‘Kabe’ olarak etiketlenmiş yazılar

Havf ve reca- 2

25 Haziran 2008

dsc00818-dara-harabeleri-fuadyusufoglu.JPG

Dara Harabeleri (Mardin)

Anlatırlar ki;

Gazvelerden birinde bir çocuk esir almışlardı. Açık artırmaya çıkarılmıştı . Çok sıcak bir gün idi. Çadırda duran bir kadının gözü o çocuğu aldı.

Çadırdan çıkıp koştu. Çadırdekiler de arkasından koştular. O çocuğu alıp bağrına bastı. Güneşte yanmasın diyekendini ona gölge eyledi. Ve;

-“Bu benim çocuğumdur.”dedi.

Bunu gören adamlar ağladılar. Ve o çocuğa olan şefkatının, merhametinin çokluğundan yaptıkları işten vazgeçtiler.

Sonra Resulullah (a.s.v.) oraya geldi.

Vak’ayı ona anlatılar. Kalblerindeki merhamete ve çocuğa ağlamalarına memnun oldu ve:

-“Bu kadının şefkat ve merhametine şaştınız mı?” Buyurdu.

-“Evet .” Dediler.

Resulullah (a.s.v.) Buyurdu ki;

-“Allah-u Teala (c.c.) hepinize, bu annenin çocuğuna merhamet ve şefkatından daha merhametlidir. Oradaki Müslümanlar ,benzeri görülmemiş bir neşe ile oradan dağıldılar.

İbrahim Edhem (k.s.) buyurdu;

Bir gece yağmur yağıyordu.Tavaf yapamadım.

-“Ya Rabbi beni günahdan koru hiç günah işlemiyeyim.”dedim.

Kabe’den bir ses duydum.

-“Sen günahsızlık istiyorsun Bütün kullar da senin gibi istiyor. EĞER HEPİNİZİ GÜNAHDEN KORURSAM, İHSAN VE MERHAMETİMİ KİME AŞİKAR EDEYİM ?”

Böyle hadisi şerifler ve haberler çoktur. Üzerinde korku galip olana bunlar şifa olur.

Resulullah (a.s.v.) buyurdu;

-“Kul günah işleyince günah yazılır.”

Dinleyenlerden bir köylü;

-“Tevbe ederse?” dedi

Resulullah (a.s.v.)

-“Silerler.” buyurdu.

köylü;

-“Bile bile işlerse.”

Resulullah (a.s.v.)

-“Yazarlar.” buyurdu.

Köylü;

-“Tevbe ederse?” dedi.

Resulullah (a.s.v.)

-“Silerler.” buyurdu.

köylü ;

-“Ne zamana kadar? dedi.

Resulullah (a.s.v.):

-“İstiğfar ettiği müddetçe, Kul İstiğfar etmekten bıkmayınca, Allah-u Teala (c.c.) afv etmekten usanmaz. İyilik yapmaya niyet edince, o işi yapmadan Melek sevab yazar. Yaparsa on sevab yazar. Böylece yedi yüz misline kadar fazla yazar. Günah işlemeye niyet edince yazmaz. İşleyince bir günah yazar. Onun için de Allah-u Tealanın (c.c.) afvı vardır.” Buyurdu.

Bir kimse Resulullah (a.s.v.) a;

-“Ben yalnız Ramazan ayında oruç tutarım, başka oruç tutmam. Beş vakit namazımı kılarım, fazla kılmam. Allah (c.c.) bilir ki; malım, param yoktur, zekat veremiyorum. Hacca gidemiyorum. Yarın kıyamette halım ne olacak?” Dedi.

Resulullah(a.s.v.) güldü ve

-“Eğer kalbini riyakarlıkten ve hasedden, dilini giybetten ve yalandan, gözünü namahreme bakmaktan ve Allah-u Teala(c.c.) nın kullarına hakaret ile bakmaktan korusan, cennette benimle olursun.” Buyurdu.

Bir A’rabi Resulullah (a.s.v.):

-“Kiyamet günü hesabi kim yapar? Dedi.

Resulullah (a.s.v.)

-“Allah-u Teala (c.c.) yapar.” Buyurdu.

A’rabi;

-“Bizzat kendisi mi yapar?” dedi.

Resulullah(a.s.v.)

-“Evet buyurdu.”

A’rabi güldü.

Resulullah (a.s.v.)

-“Ey A’rabi niçin güldün?” buyurdu.

A’rabi

-“Kerim olan galib olunca Afv eder, hesab sorarsa kolaylık gösterir.” Dedi.

Resulullah (a.s.v.)

-“Doğru söyledi. Allah-u Teala(c.c.) dan kerim kimse yoktur. BU A’RABİ AKILLIDIR.“ Buyurdu.

Sonra buyurdu ki;

-“Allah-u Teala, Kabe’yi şerefli ve büyük kıldı. Eğer bir kulu onu yıkar, taşını taşından ayırırsa ve yakarsa, işlediği günah Allah’u Teala (c.c.) nın EVLİYA KULLARINDAN birini aşağı görmekle işlediği günahdan daha azdır.”

A’rabi;

-“Allah-u Teala(c.c.) nın evliya kulları kimlerdir?” Dedi.

Resulullah (a.s.v.) buyurdu:

-“Bütün MÜ’MİNLER ALLAH-U TEALA(C.C.) EVLİYASIDIR. (Evliya sevgili kul demektir.) Allah (c.c.) iman edenleri sever (Bakara-2) ayetini duymadın mı?”

Yine (a.s.v.) buyurdu;

-“Allah-u Teala (c.c.) nın yüz rahmeti vardır. Doksan dokuzunu kiyamette ayırmış, ve bu dünyaya bir rahmet’ten fazla ayırmamıştır. Bütün kalbler bu bir rahmetle, merhamet buluyor. Annenin çocuğuna merhameti, hayvanın yavrusunu koruması bu merhamettendir. Kiyamet günü bu rahmet o doksan dokuz rahmetle bir araya gelir ve Müslümanlara saçılır. Her rahmet göğün veyerin tabakalarından defalarca büyüktür.” Buyurdu.

Kimya-yı Saadet (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teala (c.c.) Hazretleri bizleri ve sizleri Havf ve Reca (Allah’den korkmak ve onun afv-ı için daime ümidli olmak) üzere kılsın. Amin…

Fuad Yusufoğlu

Girnavas’tan Nusaybin’in bir başka görünüşü

Tabiinin meşhur hadis âlimlerindendir. Aslen İranlıdır. Kendisine Tâvûs-i Himyeri de denir. Kendisi Eshabi kiramdan yetmiş kişiyi gördüğünü söylerdi.

Hazreti Tâvûs bin Keysan, büyük bir hadis alimi olup, aynı zamanda da fıkıh ve tefsir ilminden pek ileri dereceye sahipti. Sika (güvenilir, sağlam) olduğunda, hadis-i şerif âlimleri söz birliği etmişlerdir.

Hadis-i şerif ilmini; Hazreti Aişe anamız (radiyallahu anha), Hazreti Abdullah ibn-i Ömer, hazreti Ebu Hüreyre, Hazreti Abdullah bin Amr, Hazreti Zeyd bin Erkam gibi güzide Sahabe-i kiram “Aleyhimürrıdvan” den öğrendi.

Kıraat ilmini Hazreti İbni Abbas (r.a.) den tâlim etti. Bu hususta eşine çok az rastlanan bir bilgiye sahibti.
Hazreti Tâvûs (r.a.) dan oğlu Hazreti Abdullah, Hazreti Zühri, Hazreti İbrahim bin Meysere, Hazreti Amr, Hazreti Mücahid (r.a.) gibi büyük zatlar hadis-i şerif rivayet ettiler.

Hazreti Tâvûs (r.a.), Allah-u Teâlâ’ya yalvarmaktan zevk alan bir zat idi. İbadet, bedenleri için gıda, kalbleri için hayat idi. Uzun zaman ayakta ibadet etmekten yorulmazlardı. Çok namaz kıldığı için, alnında secde yeri izi olmuştu.

Bir kimse bir şey sorarsa bütün tefarruatiyla anlatır, başka kimseye sormaya lüzum bırakmazdı.
Hazreti Tâvûs bin Kesyan (r.a.), yatağına yattığı zaman, sağa sola döner rahat edemez, bunun üzerine kalkar sabaha kadar namaz kılar ve:

-“Âbidlerin uykusu, cehennemi hatırlamaktır..” derdi. Böyle kırk sene yatsı namazın abdesiyle sabah namazını kılmıştır. Kırk defa hacca gitti.

Duası kabul olan zâtlardandı. O derece cesur ve kuvvetli kalbe sahibti ki, öldürüleceğini bilse bile gayri meşru bir işi asla yapmaz ve dalkavukluğa kaçacak bir sözü hiç kullanmazdı.

Hazreti Tâvûs (r.a.) ateşten çok korkar, gördüğü yerde aklını kayıbedecek gibi olurdu. Çünkü ateşi görünce cehennemi hatırlardı. Bir defa, ocaktan çıkan alevi görünce bayıldı.

Hazreti Tâvûs bin Keysan (r.a.), hacca gitmelerinden birini şöyle anlatır:

-“Hacca gitmiştim. Yanımda bir de çocuk vardı. Binecek bir hayvanı ve yiyecek bir şeyi yoktu.”

-“Ey çocuk, senin yiyeceğin var mı?” dedim.

Çocuk:

-“En iyi yiyecek takvadır. Kerimlerin evine giderken yiyecek götürmek uygun değildir.” Dedi.

İhram kuşandığımızda hepimiz “LEBBEYK” dediğimiz halde, çocuk söylemiyordu.”

-“Niçin söylemiyorsun?” dedim.

Devam edecek…

İslâm âlimleri ansiklopedisi

Allah-u teâlâ Hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri bu veli kullar hürmetine amellerimizi kendi rızası istikametinde kabul buyursun. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Girnavas şelalesi (Kurumuş halı)

Ihramın edebleri ve Mekke’ye giriş;

Hac kafilesindekiler, ihram giyilecek “Mikat” denilen yere geldikleri zaman önce “gusul” edip, saçını ve tırnaklarını, Cuma bahsında anlattığımız gibi kesmeli, dikilmiş elbisesini çıkarıp, beyaz renkli izar ve ridâyı kuşanmalıdırlar.

Ihram giymeden önce güzel kokular sürünmelidir. Gitmek için kalkınca bineğe binmeli yüzünü yola dönüp hacca niyet etmeli

Ve dili ile de,

-“Lebbeyk, Allahümme lebbeyk, La şerike leke lebeyk,inne’ıhamde ve’n-ni’mete ve’l mülke leke lebebeyk, la şerike lek.” i söylemelidir.(Allah’ın ismiyle söyliyorum, Kendimi Allah ‘a ısmarladım. Yahud emrindeyim, ya Rabbi emrindeyim. demektir)

Bunun gibi sözleri yüksek sesle söylemeye evam etmelidir. Yolda yükselirken de, inerken de, kafileye bir sıkıntı geldiği zaman da okumalıdır. Mekke’ye yaklaşınca boy abdesti almalıdır.

Hac’da dokuz yerde gusül abdesti almak sünnettir.

İhram giyerken,
Mekke’ye giderken,
Ziyaret tavafından önce,
Arafat’ta vakfeden önce,
Müzdelife’de kalınca,
Üçü de üç cemreden taş atmadan önce,
Vedâ tavafı yapmadan önce, Fakat cemeretü’l-Akabe’deki atış için gusle lüzüm yoktur.

Gusul edip, Mekke-i Mükerrem’ye girince ve daha şehrin ortasında iken, gözü Kâbe’yi alınca;

-“La ilahe illallahu vallahu ekber, Allahumme ente’s-selam ve mnike selâm ve druke daru’s-selam, tabarekte rabbana ya zel celalli ve’l-ikram. Allahumme inne haza beytüke ‘azzemtehu ve kerremtehu ve şerreftehu, Allahumme fezidhu ta’zimen ve zidhu teşrifen ve tekrimen ve zidhu mehabeten, ve zid men haccehu birren vekerâmeten, Allahumme iftah li ebvâbe rahmetike ve edhilni cenneteke ve e’izni mineşşeytanırracim.”

-“(Ya Rabbi! Bu. Senin azameti, keremi ve şerefi büyük olan evindir. Ya Rabbi, onun büyüklüğünü arttır, şerefini ve keremini ziyade eyle ve heybetini çoğalt. Hac edenlerin iyilik ve keremlerini arttır. Ya Rabbi! Bana rahmet kapılarını aç ve bana cennetini nasib eyle ve huzurundan kovulmuş şeytandan beni koru.)” demelidir.

Sonra Mescid-i Haram’a “Beni şeybe” kapısından girip Hacerü’l-Esved’i öpmelidir. Kalabalık sebebiyle öpemezse, elini dokundurup:
-“Ya Rabbi, elimden geleni yaptım ve ahdimi tuttum. Yaptığıma sen şahid ol.” Demeli ve tavafla meşgül olmalıdır.

Devam Edecek…

Kimyay-i saadet (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teâlâ hazretleri bizlere ve sizlere hac farizesini sağlıklı bir şekilde nasib eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu