‘Necaşi (r.a.)’ olarak etiketlenmiş yazılar

Kâ’be-i Mükerreme

Muhammed (Aleyhis selam)- 49

Bi’setin beşinci yılında Eshab-i Kiram (r.anhüm) dan 10’u erkek, 5’i kadın olmak üzere 15 kişilik bir kafile Mekke’den ayrılarak Habeşistan’a Hicret ettiler. Müşrikler bu hicret’e mani olamk için harakete geçtiler. Fakat hicret edenler süratle uzaklaştıkları için engelleyemediler.

Bi’setin altıncı yılında Hazret-i Hamza (r.a.) nın, sonra da Hazret-i Ömer (r.a.) in Müslüman olması üzerine Müslümanların durumu kuvvetleniyor ve İslamiyet günden güne yayılıyordu.

Habeşistan’a hicret eden ilk kafilenin Hükümdar Necaşi tarafından iyi karşılanması üzerine, Peygamberimiz müşriklerin baskı ve işkencelerine maruz kalan Müslümanlardan ikinci bir kafileyi de Bi’setin yedinci yılında Habeşistan’a gönderdi.

80’ı erkek, 10’u kadından meydana gelen bu kafile de Habeşistan’a Hicret etti. Müşrikler bu hicrete hiç tahammül edemedi. Hicret eden Müslümanların peşinden adamlarını gönderdiler.

Müşriklerin gönderdikleri kişiler Habeş hükümdarı Necaşi (r.a.) nin yanına varıp Müslümanları kendilerine teslim etmesini istediler. Necaşi (r.a.) sebebini sorunca yalan söylediler. Bunun üzerine Necaşi (r.a.) Müslümanları çağırdı. Onlara sebebini sordu.

Ca’fer bin Ebi Talib (r.a.) şöyle cevap verdi;

-“Ey Hükümdar! Biz cahil bir milettik. Putlara tapardık. Akrabalarımızla münasebeti keser, komşularımıza kötülük yaprdık. Kuvvetli olanlarımız, zayıf olanlarımızı ezerdi. Her türlü kötülüğü işlerdik. Allah-u Teâlâ bize, aramızdan en üstün, en emin ve en şerefli olan Muhammed Aleyhisselam’ı Peygamber olarak gönderdi.”

Ca’fer bin Ebi Talib (r.a.) sözlerine şöyle devam etti;

-“O peygamber Allah-u Teâlâ’ya iman etmeye ve O’na ibadete çağırıyor. Şimdiye kadar taptığımız putları, taşları terk etmemizi söyliyor. Doğru sözlü olmayı, emanetleri yerine getirmeyi, akrabalık haklarını gözetmeyi kan dökmekten ve gübahlardan sakınmayı emretti. Biz de O’nu tasdik ettik. O’na iman ettik. Tebliğ ettiği şeylere tabi olduk.”

Ca’fer bin Ebi Talib (r.a.) sözlerine şöyle son verdi.

-“İşte bu yüzden kavmimiz bize düşman kesildi. Bizi Allah-u Teâlâ’ya ibadet etmekten vazgeçirmeye kalkıştılar. Bunun için bize her çeşit işkence yaparak zulmettiler. Biz de yurdumuzu bırakarak, senin himayene geldik. Yardımını ummaktayız…”

Habeş hükümdarı Necaşi (r.a.) bunları dinledikten sonra kendini tutamayıp;

-“Vallahi bu aynı kandilden fışkıran bir nur’dur ki, Hazret-i Musa aleyhis selam da Hazret-i İsa aleyhisselam da bunu bildirmiştir…” dedi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Kâ’be-i Muazzama

Muhammed (Aleyhis selam)- 50

Necaşi (r.a.) bu sözleri söyledikten sonra müşriklerin elçilerine dönüp;

-“Hadi çekip gidiniz ben onları size asla teslim etmem…” dedi.

Necaşi (r.a.) Müslümanlara çok yardım etti. Sonra kendisi de Müslüman oldu. Habeşistan’a hicret eden Müslümanlar orada yedi yıl kaldılar. Daha sonra Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) Medine’ye hicret edince Onlar da Medine’ye geldiler.

Bu arada İslamiyetin yayılmasına mani olmak için her yola başvuran müşrikler, Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) e çeşitli şeyler soruyorlar, nazil olan ayetler okundukça aldıkları cevaplar ve gördükleri mu’cizeler karşısında şaşırıyorlardı.

Günden güne Müslümanların sayısı artıkça bunu engellemek için çeşitli yollar deneyen müşrikler, bu defasında Müslümanları muhasara altına almaya, başta ticari ve diğer münasebetleri tamamen kesmek üzere karar aldılar.

Müslümanlara hiçbir şey satmamaya ve onlardan hiçbir şey satın almamaya yemin ettiler. Bu anlaşmalarını bir kağıda da yazarak Kâ’be içine astılar.

Müslümanlar ise Şı’b-i Ebi Talib (Ebû Talib mahallesi) denilen yerde toplanmışlardı. Müşrikler bu mahalleye yiyecek, içecek hiçbir şey sokmuyorlardı. Oradan bir şey satın almak üzere çıkmak isteyene orada yiyecek, içecek satmak için gitmek isteyen hiçbir satıcıya fırsat vermiyorlardı.

Bu mahallede muhasara altına alınan Müslümanlar ise dışarıdan fazla bir şey satın almadıkları için şiddetli kıtlıkla karşı karşıya kalmışlardı.

Sadece Hac mevsiminde dışarı çıkabiliyorlar, ancak Mekke’ye gelen tüccarlardan bir şey satın almak istediklerinde müşrikler, tüccarlardan fiatlarını çok yüksek tutmalarını istiyorlardı.

Bu sebeple Müslümanlar fazla bir şey satın almıyorlardı. Öyle ki bazıları yiyecek bulamadıkları için ağaç yapraklarını yiyerek açlıklarını gideriyorlardı.

Küçük çocuklar açlıktan feryat ediyordu. Müslümanlar içinde zengin olanlar sıkıntıya düşenlerin ihtiyacını karşılamak için bütün mallarını harcamışlardı. Ancak bu da kafi gelmemişti.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu