‘Eshab-i kiram’ olarak etiketlenmiş yazılar

Resulullah (s.a.v.) hicret ederken ilk uğradığı Kuba köyü Camisi

Abdullah bin Selâm (Radiyallah-u anh)- 2

Hemen;

-“Allahü Ekber.” Diyerek tekbir getirdim. O anda Halam Halide binti Haris, hurma ağacının altında oturuyordu. Kendisi çok yaşlı bir kadındı.”

Tekbirimi işitince;

-“Allah seni umduğuna kavuşturmasın, elini boşa çıkarsın? Vallahi sen Musa bin İmran (a.s.) in geleceğini işitmiş olsaydın bundan fazla sevinmezdin.” Diyerek bana çıkıştı.

O’na dedim ki;

-“Ey Hala! O, Vallahi Musa bin İmran (Aleyhis selam) ın kardeşidir. Ve O’nun gibi bir Peygamberdir. O’nun dinindedir ve O’nun gönderildiği TEVHİD ile gönderilmiştir.” Dedim.

Bunun üzerine Halam bana;

-“Ey Kardeşimin oğlu! Yoksa O kıyamete yakın gönderileceği bize bildirilen PEYGAMBER MİDİR?” dedi.

Ben;

-“Evet.” Dedim.

Halam da;

-“ Öyleyse haklısın.” Dedi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) Medine’ye HİCRET ettiği zaman halk etrafında toplandı.

-“Resulullah (s.a.v.) geldi!”

Denilince

-“O’nu görmek için hemen halkın arasına karıştım.”

O’NU GÖRÜR GÖRMEZ;

-“O’nun yüzü yalancı bir yüz olamaz.” Dedim.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) toplanan insanlara İslamiyeti anlatıyor, nasihatler veriyordu.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abdullah bin Selâm (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Revda-i Mutahhara (Medine-i Münevvere)

Abdullah bin Selâm (Radiyallah-u anh)- 3

-“Burada Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ten işitiğim İLK HADİS-İ ŞERİF şudur.”

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki;

-“Selamı aranızda yayınız, aç kimseleri doyurunuz, sıla-i Rahim yapınız (yakın akrabaları ziyaret ediniz), İnsanlar uykuda iken namaz kılınız, Böylece Cennet’ selametle girersiniz.”

Diğer bir rivayette;

Fahr-i Âlem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hazret-i Abdullah bin Selâm’ı nübüvet nûru ile tanıyıp;

-“Sen Medine Âlimi İbni Selâm değil misin?” buyurdu

O’da;

-“Evet.” Deyince

Peygambrimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“Yaklaş.” Buyurarak,

Şu sualı sordu;

-“Ey Abdullah, Allah için söyle! Tevrat’ta benim vasıflarımı okuyup öğrenmedin mi?”

Abdullah bin Selâm (r.a.) dedi ki;

-“Allah’ın sıfatları nelerdir söyler misin?”

Bu suale karşılık Resulullah (s.a.v.) biraz bekledi ve Cebrail aleyhis selam İhlas suresini indirdi.

-“De ki; O Allah birdir, Hiçbir şey O’nun dengi (ve benzeri) değildir.”

Abdullah bin Selâm (r.a.) bu ayet-i Kerimeleri işitince Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) e hemen;

-“Evet YÂ RESULALLAH! DOĞRU SÖYLİYORSUN, Şehadet ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur. Sen O’nun kulu ve Resulüsün.” Diyerek kelime-i şehadet getirerek Müslüman oldu.

Hazret-i Abdullah bin Selâm (r.a.) sözlerine devam ederek;

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana;

-“İsmimi sordu.”

Ben de;

-“Husayn bin Selam.” Dedim.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abdullah bin Selâm (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Revda-i Mutahhara (Ba’b-ül Baki’ kapısı) Medine-i Münevvere

Abdullah bin Selâm (Radiyallah-u anh)- 4

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Hayır, Abdullah bin Selâm.” Buyurdu.

Ben de;

-“Evet, Abdullah bin Selâm, seni hak ile gönderen Zat’a yemin ederim ki, bugünden sonra başka bir ismimin olmasını istemem.” Dedim.

Bundan sonra Abdullah bin Selâm (r.a.) devam ederek;

-“Ya Resulullah! Yahudiler, insanı hayrete düşürecek kadar yalan söyleyen, asılsız isnad ve iftiralar eden, zalim bir millettir. Eğer sen benim seciye ve her halimi onlardan sorup öğrenmeden önce, onlar benim Müslüman olduğumu duyup öğrenirlerse, muhakkak sizin yanınızda bana, akla gelmeyen iftiralarda bulunur! Siz önce beni onlardan sorunuz.” Dedim.

Ve evin bir tarafına saklandım.

“O’nun peşinden bir gurup Yahudi ileri gelenleri içeri girdi.”

Bu esnâda Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) Yahudilere;

-“Aranızdaki Husayn bin Selâm nasıl bir adamdır?” diye sordu.

Yahudiler de;

-“O bizim en yüksek âlimimiz ve en büyük âlimimizin de oğludur! İbn-i Selâm BİZİM EN HAYIRLIMIZ VE EN HAYIRLIMIZIN DA OĞLUDUR.” Dediler.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) Yahudilere;

-“Eğer O Müslüman olduysa siz buna ne dersiniz?” diye sordu.

Yahudiler;

-“Allah O’nu böyle bir şeyden korusun!” Diye karşılık verdiler.

O sırada Hazret-i Abdullah bin Selâm (r.a.) saklandığı yerden çıkıp;

-“Ey Yahudi topluluğu Allah’tan korkunuz! Size geleni kabul ediniz. Allah’a yemin ederim siz de bilirsiniz ki; O, elinizdeki Tevrat’ta isminin ve vasıflarının yazılı olduğunu gördüğünüz Allah’ın Resulü budur. Ben Şehadet ederim ki, Allah’tan başka İlah yoktur. Yine Şehadet ederim ki Muhammed (s.a.v.) O’nun kulu ve Resulü’dür.” Diyerek Onu tasdik etti.

Bunun üzerine Yahudiler;

-“O BİZİM EN KÖTÜMÜZDÜR VE EN KÖTÜMÜZÜN OĞLUDUR! Diyerek çeşitli kusurlar ve iftiralarda bulunarak, Hazret-i Abdullah bin Selâm (r.a.) ı kötülediler.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abdullah bin Selâm (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Mescid-i Nebi (Sallallahu aleyhi ve sellem) Medine-i Münevvere

Abdullah bin Selâm (Radiyallah-u anh)- 5

Hazret-i Abdullah bin Selâm (r.a.);

-“Zaten korktuğum bu idi Ya Resulüllah! Ben onların zalim, yalancı, kötülük yapan, iftiracı bir millet olduğunu size haber vermemiş miydim? İşte dediğim ortaya çıktı.” Dedi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) Yahudilere;

-“Birinci şehadetiniz bize kâfidir, ikincisi ise lüzumsuzdur.” Buyurdu.

Hazret-i Abdullah (r.a.) hemen evine döndü. Ailesini ve akrabalarını İslamiyet’e da’vet etti. Halası da dahil hepsi Müslüman oldular.

Hazret-i Abdullah bin Selâm (r.a.) ın İman etmesi Yahudileri çok kızdırdı. Bunun için kendisini sıkıştırmaya başladılar.

Hatta Yahudi Âlimlerden bazıları;

-“Araplardan Peygamberler çıkmaz, senin adamın hükümdardır.” Diyerek, Abdullah bin Selâm (r.a.) ı İslamiyet’ten vezgeçirmeye kalkıştılarsa da muvaffak olamadılar.

Kendisi ile birlikte Sa’lebe bin Sa’ye, Üseyd bin Sa’ye, Esed bin Ubeyd (r.anhüm) ve bazı Yahudiler SAMİMİ olarak Müslüman oldular.

Fakat bazı Yahudi âlimleri;

-“Muhammed (s.a.v.) e yalnız bizim şerlilerimiz inandı. Eğer, onlar hayırlılarımızdan olsalardı, atalarının dinini bırakmazlardı.” Dediler.

Bunun üzerine inen Ayet-i kerimelerde şöyle buyuruldu;

-“Onların (Ehl-i Kitabın) hepsi bir değildir. Ehl-i Kitabın içinde bir cemaat vardır ki, onlar gece vakilerinde secdeye kapanarak Allah’ın âyetlerini okurlar.” Âl-i İmrân; ayet 113.

-“Allah’a ve âhiret gününe inanırlar, iyiliği emrederler, kötülükten vezgeçirmeye çalışırlar, hayır işlerinde de birbirleriyle yarış yaparlar. İşte onlar Salihlerdendirler.” Âl-i İmrân; ayet 114.

Abdullah bin Selâm (r.a.) ın iman ettiğine ve faziletine Kur’an-i Kerim’in iki ayet-i kerimesinin şehadet ettiğini müfessirler ifade etmektedirler. Her iki ayet-i kerime’de de Allah-u Teâlâ O’nu müşriklere karşı şahit göstermektedir.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abdullah bin Selâm (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Bab-üs-selam kapisi (Medine-i-munevvere)

Abdullah bin Selâm (Radiyallah-u anh)- 6

Hazret-i Abdullah bin Selâm (r.a.) hakkında indiği bildirilen âyet-i kerim’e şudur;

-“Resulullah’ı inkâr edenlere de ki; (“Siz halinizi) düşündünüz mü? Eğer Kur’an Allah tarafından gönderilmiş olup da siz küfrettiyseniz (inanmayıp inkar ettiyseniz) ve İsrail oğullarından bir şahid Kur’an-i Kerim’i benzerine (Tevrat’a) göre (bu da Allah kelamıdır diye) Şehadet edip inandı da siz kibirlenerek istediyseniz (bu bir zulüm değil midir?) Allah ise zalimler topluluğuna asla hidayet etmez.”

Tefsir âlimlerine göre;

-“İsrail oğullarından bir şahit âyetinde Abdullah bin Selâm (r.a.) ın kastedildiği rivayet edilmektedir. Çünkü O kendi milletine; (-“Hazret-i Musa (a.s.) ya inen Tevrat’ı Allah Kelâmı olarak kabul edip de Hazret-i Muhammed (s.a.v.) i ve ona inen Kur’an-i Kerim’i İNKAR ETMEK zulümdür.) diyerek Müslüman olmuştur.

Abdullah bin Selâm (r.a.) Müslüman olunca, Kur’an-i Kerim’e dört elle sarıldı ve Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) i gölgesi gibi takip etmeye başladı.

Öyle oldu ki,

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) O’nun hakkında;

-“Cennetlik bir adama bakmak kimin hoşuna giderse, Abdullah bin Selâm’a baksın.” Buyurdu.

Hadis-i Şerif kitablarından Buhari (r.a.) ve Müslim (r.a.) de bildirildiğine göre de Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) Hazret-i Abdullah bin Selâm (r.a.) ın Cennet’e gireceğini müjdelemiştir. Ancak Aşere-i mübeşşere (Cennetle müjdelenen ON KİŞİ) arasında sayılmamıştır.

Bu durumu bize Aşere-i mübeşşere’den olan Sa’d bin Ebi Vakkas (r.a.) haber vermiştir.

Abdullah bin Selâm (r.a.) anlattı;

-“Hazret-i Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) zamanında bir ruya görmüştüm ve Resulullah (s.a.v.) a arz etmiştim.”

Dedim ki;

-“Ey Allah’ın Resulü rüyam’da kendimi sanki bir bahçede gördüm. O bahçenin bir tarafında demirden bir direk vardı. Bu direğin bir ucu yerde, bir ucu gökte idi. Yukarısında da tutacak bir kulp, bir çember vardı.”

Bana;

-“Haydi bu direğe çık!” denildi.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abdullah bin Selâm (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Hacer-ül Esved (Kabe-i Şerif)

Abdullah bin Selâm (Radiyallah-u anh)- 7

Ben de;

-“Gücüm yetmez.” Dedim.

Bunun üzerine;

-“Yanıma bir hizmetçi gelerek sırtımdaki elbisemi çıkardı. Bunun üzerine direğin ta tepesine kadar çıktım. Kulpu tuttum”

Bana;

-“Halkayı iyi tut, bırakma.” Diye tenbih edildi.

Böylece ben;

-“Direğin kulpu elimde olarak uyandım. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) a rüyayı anlattım.”

Resulullah (Sallallahu aleyhi vesellem) beni dinledikten sonra buyurdular ki;

-“Gördüğün bahçe İslâm dinidir. Direk de İslâm direği (tevhid) dir. O kulp da çok sağlam olan (iman) dır. Sen ölünceye kadar İslâm dini üzerine olacaksın (Cennetlik olacaksın)”

Yine başka bir rivayette Muhammed bin Ka’b (r.a.) diyor ki;

Resul-ü Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) bir defa;

-“Şu kapıdan ilk girecek olan, Cennet ehlinden (cennetliklerden) biridir.” Buyurdu.

Biraz sonra;

-“Abdullah bin Selâm (r.a.) içeri girdi. Eshab-i Kiram (r.anhüm) Resulullah (s.a.v.) in bu müjdeli haberini kendisine bildirdiler ve hangi ameli ile bu dereceye kovuştuğunu sordular.”

Hazret-i Abdullah (r.a.);

-“Ben zayıf bir kimseyim. Benim en kuvvetli ümidim, kalb selâmeti, yani kimseye karşı içimde kötülük beslememem ve boş sözleri terk etmemdir. Bundan başka (beni kurtacağından ümitli olduğum) bir amelim (işim) yoktur.” Dedi.

Hazret-i Abdullah bin Selâm (r.a.) peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) den 25 adet Hadis-i Şerif rivayet etmiştir. Bunlardan arş ve akıl hakkındaki uzun hadis-i şerifin son kısmı şöyledir;

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abdullah bin Selâm (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Arafat meydanı (Cebel’ür-Rahme) Mekke-i Mükerreme

Abdullah bin Selâm (Radiyallah-u anh)- 8

-“……Melekler dediler ki;

-“Ya Rabbi, Arşten büyük bir şey yarattın mı?”

Allah-u Teâlâ (c.c.);

-“Evet Aklı yarattım.” Buyurdu.

Melekler;

-“Ya Rabbi! O NE KADAR BÜYÜKTÜR?” Diye sordular.

Allah-u Teâlâ (c.c.);

-“Kumların sayısını bilir misiniz?”

Melekler;

-“Hayır Ya Rabbi bilemeyiz.” Dediler.

Allah-u Teâlâ (c.c.);

-“İşte aklın büyüklüğünü bilemezsiniz. Ben aklı kum taneleri gibi sınıflara ayırdım. Kimine bir tane, kimine üç-dört tane, bazısına bir ferak, bazısına bir vesk (bunlar eskiden kullanılan ölçülerdir) bazılarına da daha fazla verilmiştir.”Buyurdu.

Hazret-i Abdullah bin Selâm (r.a.) hakikatten, ahlak ve ilim ile kendini süsleyen Cennetlik insanlardan idi. 18 (M. 639) da Suriye taraflarında ortaya çıkan veba hastalığına yakalanan Eshab-i Kiram (r.anhüm) den Muaz bin Cebel (r.a.) vefat edeceği sıralarda, başucunda ağlayan bir talebesine;

-“Niye ağlıyorsun?” diye sormuştu.

Karşılığında;

-“Ben dünya için ağlamiyorum. İlmi senden öğrenmekteydim, bunu kaybedeceğime üzülüyorum!” cevabını verince,

Muaz bin Cebel (r.a.);

-“İlim benim vefatımla kayıbolmaz. Benden sonra ilimi şu kişilerden öğren; İlmi Hazret-i Ömer (r.a.) den, Hazreti Osman (r.a.) den ve Hzret-i Ali (r.a.) den alınız! Eğer onları da kayıbederseniz, Ebü’d-Derdâ (r.a.) dan, Abdullah bin Mes’ûd (r.a.), Selman-i Farisi (r.a.) den ve Abdullah bin Selâm (r.a.) den alınız!” buyurdu.

Hazret-i Muâz bin Cebel (r.a.) in böyle söylemesinin sebebi; Hazret-i Abdullah bin Selâm (r.a.) ın Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) hayattayken, kendisinin yanından ayrılmayıp sık sık sorular sorarak ilmini derinleşmesidir.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abdullah bin Selâm (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Hacer-ül Esved (Mekke-i Mükerreme)

Abdullah bin Selâm (Radiyallah-u anh)- 9

Bir defasında Yahuıdiler Tevrat’taki recm âyetini Resulullah (s.a.v.) tan saklamaya çalıştılar. Fakat Abdullah bin Selâm (r.a.) bu ayeti bizzat Resulullah (s.a.v.) a bildirerek onların yalanlarını ortaya çıkardı.

Abdullah bin Selâm (r.a.) buyuruyor ki;

-“Medine’de bir takım Yahudi topluluğu Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) a gelerek, içlerinden bir erkek ile bir kadının zınâ ettiğini anlattılar.”

Ve;

-“Bunlara hangi hükmü ve cezayı verirsiniz?” dediler.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) de;

-“Siz recm cezası hakkında Tevrat’ta ne yazılmış olduğunu görüyorsunuz.” Diye sordu.

Onlar;

-“Biz zinâ edenleri herkese teşhir ederiz ve bunlar bir değnek ile de dövülürler.” Dediler.

Abdullah bin Selâm (r.a.) Yahudilere;

-“Siz yalan söyliyorsunuz! Tevrat’ta recm ayet-i vardır.” Dedi.

Bunun üzerine Tevratı getirip açtılar. Yahudilerden birisi elini recm ayetinin üzerine koyarak bundan önceki ve sonraki ayetleri okumağa başladı.

Abdullah bin Selâm (r.a.) ona;

-“Elini kaldır.” Dedi.

O da elini kaldırınca recm ayet-i göründü.

O zaman Yahudiler;

-“Ey Muhammed! (s.a.v.) Abdullah bin Selâm doğru söyledi, Tevrat’ta hakikatten recm ayet-i vardır.” Dediler.

Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) da bunların (zina yapanların) recmedilmeleri (taşlanarak öldürülmeleri) hükmünü verdi.

Birgün Hazret-i Abdullah bin Selâm (r.a.), Ka’b (r.a.) a şöyle bir soru sordu;

-“Âlimler ilmi öğrenip zihinlerine yerleştirdikten sonra onu oradan söküp atan nedir?”

Hazret-i Ka’b (r.a.);

-“Tama’ hırs ve ihtiyaç peşinden koşmaktır.” Dedi.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abdullah bin Selâm (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Kabe’nin Gül suyuyla yıkanması

Abdullah bin Selâm (Radiyallah-u anh)- 10

Birgün Hazret-i Abdullah bin Selâm (r.a.), Ka’b (r.a.) a şöyle bir soru sordu;

-“Âlimler ilmi öğrenip zihinlerine yerleştirdikten sonra onu oradan söküp atan nedir?”

Hazret-i Ka’b (r.a.);

-“Tama’ hırs ve ihtiyaç peşinden koşmaktır.” Dedi.

Bir kimse de Fudayl (r.a.) e;

-“Ka’b (r.a.) bu sözünü bana izah eder misin?” deyince

Fuadyl (r.a.);

-“Tama’ insanın bir şeyi araması ve MUKADDES DEĞERLERİNİ BU UĞRUDA FEDA ETMESİ DEMEKTİR.”

-“Hırs ise nefsinin her şeyi istemesi, SENİN DE BU İSTEKLERİNİ YERİNE GETİRMENDİR.

-“Bunun için de ona buna (kötü insanlara v.s….) ihtiyacın olur. İhtiyacını yerine getirenler de seni burnundan yakalamış olurlar. (Yani seni emirleri altına alırlar.) İstedikleri yerlere sürüklerler, sen de onlara boyun eğersin. Onlar hasta oldukları zaman, dünya sevgisinden dolayı onların ziyaretine gider, tesadüf ettiğin zaman kandilerine selam verirsin. Bu verdiğin selâmı, yaptığın ziyareti Allah rızası için yapmazsın. Eğer bu kimselere ihtiyaç göstermezsen senin için çok daha hayırlı olurdu.”

Sonra Fudayl (r.a.) sözlerine devam ederek;

-“Bu benim sana anlattığım, filan ve falandan yüz hadis-i şerif rivayet etmekten senin için daha hayırlıdır.” Dedi.

Abdullah bin Selâm (r.a.), nefsini kötü huylardan ve isteklerden tamamen temizleyip terbiye etmek için çalışırdı.

Kendisi zengin olduğu halde bazen Medine çarşısında sırtında bir yük odunla dolaştığı görülürdü.

Yine bir gün, O’nu bu halde görenler kendisine;

-“Çocukların ve hizmetçilerin var, onlar senin bu kadar işini göremiyorlar mı?” diye sorduklarında

Hazret-i Abdullah (r.a.);

-“Evet var ve bu işimi yaparlar, fakat ben kendimi tecrübe etmek istedim. Acaba bu işi yapmak negsime ağır gelecek mi? diye düşündüm. Eğer ben de KİBİR VARSA ONDAN KURTULMAK İSTİYORUM.”

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın şöyle buyurduğunu işittim;

-“Kalbinde HARDAL TANESİ KADAR KİBİR (büyüklenme) bulunan kimse CENNETE GİREMİYECEKTİR.” Cevabını verdi.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abdullah bin Selâm (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Hacer-ül Esved (Ka’be-i Şerif)

Abdullah bin Selâm (Radiyallah-u anh)- 11

Nitekim başka bir hadis-i şerifte de Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Meyve veya herhangi bir şeyi kendi eliyle evine götüren, kibirden uzaklaşmıştır.” Buyurmuştur.

Hazret-i Abdullah bin Selâm (r.a.) Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in Vedâ Haccında bulunmuş, Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) devrinde mürtedlerle yapılan savaşlara katılmıştır. Hazret-i Ömer (r.a.), devrinde ise O’nun yanından ayrılmamıştır.

Hazret-i Osman (r.a.) zamanında Medine’de kalmış, O’nun müşavere heyeti (danışma kurulu) arasına girmişti. Hazret-i Osman (r.a.), kemndisine isyan edenler evini kuşattıkları zaman,Hazret-i Abdullah (r.a.) a haber göndererek durumu bildirdi.

-“Bu halde benim ne yapmamaı tavsiye edersin, senin fikrin nedir?” diye sordu.

Abdullah bin Selâm (r.a.) da Hazreti Osman (r.a.) ın yanına gidip selâm verdi Hazret-i Osman (r.a.), o gece gördüğü ruyayı anlattı;

-“Kardeşim bu gece ruyamda şu pencereden Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) i gördüm.”

Sallallahu aleyhi ve sellem bana;

-“Yâ Osman seni sardılar, öyle mi? Diye sordu.”

Ben de;

-“Evet, öyle Ya Resulallah.” Dedim.

Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Seni susuz bıraktılar öyle mi?” diye sordu.

Ben de;

-“Evet öyle Ya Resulallah.” Dedim.

Bunun üzerine bana bir bardak su verdi ve içtim.

-”Hatta soğukluğunu göğsümde duyarcasına suya kandım.”

Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) bana;

-“İstersen seni onlara galip getirelim, istersen iftarı bizim yanımızda yap (Yani istersen şehid olarak yanıma gel) buyurdu.”

Ben de;

-“İftarı Resulullah (s.a.v.) ın yanında yapmayı tercih ettim.” Dedi.

Hazret-i Abdullah (r.a.) Hazret-i Osman (r.a.) a;

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abdullah bin Selâm (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu