‘İmâm-i Müslim (r.a.’ olarak etiketlenmiş yazılar

Bor-e Beşire Mecido Girnavas Mevki-i (Nusaybin)

İmâm-i Buhâri (Radiyallah-u anh)-2

On yaşından itibaren hadis âlimlerinin derslerine devam etmeye başladı. Henüz on beş yaşına girmeden yetmiş bin Hadis-i şerif ezberlemişti. Bu garip hadiseyi duyanlar;

-“Hakikatten bu kadar hadis-i şerif-i ezberledinmi?” diye sorduklarında,

Onlara;

-“Evet!. Hatta yetmiş bin’den daha fazladır. Ayrıca bu hadislerin kim tarafından rivayet edildiğini, ravilerin doğum ve vefat tarihlerini de biliyorum.” Dedi.

Bu ilimde o kadar yükselmişti ki, hocaları ile karşılıklı ‘ilmi munazarlarda’ bulunurlardı. Nitekim hocası dahil ba’zı hadis rivayetindeki eksikliklerini onun yardımıyla tamamlamıştır.

Zekasının keskinliği ve hafizasının kuvvetli ile etrafındakilerin hayret ve takdirini kazandı.

On altı yaşına gelince Abdullah bin Mubarek (r.a.) ve Veki’ bin Cerrah (r.a.) ın yazdıkları hadis kitablarını ezberledi. Bu yaşta büyük din âlimlerinin yazılarını okuyup anlardı.

O zaman bilhassa hadis ilmini öğrenmek için meşhür hadis âlimlerinin bulunduğu ilim merkezlrine gitmek, ilim öğrenmek için önemli bir şart idi.

Bu sebeple İmâm-i Buhari (r.a.) de 16 yaşından itibaren, ilim öğrenmek için seyahatlara çıkmıştır. Pek çok ilim merkezine yaptığı seyahatleri, 40 yaşına kadar devam etmiştir.

Kendisinden şöyle nakledilmiştir;

-“On altı yaşında iken Abdullah ibni Mubarek (r.a.) in ve Veki’ bin Cerrah (r.a.) ın kitablarını ezberledim. Fıkıh ilminde müctehidlerin, rey ehlinin bildirdiklerini öğrendim.”

“Sonra Annem ve kardeşim Ahmed’le birlikte Hacca gittik. Hac farizasını yaptıktan sonra, annemle kardeşim Buhâra’ya döndü. Ben Mekke’de kalıp, hadis-i şerif toplamaya başladım.”

-”On sekiz yaşına girdiğimde, Sahabe ve tabi’ınin fetvalarını topladım. Bu arada Medine’ye gittim. Resûlullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ravda-i şerif-i başında geceleri ay ışığında; “Târih-ül kebir” kitabını yazdım.”

-”Bu kitabda yazdığım ve ismi geçen her zatın, bende bir kısası vardı. Kitabı uzatmamak için bunları yazmadım.”

İmam-i Buhâri (r.a.) Mekke’de bulunduğu sırada Abdullah bin Zübeyr el Hamidi (r.a.) den Şafi-i fıkhını öğrenmiştir. Ayrıca Tarih-i Kebirini yazarken istifade ettiği Sahâbe ve tabiînın rivayet ve fetvalarını da bu sırada öğrendi.

İmâm-i Buhari (r.a.) nin ilim için yaptığı seyahatleri 210 senesinde başlayıp, yıllarca sürmüştür.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Tâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Hadis ilimlerini etfara yayan İmâm-i Buhâri radiyallah-u anh veli kulun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Bor-e Veysike (Çağ-çağ deresi)

İmâm-i Buhâri (Radiyallah-u anh)- 7

İşin iç yüzünü öğrenmek istemişti. İnsanların bu halinden kalbi daraldı ve canı sıkıldı. Teheccüd namazından sonra ellerini açıp;

-“Ya Rabbi! Yer yüzü bu genişlikle bana dar geldi. Beni tarafına al.” Diye “dua” etti.

O ay, orada hastalandı ve Ramazan Bayram-ı gecesi Semerkant’dan 72 km. uzaklıkta olan Harteng’de vefât etti. Kabri oradadır (Allah rahmet eylesin. Amin)

Abdülvâhid bin Adem Tevavisi (r.a.) şöyle anlatmıştır;

-“Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) i rü’yada gördüm. Eshab-i kiram’dan bazıları ile beraber bir yerde durdular.

Yanlarına gelip selam verdim. Selamımı aldılar. Daha sonra burada durmalarının hikmetini sordum.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki;

-“Muhammed bin İsmail Buhâri’yi bekliyorum.”

Birkaç gün sonra vefat ettiğini öğrendim. Hesab ettim. Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selam) i gördüğüm zaman vefat etmişti.

İmâm-i Buhâri (r.a.) vefat ettikten sonra, elbisesi soyuluncaya kadar garip bir şekilde terledi.

ÖLÜMÜNDEN ÖNCE;

-“Beni üç parça beyaz bez ile kefenleyiniz.” Diye vasiyet etmişti.

Cenazesi yıkanıp kefenlendi ve namazından sonra defn edildi. Vefat ettiğinde, 62 yaşında idi. Ebced hesabiyle doğum tarihi “Sıdk” kelimesi; 194, ölüm tarihi ise, “Nur” kelimesi; 256’dır.

Vefatından birkaç gün sonra, mezarından güzel bir koku çıkmaya başladı ve günlerce devam etti. Mezarina doğru bilezik gibi bir “ışık hâlesi” indi.

Görenler hayret ettiler, hucum edip toprağından götürmeye başladılar. Öyle ki, kabir açılacak duruma geldi. Her ne kadar mezarı korumak için bekçi tutulmuşsa da, halkın hücümü önlenemedi.

O zaman mezarın çevresini ağaçtan bir engel yaptılar. Böylece gelenler o engelden geçip kabre yanaşamadılar.

Recâ bin Mürci (r.a.);

-“İmâm-i Buhâri hazretleri (r.a.), Allah-u Teâlâ’nın yeryüzünde yürüyen âyetlerden bir âyet idi.” Demiştir.

Necm bin Fadl (r.a.) anlatır;

-“Rü’yamda Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) i gördüm. İmâm-i Buhâri hazretleri (r.a.) arkasında idi. Resulullah (a.s.v.) bir adım haraket etse o da bir adım atıyor. Ayağını Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) kaldırdığı yere koyuyor, onun izi üzerinde gidiyordu.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Tâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Hadis ilimlerini etfara yayan İmâm-i Buhâri radiyallah-u anh veli kulun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Navala Bünüsre (Kalecik mevki-i) Nusaybin

İmâm-i Buhâri (Radiyallah-u anh)- 8

İmâm-i Buhâri (r.a.), gerek akranlarının ve gerekse hocalarının sonsuz iltifatlarına kavuşmuştur.

Ahmed ibni Hanbel (r.a.), Horasan’ın, onun gibi birisini yetiştirmediği söylemiş;

Ali İbnu’l-Medini (r.a.) de;

-“İmâm-i Buhâri (r.a.), kendisi gibi birisini görmemiştir.”

Ahmed İbn-i Hamdün (r.a.) ise; İmâm-i Müslim (r.a.) in, İmâm-i Buhâri’ye gelip, ilimdeki üstünlüğünü görerek alnından öptüğünü, sonra da ona şöyle dediğini nakletmiştir;

-“Musâade et de, ayaklarını da öpeyim, ey üstadların üstadı, muhaddislerin efendisi, hadis illetlerinin tabibi.”

Bundan sonra İmâm-i Müslim (r.a.), bir hadis hakkında sual sormuş, cevabını aldıktan sonra da şöyle demiştir.

-“Sana yalnız hased edenler düşman olur; şehadet ederim ki, dünyada senin bir eşin daha yoktur.”

İmâm-i Buhâri (r.a.) ye babasından çok mal, para kalmıştı. Herkese iyilik ederdi. Çok cömerd idi. Mürüvvet, vera’ ve ihtiyat sahibi idi. Fakirlere çok sadaka verir, talebelerinin ihtiyaçlarını kendisi karşılardı.

Kendisi çok az yer, günde iki-üç badem ile iktifa ederdi. Dört sene hiç yemek yemeyip, sadece ekmek ile idare ederdi. Bir zaman hastalandı.

DOKTORLAR;

-“Bu hastalık, sadece kuru ekmek yemekten meydana gelmiştir.” Dediler.

Bundan sonra bir bardak su ve ekmek ile idare etti.

Babası;

-“Malıma bir dirhem haram ve şübheli malın karıştığını bilmiyorum.” Dediği için, helâl mal olarak bildiği, yalnız babasının malından yerdi.

İmâm-i Buhâri (r.a.) bayram günleri hariç bütün yılını oruçla geçirirdi. Şübhelilerden daima kaçardı. Gıybet’ten çok korkardı.

Buyurdu ki;

-“İsterim ki, Rabbim’e kavuştuğumda hiç gıybet etmemiş olayım ve böyle bir şey için kimse beni aramasın.”

Gecenin ilk saatlerinde biraz uyur, sonra kalkar ilim ve ibadetle meşgül olurdu. Üç günde bir hatim ederdi. SONRA DUA’SINI YAPIP;

-“HER HATİM SONUNDA YAPILAN DUA MAKBULDÜR” Buyururdu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Tâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Hadis ilimlerini etfara yayan İmâm-i Buhâri radiyallah-u anh veli kulun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Çağ-Çağ barajı (Sonbahar manzarası) Nusaybin

İmâm-i Buhâri (Radiyallah-u anh)- 11

Sonra yazdırmaya devam ederek yazdırdığı her hadis için;

-“Siz bunu şu ravilerin rivayetiyle biliyorsunuz.” Diyerek, hem kendi rivayet ettiği zincirini saydı, hem de Basra’lıların, aynı hadis için bildikleri diğer rivayet zincirini söyledi…”

ESERLERİ;

1—“Cami-us-sahih”;

En büyük ve en meşhur eseri budur. SAHİH-İ BUHÂRİ ismiyle tanınmıştır. Hadis-i Şerif’leri toplayan en kıymetli kitabıdır.

İslam Âlimleri SÖZ BİRLİĞİ İLE;

-“Kur’an-i Kerim’den sonra en sahih kitab Sahîh-i Buhâri’dir.” Buyurmuşlardır. Sahîh hadisleri toplayan ilk Hadis kitabıdır.

İmâm-i Buhâri (r.a.), bu eserine (Sahih) denilmesinin sebebini şöyle anlatıyor;

-“Rü’yâmda Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) i gördüm. Karşılarında oturuyordum ve elimde bulunan yelpazeyi sallayıp, mübarek vücudunu serinletiyor, mübarek yüzüne yaklaşmak istiyen sinekleri uzaklaştırıyordum.”

Büyük zatlar bu rü’yamı;

-“Sen Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in hadis-i şeriflerini, O’nun (s.a.v) sözü imiş gibi uydurulan yalanlardan ayırırsın.” Şeklinde açıkladılar.

Bundan sonra, çok uğraşarak, sahih hadisleri topladım ve bu şeklilde meydana gelen eserin ismi (SAHİH) oldu.”

Bu kitabi, Mescid-i Haram’da yazdı. Her hadisi-i şerifi yazmadan önce istihare yapmıştır. Zem-zem suyu ile gusledip, Kâbê’de, makâmın gerisinde iki rek’at namaz kılıp, koyduğu sağlam usûllere göre, sahih olduğu kesin olarak belli olan hadisi-i şerifleri yazmıştır.

Bu kitabi müsevedden temize çekme işini de Medine-i Münevere’de Peygamber Efendimiz (Sallallahu alayhi ve sellem) in kabri şerifi ile minberi arasında “Ravda-i mutahhara” da yaptı.

Bu eserin nasıl yazdığını kendisi şöyle anlatmıştır;

-“Cami-us Sahih kitabını, altıyüzbin hadis-i şerif arasında seçtim. Her hadis-i şerifi kitaba koymadan önce gusledip, iki rek’at namaz kılıp, istihareye yattım. Ondan sonra hadis-i şerifi kitaba koydum. Bunları yapmadan hiçbir hadisi yazmadım. Bu kitabı 16 yılda tamamladım.”

Bu kitabta 7275 Hadis-i şerif vardır. Rumuzu “Hı” harfıdır.

İmâm-i Buhâri (r.a.);

-“Bu kitabta, sahih hadisleri bildirdim Bununla beraber almadığım, yani bu kitabta olmayan hadisler, bunlardan çok fazladır” buyurmuştur.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Tâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Hadis ilimlerini etfara yayan İmâm-i Buhâri radiyallah-u anh veli kulun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Çağ-Çağ barajı (Sonbahar nevsimi) Nusaybin

İmâm-i Buhâri (Radiyallah-u anh)- 12

Kütüb-i sitte denilen, altı sahih hadis kitabında en başta geleni Sahihi Buhari’dır. Bu eserde sahih hadisler, sika (güvenilir, sağlam) ravilerin rivayetleri toplanmıştır.

Bu hadis-i şerifler, rivayet hususunda râviler arasında ihtilaf bulunmayan hadis-i şeriflerdir. Böylece Râvi zinciri birbirine bağlanarak, asıl kaynağına gidilmiştir.

Buhâri-i şerif 97 kitaba ve 3450 baba ayrılmıştır. Bu bölümler ibâdât, muamelat, siyer, megazi, mu’cizat ve kur’an-i kerim ayetlerinin tefsirine dairdir.

Fıkhı mes’elelere önem verilmiş olup, metinler arasında fıkıha dair izahlar yer almıştır.

Buhâri-i şerifin, Ali el-Yununi (r.a.) tarafından istinsah edilen metni muteber olmuştur. Dikkat ve titizlikle yazılan bu nüshanın aslı, Kahire’de Akboğa medresesi kütübhanesindedir. Bundan başka, çok yazma nüshaları vardır.

Bir kimse, Buhâr-i şerifi hangi niyetle baştan sona kadar okuyup hatmederse, maksadı, en güzel şekilde hasıl olur. Taun hastalığı zamanlarında bir evde okunsa, Allah-u Teâlâ (c.c.) o evde bulunanları taun’dan muhafaza eder.

Sözleri dinde senet olan çok yüksek âlimlerden bir çoğu, dert ve balalerden, hastalık ve sıkıntılardan kurtulmak ve bir çok şeylere kavuşmak için, Buhari-i şerifi okuyup vesile etmişlerdir.

Böylece maksatlarını da elde etmiş ve onu kendileri için ilaç kabul etmişlerdir.

Hadis âlimlerden bir zat şöyle anlatıyor;

-“Karşılaştığımız müşkül hallerde, kendim ve başkalarının sıkıntıdan kurtulmamıza vesile olması için, yüzyirmi def’a kadar Buhâri-i şerif okudum. Her def’asında hangi niyet ile okumuş isem, maksadım hasıl oldu.”

-“Bu kitab (Buhâri-i şerif) hangi evde bulunursa, evi yanmaktan, hangi gemide bulunursa, o gemiyi batmaktan Allah-u Teâlâ korur.”

2- Tarih-ül-kebir;

Hadis ricaline ait olup, hadis-i şerif ravilerinin inceleyen bir eserdir. Sahasında ilk yazılan eserlerdendir. İmâm-i Buhâri (r.a.) bu eserini, 18 yaşında iken, Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in Ravdası başında geceleri ay ışığında yazmıştır.

Kendisi (r.a.) bu eseri hakkında şöyle buyurmuştur;

-“Bu eserimi üç def’a gözden geçirdim. Öyle inceledim ki, eğer ondakı isnadlardan (senet) biri çıkarılırsa, ehli olanlar bile onu anlayamaz. Gayet dıkkatli ve sağlam hazırladım.”

İshak bin Râheveyh (r.a.) bu kitabı alıp, Abdullah bin Tahir’e göstererek,

-“Böyle harika bir eser gördün mü?” demiştir.

Abdullah bin Tahir (r.a.) da; inceleyip, kitabın üstünlüğü karşısında hayrete düşütüğünü belirtmiştir.
Bu eser; Haydarabad’da 1941-1954 senelerinde dört cild halınde, 1959-1954 senelerinde de üç cild halında basılmıştır.

3- Tarihu-l evsât; Tarihu’l kebir’in kısaltılmasıdır.

4- Tarih-us-sağir; Trihu’l kebirin bir özetidir.

5- Kitabu zuafais-sağir; Zayif ravilerin hallerinden bahseder.

19 adet eser daha vardır.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Tâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Hadis ilimlerini etfara yayan İmâm-i Buhâri radiyallah-u anh veli kulun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Çağ-Çağ barajı (Sonbahar manzarası) Nusaybin

İmâm-ı Müslim (Radiyallah-u anh)

Meşhur altı hadis kitabından (kütüb-i sitte) ikincisi olan, Sahihi Müslim’in müellifi. İsmi Müslim bin haccac bin Müslim el-Kuşeyri en-Nişaburi.

Künyesi, Ebül-Hüseyn’dır. 206 (M.821) senesinde Nişabur’da doğup, 261 (M. 875) tarihinde burada vefât etmiştir.

Arapların Beni Kuşeyr kabilesine mensuptur. Büyük hadis imamlarından birisidir. İmâm-i Müslim hazretleri (r.a.), zamanın büyük hadis âlimlerinden hadis-i şerif dinlemek ve öğrenmek için, Hicaz, Irak, Şam ve Mısır’ı dolaştı.

Yahya bin Yahya en-Nişaburi (r.a.), Ahmed bin Hanbel (r.a.), Kuteybe bin Sa’id (r.a.), Ebu Bekir bin Ebi Şeybe (r.a.), Osman bin Ebi Şeybe (r.a.), Şeyban bin Ferruz (r.a.), İmam-i Şafi-i hazretlerinin talebelerinden Harmele bin Yahya (r.a.) gibi büyük Alimlerden (Radiyallahu- aleyhim) hadis-i şerif dinleyip, rivayette bulunmuştur.

Ondan da, Ebu İsa et-Tirmizi (r.a.), Yahya bin Sa’id(r.a.), Muhammed bin Mahled (r.a.), Mekki bin Abdan (Radiyallah-u aleyhim) VE DAHA BAŞKA ÂLİMLER, Hadis-i şerif bildirmişlerdir.

İmam-i Müslim Hazretleri (r.a.), Bağdad’a birkaç def’a gelmiş ve Bağdad âlimleri ondan hadis-i şerif dinleyip, rivayette bulunmuşlardır. Bağdad’a en son 259 (M. 872) senesinde gelmiştir.

İmâm-i Buhâri (r.a.) ile Nişabur’da görüşmüş, onun ilim meclisine devam etmiştir. İmâm-i Müslim (r.a.), İmâm-i Buhâri (r.a.) ile bir hadis-i şerif’in müzakeresini yaparken; İmâm-i Buhâri (r.a.), hadis-i şerif’in senedinde, onun bilmediği bir illeti gösterince, İmâm-i Müslim (r.a.) ayağa kalkıp, İmâm-i Buhâri (r.a.) nin alnından öperek, onu çok medh etmiştir. İmâm-i Buhâri Hazretleri (r.a.) için;

-“Sana buğz edenler, ancak hasedinden dolayı buğzeder. Dünyada bir benzerin olmadığına şehadet ederim.” Demiştir.

Hadis-i Şerif öğrenmek ve öğretmek için çok yerlere yolculuk yapan İmâm-i Müslim (r.a.), ömrünün son yıllarını Nişabur’da geçirmiştir.

NİŞABUR’DA Hadis-i şerif dersi vermekle ve ticaretle meşgül olmuştur. Nişabur’da 55 yaşında iken Vefat etmiştir. Kabri çok ziyaret edilmektedir.

ESERLERİ;

1-Sahih-i Müslim;

Kütüb-i sitenin ikincisi olup, içinde 4000 civarında hadis-i şerif vardır. Bunları, bizat kendisinin topladığı 300.000 Hadis-i şerif arasından seçmiştir.

Sahihini kitablara ayırmıştır. Fakat ayrica bablara bölmemişir. Buhâri (r.a.) ise, kitabları ayrıca bablara ayırmıştır. Her bab için de lüzumlu açıklamalarda bulunmuştur.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Tâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Hadis ilimlerini etfara ışık saçar gibi yayan İmâm-i Müslim radiyallah-u anh veli kulun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Çağ-Çağ barajı (Sonbahar manzarası) Nusaybin)

İmâm-ı Müslim (Radiyallah-u anh)- 2

Müslim (r.a.) in diğer bir hususiyeti de isnad üzrinde önemle durmuş olmasıdır. Çünkü o sahihinde biraz farklı metinler için, değişik isnadlar vermiştir.

Değişik olarak verdiği isnad, metine (ha) harfı ile gösterilmiştir. Bu (ha) tahvil veya havale (ha) sıdır. İmâm-i Müslim (r.a.), sahihini 52 kitaba ayırmıştır.

Sahihin baş kısmında, hadis ilmi ile alakalı mühim bir açıklama vardır. Bütün bu özelliklerine rağmen, Sahih-i Müslim, Buhâri (r.a.) nın sahihinden sonra gelir.

Müslim Hazretleri (r.a.) nin diğer eserleri şunlardır.

1-El-Müsned-ül-Kebir
2-El-Câmi’ale’l-ebvab
2-El Esmâ ve’l Kûnâ
4-El-Efrâd vel-vuhdan
5-Teşmiyet-üş-Şuyûh-u Mâlik ve Süfyân ve Şu’be
6-Kitâb el-Muhadramın
7-Kitab evlad es-Sahabe
8-Evhâm el-Muhaddirin
9-Et-Tabakat
10-Efrad-eş-Şâmiyyin
11-Et-Temyiz
12-El-Ilel

Sahih-i Müslim’deki hadis-i şeriflerden ba’zıları;

-“Doğru sözlü olmak, iyiliğe götürür. İYİLİK CENNETE GÖTÜRÜR. Kişi doğru söyleye söyleye, Allah-u Teâlâ’nın katında, SIDDIK olarak yazılır. Yalan söylemek, günaha, GÜNAH CEHENNEME GÖTÜRÜR. İnsan yalan söylemekte devam eder de, nihayet Allah-u Teâlâ’nın indinde YALANCI diye yazılır.”

-“Dünya tatlıdır, yeşildir, Ya’ni çekicidir. Allah-u Teâlâ onu başkalrından alıp, size verecek ve nasıl âmel edeceğinize bakacaktır. Binâenaleyh dünyadan ve kadınlardan sakının. Çünkü İsrailoğulları arasında ilk fitne kadın yüzünden çıkmıştır.”

-“İyi âmeller huzusunda acele ediniz. Yakın zamanda karanlık geceler gibi bir takım fitneler meydana gelecektir ki, İnsan Mü’min olarak sabahlar, Kâfir olarak geceler, Mü’min olarak geceler ve Kâfir olarak sabaha çıkar. DÜNYA MALI KARŞILIĞINDA DİNİNİ SATAR.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Tâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Hadis ilimlerini etfara ışık saçar gibi yayan İmâm-i Müslim radiyallah-u anh veli kulun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu