‘Ubeydullah-i Ahrâr (Radiyallah-u anhu) Allahın veli kulları’ olarak etiketlenmiş yazılar


Ubeydullah-i Ahrâr (r.a.) nin mübarek kabirleri’nin başka açıdan görüntüsü

Ubeydullah-i Ahrâr (Radiyallah-u anhu) – 15

Ayrıldığımız ev de sel suları içinde kalmıştı. Bizimle gelmeyenler de sel’e kapıldılar. Kendilerini, sel’le uzun bir mücâdeleden sonra zor kurtardılar. Pekçok yeri harâb eden bu sel’in, o beldede bir benzeri görülmemişti.”

-“Sel’e kapılmaktan Kurtulanlar, Ubeydüllah-i Ahrâr hazretleri (r.a.) nin bu kerâmetini görerek, onun büyük bir evliyâ olduğunu anladılar. Ona daha çok bağlanıp sevdiler.”

Ubeydüllah-i Ahrâr hazretleri (r.a.) zamanında bir kadı devamlı kapısına gelip, talebe olmak, onun yoluna girmek istiyordu. Fakat Ubeydüllah-i Ahrâr hazretleri (r.a.) ona hiç iltifat emiyordu. O da, gâyet melûl be mahzun bir hâlde gelip gidiyordu.

Birgün Ubeydüllah-i Ahrâr hazretleri (r.a.) nin neşeli bir ânında, yakın bir talebesi, o kadı’dan bahsedip, talebe olmak istediğini arz etti;

-“Kadı, boynu bükük, inâvetinizi bekliyor ve mahrum kalmaktan çok üzülüyor.” Dedi.

Ubeydüllah-i Ahrâr hazretleri (r.a.) ona şöyle cevap verdi;

-“Ben her kimin içinde büyüklük ve üstünlük arzusundan bir şey sezsem, hatta o üstünlük ve büyüklük arzusuna on yıl sonra bile kavuşacak olsa, onu Hâcegân yolundan (büyüklerin nyolundan) behsedemem.”

Bazı talebeleri, bu sözü söylediği günün tarihini yazdılar. Aradan on yıl geçti. Ubeydüllah-i Ahrâr hazretleri (r.a.) de vefât etmişti. O kadı, on yıl sonra memleketinde hâkim ve reis makamına çıktı. Bu hâlinden çok memnun idi ve kalbinde büyüklerin yoluna girmeye dair hiçbir istek ve arzu kalmamıştı. O zaman Ubeydüllah-i Ahrâr hazretleri (r.a.) nin talebeleri, hocalarının onu neden kabul etmediğinin hikmetini anladılar.

Ubeydüllah-i Ahrâr hazretleri (ra.) nin yakınlarından biri, ber defasında haram bir işi yapmak üzere iken,

Ubeydüllah-i Ahrâr (r.a.) birdenbire;

-“Ne yapıyorsun?” diyerek seslenip, onu ikâz etmişti. O kimse yerinden fırlayıp, kendine geldi ve haram işlemekten vaz geçti.

Biraz sonra Ubeydüllah-i Ahrâr hazretleri (r.a.) evine gelip;

-“Allah-u teâlâ’nın yardımı olmasaydı, şeytana kapılmış girmiştin!” buyurdu.

Ubeydüllah-i Ahrâr hazretleri (r.a.) buyurdu ki;

-“Muhammed aleyhisselam’ın ümmetinden “Mesh” ya’ni suretinin değiştirilmesi, hayvan suretine döndürülmesi kaldırılmıştır. Fakat bâtından, ma’nen suretin değişmesi kaldırılmamıştır. Batından suretin hayvan suretine çevrilmiş olmanın alâmeti, büyük günah işleyen kimsenin bu günahları işlemekten, batınının, kalbinin elem duymaması, işlediği haramlar sebebiyle mütessir olmaması, fısk ve isyan olan işlerde ısrâr etmesidir. Bu öyle bir dereceye ulaşır ve işlediği büyük günahlarından dolayı kalbi o kadar kararır ki, artık tenbih ve hasihat de yapılsa gafletten uyanmaz.

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri “Silsile-i âliyye” denilen büyük âlim ve velilerin Onsekizinci’si Ubeydullah-i Ahrâr (Radiyallah-u anhu) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu