‘Cafer-i Tayyar’ın şehadeti’ olarak etiketlenmiş yazılar

 

 

 

Müte savaşının yapıldığı yeri gösteren harita

Ca’fer-i Tayyar (Radiyallahu anhu)- 10

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) in amcası Ebi Talib’ın oğlu Hazret-i Ca’fer (r.a.) ve beraberindeki Müslümanlar, Habeşistan’dan Medine’ye geldiler. Dönüşleri hicretin yedinci yılında (M. 628), Hudeybiye’den sonra ve Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi vesellem) hayber’de bulundukları sırada olmuştu.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) Ca’fer bin Ebi Talib (r.a.) ile karşılaşınca Hazret-i Ca’fer (r.a.) in alnından öpüp bağrına bastı.

Ve;

-“Ben Hayber’in fethine mi, yoksa Ca’fer’in gelişine mi sevineceğim bilmiyorum. Sizin hicretiniz iki defadır. Siz, hem Habeş ülkesine hem de yurduma hicret ettiniz.” Buyurdu.

Hazret-i Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem), mescidinde, öğle namazından sonra Eshab-i Kiram (r.anhüm) ile birlikte oturdular.

Müslümanlar Allah yolunda cihad’a çıkacaklardı.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem);

-“Zeyd bin Harise (r.a.) yi cihade çıkacak olan şu insanların başına kumandan tayın ettim. O şehid olursa yerine Ca’fer bin Ebi Talib (r.a.) geçsin), O da şehid olursa yerine Abdullah bin Revâha (r.a.) geçsin. O da şehid olursa, Müslümanlar, aralarında uygun birini seçip onu kendilerine kumandan yapsınlar.” Buyurdu.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) tarafından uğurlanıp yola çıkan mücahidler yollarına devam ettiler. Şam topraklarından (Maan) denilen yere varınca biraz dinlendiler. Mücahidler ilerlerken (Meşarid) diye anılan köyde düşman askerlerinin yaklaşmakta olduğunu görünce, hemen Mute’ye çekilip, savaş düzenine girdiler.

Hazret-i Ebû Hureyre (r.a.) buyuruyor ki;

-“Biz, Mute’ de müşrik askerlerinin sayısı bakımından silah ve at bakımından bizimle karşılaştırılmayacak kadar, çok olduklarını gördük. Bunlara karşı kimse dayanamaz gibi görünüyordu. Ayrıca müşrik askerleri, (altın, ipek ve atlas gibi) maddi bakımından bizden çok imkanlara sahipti.”

Bildirildiğine göre, Rum ordusu 100 bin, buna karşı İslâm ordusu sadece 3 (üç) bin kimse idi.

İki taraf arasında çok şiddeli bir muharebe başladı. Müslümanların başında bulunan Hazret-i Zeyd bin Harise (r.a.) nin elinde Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) in sancağı bulunuyordu. Rum askerinin mızrak darbeleri ile, mübarek vücudu parçalanıp, kanlar fışkırıncaya kadar, kahramanca saldırıp dövüşmekten geri durmadı ve şehid oldu.

Bundan sonra Hazret-i Ca’fer-i tayyar (r.a.) hemen sancağı kaptı. Bu sırada, Mel’ûn şeytan geldi. Hazret-i Ca’fer (r.a.) i Allah yolunda cihaddan alıkoyabilmek için çeşitli vesveseler vermek istedi ise de Ca’fer (r.a.) hiç itibar etmedi.

Hemen zırhını giydi. Elinde sancak olarak atını düşmana doğru sürdü. Düşman askerleri Hazret-i Ca’fer (r.a.) in heybetinden korkup;

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ca’fer-i Tayyar (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

 

 

 

Müte savaşının yapıldığı alan

Ca’fer-i Tayyar (Radiyallahu anhu)- 11

Hemen zırhını giydi. Elinde sancak olarak atını düşmana doğru sürdü. Düşman askerleri Hazret-i Ca’fer (r.a.) in heybetinden korkup;

-“Bunun hakkında kim gelecek.” Diye aralarında konuşmaya başladılar.

İçlerinden birisi;

-“Ben.” Dedi.

Hazret-i Ca’fer (r.a.), düşman askerlerinin arasına iyice dalmıştı. Şehid olacağını anladı, bir eli kesilince sancağı diğer eline aldı. Biraz sonra o eli kesilince, sancağı bırakmamak için pazılarıyla göğsüne kaldırdı. Nihayet mızrak ve kılıç darbeleriyle şehid oldu.

Ca’fer-i tayyar (r.a.) şehid olduğunda, mübarek vucudunda yetmişten fazla mızrak, kılıç ve ok yarası görülmüştü ve hepside vucdunun ön kısmında idi.

Rumlarla yapılan bu savaşta kumandanların şehid olduklarını, Cebrail (Aleyhis selam), Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) bildirmiş, Hazret-i Peygamberimiz de Müslümanlara haber vermişti. Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) çok üzülmüşlerdi.

Eshab-i Kiram (R.anhüm);

-“Ya Resulullah (s.a.v.) sizi üzüntülü görmek bizi daha çok üzüyor.” Dediklerinde

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve selem), üzüntülerinin sebebinin Eshabının şehid düşmeleri olduğunu bildirmişler, bu üzüntülerinin, şehidlerin Cennette, karşılıklı tahtlar üzerinde oturduklarının kedisine gösterilmesine kadar devam ettiğini beyan etmişlerdi.

Ca’fer-i Tayyar (r.a.) ın hanımı Hazret-i Esma binti Umeys (r.anha) anlatıyor;

-“O gün ekmek yapacağım hamuru yoğurduktan sonra, çocuklarımı yıkadım, temizledim, güzel kokular sürdüm. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) teşrif etti.”

Çocukalerı getirdim onları sevdi, okşadı ve mübarek gözlrinden yaş aktı;

-“Ey Allah’ın Resulü! Niçin ağlıyorsunuz, Yoksa Ca’fer (r.a.) ve arkadaşlarından size bir haber mi geldi.” Diye sordum.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem);

-“Evet, onlar bu gün şehid oldular.” Buyurdu.

Bunu duyunca ağlağa başladım. Kadınlar başıma toplandı.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem);

-“Ağzımdan uygun olmayan bir sözün çıkmamasını.” Tenbih edip, evlerine gittiler.

Kerimesi Hazret-i Fatıma (r.anha) nın yanına vardı. O da ağlıyordu.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) hazret-i Ca’fer (r.a.) in ailesi için yemek yapılmasını emretti. Üç gün ev halkına yemek yedirdi ve bu sünnet oldu.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ca’fer-i Tayyar (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Dara bızmara- Navale- (ayrıca bir de öyküsü var) Nusaybin

Ca’fer-i Tayyar (Radiyallahu anhu)- 12

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) hazret-i Ca’fer (r.a.) in ailesi için yemek yapılmasını emretti. Üç gün ev halkına yemek yedirdi ve bu sünnet oldu.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi vesellem) in üzüntüsü devam ederken, Cebrail (a.s.), gelerek, Hazret-i Ca’fer (r.a.) in kesilen iki eli yerine Allah-u Teâlâ tarafından yakuttan iki kanat ihsan olunduğunu, o kanatlarla cennette uçmakta olduğunu haber vermesi üzerine;

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem), Hazret-i Ca’fer (r.a.) in ailesine;

-“Ey iki kanatlı mesûd kimsenin çocukları.” Diyerek bu durumu müzdelemişti.

Bunun için Hazret-i Ca’fer (r.a.), TAYYAR= Uçan= ismiyle tanınıştır.

Şehid olduğu sırada kırkbir yaşında idi. Sima olarak ve güzel huyları ile Hazret-i Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) e çok benzerdi.

Eshab-i Kiram (r.anhüm) den Hazret-i Ebû Hureyre (r.a.) diyor ki;

-“Ca’fer-i Tayyar (r.a.), fakirleri sever, onlarla otururdu. Onlarla konuşur ve onları dinlerdi. Peygambr Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) O’nu (FAKİRLERİN BABASI) Diye künyelendirmişti.

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ca’fer-i Tayyar (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Resulullah (s.a.v.) Herakliusa gönderdiği mektub

Halid bin Velid (Radiyallah-u Anhu)- 4

Hazret-i Halid bin Velid (r.a.), Müslüman olduktan sonra ilk olarak Mute gazâsında bulundu.

İslam askeri Mute’ye haraket ederken Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Cihada çıkacak olan şu insanlara Hazret-i Zeyd bin Harise (r.a.) yi Kumandan tayin ettim. Eğer o şehid olursa yerine Cafer bin Ebi Talib (r.a.) geçsin. O da şehid olursa yerine Abdullah bin Revaha (r.a.) geçsin. Eğer O da şehid olursa, aranızda münasib gördüğünüz birini seçip ona tabi olursunuz.” Buyurdu.

Mute harbi başladı. Şiddetli çarpışma olurken; Hazret-i Zeyd Bin Harise (r.a.), Hazret-i Ca’fer (r.a.) ve Hazret-i Abdullah revaha (r.a.) şehid oldular.

Sancak Hazret-i Sabit bin Akrem (r.a.) e verildi. O, sancağı bir yere dikip mücahidleri yanına çağırdı.

Herkes toplanınca;

-“Aranızdan birini kendinize kumandan olarak seçiniz ve ona tabi olunuz!” dedi.

Sahabe-i Kiram (r.anhüm);

-“Biz seni Kumandan seçtik.” Dediler.

Hazret-i Sabit bin Akrem (r.a.);

-“Ben bu işi yapamam.” Dedi.

Ve hazret-i Halid bin Velid (r.a.) e dönerek;

-“Ya Halid! Senin savaş tecrüben, askeri bilgin askeri heyacanlandırarak harakete geçirmen benden fazladır. Sancağı acele al. Savaş devam ederken bu işlerle oyalanmamız bizim aleyhimize oluyor.” Dedi.

Böylece Halid bin Velid (r.a.) sancağı aldı. Akşam vakti yaklaşmış idi. Güneş batıncaya kadar pek müthiş çarpıştı. O’nun bu maharetine kâfirler bile şaşırdılar.

Akşam oldu. Sabahlayın tekrar saldıracaklardı. Hazret-i Halid bin Velid (r.a.), şaşılacak derecede askeri dehaya ve muharebe tecrübelerine sahip bir kahramandı.

Sabah olunca İslam askerinin, düzenini değiştirdi. Sağ taraftakileri sol tarafa, sol taraftakileri sağ tarafa, ön taraftakileri arka tarafa ve arka taraftakileri ön tarafa aldı.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Halid bin Velid (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu