‘hicret’ olarak etiketlenmiş yazılar

Aşura günü fazileti

14 Temmuz 2008

dsc08859-fuadyusufoglu-girnavas.JPG

Girnavas Mevki-i (Nusaybin)

İbni Abbas (r.a.) dan rivayet edilmiştir.

Der ki;

-“Resulüllah (Sallallahu aleyhi ve selem) Medine’ye geldikleri vakit Aşura günü Yahudilerin oruç tutmakta olduklarını gördü. Bunun sebebini sorunca,

Yahudiler şöyle dediler;

-“Allah (c.c.) Musa Aleyhis selam) ı ve İsrail oğullarını Fir’avunın şerrinden kurtardı. Biz ona hürmetten oruç tutuyoruz.”

Bunun üzerine Resulüllah (Sallallahu aleyhi ve selem):

-“Biz Musa (Aleyhis selam) a sizden daha layıkız.” Buyurdu. Ve o gün oruç tutulmasını emretti.

Aşurenin fazileti hakkında, bir çok haberler varid olmuştur:

Adem (aleyhis selam) ın tevbesi o gün kabul olundu. Adem (aleyhis selam) Aşure günü yarartıldı. Cennete o gün girdi. Arş, kürsi, gökler, yer, güneş, ay, yıldızlar ve cennet Aşure günü yaratıldı.

İbrahim (Aleyhis selam) o gün doğdu. Ateşten o gün kurtuldu. Musa (aleyhis selam) ın ve beraberindekilerin kurtulduğu ve Fir’avnın ve beraberindekilerin boğulduğu gün de aşure günüdür.

Aşure günü, İdris (aleyhis selam) yüksek makama çıkarıldı. O gün Nuh (Aleyhis selam) ın gemisi Cudi dağının üzerine karar kıldı.

Yer yüzüne ilk yağmur Aşure günü yağdı. Aşure günün orucu Ramazandan önce farz kılınmıştı. Sonra bunun farziyeti Ramazan orucu ile kaldırıldı.

Resulullah (a.s.v.) hicretten önce Aşure günü oruç tutardı.

Medineye geldiklerinde onu talep etmekte ısrar etti. Hatta ömürlerinin son günlerinde şöyle buyurdular;

-”Eğer gelecek seneye kadar yaşarsam, Aşure günlerinin dokuzuncu ve onuncu günlerini oruç tutacağım.”

Resulüllah (a.s.v.) o sene Aşureye kavuşmadan ahirette intikal buyurdular.

Resulüllah (a.s.v.) onuncu gününden başkasını oruçlu geçirmezlerdi. Fakat dokuzuncu, onuncu ve onbirinci günlerinde oruç tutulmasını teşvik buyururlardı.

-”Siz aşure gününen bir gün önce ve bir gün sonra olarak oruç tutun. Yahudilere muhalefet edin.”

Bil ki;
Resulüllah (a.s.v.) ın torunu Hz. Hüseyin (r.a.) Aşure günü uğradığı musibet, onun Allah (c.c.) katında derecesinin yüksek olduğuna ve onu pak olan ehl-i beytin makamlarına ilhak ettiğne delalet eden bir şehidliktir.

O gün kim haz. Hüseyin (r.a.) ın maruz kaldığı musibeti hatırlarsa, Allah (c.c.) ın emrine uyarak “İnna lillahi ve inna ileyhi raciun.” Demesi gerekir. Rafizilerin, Şiilerin ve delalet ehlinden başkalarının yapmış olduğu şeylerle asla meşgül olmamalı. Ağlamak, sızlamak ve hüzünlenmek suretiyle matem tutmamalıdır. Zira bunlar Mü’minlerin ahlakından değildir.

Eğer Müslumanlıkta, ağlamak sızlamak, yas tutmak hüzünlenmek olsaydı, Hazreti Hüseyin (r.a.) ın dedesi (Kainatın efendisi Peygamberimiz Sallallahu aleyhi ve selem) ın vefatı günü buna daha layıktı. Allah Teala (c.c.) tek başına bize kafidir. O ne güzel vekildir.

Mükaşefetil Kulub (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teala hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Şahadet mertebesine kavuşan Hazreti Hüseyin (r.a.) ın yüzü suyu hürmetine Afv eylesin. AMİN…

Fuad Yusufoğlu

Eshab-i Kehf Camisi (Tarsus)

Hazreti Ömer-ül Faruk (Radiyallah-u anhu)- 6

Hepsi geriye çekilip dağıldılar. Ehl-i İslam, Harem-i şerif’de saf olup, yüksek sesle tekbir aldı. İlk olarak meydanda namaz kıldılar.

Hazreti Ömer (r.a.), o günden sonra dayısı Ebû Cehle ve kafirlerin ileri gelenlerine meydan okudu.

Hazreti Ömer (r.a.) müslüman olunca;

-“Ey Peygamberim sana Allah ve mü’minlerden, senin izinde gidenler yetişir.” Meâlindeki Enfâl sûresi altmışdördüncü âyeti indi.

Hazreti Ömer (r.a.) Müslüman olduktan sonra hicrete kadar Resulullah (a.s.v.) in yanından ayrılmadı. O’da diğer Müslümanlarla birlikte İslamiyetin yayılmasında hizmet etti.

Müşriklerin safha safha ilerletikleri düşmanlıları ve işkenceleri karşısında dikilip kahramanca mücadele etti.

Eshab-i Kiram mekke’den Medine’ye gizli hicret ederken, Hazreti ömer (r.a.) açıkça hicret etti.

Hicreti şöyle oldu;

Kılıcını kuşandı yanına oklarını ve mızrağını alıp Kâ’be’yi açıkça 7 defa tavaf etti.

Orada bulunan müşriklere yüksek sesle şunları söyledi;

-“İşte ben de dinimi korumak için Allah yolunda hicret ediyorum. Karısını dul, çocuklarını yetim bırakmak, anasını ağlatmak isteyen varsa önüme çıksın.”

Böylece yanında 20 Müslüman ile açıkça Medine’ye hicret etti. Medine’ye daha önce varıp Resulullah (s.a.v.) in teşrif etmekte olduğunu müjdeledi. Kuba’ya yerleşip Peygamber Efendimiz (s.a.v.) i karşıladı.

Hicretten sonra Eshab-i Kiram (r.anhum) arasında yapılan kardeşlikte Hazreti Ömer de Utban bin Mâlik (r.anhum) ile kardeşlık kurmuştu.

Hergün biri nöbetleşe Resulullah (a.s.v.) ın huzurunda bulunur, duyduklarını birbirlerine naklederlerdi. Abdullah bin Zeyd bin Sa’lebe ve Hazreti Ömer (r.a.) rüyada ezan okunmasını görüp Peygamberimiz (s.a.v.) e söylediler.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) bunu beğenip namaz vakitlerinde okunmasını emir buyurdu;

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer-ül-Faruk (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Naval reş yolu  GİDİŞ  (Nusaybin)

Abdullah bin Mes’ud (Radiyallah-u Anhu);

Eshab-ı Kiram meşhurlarından. İslam’a gelenlerin altıncısıdır. Genç iken İman etti. Kur’an-i Kerim ve Hadis-i şerif ezberledi. İki kere Habeşistan’a ve Medine’ye hicret etti. Bütün gazâlarda ve Yermük muharebesinde bulundu. Cennetle müjdelendi.

Babası Mes’ud, annesi Ümmü Abdullah olup, Sahabeiyye (r.anha) dir. ‘İbn-i Mes’ud ve İbni Ümmi Abd’ isimleriyle meşhurdur.

Künyesi Ebû Abdurrahman veya (Ebû Abdullah) dır. Kısa boylu, hafif esmer, ince ve zayıf bir bünyeye sahipti.

Abdullah İbn-i Mes’ud (r.a.), Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) in has müşaviri, ve hizmetçisi olup, her zaman Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) in huzurunda hatta evine girmeye izin verilmiş, Eshabın seçilmişlerinden idi. Her zaman Resulullah (s.a.v.) in yanında bulunarak Kur’an-i Kerimi iyi öğrendiği gibi pek çok Hadis-i Şerif de dinlemiş ve ezberlemiştir.

İbn-i Mes’ud (r.a.) gençliğinde fakir idi. Bundan dolayı Ukbe bin Ebi Huayf’ın koyunlarını güderdi. Bir gün koyun güderken Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) ve Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) ile karşılaştı.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve selem);

-“Ey genç, içmemiz için sütün var mı?” diye sordular.

Olmadığı cevabını alınca;

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) hiç yavrulamamış bir koyunun memesini mübarek elleri ile sıvazladı ve bir duâ okudu. Koyunun memeleri derhal süt ile doldu.

Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) derince bir toprak çanak getirdi. Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) onun içerisine süt sağdı. Kendisi içti, sonra Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) içti, sonra İbn-i Mes’ud (r.a.) içti.

Sonra Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve selem);

-“Çekil, büzül. Buyurdular.

Koyunun memeleri büzüldü, eski halini aldı.

Bundan sonra Abdullah bin Mes’ud (r.a.) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) in yanına geldi;

-“Ya Muhammed o söylediğin sözden bana da öğretir misin?” dedi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) İbn-i Mes’ud (r.a.) un başını sıvazladı

Ve;

-“Allah-u teâlâ sana rahmet eylesin. Sen (hakkı) öğrenebilecek bir çocuksun.” Buyurdu.

Abdullah bin Mes’ud (r.a.) hemen orada Müslüman oldu. Böylece altıncı müslüman olarak iman etmiş ve ‘Sâbikûn-el evvelin’ (ilk Müslüman olanlardan) olmuştur.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abdullah bin Mes’ud (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Hanimeli gül

Ebû Eyyûb-i Ensari (Radiyallah-u anhu);

Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in mihmandarı, Eshab-i Kiram (r.anhüm) ın büyüklerinden. E  n  s  a  r  d  a  n  d  ı  r

Türkiye’de “Eyyûb Sultan” olarak tanınır. Künyesi Eyyûb’dur. İsmi Halid olup, babasının ki Zeyd bin Kelîb, annesinin ki Hind binti Rebi’a bin Kâ’b idi.

Baba tarafından, Ebû Eyyûb bin Zeyd bin Kelîb bin Sa’lebe bin Abdi Avf bin Ganem bin Mâlik bin Neccar; Anne tarafından da Hind binti Rebi’a bin Kâ’b bin Amr bin İmrü’l-Kays bin Sa’lebe bin Kâb’ın nesliyle Hazret-i Muhammed (Sallallahu alayhi ve Sellem) ile birleşir. Hazrec kabilesine mensuptur.

Doğum tarihi kesin olarak bilinmemesine rağmen, Medine’de Melik Tübb’nin evinde doğdu.

Melik Tübbe, Hazret-i İbrahim (aleyhis selam) in dininden olup, Yemen’de Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) tan YEDİYÜZ SENE ÖNCE YAŞADI. Son Peygamber Hazret-i Muhammed (Sallallahu aleyhi ve sellem) in Memedine’ye geleceğini devrin büyük âlimlerinden öğrenip, buraya gelerek, yerleşti.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) için dahi binalar yaptırıp, İmân ettiğini birldiren bir mektüp yazarak bıraktı.

Hazret-i Resulullah (s.a.v.) Hicret-i Nebevi’den sonra Medine-i Münevvere’ye teşrif edince, vaktiyle Melik Tübbe’nin yaptırdığı ve Hazret-i Halid’in ikamet ettiği evin bahçesine devenin çökmesiyle bu mektup çıkarılıp, peygamberimiz Efendimiz (s.a.v.) e arz edildi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) bir Hadis-i Şerifte;

-“Tübbe’ye sövmeyiniz; Çünkü O mü’min idi.” Buyurdu.

Hazret-i Ebû Eyyûbi Ensari (r.a.), Bi’setin onbirinci senesi (M. 620) Hac mevsiminde iman ederek Müslüman oldu. Bi’setin onikinci senesinde (M.621) Hac mevsiminde İkinci Akabe biatınde bulunarak, Resulullah (s.a.v.) ın sohbeti ile şereflendi. Eshab-i Kiram ve Enasr-i Kiram (r.anhüm) den oldu.

Hanımı Ümmü Eyyûb (r.anha) de Müslüman olup, Peygamberimiz (s.a.v.) e hizmet ile şereflendi. ÜÇ ERKEK, BİR KIZ ÇOCUĞU VARDI. Eyyûb, Abdurrahman, Halid erkek; Amre de kız çocuğudur.

Resulullah (Sallallahu aleyhi vesellem) Hicret’ten sonra ondört gün KUBÂ denilen yerde kaldı. Buradan Medine’ye haraket etmek üzere ana tarafından akrabası ve dayıları olan NECCAROĞULLARI’ na haber gönderdi. Necaroğulları kılınçlarını kuşanıp geldi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) Cuma namazını kılıp Medine’ye haraket ettiler.

Medine’ye geldiklerinde yolun iki tarafını dolduranlar;

-“Resulullah geldi! Resulullah geldi!” deyip, sevinç gözyaşler döküyorlardı.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Eyyûb-i Ensari (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Ammâr nin Yasâr (r.a.) tarafından teşvik edilen KUBA CAMİSİ

Revda-i Muttahhara (Medine-i Münevvere)

Ammar bin Yâser (Radiyallah-u anh)- 3

Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) e;

-“Ammâr (r.a.) kafir oldu.” Dediler.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;

-“Haşa! O kafir olmaz. Başdan ayağa kadar imândır ve eti ile derisi arası imân ile doludur.”

Ammâr (r.a.) küffar elinden kurtulup, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın yanına geldi. Kafirlerin ezâ ve cefâsından ağladı.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) iki mübarek eliyle gözünün yaşını sildi ve teselli buyurdu.

Bu hadise üzerine, Nahl suresinin yüzaltıncı;

-“Kim Allah’a küfrederse, onlara şiddetli bir azâb vardır. Ancak kalbi imân ile kararlaşmış olduğu halde (küfür kelimesini söylemeye) zorlanıp, sadece diliyle söyleyenler müstesnâ.” Ayet-i kerimesi nazıl oldu.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) de Hazret-i Ammâr (r.a.) a;

-“Müşrikler eziyet ederlerse, yine böyle söyle.” Buyurdular.

Ammâr bin Yâser hazretleri (r.a.), Mekke devrinde görmüş olduğu işkenceler karşısında Habeşistan’a HİCRET edenler arasında bulunmuştur.

Bilahare tekrar Mekke’ye dönmüş ve hicret-i Nebevi ‘de Medine’ye hicret ederek Hazret-i Münzir bin Abdü’l-Mübeşşir (r.a.) in misafiri olmuştur.

Daha sonra Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) onu, Ensar (r.anhüm) den Huzeyfe bin Yemân (r.a.) ile din kardeşi yapmıştır.

Medine-i Münevvere’ye gelince, Resulullah (s.a.v.) için bir ibadet ve istirahat yerinin gerekli olduğunu söyledi. İSLAM’DA MESCİD YAPILMASINA İLK TEŞVİK EDEN O OLDU. Kubâ Mescidini O yapmıştı.

Hazret-i Ammar (r.a.); Bedir, Uhud, Hendek, diğer gazâlar ve Biat-ı Rıdvan’da bulundu.

Müseylemet-ül-Kezzab’a karşı yapılan Yemâme muharebesinde bir kulağı kesildi. Kanlar akarken bile Müslüman askerleri harbe teşvik etti. Hucumdan da geri kalmadı.

Hazret-i Ömer Halife olunca, Onu Kufe Valiliğine tayın etti. Cemel, Sıffın muharebelerinde Hazret-i Ali (r.a.) nin yanında yer aldı. 37 (M. 657) Sıffın muharebesinde doksandört yaşında iken şehid oldu. Cenaze namazını Hazret-i Ali (r.a.) kıldırdı.

Elbisesiyle, yıkanmadan defnedildi.

Ammâr bin Yâser (r.a.), ahlaken yüksek bir zattı. Son derece doğru ve hakkaniyete riayetkar idi. Zühd ve takva sahibi idi. Sade yaşardı.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ammar bin Yâser (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) mescidi (Medine-i Münevvere)

Bilâli Habeşi (Radiyallah-u anh)- 7

Bilâli Habeşi (r.a.) âzad edildikten sonra, hicrete kadar Peygamberimiz (s.a.v.) in yanından ayrılmadı. Medine-i Münevvere’ye HİCRET edince bir müddet Sa’d bin Haysume (r.a) nin evinde misafir oldu.

Mekke’den Medine’ye HİCRET eden Eshab-, Kiram (r.anhüm) ile (Muhacirler) Medine’de bulunan Eshab-i Kiram (r.anhüm) (Ensar) arasında KARDEŞLİK kurulmuştu.

Mallarını, servetlerini paylaşmak ve her hususta yardımlaşmak üzere kurulan İSLÂM KARDEŞLİĞİ’NDE Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) Bilâli Habeşi (r.a.) yi de Ensar (r.anahümden) Ebû Rüveyha Abdullah bin Abdurrahman (r.a.) ile KARDEŞ yaptı.

Bu kardeşlik ömürleri boyunca büyük bir fedakarlik ve SADAKATLA devam etmiştir. Bilâli Habeşi (r.a.) nin evlenmesi de Hicretten sonra olmuştur.

Hicretten sonra da İslâmiyet yeni hadiselerle hergün biraz daha yayılıyor, küfür karanlıkları günden güne siliniyordu.

Bilâli Habeşi (r.a.) de, diğer Müslümanlar gibi mühim hizmetler yapıyordu. En mühim hizmetlerinden biri Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) e MÜEZZİNLİK yapması olmuştur.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) dan ayrılmaz, yolculuklarda da bu hizmeti yapardı.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) için lazım olan şeyleri dışarıdan alıp getirdi. Gerektiğinde bu işleri görmek için borç alır sonra da öderdi.

Hane-i Seâdetin işlerini görür, ihtiyaçlarını giderirdi.

Medine-i Münevvere’ye HİCRET yapıldıktan bir müddet sonra MESCİD-İ NEBİ yapıldı.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) Eshab-i Kiram (r.anhüm) a beş vakit namazı cemaatle bu mescidde kıldırıyordu.

Namaz vakti gelince (es-Salat-es-Salat) diye bağırarak namaz vaktinin girdiği bildiriliyordu.

Daha sonra Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) Eshab-i Kiram (r.amhüm) la istişare edip, namaz vakitinin bildirilmesi için bir âlemet tesbitini arzu buyurdu.

Bir kısmı ‘çan’, bir kısmı ‘boru’ çalalım, bir kısmı da ateş yakalım. Dedi.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem); Çan’ın hiristiyanlara, borunun Yahudilere, ateşin Mecusilere mahsus olduğunu söyleyerek başka olmasını istedi.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Bilâli Habeşi (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Mus’ab bin Umeyr (r.a.) nın mezarı Uhud şehidliği

Mus’ab bin Umeyr (Radiyallah-u Anh);

Eshab-i Kiram (r.anhüm) ın büyüklerinden. İslam’ın ilk yıllarında Müslüman oldu. Habeşistan’a sonra da medine’ye ilk hicret edenlerdendir.

Birinci Akabe biatında Müslüman olan ONİKİ KİŞİ, Resulullah (Sallallahualeyhi ve Sellem) dan dini hükümleri ve Kur’an-i Kerim öğretmesi için bir Muallim (Öğretmen) istediler. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tarafından Medine’ye Muallim olarak gönderildi.

Bedir ve Uhud savaşında Muhacirlerin sancağını taşıdı. 3 (M. 625) senesinde Uhud savaşında kırk yaşlarında iken şehid oldu.

Mus’ab bin Umeyr (r.a.) künyesi Ebû Muhammed olup, annesi ve babası tarafından Kureyş’in asil ve zengin bir ailesine mensub idi. Zengin oldukları için gayet rahat bir hayat yaşıyordu.

Orta boylu güzel huylu, nazik ve yumuşak huylu idi. Son derece zeki, fasih ve beliğ (güzel) konuşurdu. Akli selim sahibi olduğundan putlardan nefret ederdi.

Annesi tarafından en iyi şartlar altında refah ve bolluk içinde yetiştirilmişti. Güzel yüzlü ve zengin olduğundan Mekke’de ona gıpta ile bakarlardı.

Peygamberimiz efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurmuşlardır ki;

-“Mekke’de Mus’ab’dan daha zarif, daha narin, daha güzel kimse yok idi. Saçları kıvrım kıvrım idi.”

Bütün bunlara rağmen kalbinde büyük bir boşluk hiseden Mus’ab bin Umeyr (r.a.), Peygamberimiz (s.a.v.) in bir MERKEZ OLARAK seçtiği, İslam’ı anlattığı ve o zaman Mekke’de Müslümanların toplandığı Erkam bin Erkam (r.a.) ın evine giderek Müslüman oldu.

Mus’ab bin Umeyr (r.a.) in ailesi durumu öğrenince, O’nu dininden döndürmek için evlerindeki bir mahzene hapsederek günlerce aç ve sususz bıraktılar.

Arabistan’ın yakıcı güneşi altında uzun müddet bırakarak ağır ve tahammülü zor işkenceler yaptılar. Fakat Mus’ab bin umeyr (r.a.), bu ağır ve acımasız işkenceler karşısında sabır ve sebat göstererek ASLA İSLAMİYET’TEN dönmedi.

İslamiyet’i kabul ettikten sonra, Mekke’deki hayatı değişen ve işkencelere maruz kalan Mus’ab bin Umeyr (r.a.), müşriklerin ağır işkenceleri ve zulümleri sebebiyle Habeşistan’a hicret etmelerine izin verilen Müslümanlarla birlikte Habeşistan!a HİCRET etti.

Bir müddet orada kalıp, her türlü sıkıntıya katlandı. Daha sonra dönüp Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in yanına geldi.

Mus’ab bin Umeyr (r.a.) nın bu gelişini Hazret-i Ali (r.a.) şöyle anlatıyor;

Ben Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile oturuyordum. Bu sırada mus’ab bin Umeyr (r.a.) geldi. Üzerinde YAMALI bir elbiseden başka bir şey yoktu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) O’nun bu halini görünce mübarek gözleri yaşla doldu. Çünkü o Müslüman olmadan önce servet içinde idi. Dini uğruna bunları terk etti.”

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Mus’ab bin Umeyr (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Mescidi Nebevvi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)

Abdullah bin Atik (Radiyallah-u anhu);

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi veSellem) in Medine’ye hicretinden önce İslamiyet’i kabul edip, Medine’nin İlk Müslümanlardan olmakla şereflenen sahabi.

Adı Abdullah bin Atik bin Kays bin Esved bin Berâ bin Kâb bin Ganem bin Seleme bin Hazrec-i Ensari’dir.

Soyu ve kardeşi Cebr bin Atik hakkında başka rivayetler de bilinmektedir. Doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Hicretin 12 .ci (M. 633) yılında Yemâme harbinde şehid olmuştur.

Abdullah bin Atik (r.a.) in Müslüman oluşu hakkında kaynaklardan geniş bilgi yer almaktadır.

Medine’de ilk Müslüman Hazret-i Es’ad bin Zürâre (r.a.) nin ve Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tarafından oraya Kur’an-i Keim’i ve İslamiyet’i öğretmek için gönderilen Hazret-i Mus’ab bin Umeyr (r.a.) in tebliğ hizmetleri sebebiyle bir çok kimse İman etmişti.

Daha peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in hicreti gerçekleşmeden Müslüman olmakla şereflenenlerden biri de Hazret-i Abdullah bin Atik (r.a.) idi.

Hazret-i Abdullah bin Atik (r.a.), bedir ve Uhud savaşlarında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in yanında birçok hizmetlerde bulunmuştur.

Hicretin 5’inci (M. 627) yılında Medine’nin müdafaası için yapılan Hendek harbine de katılmıştır.

Hicretin altıncı (M. 628) yılında, kendisinin komutanlığında, Ensar (r.anhüm) den beş kişi ile birlikte bir seriyyede bulundu. Bu vazife, Yahudi reislerinden olup, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) a düşmanlıkta çok ileri giden Ebû Râfi’nin öldürülmesi hizmetiydi.

Mekke’de müşriklerin zulmünden kurtulmak için Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve Müslümanlar Medine’ye HİCRET etmişlerdi. Burada yaşayan evs ve Hazreç kabilelerinin tamamı İslmaiyet’i kabul etmişler, resulullah (s.a.v.) a her hususta yardımcı olmuşlardı.

Öteden beri bunlara düşman olan Yahudilerin kini, İslam düşmanlığı ile birleşmişti. Resulullah efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) e düşmanlıkta çok ileri gidenlerden biri de, Heyber Yahudilerinin reisi olan Ebû Rafi’ Selam bin Ebû Hukayk idi.

Bu Yahudi reisi, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ı sık sık rahatsız ettiği gibi Müslumanlara da daima tehdid eder, kendisine tabi olanları Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın aleyhine kışkıtırdı. O’NU ÖLDÜRME TEŞEBBÜSÜNDE BULUNURDU.

Ebû rafi’ yahudisi, zengin bir tüccar olup, malları ile Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) a düşmanlık yapanlara yardım ederdi.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abdullah bin Atik (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Sevr Mağarası Yolu (Mekke-i Mükerreme)

Abdullah bin Ebi Bekr-i Sıddık (Radiyallah-u anhu);

Eshab-i Kiram (r.anhüm) den. İlk Müslümanlardan. Babası Ebû Bekr-i Sıdık (r.a.), annesi, Katile binti Abdiluzza’dır. Esma (r.anha) ile annesi kardeştir. Mekke’de doğduğu tahmin edilmesine rağmen tarihi bilinmemektedir.

Abdullah (r.a.), babası Ebû Bekr-i Sıdık (r.a.) davetiyle, küçük yaşta Müslüman oldu.

Hazret-i Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile babası’nın Mekke’den Medine’ye Hicretlerinde, Sevr mağarası’na geldiğinde HABERCİLİK VAZİFESİNİ YAPTI.

Zeki ve kabiliyetli bir genç olduğundan, babasının emir ve direktiflerini harfiyen yerine getirirdi. Gündüzleri mekke’de Kureyşliler arasında bulunup, onların Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) hakkında söylediklerini, konuşmalarını akşam vakti Sevr Mağarası’na gelerek, haber verirdi.

Geceyi orada geçirip, tan yeri ağarmadan Mekke’ye dönderdi. Bu hizmeti, Onun adını İslam tarihina geçirdi.

Hazret-i Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) O’nu Ali bin Ebû Talib (r.a.) ile AHRET KARDEŞİ YAPTI. Atika binti Zeyd bin Amr (r.anha) ile evliydi.

Abdullah bin Ebi Bekir (r.a.), Hicret-i nebevi’den sonra Mekke’den Medine’ye geldi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile hicri 8. senesinde Mekke’nin Fethinde bulundu.

Mute Harbinde, İslam ordusu Kumandanı Zeyd ibn-i Harise (r.a.) nin şehid olmasını, sonra Ca’fer ibn-i Ebi Talib (r.a.) in sancağı almasını bunun da şehid olmasıyla Abdullah ibn-i Revaha (r.a.) nın kumandayı alıp onun da şehid olmasıyla, Halid bin Velid (r.a.) in kumandayı almasını; ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın bütün bunları Medine-i Münevvere’de Minber-i saadetinde başından sonuna kadar haber verdiğini r i v a y e t    e t t i .

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın bu mucizesini haber vermesiyle rivayeti kitablara geçti.

Mekke’nin fethinden sonra Huneyn Gazvesi’ne katıldı. Huneyn’den kaçan Sakif ve Hevâzinliler’in toplanmalarına mani olmak için onların sığınıp, saklandıkları Taif Kalesi’ni muhasara etti. Muhasarada ok isabet edip, yaralandı. Medine’ye yaralı olarak döndü.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abdullah bin Ebi Bekr-i Sıddık (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Mescid-i Nebevvi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Bab-üs-Selam kapısı

Abdullah bin Ümm-i Mektüm (Radiyallah-u anhu);

Eshab-i Kiram’ın ilk iman edenlerden. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın İKİNCİ MÜEZZİNİ ve Medine valisidir.

İsmi önceden Husayn iken, Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ‘Abdullah’ olarak değiştirdi. İsminin Amr olduğu da rivayet edilir. Lakabı Ümm-i Mektüm’dur.

Ümmü’l-Mü’minin Hadicetü’i-Kübra (r.anha) nın dayısı Kays’ın oğludur. Annesi Ümm-i Mektüm Âtike binti Abdullah el-Mahzumiyye’dir. Mekke’de bi’setten önce doğdu.

İbni Ümm-i Mektüm (r.a.) Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in İslamiyeti anlatmaya başladığı ilk zamanlarda iman ile şereflenerek Müslüman oldu.

Mekke’de Kafirlerin zulüm ve eziyetleri dayanılmaz hale gelmesi ve Medineli Müslümanlara dini esasları öğretmek için Medine-i Münevvere’ye HİCRET etti.

Âma olup, sesi çok gürdü. Sabah namazında, önce Hazret-i Bilâl (r.a.), sonra İbn-i Mektüm (r.a.) ezan okurdu.

Kafirler ile silahlı mücadele başlayınca gazve ve seriyelerde vazife aldı. Harblere katılıp, gür sesiyle düşmanın moralını bozardı. Bazı savaşlarda Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) O’nu Medine-i Münevvere’de vali olarak bırakırdı.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in zamanında onüç defa Medine’de kalıp, valilik ve İmâmlık yaptı.

Hazret-i Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), kendisine çok iltifat edip, daima gönlünü alırdı. Medine’de Valilik ve İmâmetle vazifelendirilmesi âmâ haliyle sefer ve muharebelere katılmasının güç olmasındandır.

Bir defasında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) insanlara dinimizin esaslarını anlatırken İbn-i Mektüm (r.a.) yanına geldi. Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) meşgüliyetinden, alakalanmakta geç kaldı. Fakat, daha cevap vermeden Kur’an-i Kerim’in sekizinci suresi olan abese suresinin İLK ON AYET-İ KERİMESİ indi.

İlahi emir üzerine Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) daha fazla alakalanıp, iltifatını artırdı.

Hatta O’na;

-“Merhaba! Ey Rabimin bana itab ve ikazında bulunmasına sebep olan kişi.” Diye iltifat edip, yanına oturtur, halini hatırını sorardı. Hane-i seadetine alıp, onunla sohbet ederdi.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abdullah bin Ümm-i Mektüm (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu