvat getirmeyen, ZELİL OLSUN!” DEDİ.

Bende;

-“Amin.” Dedim.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;

-“Bir kimse yazdığı bir şeyde, bana da salavat yazarsa, benim ismim o kitabta (yazılan yerde) kaldığı müddetçe, melekler onun için İSTİĞFAR ederler.”

İstiğfar, günahların bağışlanmasını Allah-u Teâlâ’dan istemektir.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdular ki;

-“Yer yüzünde dolaşan (seyahat eden) melekler, Ümmetimin selamını tebliğ ederler.”

Yine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdu ki;

-“Ümmetimin salâvatı BANA HEDİYEDİR. Benim ümmetime HEDİYEM kıyamet gününde onlara ŞEFAATIMDIR.

Çocukluğu;

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) doğduktan sonra üç gün kadar annesi Hazret-i Âmine (r.anha) tarafından emzirildi. Sonra da Ebû Leheb’in cariyesi Süveybe Hatun bir müddet emzirdi.

O zaman Mekke halkının çocuklarını bir SÜT ANNESİNE VERMELERİ ADETTİ. Mekke’nin havası çok sıcak olduğundan, çocukları havası iyi, suyu tatlı olan civar yerlerdeki yaylalara gönderirler, çocuklar bir müddet oralarda, verdikleri SÜT ANNELERİNİN YANINDA KALIRDI.

Her sene bu maksatla Mekke’ye birçok SÜT ANALARI GELİR, birer çocuk alıp giderlerdi. Çocukları büyütüp teslim edince de çok ücret ve hediyeler alırlardı.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Beni Sa’d vadisi (Mekke-i Mükerreme)

Muhammed (Aleyhis selam)- 15

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in doğduğu sene da yaylalarda yaşayan Beni Sa’d kabilesinden bir çok SÜT ANALAR MEKKE’YE GELDİ. Her biri emzirmek üzere birer çocuk almıştı. Beni Sa’d kabilesi Mekke civarındaki kabileler arasında şerefte, cömertlikte, mertlik ve tevazuda ve Arapçayı düzgün konuşmakta meşhurdu.

Kureyş kabilesi’nin ileri gelenleri çocuklarını daha çok bu kabileye vermek isterlerdi. O sene Beni Sa’d kabilesinin yurdunda şiddetli bir kuraklık ve kıtlık olmuştu. Bu sebeple ücretle çocuk emzirip sıkıntılarını gidermek üzere her senekinden daha ÇOK SÜT ANNESİ mekke’ye gelmişti.

Bilhassa zengin ailelerin çocuklarını alıyorlardı. Gelen kadınların her biri birer çocuk almışlardı. Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yetim olduğu için fazla ücret alamamam düşüncesiyle, O’na talip olan çıkmamıştı.

Gelen kadınlar içinde iffeti, temizliği, Hilmi (yumuşaklık), hayası ve güzel ahlakıyla tanınmış HALİME HATUN (r.anha) adında bir kadın vardı. Binek hayvanları zayıf olduğu için diğer SÜT ANALARAINDAN DAHA SONRA MEKKE’YE ULAŞMIŞLARDI.

Kocası ile Mekke’de dolaşarak zengin ailelerin çocuklarının alınmış olduğunu görünce eli boş dönmemek için bir çocuk arıyorlardı. Nihayet görünüşü ile hürmet celbeden ve siması çok sevimli olan bir zat ile karşılaştılar. Bu zat Peygamberimiz (s.a.v.) in dedesi Abdulmuttalib idi. O’nunla torununu almak üzere anlaştılar.

Abdulmuttalib, HALİME HATUN (r.anha) yı Hazret-i Âmine (r.anha) nin evine götürdü.

Halime hatun (r.anha) şöyle anlatır;

-“Çocuğun başucuna vardığımda yünden beyaz bir kundağa sarılı, yeşil ipekten bir örtünün üstünde mışıl mışıl uyuyordu. Etrafta MİSK kokusu yayılıyordu. Hayret içinde kalıp bir anda O’na öylesine ısındım ki, uyandırmaya bile gönlüm razı olmadı. Elimi göğsüne koydum, uyandı ve bana bakıp öyle bir tebessüm etti ki, kendimden geçtim. Annesi böylesine güzel ve mübarek çocuğu bana vermez korkusuyla derhal yüzünü örtüp kucağıma aldım. Sağ mememi verdim emmeğe başladı. Sol mememi verdim emmedi.”

Abdulmuttalib bana dedi ki;

-“Sana müjdeler olsun ki, hanımlar içinde senin gibi ni’mete kavuşan olmadı.”

Amine hatun (r.anha) da bana çocuğunu verdikten sonra;

-“Ey halime, üç gün evvel bir nida işittim ki, (-“Senin oğluna süt verecek kadın Beni Sa’d kabilesinden Ebi Zeybe soyundandır”) diyordu.

Ben de dedim ki;

-“Ben, Beni Sa’d kabilesindenim ve babamın künyesi Ebi Zeybe’dir.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Beni Sa’d vadisindeki Hazret-i Halime (r.anha) nın evinin yeri

Halime-i Sa’diye annemizin mezarı (Cennet-ül Baki’)

Muhammed (Aleyhis selam)- 16

Halime hatun (r.anha) yine şöyle anlatmıştır;

-“Âmine hatun (r.anha) bana daha nice vak’aları anlattı ve vasiyette bulundu. Ben de Mekke’ye gelmeden önce bir ruya görmüştüm.”

Ruyam’da bana;

(-“Ey Halime, Mekke’ye var, orada çok faydalanırsın. Sana bir nûr, arkadaş olur. Bu ru’yayı henüz kimseye anlatma, gizle!)” denildi.

Mekke’ye gelirken de sağımdan solumdan sesler duyardım ve bana gaibden

(-“Sana müjdeler olsun ey Halime, o parlak nûr’u emzirmek sana nasib olacak.) diye seslenildi.”

Halime hatun (r.amha) şahit olduğu daha nice hadiseleri anlatmıştır.

Halime hatun (r.anha) der ki;

-“Muhammed (s.a.v.) i alıp Hazret-i Âmine (r.anha) nin evinden ayrıldım. Kocamın yanına gelince kocam O’nun yüzüne bakıp kendinden geçti.”

Bana;

-“Ey Halime bu güne kadar böyle güzel yüz görmedim.” Dedi.

O’nu yanımıza alır almaz kavuştuğumuz bereketler gelince de; Kocam;

-“Ey Halime bilmiş ol ki, sen çok mübarek bir çocuk almışsın.” Dedi.

Halime (r.anha) da;

-“Vallahi, bende zaten böyle dilerdim.” Dedi.

Halime hatun (r.anha), kocası ile birlikte Muhammed aleyhis selam’ı büyütmek üzere Merkke’den alıp yola çıktıkları anden itibaren O’nun bereketine kavuşmaya başladılar.

Çelimsiz ve hızlı gidemeyen merkepleri öylesine hızlı yürüyordu ki, beraber geldikleri kafile onlardan önce yola çıkıp çok uzaklaşmış olmasına rağmen kafileye yetişip onları geçip gitmişti.

Beni Sa’d yurduna vardıktan sonra görülmemiş bir bolluğa ve berekete kavuştular. Sütü az olan hayvanları bol bol süt veriyor. Bunu gören komşuları hayret edip, bunun emzirmek için aldıkları çocuk sebebiyle olduğunu açıkça anlamışlardı.

Kuraklık sebebiyle çok sıkıntıya düşünce yağmur duâsına çıktılar. O’nu yanlarında götürüp duâ ederek O’nun hürmetine bol yağmura ve berekete kavuştular.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) süt annesi, Halime hatun (r.anha) nun sağ memesini emer, sol memesini emmezdi. O’nu da süt kardeşi emerdi.

İki aylık iken emekledi. Üç aylık olunca ayakta durur, dört aylık iken duvara tutunarak yürürdü. Beş aylık iken yürüdü, altı aylık iken çabuk yürümeye başladı. Yedi aylık iken her tarafa gider oldu. Sekiz aylık iken anlaşılacak şekilde, dokuz aylık iken gayet açık konuşmaya başladı. On aylık iken ok atmaya başladı.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Halime (r.anha) nin memleketi olan Beni Sa’d vadisi

Muhammed (Aleyhis selam)- 17

Halime hatun (r.anha) şöyle anlatmıştır;

-“İlk konuşmaya başladığında “Lâ ilahe illallahü vallahü ekber. Velhamdülillahi rabbilâlemin” dedi.

O günden sonra;

-“Bismillah”demeden hiçbir şeye elini uzatmazdı. Sol eliyle bir şey tutmazdı. Gece gündüz belli zamanlarda bevl ederdi. Yürümeye başladığında çocukların oynadıkları yerden uzak dururdu.”

Ve onlara;

-“Biz bunun için yaratılmadık.” Derdi.

Halime hatun (r.anha) şöyle devam etmiştir;

-“Her gün O’nu güneş ışığı gibi bir nûr kaplar ve yine açılırdı. İki yaşına girdiğinde gelişmiş gösterişli bir çocuk olmuştu. Üzerinde beyaz bir bulut daima O’nunla birlikte hakeket eder, onu gölgelerdi.”

Bir gün Halime hatun (r.anha) farkında olmadan süt kardeşi Şeyma ile öğlenin yakıcı sıcağında kuzuların yanına gitmişti. Halime hatun (r.anha), O’nu yanında göremeyince hemen arayıp buldu.

Şeyma’ya;

-“Niçin sıcakta dışarı çıktınız?” dedi.

Şeyma;

-“Anneciğim! Kardeşimin başı üzerinde bir bulut O’nu daima gölgeliyor.” Dedi.

Süt kardeşleri ve hiç kimse O’ndan ASLA incinmemiştir.

Halime hatun (r.anha) şöyle anlatmıştır;

-”Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) iki yaşına girince O’nu sütten kestim. Sonra O’nu annesi Âmine hatun (r.anha) a vermek üzere kocamla Mekke’ye gittik. Fakat O’nun öyle bereketlerine kavuştuk ki, ondan ayrılmak, mübarek yüzünü görmemek bize çok güç geliyordu. O’nun hallerini annesine anlattım.”

Âmine hatun (r.anha);

-“Benim oğlumun büyük şanı vardır.” Dedi.

Ben;

-“Vallahi, bundan daha mübarek bir kimse görmedim.” Dedim.

Sonra

-“Âmine hatun (r.anha) a, bir çok bahaneler söyleyerek biraz daha yanımızda kalmasını istedim. Nihayet biraz daha yanımızda kalması için izin aldım. Tekrar yanımıza alıp kabilemize döndük. O’nun bereketiyle malımız mülkümüz ve şanımız artı. Her işimizde ni’metlere kavuştuk.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Şakk-ı Sadr olayının geçildiği yer (Beni Sa’d memleketi)

Muhammed (Aleyhis selam)- 18

Bir gün süt kardeşi Abdullah ile evlerinin yakınında bulunan kuzuların arasına gitmişlerdi.

Süt kardeşi koşarak eve gelip;

-“Beyaz elbiseli iki kişi, Kureyşli kardeşimi yere yatırıp KARNINI YARDILAR, ELLERİNİ KARNINA SOKTULAR!”dedi

Halime hatun (r.anha) ile kocası Hâris, hemen süratle koşup yanına geldiler. Baktılar ki, rengi değişmiş, semaya bakıyor ve tebessüm ediyor.

-“Sana ne oldu yavrucuğum?” diye sorduklarında;

Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle anlattı;

-“Yanıma beyaz elbiseli iki kişi geldi. Birinin elinde içi kar dolu bir tas vardı. Beni tutup, göğsümü yardılar. KALBİMİ DE ÇIKARIP YARDILAR. Ondan SİYAH bir kan pıhtısı çıkardılar. GÖĞSÜMÜ VE KALBİMİ O KAR’LA TEMİZLEDİLER ve kapatıp kayıboldular.” Dedi.

Peygamberimiz (Sallallahua leyhi ve Sellem) üç yaşında iken olan bu hadise’ye “ŞAKK-I SADR” (Göğsünün yarılması) denir. Bu husus Kur’an-i Kerim’de İnşirah suresinin birinci (1) ayetinde bildirilmektedir.

Muhammed Aleyhis selam’a Peygamberlik verildikten sonra Eshab-i Kiram (r.anhüm) dan bazıları;

-“Ya Resulallah, bize kendinizden bahseder misiniz?” deyince

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“Ben Ceddim İbrahim’in duasıyım. Kardeşim İsa’nın müjdesiyim! Annemin ise ruyasıyım. O bana hamile iken Şam saraylarını aydınlatan bir nûr’un kendisinden çıktığını görmüştü…Ben Sa’d bin Bekir oğulları yanında emzirilip büyütüldüm. Bir gün süt kardeşim ile birlikte evimizin arkasında kuzuları otlatıyorduk. O sırada yanıma beyaz elbiseli iki kişi geldi. Birinin elinde içi kar’la dolu altın bir tas vardı. Beni tuttular, göğsümü yardılar, kalbimi de çıkarıp yardılar. Ondan SİYAH bir kan parçası çıkarıp bir yana attılar. GÖĞSÜMÜ VE KALBİMİ o karla temizlediler.” Buyurdu.

Halima hatun (r.anha), dört yaşından sonra O’nu Mekke’ye götürüp annesine verdi. Dedesi Abdulmuttalib, Halima hatun (r.anha) a çok büyük hediyeler verip ihsanda bulundu.

Halima hatun (r.anha) O’nu Mekke’ye bırakınca;

-“Sanki canım ve gönlüm de O’nunla birlikte kaldı.” Demiştir.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Ebva köyü (Hazret-i Âmine Radiyallah-u anha’nın vefat ettiği yer)

Muhammed (Aleyhis selam)- 19

Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) altı yaşına kadar da Annesinin yanında büyüdü. Altı yaşında iken Annesi, Ümmi Eymen adındaki cariye ile birlikte akrabalarını ve babası Abdullah (r.a.) ın mezarını ziyaret etmek için Medine’ye gittiler.

Medine’de bir ay kaldılar. Bu sırada Muhammed Aleyhis selam Beni Neccar kuyusu denilen havuzda yüzmeyi öğrendi. Bu sırada Medine’deki bir Yahudi bilgin ONDAKİ nübüvvet alametlerini gördü.

Yanına yaklaşıp ismini sordu.

Muhammed Aleyhis selam;

-“Ahmed’dır deyince,

Yahudi bilgin;

-“Bu çocuk ahır zaman Peygamberi olacaktır.”

Gene orada diğer Yahudi alimlerinden bazıları da O’ndaki Peygamberlik alametini görmüşler ve Peygamber olacağını anlamışlardır.

Onların bu sözlerini duyan Ümmi Eymen (r.anha) durumu Hazret-i Âmine (r.anha) ye haber verince Hazret-i Âmine (r.anha) O’na bir zarar gelmesinden çekinerek O’nu alıp, Mekke’ye dönmek üzere yola çıktı.

EBVA denilen yere geldiklerinde Hazret-i Âmine (r.anha) hastalandı. Hastalığı artıp sık sık kendinden geçiyordu.

Başında duran oğlu Muhammed Aleyhis Selam’a bakarak şu beyitleri söyledi;

-“Eskir yeni olan, ölür yaşayan,
Tükenir çok olan, var mı genç kalan.
Ben de öleceğim, tek farkım şudur.
Seni ben doğurdum, şerefim budur.
Geride bıraktım hayırlı evlat,
Gözümü kapadım, içim pek rahat.
Benim nâmım kalır daim dillerde,
Senin sevgin yaşar hep gönüllerde.”

Biraz sonra vefat etti.


Orada defn edildi. Hazreti Âmine vefat ettiğinde Yirmi yaşında idi.


Ümmü Eymen (r.anha), Muhammed Aleyhis Selam’ı yanına alıp, birkaç gün süren yolculuktan sonra Mekke’ye getirip dedesi Abdulmuttalib’in yanına bıraktı.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Beni Sa’d vadisindeki Halime Radiayallah-u anha’nın evinin yeri

Muhammed (Aleyhis selam)- 20

Muhammed Aleyhis Selam’ın babası ve Annesi İbrahim Aleyhis selam’ın dininde idi Yani Mü’min idiler.

İslâm âlimleri; ONLARIN İbrahim Aleyhis selam dininde olduklarını ve Muhammed aleyhis selam Peygamber olduktan sonra da O’nun Ümmetinden olmaları için dirilip, Klime-i Şehadet’i işittiklerini, söylediklerini ve BÖYLECE BU ÜMMET’TEN DE OLDUKLARINI BİLDİRMİŞLERDİR.

Muhammed Aleyhis selam sekiz yaşına kadar da dedesinin yanında büyüdü.

Dedesi Abdulmuttalib Mekke’de sevilen ve çeşitli işleri idare eden bir zat olup, heybetli, sabırlı, ahlaklı dürüst, mert ve cömert idi. Fakirleri doyurur, hatta aç, susuz kalan hayvanlara bile YİYECEK VERİRDİ. Allah’a ve ahret’e inanırdı.

Kötülüklerden sakınan, cahiliye devrinin çirkin âdetlerinden uzak duran bir zat idi. Mekke’de zulme, haksızlığa engel olur, oraya gelen misafirleri ağırladı.

Ramazan ayında Hira dağında inzivaye çekilmeyi âdet edinmişti. ÇOCUKLARI SEVEN VE SEFKAT SAHİBİ olan Abdulmuttalib, Muhammed (s.a.v.) ı bağrına basıp gece gündüz yanından ayırmadı. O’na büyük bir sevgi ve şefkat gösterirdi.

Kâ’be’nin gölgesinde kendisine mahsus olan minderinde onunla beraber oturur, mâni olmak isteyenlere;

-“Bırakın oğlumu, O’nun şanı yücedir!” derdi.

Peygamberimiz (s.av.) in dadısı Ümmi Eymen’e, O’na iyi bakmasını önemle tembih eder.

-“Oğluma iyi bak. Ehl-i kitab, benim oğlum hakkında bu Ümmetin Peygamberi olacak diyorlar.” Dedi.

Ümmi Eymen demiştir ki;

-“O’nun çocukluğunda ne açlıktan, ne de sususzluktan şikayet ettiğini görmedim. Sabahlayın bir yudum zemzem içerdi.”

Kendisine yemek yedirmek istediğimizde;

-“İstemem tokum.” Derdi.

Abdulmuttalib uyurken ve odasında yalnızken, ondan başkasının yanına girmesine musaade etmezdi. O’nu daima öper, okşar, sözlerinden ve haraketlerinden son derece hoşlanırdı. Sofrada O’nu yanına alır dizine oturtur; yemeğin en iyisini ve en lezzetlisini O’na yedirir ve O gelmeden sofraya oturmazdı.

O’nun hakkında nice ruyalar görüp bir çok hadiselere şahit oldu. Bir defasında, Mekke’de kuraklık ve kıtlık olmuştu. Abdulmuttalib, gördüğü bir ruya üzerine Muhammed Aleyhis selam’ın elinden tutup Ebû Kubeys dağına çıkıp;

-“Allahım, bu çocuk hakkı için, bizi bereketli bir yağmur ile sevindir.” Diyerek duâ etti.

Duâ’sı kabul olundu ve bol yağmur yağdı. O zamanki şairler bu hadiseyi şiirler yazarak dile getirmişlerdir.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Kâ’be-i Muazzama

Muhammed (Aleyhis selam)- 21

Abdulmuttalib, bir gün Kâ’be’nin yanında otururken, Necranlı bir rahip yanına gelip onunla konuşmaya başladı.

Bir ara;

-“Biz İsmail oğullarından en son GELECEK OLAN PEYGAMBERİN SIFATLARINI KİTAPLARDA YAZILI OLDUĞUNU OKUDUK. Burası (Mekke) O’nun doğum yeridir. Sıfatları şöyle şöyledir!” diyerek birer birer saymağa başladı.

Bu sırada, Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanlarına gelmişti. Necranlı rahip, O’NU DİKKATLE SEYRTEMEYE BAŞLADI, sonra da yaklaşıp gözlerine, sırtına, ayaklarına baktı

Ve heyecanla;

-“İşte O budur. Bu çocuk senin neslinden midir?” dedi.

Abdulmuttalib;

-“Oğlumdur!” deyince

Necran’lı rahip;

-“Biz kitablarda okuduğumuza göre O’nun babasının sağ olmaması lazım!” dedi.

Abdulmuttalib;

-“O, oğlumun oğlumdur. Babası daha doğmadan, annesi hamile iken ölmüştü.” Deyince

Rahip;

-“Şimdi doğru söyledin.”

Bunun üzerine Abdulmuttalib oğullarına;

-“Kardeşinizin oğlu hakkında söylenileni işitin de, O’nu iyi koruyun!” dedi.

Abdulmuttalib vefatı yaklaşınca oğullarını toplayıp Peygamberimiz (s.a.v.) e;

-“Yavrum, bu amcalarından hangisinin yanında kalmak istersin?” deyince

Muhammed (s.a.v.) koşup amcası Ebû Talib’in kucağına oturdu. O’nun yanında kalmak istediğini söyledi.

Peygamberimiz (s.a.v.) i dedesi Abdulmuttalib oğlu Ebû Talib’e bıraktı ve O’NA İYİ BAKMASINI ÖNEMLE VASİYET ETTİ. Bundan sonra da vefat etti.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

İbrahim Aleyhis-selam Makamı

Muhammed (Aleyhis selam)- 22

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sekiz yaşından sonra amcası Ebû Talib’in yanında kalmaya başladı ve O’nun himayesinde büyüdü. O ZAMAN Mekke’de Ebû Talib de babası Abdulmuttalib gibi Kureyşin illeri gelenlerinden, sevilen saygi gösterilen ve sözü dinlenilen bir zat idi.

O’da Peygamberimiz (s.a.v.) e büyük bir saygı ve şefkat gösterdi. O’nu kendi çocuklarından çok sever yanına almadan uyumaz, bir yere gitmez,

Ve;

-“Sen çok hayırlısın, çok mübareksin!” derdi.

O elini uzatmadan yemeğe başlamaz, önce O’nun başlamasını isterdi. Bazen de Ona ayrı sofra kurdururdu. Sabahları uyandığında yüzünün pırıl pırıl parladığını, saçlarının taranmış olduğunu görürlerdi.

Ebû Talib’in fazla malı yoktu ve ailesi de kalabalıktı. Muhammed Aleyhis selam’ı himayesine aldıktan sonra bolluğa ve berekete kavuştu.

Mekke’de vuku bulan kuraklık sebebiyle halk sıkıntıya düştüklerinde Ebû Talib O’nu Kâ’be’nin yanına götürüp duâ etti. O’nun bereketiyle bol yağmur yağdı. Kuraklıktan ve kıtlıktan kurtuldular.

Ebû Talib bir defasında Şam’a ticaret için gidreken, Muhammed Aleyhisselâm’ı da dokuz veya oniki yaşında bulunduğu sırada yanında götürdü.

Ticaret kervânı uzun bir yolculuktan sonra Busra’da Hıristiyanlara mahsus bir manastırın yakınında konakladı. Bu manastırda “Bahira” adında bir rahip kalmakta idi. Önceden Yahudi alimlerinden iken sonradan Hıristiyan olan bu bilgili rahibin yanında elden ele geçerek saklanan bir kitap bulunmakta ve birçok şeyler ondan sorulmakta idi.

Kureyş kervanı daha önceki yıllarda buradan defalarca gelip geçmesine rağmen hiç ilgilenmemişti. Her sabah manastırın damına çıkıp kafilelerin geldiği yöne bakarak merakla bir şey beklerdi. Rahip “Bahira’ya” bu defa bir hal olmuştu ve heyecanla irkilip yerinden fırlamıştı.

Çünkü o, Kureyş kervanı uzaktan göründüğü sırada kervanın üstünde beyaz bir bulutun da onlarla birlikte geldiğini görmüştü. Bu bulut Muhammed Aleyhisselam’ı gölgelemekteydi.

Kervan konaklayınca da Muhammed Aleyhisselam’ın altına oturduğu ağacın dallarının üzerine doğru eğildiğini de görerek iyice heyecanlanmıştı.

Hemen bir sofra hazırlatıp, acele ile bir de davetçi göndererek Kureyş kervanında bulunanların hepsini yemeğe davet etti. Kureyş kervanında bulunanlar Muhammed Aleyhisselam’ı mallarının yanında gözlemek üzere bırakıp rahip “Bahira’nın” yanına gittiler.

Rahip “Bahira” gelenlere dikkatle bakıp:

-“Ey Kureyş topluluğu, içinizden yemeğe gelmeyen var mı?” diye sorunca:

Kafileden biri;

-“Evet, bir kişi var.” Dediler.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Revda-i Mutahhara (Sallallahu aleyhi ve sellem)

Muhammed (Aleyhis selam)- 23

Rahip “Bahira” gelenlere dikkatle bakıp:

-“Ey Kureyş topluluğu, içinizden yemeğe gelmeyen var mı?” diye sorunca:

-“Evet, bir kişi var.” Dediler.

Çünkü Kureyşliler geldiği halde bulut duruyordu. Bulut gelmeyince kervanda davete gelmeyen olduğunu anladı.

Rahip “Bahira” ısrarla O’nun da çağırılmasını isteyince gidip çağırdılar. Gelir gelmez O’na DİKKAT’LE BAKMAYA , İNCELEMEYE BAŞLADI. Yemekten sonra hallerine işlerine dair bir çok sualler sordu.

Muhammed Aleyhis selam da cevap verdi. Rahip “Bahire” gördüğü amametlerin ve aldığı cevapların hepsi için AHIR ZAMANDA GELECEK OLAN PEYGAMBERİN sıfatları hakkında bildiklerine tam uyduğunu gördü.

Sonra sırtını açıp “Nübüvvet mührünü” de görünce;

Ebû Talib’e;

-“Bu çocuk senin neslinden midir?” dedi.

Ebû Talib;

-“Oğlum.” Deyince

Rahip “Bahira”;

-“Kitablarda bu çocuğun babasının sağ olmayacağı yazılı. O senin oğlun değildir.” Dedi.

Bu sefer Ebû Talib;

-“O benim kardeşimin oğludur.”

Rahip “Bahira”;

-“Babası ne oldu.” Deyince

Ebû Talib;

-“Babası O’nun doğmasına yakın sırada vefat etti.”

Cevabını alan Rahip “Bahira”;

-“Doğru söyledin.” Dedi.

Rahip “Bahira”

-“Annesi ne oldu?” dedi.

Ebû Talib;

-“O da vefat etti.” Deyince

Rahip “Bahira”;

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu