‘Habeşistan’a Hicret’ olarak etiketlenmiş yazılar

Gül

Ca’fer-i Tayyar (Radiyallahu anhu)- 6

Amr;

-“Hayır, bir kırat (bir para birimi) bile yok!” dedi.

Necaşi (r.a.);

-“O halde siz bunlardan ne istiyorsunuz?” diye sorunca,

Amr;

-“Onlar ile biz bir dinde ve bir işte idik. Onlar, bunları bıraktılar. Muhammed’e ve dinine uydular.” Dedi.

Necaşi (r.a.), Hazret-i Ca’fer (r.a.) e;

-“Siz bulunduğunuz dini bırakıp ne diye başkasına uydunuz? Kavminizin dininden ayrıldığınıza, ne benim dinimde ne de bunların dininde olmadığınıza göre, sizin edindiğiniz bu din hakkında bilgi veriniz?” diye sordu.

Hazret-i Ca’fer-i Tayyar (r.a.);

-“Ey hükümdar! Biz cahil bir millet idik. Putlara tapardık. Ölmüş hayvan leşini yer, her türlü kötülüğü işlerdik. Akrabalarımızla münasebetlerimizi keser, komşularımıza kötülük yapardık. Kuvvetli olanlarımız zaif olanlarımızı ezerdi. Allah-u Teâlâ bize, kendimizden, doğruluğunu emin’liğini, iffet ve temizliğini, soyunun düzgünlüğünü bildiğimiz bir Peygamber göndrerinceye kadar, biz bu vaziyette idik. O peygamber (Sallallahu aleyhi ve selem) bizi, ALLAH-U TEÂLÂ’NIN VARLIĞINA, BİRLİĞİNE İNANMAYA, O’na ibadete bizim ve atalarımızın tapına geldiği taşları ve putları bırakmaya da’vet etti.”

Derin bir sessizlik oldu.

Cafer-i Tayyar (r.a.) sözlerine şöyle devam etti.

-“Doğru sözlü olmayı, emanete hiyanet etmemeyi, akrabalık haklarını gözetmeyi, günahlardan ve kan dökmekten sakınmayı bize emretti. Her türlü ahlaksızlıklardan, yalan söylemekten, yetimlerin malını yemekten, namuslu kadınlara dil uzatmaktan ve iftira etmekten bizi yasakladı. Allah-u Teâlâ’ya eş, ortak koşmaksızın ibadet etmeyi, Namaz kılmayı, Zekat vermeyi, Oruç tutmayı bize emretti. Biz de kabul ettik ve O’NA İMAN ETTİK. O’nun Allah’dan getirip bütün söylediklerine tâbi olduk. Allah-u Teâlâ’ya ibadet ettik. O’nun bize haram kıldığını haram, Helal kıldığını Helal olarak kabul ettik.”

Ca’fer-i Tayyar (r.a.) sözlerine yine şöyle devam etti.

-“Bu yüzden kavmimiz, bize düşman olup, bize zulüm ettiler. Bizi dinimizden döndürüp, Allah’a ibadetten vaz geçirip putlara taptırmak için türlü işkencelere ve mihnetlere uğrattılar. Bizi perişan ettiler. Bizi yeniden putlara taptırmak için zulmettiler. Bizi sıkıştırdıkça sıkıştırdılar. Bizimle, dinimizin arasına girdiler ve bizi dinimizden ayırmak istediler. Biz de yurdumuzu yuvamızı bırakarak senin ülkene sığındık. Seni başkalarına tercih ettik. Senin himayene, komşuluğuna can attık. Senin yanında zulme haksızlığa uğramiyacağımızı ummaktayız.” Dedi.

Ca’fer-i Tayyar (r.a.) konuşmasına devam etti.;

-“Selam verme işine gelince biz seni Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) ın selam’ı ile selamladık….

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ca’fer-i Tayyar (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Girnavas Mevki-i (Nusaybin)

Ca’fer-i Tayyar (Radiyallahu anhu)- 9

Necaşi (r.a.), bundan sonra, Kureyş elçilerinin getirdikleri hediyeler için;

-“Benim bunlara ihtiyacım yoktur! Başkalarının gasp ettiği bu mülkümü, Allah bana geri verirken ve halkı bana boyun eğdirirken, benden rüşvet almadı.” Diyerek hediyelerini kendilerine geri verdi.

Kureyş elçileri de, Necaşi (r.a.) nin huzurundan suçlu suçlu ayrıldılar.

Elçiler gittikten sonra;

Bir gün, necaşi (r.a.) eski elbiselerini giyip saraydan çıktı. Başında tac ve arkasında padişahlık elbisesi yoktu. Toprak üzerine oturdu. Papazlar bu hale şaşırdı. Sonra Hazret-i Ca’fer-i Tayyar (r.a.) i ve diğer Eshab-i Kiram (r.anhüm) u çağırdı.

Onlar geldiler.

Melik Necaşi (r.a.) yi bu vaziyette görüp sustular.

Necaşi (r.a.) Cafer-i Tayyar (r.a.) a;

-“Ben etrafa haberciler gönderdim. Bana müjde haberi getirdiler. Allah-u Teâlâ , Resul (s.a.v.) üna yardım etmiş. Bedir savaşında düşmanlarını helak eylemiş. Kafirlerden Şeybe, Utbe bin Rebie, Ebû Cehil, Umeyye bin Halef cümlesi helak olmuşlar ve bir çoğu de esir olmuşlar.” Dedi.

Hazret-i Cafer (r.a.) sevincini açıklayıp şükrettikten sonra;

-“Ey Melik! Böyle eski elbiseler giymenize sebep nedir?”

Necaşi (r.a.);

-“İncil’de gördüm ki, Hak Teâlâ kullarına bir ni’met verdiği vakit bu ni’meti başkasına haber veren kimsenin tevazu yapması gerekir. Şimdi Hak Teâlâ, Sevgili Peygamberi (s.a.v.) ne zafer ihsan eylemiş, bunu size haber vermek için böyle yaptım.” Dedi.

Hazret-i Ümmü Seleme (r.anha) sözlerine şöyle devam etti;

-“Biz böyle sıkıntısız bir halde yaşarken bir kişi çıkarak, Hükümdara rakip olmuş, Habeş Sultanlığını, necaşi (r.a.) nin elinden almak istemişti. Buna son derece üzülmüştük. Bilmediğimiz tanımadığımız birisi başa geçer de bize hürriyet tanımaz diye endişe ediyorduk.”

-“Necaşi (r.a.), Nil nehrini geçerek bu rakibi ile karşılaştı. Müslümanlar, içlerinden birinin Nil’i geçip, durumu araştırmasını istediler. Müslümanların en genci olan Zübeyr bin Avvam (r.a.) bir su tulumunu şişirip, göğsüne dayamış ve yüzerek nehri geçmişti.”

-“Müslümanlar, Necaşi (r.a.) nin gâlip olması için duâ ediyorlar. O’nun bütün Habeşistan’a hakim olmasını istiyorlardı. Kısa zamanda Hazret-i Zübeyr bin Avvam (r.a.) müjde haberini getirdi. Necaşi (r.a.) muvaffak olmuş, Müslümanlar da onun himayesinde olarak rahat yaşamışlardı.”

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ca’fer-i Tayyar (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Kâ’be-i Mükerreme

Muhammed (Aleyhis selam)- 49

Bi’setin beşinci yılında Eshab-i Kiram (r.anhüm) dan 10’u erkek, 5’i kadın olmak üzere 15 kişilik bir kafile Mekke’den ayrılarak Habeşistan’a Hicret ettiler. Müşrikler bu hicret’e mani olamk için harakete geçtiler. Fakat hicret edenler süratle uzaklaştıkları için engelleyemediler.

Bi’setin altıncı yılında Hazret-i Hamza (r.a.) nın, sonra da Hazret-i Ömer (r.a.) in Müslüman olması üzerine Müslümanların durumu kuvvetleniyor ve İslamiyet günden güne yayılıyordu.

Habeşistan’a hicret eden ilk kafilenin Hükümdar Necaşi tarafından iyi karşılanması üzerine, Peygamberimiz müşriklerin baskı ve işkencelerine maruz kalan Müslümanlardan ikinci bir kafileyi de Bi’setin yedinci yılında Habeşistan’a gönderdi.

80’ı erkek, 10’u kadından meydana gelen bu kafile de Habeşistan’a Hicret etti. Müşrikler bu hicrete hiç tahammül edemedi. Hicret eden Müslümanların peşinden adamlarını gönderdiler.

Müşriklerin gönderdikleri kişiler Habeş hükümdarı Necaşi (r.a.) nin yanına varıp Müslümanları kendilerine teslim etmesini istediler. Necaşi (r.a.) sebebini sorunca yalan söylediler. Bunun üzerine Necaşi (r.a.) Müslümanları çağırdı. Onlara sebebini sordu.

Ca’fer bin Ebi Talib (r.a.) şöyle cevap verdi;

-“Ey Hükümdar! Biz cahil bir milettik. Putlara tapardık. Akrabalarımızla münasebeti keser, komşularımıza kötülük yaprdık. Kuvvetli olanlarımız, zayıf olanlarımızı ezerdi. Her türlü kötülüğü işlerdik. Allah-u Teâlâ bize, aramızdan en üstün, en emin ve en şerefli olan Muhammed Aleyhisselam’ı Peygamber olarak gönderdi.”

Ca’fer bin Ebi Talib (r.a.) sözlerine şöyle devam etti;

-“O peygamber Allah-u Teâlâ’ya iman etmeye ve O’na ibadete çağırıyor. Şimdiye kadar taptığımız putları, taşları terk etmemizi söyliyor. Doğru sözlü olmayı, emanetleri yerine getirmeyi, akrabalık haklarını gözetmeyi kan dökmekten ve gübahlardan sakınmayı emretti. Biz de O’nu tasdik ettik. O’na iman ettik. Tebliğ ettiği şeylere tabi olduk.”

Ca’fer bin Ebi Talib (r.a.) sözlerine şöyle son verdi.

-“İşte bu yüzden kavmimiz bize düşman kesildi. Bizi Allah-u Teâlâ’ya ibadet etmekten vazgeçirmeye kalkıştılar. Bunun için bize her çeşit işkence yaparak zulmettiler. Biz de yurdumuzu bırakarak, senin himayene geldik. Yardımını ummaktayız…”

Habeş hükümdarı Necaşi (r.a.) bunları dinledikten sonra kendini tutamayıp;

-“Vallahi bu aynı kandilden fışkıran bir nur’dur ki, Hazret-i Musa aleyhis selam da Hazret-i İsa aleyhisselam da bunu bildirmiştir…” dedi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Kâ’be-i Muazzama

Muhammed (Aleyhis selam)- 50

Necaşi (r.a.) bu sözleri söyledikten sonra müşriklerin elçilerine dönüp;

-“Hadi çekip gidiniz ben onları size asla teslim etmem…” dedi.

Necaşi (r.a.) Müslümanlara çok yardım etti. Sonra kendisi de Müslüman oldu. Habeşistan’a hicret eden Müslümanlar orada yedi yıl kaldılar. Daha sonra Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) Medine’ye hicret edince Onlar da Medine’ye geldiler.

Bu arada İslamiyetin yayılmasına mani olmak için her yola başvuran müşrikler, Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) e çeşitli şeyler soruyorlar, nazil olan ayetler okundukça aldıkları cevaplar ve gördükleri mu’cizeler karşısında şaşırıyorlardı.

Günden güne Müslümanların sayısı artıkça bunu engellemek için çeşitli yollar deneyen müşrikler, bu defasında Müslümanları muhasara altına almaya, başta ticari ve diğer münasebetleri tamamen kesmek üzere karar aldılar.

Müslümanlara hiçbir şey satmamaya ve onlardan hiçbir şey satın almamaya yemin ettiler. Bu anlaşmalarını bir kağıda da yazarak Kâ’be içine astılar.

Müslümanlar ise Şı’b-i Ebi Talib (Ebû Talib mahallesi) denilen yerde toplanmışlardı. Müşrikler bu mahalleye yiyecek, içecek hiçbir şey sokmuyorlardı. Oradan bir şey satın almak üzere çıkmak isteyene orada yiyecek, içecek satmak için gitmek isteyen hiçbir satıcıya fırsat vermiyorlardı.

Bu mahallede muhasara altına alınan Müslümanlar ise dışarıdan fazla bir şey satın almadıkları için şiddetli kıtlıkla karşı karşıya kalmışlardı.

Sadece Hac mevsiminde dışarı çıkabiliyorlar, ancak Mekke’ye gelen tüccarlardan bir şey satın almak istediklerinde müşrikler, tüccarlardan fiatlarını çok yüksek tutmalarını istiyorlardı.

Bu sebeple Müslümanlar fazla bir şey satın almıyorlardı. Öyle ki bazıları yiyecek bulamadıkları için ağaç yapraklarını yiyerek açlıklarını gideriyorlardı.

Küçük çocuklar açlıktan feryat ediyordu. Müslümanlar içinde zengin olanlar sıkıntıya düşenlerin ihtiyacını karşılamak için bütün mallarını harcamışlardı. Ancak bu da kafi gelmemişti.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu