‘namazın önemi’ olarak etiketlenmiş yazılar

dsc08276-girnavas-fuadyusufoglu.JPG

Fıkıh;

Sözlükte “bir şeyi bilmek, derinlemesine kavramak, tam olarak anlamak” gibi manalara gelen “fıkıh” ıstılahta, İslam’ın kişisel ve sosyal hayata dair ameli hükümlerini bilmeyi ve bu konuyu inceleleyen bir ilim dalını ifade eder.

Fıkıh kelimesi Kur’ân-i Kerim’de, çeşitli fiil kalıplarıyla yirmi yerde geçmekte olup, bir şeyi iyi ve tam olarak anlamak, bir şeyin hakikatini bilmek ve akıl etmek gibi anlamlarda kullanılmıştır.

İslam’ın ilk devirlerinde fıkıh tabiriyle, bütün dini bilgileri bilme kastedilmekteydi. Hicri ikinci asrın ortalarından itibaren fıkıh, sadece ameli hayatı kapsayan bir ilim dalı haline geldi. Bu arada, iman ve itikat konusuyla ilgili bilgiler, “ilm-i tevhid, ilm-i usuli’d-din, akaid, kelâm” gibi isimlerle anılan ayrı bir ilim dalının; Müslüman’ın iyi ve kötü huyları, özel hayatı, sosyal ilişkileri ve davranışlarıyla ilgili hususlar ise, ahlak ve tasavvuf ilim dalının konusu haline gelmiştir.

Fıkıh ameli hayata ait bilgileri ve hükümleri ihtiva eden ilim dalının adı olduktan sonra da kapsamı geniş kalmış, çağımıza kadar ilmihal, hukuk ve hukuk metodolojisi, ekonomi, siyaset, idare bilimleri ve bu bilimlerle ilgili kurumlar, külli kaide, hilafiyet ilmi, fıkıh tarihi, mukayeseli hukuk, fıkıh dalı içinde kabul edilmiştir. Furû-ı fıkıh da, ibadet, muamelet ve ukubât şeklinde üç ana bölüme ayrılır.

Diyanet İşleri Başkanlığı yayınları (Dini kavramlar sözlüğü)

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri tam bir imanla ve halis bir akide ile Ahrete gitmeyi nasıb eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Hasan (r.a.) dan şöyle Rivayet edilmiştir;

Resülullah (Sallallah-Aleyhi vesellem) buyurmuştur ki;

-“Beş vakit namaz, sizden birinin evinin önünden akan bol sulu bir nehirde her gün beş kere yıkanan gibidir. Günde beş def’a yıkananın vücudunda kir kalır mı?”

Yani:

Su, maddi kirleri temizlediği gibi, beş vakit namaz da, büyük günahlar hariç, diğer günahları temizler. Ondan hiçbir şey kalmaz. Bu huşu ve ihlas ile kılındığı zaman böyledir. Yoksa gaflet içinde kılınan namazlar red olunmuştur.

Resulullah (a.s.v.) buyurmuştur ki;

-“Kim ki, dünya düşüncelerinden kendini sıyırarak iki rek’at namaz kılarsa Allah onun geçmiş günahlarını bağışlar.”

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi vesellem) buyurmuştur ki;

-“Kıldığı namaz kişiyi günahlardan ve kötü haraketlerden men etmezse, o namaz, onu ancak Allah (c.c.) tan uzaklaştırır.”

Bekir İbni Abdullah (r.a.) der ki;

-“Ey Adem oğlu, Rabbinin huzuruna eğer izinsiz olarak girmeyi ve O’nunla tercümansız olarak konuşmayı dilersen, girebilirsin.”

Kendisine denir ki;

-“Bu nasıl olur?”

Cevaben (r.a.) der;

-“Güzel ve noksansız abdestini alırsın, namaz kılmaya durursun, işte Allah (c.c.)ın huzuruna girmiş ve O’nunla Tercümansız olarak konuşmuş olursun.”

Resulullah (a.s.v.) buyurmuştur ki;

-“Kişi, kıldığı namazda, bedeniyle beraber kalbi de hazır bulunmazsa Allah (c.c.) o namaza bakmaz.”

Rivayet edilir ki,

Hatem-i Esem (r.a.) a nasıl namaz kıldığını sorarlar;

Hatem-i Esem (Radiyallah-u Anhu) Der ki;

-“Namaz vakti yaklaştığı zaman, noksansız bir abdest alırım, namazı kılacak olduğum yere gelir azalarımın sükünet bulması için otururum. Sonra namaza kalkarım. Ka’beyi kaşlarımın arasına alırım, sıratı ayaklarımın altına, cenneti sağıma, Cehennemi soluma, ölüm meleğini arkama alırım ve kıldığım namazın son namaz olduğunu sayarım. Sonra korku ile ümit arasında durur tekbiri gereyiyle alırım, ayeti usulu ile okurum, tevazu ile rüku eder, huşu ile secde ederim, sol ayağımın arkasını yere yayar, sol uyluğumun üzerine otururum, sağ ayağımı, baş parmağımın üzerine dikerim, namazı ihlasla kılarım, sonra namazım kabul olup olmadığını bilmem.”

Hasan (r.a.) dan rivayet edilmiştir. Peygamber Efendimiz (a.s.v.) buyurmuşlardır ki;

-“Size hırsızlık bakımından insanların en kötüsünü haber vereyim mi?”

Ashab (r.a.) dediler:

-“Ya Resülullah kim o?”

Resulullah (a.s.v.) buyurdular:

-“Namazından çalan kimsedir.”

Ashab (r.a.) dediler:

-“Namazından nasıl çalar?”

Resulullah (a.s.v.) buyurdu:

-“Namazın rüku’unu ve secdesini tam yapmaz.”

Gene Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor ki;

-“Kiyamet günü, kulun ilk hesaba çekileceği şey namazdır. Eğer namazını noksansız kılmışsa sonraki hesabını, Allah(c.c.), ona kolaylaştırır. Eğer kusurlu ve noksan ise,Allah (c.c.) meleklere şöyle buyuruyor:

-“Kulumun nafile namazı var mı? Varsa onunla farz namazını tamamlayın.”

Resulullah (a.s.v.) buyuruyor:

-“Kula izin verilip, kılmış olduğu iki rek’at namaz’dan daha hayırlı bir BAHŞİŞ verilmemiştir.”

İmam-i Ğazali (Keşflerin kalbi)

Allah-u Teala (c.c.) Hazretleri bizleri ve sizleri Namazlarını huşu ile kılan kullarından eylesin. AMİN….

Fuad Yusufoğlu

dsc08824-sonbahar-da-girnavas-fuadyusufoglu.JPG

Girnavas Şelallesi -Uzaktan görünüş- (Nusaybin)

Bil ki;

Havf (Allah’tan korkmak) büyük makamlardandır. Fazileti, sebep ve neticelerine bağlıdır. Sebebi anlatılacağı gibi ilim ve marifettir. Bunun için Allah-u Teâla hazretleri (c.c.):

-“Allah’tan ancak, Âlim kulları korkar.” Fatır suresi Ayet 28.

Resûlullah (Sallallahu aleyhi ve selem):

-“Hikmet ve ilmin başı Allah (c.c.) korkusudur.” Buyuruyor.

Neticesi ise, iffet, verâ ve takvadır. Bunların hepsi de saadetin anahtarıdır. Çünkü şehvet ve arzular terk edilmedikçe ve bu yolda sabredilmedikçe, saadet yolu bulunamaz.

Şehvet ve arzuları korku gibi hiç bir şey yakıp yok edemez. Bunun için Allah-u Teâla (c.c.) kendisinden korkanlar için hidayet, rahmet, ilim ve rızayı üç ayete topladı.

Ve:

-“Hidayet ve rahmet Allah için günahlardan kaçanlardır.”, “Allah’tan ancak âlim kullar korkar.” Fatır suresi Ayet: 28.

-“Allah onlardan razıdır, onlar da Allah’tan razıdır.”Beyyine suresi Ayet: 8.

Resulullah (Sallallahu aleyhive sellem) Buyurdu:

-“Allah-u Teala den korkandan her şey korkar. Allah’tan korkmayanı, her şey’le korkuturlar.”

Yahya bin Muâz (r.a.) buyuruyor:

-“Mü’minın günahı; korku, ceza ve rahmet ümidi arasında, iki aslan arasında kalmış tilki gibidir.”

Yine (a.s.v.) Buyurdu:

-“Zavallı insan, cehennemden fakirlik gibi korksaydı, cennete girerdi.”

Kendisine:

-“Kıyamette kim daha emindir?”dediklerinde

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;

-“Bugün daha çok korkandır.”

Aişe Validemiz (r.a.) buyurdu:

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) Kur’an-i Kerimde:

-“Yaparlar ve korkarlar.” Buyurulması ne içindir?

Ben:

-“Hırsızlık ve zina mıdır?” dedim.

Resulüllah (Sallalahu aleyhi vesellem):

-“Hayır, namaz kılarlar, oruç tutarlar ve kabul olmadı diye korkarlar demektir.” Mu’minun suresi ayet: 60.

Muhammed bin Münkedir (r.a.) ağladığı zaman, vucudunu gözyaşı ile siler ve:

-“Duydum ki, gözyaşı değen yeri cehennem ateşi yakmaz.”derdi.

Kimya-yı Saadet (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teâla Hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Yalnız O’ndan korkup günah işlemeyen kullarından eylesin. AMİN….

Fuad Yusufoğlu

Okçular tepesinden Resulullah (s.a.v.) ın kaldığı mağara

Câbir bin Abdullah (Radiyallah-u anh)- 6

Resulullah (s.a.v.) sözlrini bitirdikten sonra kalkıp O’na biat ettik.

Câbir bin Abdullah (r.a.) Bizaat Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) den işiterek rivayet ettiği hadis-i Şeriflerden bazıları şunlardır;

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;

-“Birinin evi önünde nehir olsa, hergün beş kere bu nehirde yıkansa üzerinde kir kalır mı?” diye sordu.

Eshab-i Kiram (r.anhüm);

-“Hayır Yâ Resulallah.” Dediler.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“İşte, beş vakit namazı kılanların da böyle küçük günahları affolunur.”

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;

-“Allah-u teâlâ benim ümmetime, Ramazan-i Şerif’de beş şey ihsan eder ki, bunları HİÇ BİR PEYGAMBER’E VERMEMİŞTİR.”

-“1-Ramazan’nının birince gecesi, Allah-u teâlâ mümlere rahmet eder. Rahmetle bakdığı kuluna hiç azab etmez.”
-“2-İftar zamanında, Oruçlunun ağız kokusu, Allah-u Teâlâ’ya, her kokudan daha güzel olur.”
-“3-Melekler, Ramazanın her gece ve gündüzünde, oruç tutanların afv olması için duâ eder.”
-“4-Allah-u Teâlâ, Oruç tutanlara, Ahiret’te vermek için, Ramazan-ı Şerif’de Cennet’de yer tayin eder.”
-“5-Ramazan-ı Şerif’in son günü, Oruç tutan mü’minlerin hepsini afv eder.” Buyurdu.

Medine’de Mescid’de dikili bir odun vardı. Peygamberimiz Efendimiz (s.a.v.) hutbe okurken, bu direğe dayanırdı. Mimber yapılınca, direğin yanına gitmedi. Odundan ağlama seslerini, bütün cemaat işittiler.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) Mimber’den inip direğe sarıldı. Ağlama sesi kesildi.;

-“Eğer sarılmasaydım benim ayrılığımdan kıyamete kadar ağlayacaktı.” Buyurdu.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;

-“Paranız ile, önce kendi ihtiyaçlarınızı alın, artarsa çoluk çocuğunuzun ihtiyaçlarına sarf edin. Bundan da artarsa, akrabanıza yardım edin.” Buyurdu.

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Câbir bin Abdullah (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu